• Charlie Kirk, günümüzün dijital dünyasında "içerik moderasyonu" kavramının ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlattı. Ancak bu hatırlatma, bir video klipte başından vurulmasıyla gerçekleşti. Evet, doğru duydunuz! TikTok, Instagram ve X gibi platformlarda bu olayın kayıtları hızla yayıldı ve bir anda herkesin gündemine oturdu. Sanırım "içerik moderasyonu" artık sadece bir fantezi olmaktan öteye gidemiyor.

    Dijital dünyamızda, içerik moderasyonunun ne kadar etkili olduğunu tartışmak için en iyi yol Charlie’nin trajik sonuydu. Araştırmacılar, bu platformların kendi içerik moderasyon kurallarını uygulamada ne kadar başarısız kaldığını söylüyor. Ama kim bilir? Belki de bu durum, içerik moderasyonunun "kapsamlı" bir şekilde uygulanmadığını gösteren bir sanat eseridir!

    Düşünün bir kere; birinin başından vurulması, sosyal medyada viral olmak için yeterli bir içerik değil mi? Günümüzde "viral" olmanın bir bedeli var gibi görünüyor. Ve bu bedel, hayatta kalmanın çok ötesine geçiyor. TikTok’ta bir dans videosu çekmekten çok, başından vurulmanın daha fazla izlenme getirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Haydi, bu yeni trendin adını koyalım: “Viral Olmanın En Tehlikeli Yolu”!

    Bunun yanı sıra, araştırmacıların belirttiği gibi, içerik moderasyonu kurallarının eksikliği bir yana, bu olay, sosyal medyanın ne kadar "gelişmiş" olduğunu da gözler önüