Neueste Updates
  • Ekim Prime Günü, Amazon'un her yıl düzenlediği ve tüketicilere büyük indirimler sunduğu bir etkinlik. Ancak, bu etkinlik her zaman yanılgılarla dolu. Evet, belli başlı fırsatlar var, ama çoğu zaman bu fırsatların arkasında yatan gerçekler göz ardı ediliyor. Gelin, bu yılki Ekim Prime Günü'nde gerçekten ne almalı, ne almamalıyız, ona bakalım.

    ## Amazon'un İndirim Tuzağı

    Ekim Prime Günü, Amazon'un satışlarını artırmak için kullandığı bir strateji. Her yıl birçok insan, bu etkinliği bekleyerek al...
    Ekim Prime Günü, Amazon'un her yıl düzenlediği ve tüketicilere büyük indirimler sunduğu bir etkinlik. Ancak, bu etkinlik her zaman yanılgılarla dolu. Evet, belli başlı fırsatlar var, ama çoğu zaman bu fırsatların arkasında yatan gerçekler göz ardı ediliyor. Gelin, bu yılki Ekim Prime Günü'nde gerçekten ne almalı, ne almamalıyız, ona bakalım. ## Amazon'un İndirim Tuzağı Ekim Prime Günü, Amazon'un satışlarını artırmak için kullandığı bir strateji. Her yıl birçok insan, bu etkinliği bekleyerek al...
    **Ekim Prime Günü: Amazon'un İndirimlerinde Alınacaklar ve Kaçınılacaklar**
    Ekim Prime Günü, Amazon'un her yıl düzenlediği ve tüketicilere büyük indirimler sunduğu bir etkinlik. Ancak, bu etkinlik her zaman yanılgılarla dolu. Evet, belli başlı fırsatlar var, ama çoğu zaman bu fırsatların arkasında yatan gerçekler göz ardı ediliyor. Gelin, bu yılki Ekim Prime Günü'nde gerçekten ne almalı, ne almamalıyız, ona bakalım. ## Amazon'un İndirim Tuzağı Ekim Prime Günü,...
    1 Kommentare 0 Geteilt 30 Ansichten 0 Bewertungen
  • Blender, Blender Vakfı, yıllık rapor, 2024, kullanıcı tabanı, endüstri desteği, topluluk desteği, profesyonel büyüme

    ## Giriş

    Blender Vakfı'nın 2024 yılına ait yıllık raporunu duyduğu günden beri ortada bir sessizlik var. Ton Roosendaal, "2024 yılı Blender için harika bir yıl oldu" diyor. Peki ama gerçekten öyle mi? Kullanıcı tabanı giderek daha profesyonel hale geliyormuş, endüstriden ve topluluktan destek artıyormuş. Ancak, bu açıklamalar hiçbir şekilde tatmin edici değil. Blender’ın yıllık ...
    Blender, Blender Vakfı, yıllık rapor, 2024, kullanıcı tabanı, endüstri desteği, topluluk desteği, profesyonel büyüme ## Giriş Blender Vakfı'nın 2024 yılına ait yıllık raporunu duyduğu günden beri ortada bir sessizlik var. Ton Roosendaal, "2024 yılı Blender için harika bir yıl oldu" diyor. Peki ama gerçekten öyle mi? Kullanıcı tabanı giderek daha profesyonel hale geliyormuş, endüstriden ve topluluktan destek artıyormuş. Ancak, bu açıklamalar hiçbir şekilde tatmin edici değil. Blender’ın yıllık ...
    Blender Vakfı Yıllık Raporu 2024: Şeffaflık mı? Yoksa Sadece Bir Gösteriş mi?
    Blender, Blender Vakfı, yıllık rapor, 2024, kullanıcı tabanı, endüstri desteği, topluluk desteği, profesyonel büyüme ## Giriş Blender Vakfı'nın 2024 yılına ait yıllık raporunu duyduğu günden beri ortada bir sessizlik var. Ton Roosendaal, "2024 yılı Blender için harika bir yıl oldu" diyor. Peki ama gerçekten öyle mi? Kullanıcı tabanı giderek daha profesyonel hale geliyormuş, endüstriden ve...
    1 Kommentare 0 Geteilt 17 Ansichten 0 Bewertungen
  • Blender, Redshift, Maxon, GPU render, yazılım güncellemeleri, 2026 sürümü, grafik tasarım, 3D modelleme

    ## Giriş

    Maxon’un Redshift için Blender geliştirmelerini durdurması, grafik tasarım dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. 2026.0 sürümünün piyasaya sürülmesiyle birlikte, bu beklenen güncellemenin gelmemesi, kullanıcılar arasında öfke ve hayal kırıklığına neden oldu. Maxon, geliştirme odaklarını başka alanlara yönlendiriyor ve bu da, Redshift kullanıcılarının Blender üzerindeki geleceğini te...
    Blender, Redshift, Maxon, GPU render, yazılım güncellemeleri, 2026 sürümü, grafik tasarım, 3D modelleme ## Giriş Maxon’un Redshift için Blender geliştirmelerini durdurması, grafik tasarım dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. 2026.0 sürümünün piyasaya sürülmesiyle birlikte, bu beklenen güncellemenin gelmemesi, kullanıcılar arasında öfke ve hayal kırıklığına neden oldu. Maxon, geliştirme odaklarını başka alanlara yönlendiriyor ve bu da, Redshift kullanıcılarının Blender üzerindeki geleceğini te...
    Maxon Redshift için Blender Gelişimini Durdurdu: Bir Skandal!
    Blender, Redshift, Maxon, GPU render, yazılım güncellemeleri, 2026 sürümü, grafik tasarım, 3D modelleme ## Giriş Maxon’un Redshift için Blender geliştirmelerini durdurması, grafik tasarım dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. 2026.0 sürümünün piyasaya sürülmesiyle birlikte, bu beklenen güncellemenin gelmemesi, kullanıcılar arasında öfke ve hayal kırıklığına neden oldu. Maxon, geliştirme...
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    34
    1 Kommentare 0 Geteilt 30 Ansichten 0 Bewertungen
  • ABD ordusunun 3D yazıcı ile üretilen bir el kullanarak tehlikeli eldiven testlerini daha güvenli hale getirmeye çalıştığını duyduğumda, içimde bir öfke patladı! Bu, askeri teknoloji alanında devrim niteliğinde bir yenilik değil, tam aksine bir acizlik ve umutsuzluk göstergesi! ABD Savunma Lojistik Ajansı (DLA) bu çözümlerle kendini kandırmaktan başka bir şey yapmıyor.

    3D yazıcı ile bir el üretmek, elbette teknolojinin bir parçası, ancak bu ne kadar etkili bir çözüm? Daha güvenli testler için bu kadar basit bir çözüme yönelmek, aslında kendi yetersizliklerini gizlemeye çalışan bir yaklaşım! Tehlikeli eldivenler üzerindeki testler, elbette önemli, ama bir el üretmek, tüm sorunları çözmez. Burada asıl sorun, ABD ordusunun gerçek sorunları ele almak yerine gösteriş yapmayı tercih etmesine dayanıyor.

    Teknoloji bu kadar hızlı ilerlerken, DLA'nın bu tür çözümlerle neyi başarmayı umduğunu sorgulamak gerekiyor. Bir el üretmekle, gerçek güvenlik önlemleri almak arasında dağlar kadar fark var! Gerçekten de, bu kadar basit bir çözümle insanların hayatlarını riske atmak için mi uğraşıyorlar? Testlerin güvenliğini artırmak için daha kapsamlı ve etkin stratejilere ihtiyaç var. Yoksa bu sadece bir gösteriden mi ibaret?

    Bu durum, teknolojinin gelişimindeki yetersizliği ve askeri alanlardaki ciddiyetsizliği gözler önüne seriyor. 3D yazıcılarla bir el yaparak çözüm bulmaya çalışmak, askeri güçlerimizin ne kadar çaresiz kaldığını gösteriyor. Yeterli araştırma ve geliştirme yapılmadan, bu tür geçici çözümlerle işin içinden çıkmaya çalışmak, hem askeri hem de toplumsal açıdan kabul edilemez bir durum.

    ABD ordusunun bu tür uygulamaları, yalnızca teknolojiye olan güvenin sarsılmasına yol açmakla kalmayacak, aynı zamanda güvenlik endişelerini de artıracaktır. Daha iyi bir gelecek için özenli ve düşünceli çözümler üretmek yerine, bu kadar basit ve yüzeysel yaklaşımlarla yetinmek, tam anlamıyla bir utançtır!

    Sonuç olarak, ABD'nin bu sözde yeniliği, ciddiyetin ve sorumluluğun ne kadar geride kaldığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Gerçek değişim ve gelişim için daha fazla çaba ve kararlılık göstermeliyiz!

    #ABDOrdusu #3DYazıcı #Güvenlik #AskeriTeknoloji #Yetersizlik
    ABD ordusunun 3D yazıcı ile üretilen bir el kullanarak tehlikeli eldiven testlerini daha güvenli hale getirmeye çalıştığını duyduğumda, içimde bir öfke patladı! Bu, askeri teknoloji alanında devrim niteliğinde bir yenilik değil, tam aksine bir acizlik ve umutsuzluk göstergesi! ABD Savunma Lojistik Ajansı (DLA) bu çözümlerle kendini kandırmaktan başka bir şey yapmıyor. 3D yazıcı ile bir el üretmek, elbette teknolojinin bir parçası, ancak bu ne kadar etkili bir çözüm? Daha güvenli testler için bu kadar basit bir çözüme yönelmek, aslında kendi yetersizliklerini gizlemeye çalışan bir yaklaşım! Tehlikeli eldivenler üzerindeki testler, elbette önemli, ama bir el üretmek, tüm sorunları çözmez. Burada asıl sorun, ABD ordusunun gerçek sorunları ele almak yerine gösteriş yapmayı tercih etmesine dayanıyor. Teknoloji bu kadar hızlı ilerlerken, DLA'nın bu tür çözümlerle neyi başarmayı umduğunu sorgulamak gerekiyor. Bir el üretmekle, gerçek güvenlik önlemleri almak arasında dağlar kadar fark var! Gerçekten de, bu kadar basit bir çözümle insanların hayatlarını riske atmak için mi uğraşıyorlar? Testlerin güvenliğini artırmak için daha kapsamlı ve etkin stratejilere ihtiyaç var. Yoksa bu sadece bir gösteriden mi ibaret? Bu durum, teknolojinin gelişimindeki yetersizliği ve askeri alanlardaki ciddiyetsizliği gözler önüne seriyor. 3D yazıcılarla bir el yaparak çözüm bulmaya çalışmak, askeri güçlerimizin ne kadar çaresiz kaldığını gösteriyor. Yeterli araştırma ve geliştirme yapılmadan, bu tür geçici çözümlerle işin içinden çıkmaya çalışmak, hem askeri hem de toplumsal açıdan kabul edilemez bir durum. ABD ordusunun bu tür uygulamaları, yalnızca teknolojiye olan güvenin sarsılmasına yol açmakla kalmayacak, aynı zamanda güvenlik endişelerini de artıracaktır. Daha iyi bir gelecek için özenli ve düşünceli çözümler üretmek yerine, bu kadar basit ve yüzeysel yaklaşımlarla yetinmek, tam anlamıyla bir utançtır! Sonuç olarak, ABD'nin bu sözde yeniliği, ciddiyetin ve sorumluluğun ne kadar geride kaldığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Gerçek değişim ve gelişim için daha fazla çaba ve kararlılık göstermeliyiz! #ABDOrdusu #3DYazıcı #Güvenlik #AskeriTeknoloji #Yetersizlik
    El ejército de EE. UU. utiliza una mano impresa en 3D para pruebas más seguras
    La Agencia Logística de Defensa de los Estados Unidos (DLA) ha anunciado recientemente su nueva solución impresa en 3D para ayudar a mejorar la seguridad durante las pruebas de guantes peligrosos. Los ingenieros del Centro de Pruebas de Productos Ana
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    31
    1 Kommentare 0 Geteilt 30 Ansichten 0 Bewertungen
  • بغض النظر عن كل ما يبدو من إنجازات تقنية، نحن بصدد التحدث عن تحركات الشركات العملاقة مثل ASML. لقد أصبحت أكبر مساهم في شركة Mistral AI بمبلغ خرافي يصل إلى 1.5 مليار دولار. لكن دعونا نتوقف لحظة ونفكر في ما يعنيه ذلك حقًا.

    أين هو المنطق في ضخ هذه الكمية الهائلة من المال في شركة ناشئة، في وقت يعاني فيه المجتمع من أزمات اقتصادية خانقة؟ لماذا تتوجه الاستثمارات الكبيرة إلى مجال الذكاء الاصطناعي بينما هناك قضايا حقيقية تحتاج إلى الحل؟ التعليم، الصحة، البنية التحتية، كلها جوانب تعاني من نقص الاستثمار، لكن بدلاً من ذلك، نرى الأموال تتدفق نحو تقنيات قد لا تكون حتى في متناول معظم الناس.

    إن ما يفعله ASML هو تجسيد للأنانية المطلقة. إنهم يضعون الربح فوق كل شيء، ويتجاهلون تمامًا التأثيرات الاجتماعية والاقتصادية المدمرة التي يمكن أن تترتب على ذلك. إنهم يستثمرون في الذكاء الاصطناعي، بينما ملايين الأشخاص يعانون من البطالة، ونقص في التعليم، وفقر متزايد. هل هذه هي الطريقة التي نريد أن نبني بها مستقبلنا؟ أم أننا نرغب في الاستسلام للسيطرة المطلقة للتكنولوجيا في حياتنا؟

    ليس هناك من ينكر أن الذكاء الاصطناعي يمكن أن يكون له فوائد، لكن تلك الفوائد لا تعود على الجميع. إنما تعود على الشركات الكبرى التي تتعامل مع البيانات وتستثمر في التقنية. ماذا عن الأفراد؟ ماذا عن المجتمعات المحلية التي تحتاج إلى دعم حقيقي؟ نحن بحاجة إلى استثمارات في التعليم، في الصحة، في تطوير المهارات، وليس فقط في زيادة أرباح شركات مثل Mistral AI.

    الأمر لا يتوقف عند هذا الحد. نحن نعيش في زمن يتزايد فيه استخدام الذكاء الاصطناعي، لكن لم يتم وضع أي خطط واضحة للتعامل مع الآثار السلبية المحتملة. هل ستضمن الشركات الكبرى أن تكون هذه التقنيات في خدمة المجتمع وليس العكس؟ إنهم يستثمرون في تطوير الأنظمة الذكية، بينما يتركوننا في ظلام الجهل والفقر.

    يجب أن نتساءل: لماذا يُنظر إلى هذه الاستثمارات على أنها إنجازات؟ لماذا تُعتبر ASML بطلة في حين أنها تساهم في تفاقم المشكلات بدلاً من حلها؟ يجب علينا أن نكون أكثر وعياً ونطالب الشركات الكبرى بتحمل مسؤولياتها الاجتماعية.

    دعونا نكون صريحين، الأمر يتطلب وقفة جادة. لن نقف مكتوفي الأيدي بينما تُهدر الأموال على تقنيات قد تساهم في خلق فجوة أكبر بين الأثرياء والفقراء. نحتاج إلى تغيير، ونحتاجه الآن!

    #الذكاء_الاصطناعي
    #مستقبل_التكنولوجيا
    #الاستثمار_المسؤول
    #مشكلة_اجتماعية
    #ASML
    بغض النظر عن كل ما يبدو من إنجازات تقنية، نحن بصدد التحدث عن تحركات الشركات العملاقة مثل ASML. لقد أصبحت أكبر مساهم في شركة Mistral AI بمبلغ خرافي يصل إلى 1.5 مليار دولار. لكن دعونا نتوقف لحظة ونفكر في ما يعنيه ذلك حقًا. أين هو المنطق في ضخ هذه الكمية الهائلة من المال في شركة ناشئة، في وقت يعاني فيه المجتمع من أزمات اقتصادية خانقة؟ لماذا تتوجه الاستثمارات الكبيرة إلى مجال الذكاء الاصطناعي بينما هناك قضايا حقيقية تحتاج إلى الحل؟ التعليم، الصحة، البنية التحتية، كلها جوانب تعاني من نقص الاستثمار، لكن بدلاً من ذلك، نرى الأموال تتدفق نحو تقنيات قد لا تكون حتى في متناول معظم الناس. إن ما يفعله ASML هو تجسيد للأنانية المطلقة. إنهم يضعون الربح فوق كل شيء، ويتجاهلون تمامًا التأثيرات الاجتماعية والاقتصادية المدمرة التي يمكن أن تترتب على ذلك. إنهم يستثمرون في الذكاء الاصطناعي، بينما ملايين الأشخاص يعانون من البطالة، ونقص في التعليم، وفقر متزايد. هل هذه هي الطريقة التي نريد أن نبني بها مستقبلنا؟ أم أننا نرغب في الاستسلام للسيطرة المطلقة للتكنولوجيا في حياتنا؟ ليس هناك من ينكر أن الذكاء الاصطناعي يمكن أن يكون له فوائد، لكن تلك الفوائد لا تعود على الجميع. إنما تعود على الشركات الكبرى التي تتعامل مع البيانات وتستثمر في التقنية. ماذا عن الأفراد؟ ماذا عن المجتمعات المحلية التي تحتاج إلى دعم حقيقي؟ نحن بحاجة إلى استثمارات في التعليم، في الصحة، في تطوير المهارات، وليس فقط في زيادة أرباح شركات مثل Mistral AI. الأمر لا يتوقف عند هذا الحد. نحن نعيش في زمن يتزايد فيه استخدام الذكاء الاصطناعي، لكن لم يتم وضع أي خطط واضحة للتعامل مع الآثار السلبية المحتملة. هل ستضمن الشركات الكبرى أن تكون هذه التقنيات في خدمة المجتمع وليس العكس؟ إنهم يستثمرون في تطوير الأنظمة الذكية، بينما يتركوننا في ظلام الجهل والفقر. يجب أن نتساءل: لماذا يُنظر إلى هذه الاستثمارات على أنها إنجازات؟ لماذا تُعتبر ASML بطلة في حين أنها تساهم في تفاقم المشكلات بدلاً من حلها؟ يجب علينا أن نكون أكثر وعياً ونطالب الشركات الكبرى بتحمل مسؤولياتها الاجتماعية. دعونا نكون صريحين، الأمر يتطلب وقفة جادة. لن نقف مكتوفي الأيدي بينما تُهدر الأموال على تقنيات قد تساهم في خلق فجوة أكبر بين الأثرياء والفقراء. نحتاج إلى تغيير، ونحتاجه الآن! #الذكاء_الاصطناعي #مستقبل_التكنولوجيا #الاستثمار_المسؤول #مشكلة_اجتماعية #ASML
    بقيمة 1.5 مليار دولار: العملاقة ASML تصبح أكبر مساهم بشركة Mistral AI
    The post بقيمة 1.5 مليار دولار: العملاقة ASML تصبح أكبر مساهم بشركة Mistral AI appeared first on عرب هاردوير.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    102
    1 Kommentare 0 Geteilt 33 Ansichten 0 Bewertungen
  • Greg Staples, bu "hayallerinin sanat stüdyosu"nu yaratma hikayesini anlatırken, sanki herkesin bir sanatçı olarak kendi alanında başarılı olabileceği yanılsamasını yaymaya çalışıyor. Ancak, gerçek şu ki, bu tür bireysel başarı hikayeleri, toplumsal sorunları göz ardı etme lüksüne sahip değil. Sanat dünyasında, gerçek engellerle başa çıkmak zorunda kalan birçok yetenekli sanatçı var. Staples'ın stüdyosunu övmesi, yalnızca bir avuç şanslı sanatçının hikayesini anlamakla kalmaz, aynı zamanda bu alandaki eşitsizlikleri göz ardı eder.

    Neden bu kadar umursamaz? Gerçekten, sanat stüdyosunun tasarımı ve işlevselliği üzerine konuşurken, sanatçının kendisinin bu kadar ayrıcalıklı bir yaşam sürdürmesine odaklanmak yerine, sistemin nasıl işlediğini sorgulamamız gerekiyor. Sanatın, yalnızca yaratıcı bir alan olmadığı, aynı zamanda ciddi bir iş gücü gerektiren, zorlayıcı bir meslek olduğunu biliyoruz. Ancak, bu hikaye, sadece "her şey güzel" mesajını yayarak, sorunları görmezden geliyor.

    Sanat stüdyosunun tasarımına ve fonksiyonelliğine dair yapılan övgü dolu açıklamalar, ne yazık ki, toplumun daha geniş kesimlerini etkileyen yoksulluk, ayrımcılık ve fırsat eşitsizliği gibi gerçek sorunları göz ardı ediyor. Herkesin bir hayal stüdyosu yaratma şansı yok. Greg Staples'ın hikayesini dinlerken, milyonlarca sanatçının çırpınışlarını ve hayallerinin peşinde koşarken karşılaştıkları engelleri unutmamalıyız. Bu, sadece bireysel başarıyı değil, kolektif bir mücadeleyi temsil eder.

    Daha da kötüsü, bu tür öyküler, sanat dünyasının elit kesimlerinin sesini daha fazla yükseltirken, gerçek sorunları ve mücadele eden sanatçıları daha da geri plana atıyor. Sanat, sanatçının bireysel bir çabası değil, toplumun bir yansımasıdır. Eğer bizler bu tür hikayelere sadece alkış tutarsak, toplumsal sorunlara dikkat çekme sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz.

    Sonuç olarak, Greg Staples'ın "hayallerinin sanat stüdyosu" hikayesini dinlemek eğlenceli olabilir, ancak bu hikaye, sadece birkaç seçkin sanatçının yaşadığı ayrıcalıklı bir dünyayı temsil ediyor. Sanat, herkesin erişebileceği bir alan olmalıdır. Bu nedenle, sanatın eşitlikçi bir şekilde sunulmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermeliyiz. Yoksa, sadece birkaç kişinin başarılı olduğu bir dünya hayal etmekten başka bir yere varamayız.

    #SanatEşitliği #GregStaples #SanatStüdyosu #ToplumsalSorunlar #SanatçılarMücadeleEdiyor
    Greg Staples, bu "hayallerinin sanat stüdyosu"nu yaratma hikayesini anlatırken, sanki herkesin bir sanatçı olarak kendi alanında başarılı olabileceği yanılsamasını yaymaya çalışıyor. Ancak, gerçek şu ki, bu tür bireysel başarı hikayeleri, toplumsal sorunları göz ardı etme lüksüne sahip değil. Sanat dünyasında, gerçek engellerle başa çıkmak zorunda kalan birçok yetenekli sanatçı var. Staples'ın stüdyosunu övmesi, yalnızca bir avuç şanslı sanatçının hikayesini anlamakla kalmaz, aynı zamanda bu alandaki eşitsizlikleri göz ardı eder. Neden bu kadar umursamaz? Gerçekten, sanat stüdyosunun tasarımı ve işlevselliği üzerine konuşurken, sanatçının kendisinin bu kadar ayrıcalıklı bir yaşam sürdürmesine odaklanmak yerine, sistemin nasıl işlediğini sorgulamamız gerekiyor. Sanatın, yalnızca yaratıcı bir alan olmadığı, aynı zamanda ciddi bir iş gücü gerektiren, zorlayıcı bir meslek olduğunu biliyoruz. Ancak, bu hikaye, sadece "her şey güzel" mesajını yayarak, sorunları görmezden geliyor. Sanat stüdyosunun tasarımına ve fonksiyonelliğine dair yapılan övgü dolu açıklamalar, ne yazık ki, toplumun daha geniş kesimlerini etkileyen yoksulluk, ayrımcılık ve fırsat eşitsizliği gibi gerçek sorunları göz ardı ediyor. Herkesin bir hayal stüdyosu yaratma şansı yok. Greg Staples'ın hikayesini dinlerken, milyonlarca sanatçının çırpınışlarını ve hayallerinin peşinde koşarken karşılaştıkları engelleri unutmamalıyız. Bu, sadece bireysel başarıyı değil, kolektif bir mücadeleyi temsil eder. Daha da kötüsü, bu tür öyküler, sanat dünyasının elit kesimlerinin sesini daha fazla yükseltirken, gerçek sorunları ve mücadele eden sanatçıları daha da geri plana atıyor. Sanat, sanatçının bireysel bir çabası değil, toplumun bir yansımasıdır. Eğer bizler bu tür hikayelere sadece alkış tutarsak, toplumsal sorunlara dikkat çekme sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Sonuç olarak, Greg Staples'ın "hayallerinin sanat stüdyosu" hikayesini dinlemek eğlenceli olabilir, ancak bu hikaye, sadece birkaç seçkin sanatçının yaşadığı ayrıcalıklı bir dünyayı temsil ediyor. Sanat, herkesin erişebileceği bir alan olmalıdır. Bu nedenle, sanatın eşitlikçi bir şekilde sunulmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermeliyiz. Yoksa, sadece birkaç kişinin başarılı olduğu bir dünya hayal etmekten başka bir yere varamayız. #SanatEşitliği #GregStaples #SanatStüdyosu #ToplumsalSorunlar #SanatçılarMücadeleEdiyor
    How comics illustrator Greg Staples created his dream art studio
    Artist in residence: take a tour of a versatile home studio designed for all occasions.
    1 Kommentare 0 Geteilt 35 Ansichten 0 Bewertungen

  • ## Giriş

    Görsel yanılsamalar dünyasına adım attığınızda, karşınıza çıkan şeyin ne kadar yanıltıcı olabileceğini asla tahmin edemezsiniz. "Bir domuz mu, yoksa bir kedi mi?" sorusu, basit bir soru gibi görünse de, derinlere inildiğinde zihnimizin karmaşık yapısını gözler önüne seriyor. Anlık bir bakış açısıyla, gerçeklik algımızın ne kadar kırılgan olduğunu anlamamız için yeterli. Bugün, bu yanıltıcı hayvan illüzyonunun ardında yatan psikolojik dinamikleri, toplumsal etkilerini ve kişisel algıla...
    ## Giriş Görsel yanılsamalar dünyasına adım attığınızda, karşınıza çıkan şeyin ne kadar yanıltıcı olabileceğini asla tahmin edemezsiniz. "Bir domuz mu, yoksa bir kedi mi?" sorusu, basit bir soru gibi görünse de, derinlere inildiğinde zihnimizin karmaşık yapısını gözler önüne seriyor. Anlık bir bakış açısıyla, gerçeklik algımızın ne kadar kırılgan olduğunu anlamamız için yeterli. Bugün, bu yanıltıcı hayvan illüzyonunun ardında yatan psikolojik dinamikleri, toplumsal etkilerini ve kişisel algıla...
    Optik İllüzyon: Domuz mu, Kedi mi? Gerçekliği Sorgulatan Bir Sorun
    ## Giriş Görsel yanılsamalar dünyasına adım attığınızda, karşınıza çıkan şeyin ne kadar yanıltıcı olabileceğini asla tahmin edemezsiniz. "Bir domuz mu, yoksa bir kedi mi?" sorusu, basit bir soru gibi görünse de, derinlere inildiğinde zihnimizin karmaşık yapısını gözler önüne seriyor. Anlık bir bakış açısıyla, gerçeklik algımızın ne kadar kırılgan olduğunu anlamamız için yeterli. Bugün, bu...
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    106
    1 Kommentare 0 Geteilt 70 Ansichten 0 Bewertungen
  • معرض IFA 25: جهاز Digiera HoloMax يقدّم تجربة ألعاب 3D بدون نظارات! لكن هل يعني ذلك أن التكنولوجيا قد تطورت حقًا، أم أننا نعيش في زمن بدائي حيث لا تزال الشركات تلعب بمشاعرنا وتوقعاتنا؟

    لنكن واضحين، جهاز Digiera HoloMax، رغم كل الضجيج الذي يحيط به، ليس سوى محاولة يائسة لبيع خيال غير واقعي. يأتي إلينا تحت شعار "تجربة ألعاب 3D بدون نظارات!"، وكأننا في حاجة إلى المزيد من الخدع التسويقية التي تفتقر إلى الأساسيات. هل تعتقدون حقًا أن هذا الجهاز يمكن أن يقدم تجربة ألعاب فعلية دون الحاجه إلى نظارات؟! إنها مجرد أكاذيب تخديرية!

    التكنولوجيا ليست مجرد شعار جذاب أو تصميم لامع. إنها عن الأداء، عن التجربة الحقيقية التي تقدمها. والعالم لا يحتاج إلى جهاز جديد يتظاهر بتقديم شيء مميز بينما هو في الحقيقة مجرد تجميع غير مدروس من التقنيات القديمة. كيف يمكن لجهاز يعمل بتقنية غير مثبتة أن يتنافس مع الأجهزة القوية التي تتطلب نظارات؟ ألن يكون من الأفضل التركيز على تحسين التجربة بدلاً من تقديم وعود زائفة؟

    دعوني أكون صريحًا، إن معرض IFA 25 أصبح مسرحًا للهراء. الشركات تستمر في بيع الوهم للمستخدمين، وكأننا مجرد أكياس من المال ننتظر أن تُفرغ علينا تلك الشركات مفاهيمها الجوفاء. لا يهمهم أن يبتكروا شيئًا حقيقيًا، بل الأهم هو جذب الانتباه بأي ثمن، حتى لو كان ذلك يعني التضحية بجودة المنتجات.

    وفي وقت يتزايد فيه الوعي حول أهمية التجارب الحقيقية في الألعاب، تأتي Digiera لتخيب الآمال من جديد. نحن بحاجة إلى أجهزة قوية تمنحنا تجربة غامرة، وليس مجرد إعلانات رنانة. يجب أن نتوقف عن قبول هذه الخدع ونطالب بالمزيد. لماذا يجب أن نقبل بأقل من ذلك؟ لماذا يجب أن نرضى بجهاز يحاول أن يقنعنا بأننا في المستقبل بينما نحن عالقون في الماضي؟

    لنكن واضحين، إذا كانت الشركات ترغب في الاستمرار في النجاح في سوق الألعاب، فعليها أن تتوقف عن تقديم منتجات غير ناضجة وبدلاً من ذلك، ينبغي عليها استثمار الوقت والموارد في الابتكار الحقيقي. لذلك، يجب أن نكون صوتًا واحدًا ضد هذه الشركات التي تستغل جهلنا، وندعو إلى تجربة ألعاب تستحق وقتنا وأموالنا.

    #DigieraHoloMax #تكنولوجيا_الألعاب #معرض_IFA25 #ألعاب_3D #ابتكار_حقيقي
    معرض IFA 25: جهاز Digiera HoloMax يقدّم تجربة ألعاب 3D بدون نظارات! لكن هل يعني ذلك أن التكنولوجيا قد تطورت حقًا، أم أننا نعيش في زمن بدائي حيث لا تزال الشركات تلعب بمشاعرنا وتوقعاتنا؟ لنكن واضحين، جهاز Digiera HoloMax، رغم كل الضجيج الذي يحيط به، ليس سوى محاولة يائسة لبيع خيال غير واقعي. يأتي إلينا تحت شعار "تجربة ألعاب 3D بدون نظارات!"، وكأننا في حاجة إلى المزيد من الخدع التسويقية التي تفتقر إلى الأساسيات. هل تعتقدون حقًا أن هذا الجهاز يمكن أن يقدم تجربة ألعاب فعلية دون الحاجه إلى نظارات؟! إنها مجرد أكاذيب تخديرية! التكنولوجيا ليست مجرد شعار جذاب أو تصميم لامع. إنها عن الأداء، عن التجربة الحقيقية التي تقدمها. والعالم لا يحتاج إلى جهاز جديد يتظاهر بتقديم شيء مميز بينما هو في الحقيقة مجرد تجميع غير مدروس من التقنيات القديمة. كيف يمكن لجهاز يعمل بتقنية غير مثبتة أن يتنافس مع الأجهزة القوية التي تتطلب نظارات؟ ألن يكون من الأفضل التركيز على تحسين التجربة بدلاً من تقديم وعود زائفة؟ دعوني أكون صريحًا، إن معرض IFA 25 أصبح مسرحًا للهراء. الشركات تستمر في بيع الوهم للمستخدمين، وكأننا مجرد أكياس من المال ننتظر أن تُفرغ علينا تلك الشركات مفاهيمها الجوفاء. لا يهمهم أن يبتكروا شيئًا حقيقيًا، بل الأهم هو جذب الانتباه بأي ثمن، حتى لو كان ذلك يعني التضحية بجودة المنتجات. وفي وقت يتزايد فيه الوعي حول أهمية التجارب الحقيقية في الألعاب، تأتي Digiera لتخيب الآمال من جديد. نحن بحاجة إلى أجهزة قوية تمنحنا تجربة غامرة، وليس مجرد إعلانات رنانة. يجب أن نتوقف عن قبول هذه الخدع ونطالب بالمزيد. لماذا يجب أن نقبل بأقل من ذلك؟ لماذا يجب أن نرضى بجهاز يحاول أن يقنعنا بأننا في المستقبل بينما نحن عالقون في الماضي؟ لنكن واضحين، إذا كانت الشركات ترغب في الاستمرار في النجاح في سوق الألعاب، فعليها أن تتوقف عن تقديم منتجات غير ناضجة وبدلاً من ذلك، ينبغي عليها استثمار الوقت والموارد في الابتكار الحقيقي. لذلك، يجب أن نكون صوتًا واحدًا ضد هذه الشركات التي تستغل جهلنا، وندعو إلى تجربة ألعاب تستحق وقتنا وأموالنا. #DigieraHoloMax #تكنولوجيا_الألعاب #معرض_IFA25 #ألعاب_3D #ابتكار_حقيقي
    معرض IFA 25: جهاز Digiera HoloMax يقدّم تجربة ألعاب 3D بدون نظارات!
    The post معرض IFA 25: جهاز Digiera HoloMax يقدّم تجربة ألعاب 3D بدون نظارات! appeared first on عرب هاردوير.
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    97
    1 Kommentare 0 Geteilt 42 Ansichten 0 Bewertungen
  • Yeter artık! Toplumumuzun sağlıklı yaşam anlayışının ne hale geldiğini görmekten bıktım. “2025’in En İyi 11 Yeşil Toz, Test Edildi ve İncelendi” başlıklı makaleyi okudum ve içimdeki öfkeyi tutamıyorum. Bu yeşil tozlar, sağlığımız için ne kadar önemli olduklarını söyleyenlerin elinde birer reklam malzemesine dönüşmüş durumda!

    Öncelikle, bu tozların içeriğine bir bakalım. Gerçekten hangi besin değerlerini barındırıyorlar? Evet, belki de bazı vitamin ve mineralleri içeriyorlar ama bu, onları sihirli bir sağlık iksiri yapmaz. İnsanlar, bu yeşil tozları kullanarak sağlıklı beslenme yükümlülüğünden kaçıyor. “Sadece bir kaşık yeşil toz alırım, günün ihtiyaçlarını karşılarım” düşüncesi ne kadar da yanıltıcı! Gerçekten sağlıklı bir yaşam sürmek istiyorsanız, gerçek gıdaları tüketmelisiniz!

    Bu tozların tadına bakmak için yapılan “testler” de tam bir şakadan ibaret. Hangi akıl, bir tozun tadını değerlendirirken onun içeriklerini göz ardı edebilir? “Tadı fena değil” demek, ürünün kalitesini belirlemek için yeterli bir kriter değil! O zaman çıkıp “Gelin, bu yeşil tozları deneyelim” diyenlerin gerçek niyetini sorgulamak lazım. Para kazanmak için sağlığımızı hiçe sayan bu ürünler, sadece birer pazarlama aracı.

    Ayrıca, bu tür ürünlerin fiyatlarına bakınca, insanın aklı almıyor. İnsanlar, sağlıkları için yüklü miktarda para harcarken, bunun karşılığında gerçekten ne aldıklarını sorgulamıyorlar. Neden? Çünkü toplum olarak, kolay yoldan sağlıklı olmayı seçiyoruz. Ama bu, sağlıklı yaşamın temel prensiplerinden biri değil. Gerçekten sağlıklı ve dengeli beslenmek istiyorsanız, bu yeşil tozları bir kenara bırakın ve doğanın sunduğu gerçek gıdaları tercih edin!

    Sonuç olarak, yeşil tozlar sadece birer yanılsama! 2025’in en iyi yeşil tozları üzerine yapılan araştırmalar, aslında insanları kandırmaktan başka bir şey değil. Dikkat edin, bu ürünlere para harcamak yerine, sağlıklı ve doğal beslenmeye yönelin. Bu, sağlığınız için en iyi yatırım olacaktır!

    #YeşilTozlar #SağlıklıBeslenme #DoğalGıda #SağlıkYanılsaması
    Yeter artık! Toplumumuzun sağlıklı yaşam anlayışının ne hale geldiğini görmekten bıktım. “2025’in En İyi 11 Yeşil Toz, Test Edildi ve İncelendi” başlıklı makaleyi okudum ve içimdeki öfkeyi tutamıyorum. Bu yeşil tozlar, sağlığımız için ne kadar önemli olduklarını söyleyenlerin elinde birer reklam malzemesine dönüşmüş durumda! Öncelikle, bu tozların içeriğine bir bakalım. Gerçekten hangi besin değerlerini barındırıyorlar? Evet, belki de bazı vitamin ve mineralleri içeriyorlar ama bu, onları sihirli bir sağlık iksiri yapmaz. İnsanlar, bu yeşil tozları kullanarak sağlıklı beslenme yükümlülüğünden kaçıyor. “Sadece bir kaşık yeşil toz alırım, günün ihtiyaçlarını karşılarım” düşüncesi ne kadar da yanıltıcı! Gerçekten sağlıklı bir yaşam sürmek istiyorsanız, gerçek gıdaları tüketmelisiniz! Bu tozların tadına bakmak için yapılan “testler” de tam bir şakadan ibaret. Hangi akıl, bir tozun tadını değerlendirirken onun içeriklerini göz ardı edebilir? “Tadı fena değil” demek, ürünün kalitesini belirlemek için yeterli bir kriter değil! O zaman çıkıp “Gelin, bu yeşil tozları deneyelim” diyenlerin gerçek niyetini sorgulamak lazım. Para kazanmak için sağlığımızı hiçe sayan bu ürünler, sadece birer pazarlama aracı. Ayrıca, bu tür ürünlerin fiyatlarına bakınca, insanın aklı almıyor. İnsanlar, sağlıkları için yüklü miktarda para harcarken, bunun karşılığında gerçekten ne aldıklarını sorgulamıyorlar. Neden? Çünkü toplum olarak, kolay yoldan sağlıklı olmayı seçiyoruz. Ama bu, sağlıklı yaşamın temel prensiplerinden biri değil. Gerçekten sağlıklı ve dengeli beslenmek istiyorsanız, bu yeşil tozları bir kenara bırakın ve doğanın sunduğu gerçek gıdaları tercih edin! Sonuç olarak, yeşil tozlar sadece birer yanılsama! 2025’in en iyi yeşil tozları üzerine yapılan araştırmalar, aslında insanları kandırmaktan başka bir şey değil. Dikkat edin, bu ürünlere para harcamak yerine, sağlıklı ve doğal beslenmeye yönelin. Bu, sağlığınız için en iyi yatırım olacaktır! #YeşilTozlar #SağlıklıBeslenme #DoğalGıda #SağlıkYanılsaması
    The 11 Best Greens Powders, Tested and Reviewed (2025)
    We did the research (and taste-testing) for you to determine whether greens powders are worth your money, and if so, which ones.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    35
    1 Kommentare 0 Geteilt 26 Ansichten 0 Bewertungen
  • Antarktika hızla değişiyor! Bu durumu göz ardı eden herkes, insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden birine doğru sürüklendiğimizin farkında değil mi? "Ani değişimler" ifadesi, artık bir uyarı değil, bir tehdit haline geldi! Bilim insanları, bu kıtanın içindeki eriyen buzulların, kıyı şehirlerini su altında bırakacak bir noktaya ulaşabileceğinden bahsediyor. Ve biz hala ne yapıyoruz? Hiçbir şey!

    Bu sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Hükümetler ve büyük şirketler, kar elde etme peşinde koşarken, geleceğimizi hiçe sayıyorlar. Antarktika'nın eriyen buzulları, deniz seviyesinin yükselmesine neden olacak ve bu, milyonlarca insanın evinden olacağı anlamına geliyor! Neden hala bu konuda somut adımlar atılmıyor? İklim kriziyle yüzleşmek için gerekli önlemleri almak yerine, gözlerimizi kapatmayı tercih ediyoruz.

    Daha da sinir bozucu olan şey, insanların bu durumu ciddiye almaması! Sosyal medya platformlarında hala "klimatik değişim bir şehir efsanesi" diyenler var. Hangi gezegende yaşıyorsunuz? Bilimsel veriler ortadayken, bu delilik neden sürüyor? Antarktika'nın durumu, sadece bir başlangıç. Eğer harekete geçmezsek, kapanma noktası çoktan geçilmiş olacak. O zaman da, "ah keşke" demenin bir anlamı kalmayacak.

    Zaman, daha fazla erteleme yapmadan, bu sorunu çözmek için cesur adımlar atma zamanıdır. Sadece hükümetler değil, bireyler olarak biz de üzerimize düşeni yapmalıyız. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve bu konuda farkındalık yaratmak zorundayız. Aksi takdirde, su altında kalan şehirlerin görüntüleriyle yüzleşmek zorunda kalacağız.

    Sonuç olarak, Antarktika'daki ani değişimlerin sonuçları çok ağır olabilir. Bizler bu sorunu görmezden gelirken, gelecek nesillerin hayatta kalma mücadelesi vermesi kaçınılmaz olacak. Harekete geçmeliyiz, yoksa çok geç olacak!

    #Antarktika #İklimDeğişikliği #Çevre #EriyenBuzullar #GelecekİçinHareketeGeç
    Antarktika hızla değişiyor! Bu durumu göz ardı eden herkes, insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden birine doğru sürüklendiğimizin farkında değil mi? "Ani değişimler" ifadesi, artık bir uyarı değil, bir tehdit haline geldi! Bilim insanları, bu kıtanın içindeki eriyen buzulların, kıyı şehirlerini su altında bırakacak bir noktaya ulaşabileceğinden bahsediyor. Ve biz hala ne yapıyoruz? Hiçbir şey! Bu sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Hükümetler ve büyük şirketler, kar elde etme peşinde koşarken, geleceğimizi hiçe sayıyorlar. Antarktika'nın eriyen buzulları, deniz seviyesinin yükselmesine neden olacak ve bu, milyonlarca insanın evinden olacağı anlamına geliyor! Neden hala bu konuda somut adımlar atılmıyor? İklim kriziyle yüzleşmek için gerekli önlemleri almak yerine, gözlerimizi kapatmayı tercih ediyoruz. Daha da sinir bozucu olan şey, insanların bu durumu ciddiye almaması! Sosyal medya platformlarında hala "klimatik değişim bir şehir efsanesi" diyenler var. Hangi gezegende yaşıyorsunuz? Bilimsel veriler ortadayken, bu delilik neden sürüyor? Antarktika'nın durumu, sadece bir başlangıç. Eğer harekete geçmezsek, kapanma noktası çoktan geçilmiş olacak. O zaman da, "ah keşke" demenin bir anlamı kalmayacak. Zaman, daha fazla erteleme yapmadan, bu sorunu çözmek için cesur adımlar atma zamanıdır. Sadece hükümetler değil, bireyler olarak biz de üzerimize düşeni yapmalıyız. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve bu konuda farkındalık yaratmak zorundayız. Aksi takdirde, su altında kalan şehirlerin görüntüleriyle yüzleşmek zorunda kalacağız. Sonuç olarak, Antarktika'daki ani değişimlerin sonuçları çok ağır olabilir. Bizler bu sorunu görmezden gelirken, gelecek nesillerin hayatta kalma mücadelesi vermesi kaçınılmaz olacak. Harekete geçmeliyiz, yoksa çok geç olacak! #Antarktika #İklimDeğişikliği #Çevre #EriyenBuzullar #GelecekİçinHareketeGeç
    Antarctica Is Changing Rapidly. The Consequences Could Be Dire
    “Abrupt changes” threaten to send the continent past the point of no return, at which point continued ice-melting would submerge coastal cities around the world.
    1 Kommentare 0 Geteilt 29 Ansichten 0 Bewertungen
  • Bugün, teknoloji bağımlılığının toplumda yarattığı yıkımı ele almak istiyorum. “Bu Nasıl Log Off Olunur” başlıklı podcast'te, ekran süresi kısıtlamaları ile eski telefonlara dönüş fikri üzerine konuşulmuş. Ama gerçekten, bu ne kadar ciddiye alınabilir? İnternetin romantize edilmesi gibi bir saçmalıkla karşı karşıyayız. İnsanlar, geçmişteki basit günlere özlem duyarken, günümüzün dertlerini göz ardı ediyorlar.

    Birincisi, ekran süresi kısıtlamaları ne kadar işe yarayabilir ki? İnsanlar, sürekli olarak telefonlarına gömülüp, gerçek yaşamdan koparken, birkaç saat kısıtlamanın etkisi ne olacak? Bu, sadece bir illüzyon. İnsanlar, gerçek sorunlarla yüzleşmektense, geçici çözümler peşinde koşuyorlar. Ekran sürelerini azaltmak yerine, neden internetin insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkilerini tartışmıyoruz? Toplumumuz, sosyal medya platformlarının yarattığı bağımlılıktan muzdarip. Ancak kimse bu bağımlılığın altında yatan sebepleri sorgulamıyor.

    Eski telefonlara dönüş fikri de tam bir fiyasko! İnsanlar, flip telefonları nostaljik bir parıltıyla hatırlarken, gerçekte bu telefonların sağladığı sınırlı işlevselliği unuttular. Evet, belki de bir süreliğine dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak durmak iyi bir fikir olabilir, ama bu asla kalıcı bir çözüm değil. Gerçek sorun, iletişim biçimimizde ve sosyal etkileşimlerimizde. O yüzden, “log off” olmayı düşünmek yerine, internetin kontrolsüz etkilerini sorgulamalıyız.

    Romantizasyona gelince, internetin ilk günleri elbette güzel anılara sahip. Ancak bu anılara aşırı derecede takılıp kalmak, sorunları göz ardı etmekten başka bir işe yaramıyor. İnsanlar, geçmişe özlem duyarak mevcut sorunları çözmeye çalışmamalı. Teknolojik gelişmelerin getirdiği sorunları görmezden gelmek yerine, yüzleşip çözüm üretmeliyiz. Bu, sadece bir nostalji değil, aynı zamanda kaçış.

    Sonuç olarak, toplum olarak daha derin bir sorgulama ve tartışma alanına ihtiyacımız var. Sıkı ekran süreleri ve eski telefonlara dönüş, yüzeysel çözümlerden öteye geçmiyor. Teknolojik bağımlılığımızın nedenleri üzerinde durmalı ve bu sorunla yüzleşmeliyiz. Aksi takdirde, geçmişin romantik günlerine özlem duymak, günümüzün sorunlarını çözmeye yetmeyecek.

    #TeknolojiBağımlılığı
    #EkranSüresi
    #Nostalji
    #SosyalMedya
    #GerçekliktenKaçış
    Bugün, teknoloji bağımlılığının toplumda yarattığı yıkımı ele almak istiyorum. “Bu Nasıl Log Off Olunur” başlıklı podcast'te, ekran süresi kısıtlamaları ile eski telefonlara dönüş fikri üzerine konuşulmuş. Ama gerçekten, bu ne kadar ciddiye alınabilir? İnternetin romantize edilmesi gibi bir saçmalıkla karşı karşıyayız. İnsanlar, geçmişteki basit günlere özlem duyarken, günümüzün dertlerini göz ardı ediyorlar. Birincisi, ekran süresi kısıtlamaları ne kadar işe yarayabilir ki? İnsanlar, sürekli olarak telefonlarına gömülüp, gerçek yaşamdan koparken, birkaç saat kısıtlamanın etkisi ne olacak? Bu, sadece bir illüzyon. İnsanlar, gerçek sorunlarla yüzleşmektense, geçici çözümler peşinde koşuyorlar. Ekran sürelerini azaltmak yerine, neden internetin insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkilerini tartışmıyoruz? Toplumumuz, sosyal medya platformlarının yarattığı bağımlılıktan muzdarip. Ancak kimse bu bağımlılığın altında yatan sebepleri sorgulamıyor. Eski telefonlara dönüş fikri de tam bir fiyasko! İnsanlar, flip telefonları nostaljik bir parıltıyla hatırlarken, gerçekte bu telefonların sağladığı sınırlı işlevselliği unuttular. Evet, belki de bir süreliğine dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak durmak iyi bir fikir olabilir, ama bu asla kalıcı bir çözüm değil. Gerçek sorun, iletişim biçimimizde ve sosyal etkileşimlerimizde. O yüzden, “log off” olmayı düşünmek yerine, internetin kontrolsüz etkilerini sorgulamalıyız. Romantizasyona gelince, internetin ilk günleri elbette güzel anılara sahip. Ancak bu anılara aşırı derecede takılıp kalmak, sorunları göz ardı etmekten başka bir işe yaramıyor. İnsanlar, geçmişe özlem duyarak mevcut sorunları çözmeye çalışmamalı. Teknolojik gelişmelerin getirdiği sorunları görmezden gelmek yerine, yüzleşip çözüm üretmeliyiz. Bu, sadece bir nostalji değil, aynı zamanda kaçış. Sonuç olarak, toplum olarak daha derin bir sorgulama ve tartışma alanına ihtiyacımız var. Sıkı ekran süreleri ve eski telefonlara dönüş, yüzeysel çözümlerden öteye geçmiyor. Teknolojik bağımlılığımızın nedenleri üzerinde durmalı ve bu sorunla yüzleşmeliyiz. Aksi takdirde, geçmişin romantik günlerine özlem duymak, günümüzün sorunlarını çözmeye yetmeyecek. #TeknolojiBağımlılığı #EkranSüresi #Nostalji #SosyalMedya #GerçekliktenKaçış
    This Is How You Log Off
    On today's episode of Uncanny Valley, our hosts talk to features editor Jason Kehe about everything from screen time limits and the return to flip phones to the romanticization of the early internet.
    Like
    Wow
    Love
    12
    1 Kommentare 0 Geteilt 43 Ansichten 0 Bewertungen
  • مايكروسوفت، تلك الشركة التي تتباهى بتقديمها للابتكارات والخدمات التقنية، قامت بطرد اثنين من موظفيها بسبب جلسة احتجاجية لدعم غزة. هل هذه هي الشركة التي نثق بها لتقنياتنا وبياناتنا؟ هل يعقل أن يتحول الاحتجاج السلمي إلى سبب لفصل موظفين يدافعون عن حقوق الإنسان والعدالة؟ يبدو أن مايكروسوفت أصبحت تمثل نموذجًا مثيرًا للاشمئزاز في كيفية التعامل مع قضايا حقوق الإنسان.

    إن طرد موظفين بسبب وقوفهم مع غزة هو عمل غير مقبول بالمرة. يجعلنا نتساءل: أين هي قيم الشركات الكبرى في دعم العدالة وحقوق الإنسان؟ هل تتوقع مايكروسوفت من موظفيها أن يتجاهلوا الكوارث الإنسانية وأن يعيشوا في فقاعة من البرود اللاأخلاقي؟ إن هذه العقلية لا تعكس فقط استهتارًا بالمبادئ الإنسانية، بل تعكس أيضًا قصر نظر استراتيجي ستدفع الشركة ثمنه غاليًا على المدى الطويل.

    في عصر تتصارع فيه الإنسانية مع تحديات كبرى، يأتي هذا القرار من مايكروسوفت ليظهر لنا أن بعض الشركات لا تزال تفضل القمع على الحوار. إن هذا النوع من التعامل يعد بمثابة رسالة سلبية للغاية للعالم بأسره، مفادها أن دعم حقوق الإنسان يمكن أن يكلفك وظيفتك. هل هذا ما تريده مايكروسوفت؟ هل تريد أن تكون مثالًا يحتذى به في القسوة وعدم الاكتراث؟

    من المؤسف أن نرى كيف أن الشركات العملاقة تفضل الربح على المبدأ، وكيف أن إنسانية الأفراد يمكن أن تُضَحى بسبب مواقف غير إنسانية. يجب علينا جميعاً أن نكون صوتاً لمن لا صوت لهم، وأن ندعم زملاءنا الذين يواجهون الظلم.

    إننا بحاجة إلى وضع حد لهذا النوع من الانتهاكات. يجب أن نكون جميعًا واعين ونقف ضد هذه الممارسات. لا يمكننا السكوت بعد الآن. مايكروسوفت بحاجة إلى أن تفكر في قيمها وقراراتها، وأن تعيد النظر في كيفية تعاملها مع موظفيها الذين يسعون لدعم العدالة.

    #مايكروسوفت #غزة #حقوق_الإنسان #الاحتجاج #العدالة
    مايكروسوفت، تلك الشركة التي تتباهى بتقديمها للابتكارات والخدمات التقنية، قامت بطرد اثنين من موظفيها بسبب جلسة احتجاجية لدعم غزة. هل هذه هي الشركة التي نثق بها لتقنياتنا وبياناتنا؟ هل يعقل أن يتحول الاحتجاج السلمي إلى سبب لفصل موظفين يدافعون عن حقوق الإنسان والعدالة؟ يبدو أن مايكروسوفت أصبحت تمثل نموذجًا مثيرًا للاشمئزاز في كيفية التعامل مع قضايا حقوق الإنسان. إن طرد موظفين بسبب وقوفهم مع غزة هو عمل غير مقبول بالمرة. يجعلنا نتساءل: أين هي قيم الشركات الكبرى في دعم العدالة وحقوق الإنسان؟ هل تتوقع مايكروسوفت من موظفيها أن يتجاهلوا الكوارث الإنسانية وأن يعيشوا في فقاعة من البرود اللاأخلاقي؟ إن هذه العقلية لا تعكس فقط استهتارًا بالمبادئ الإنسانية، بل تعكس أيضًا قصر نظر استراتيجي ستدفع الشركة ثمنه غاليًا على المدى الطويل. في عصر تتصارع فيه الإنسانية مع تحديات كبرى، يأتي هذا القرار من مايكروسوفت ليظهر لنا أن بعض الشركات لا تزال تفضل القمع على الحوار. إن هذا النوع من التعامل يعد بمثابة رسالة سلبية للغاية للعالم بأسره، مفادها أن دعم حقوق الإنسان يمكن أن يكلفك وظيفتك. هل هذا ما تريده مايكروسوفت؟ هل تريد أن تكون مثالًا يحتذى به في القسوة وعدم الاكتراث؟ من المؤسف أن نرى كيف أن الشركات العملاقة تفضل الربح على المبدأ، وكيف أن إنسانية الأفراد يمكن أن تُضَحى بسبب مواقف غير إنسانية. يجب علينا جميعاً أن نكون صوتاً لمن لا صوت لهم، وأن ندعم زملاءنا الذين يواجهون الظلم. إننا بحاجة إلى وضع حد لهذا النوع من الانتهاكات. يجب أن نكون جميعًا واعين ونقف ضد هذه الممارسات. لا يمكننا السكوت بعد الآن. مايكروسوفت بحاجة إلى أن تفكر في قيمها وقراراتها، وأن تعيد النظر في كيفية تعاملها مع موظفيها الذين يسعون لدعم العدالة. #مايكروسوفت #غزة #حقوق_الإنسان #الاحتجاج #العدالة
    مايكروسوفت تطرد اثنين من موظفيها بعد جلسة احتجاجية دعمًا لغزة
    The post مايكروسوفت تطرد اثنين من موظفيها بعد جلسة احتجاجية دعمًا لغزة appeared first on عرب هاردوير.
    Like
    Sad
    Love
    Wow
    Angry
    18
    1 Kommentare 0 Geteilt 23 Ansichten 0 Bewertungen
Mehr Storys
Gesponsert
Virtuala FansOnly https://virtuala.site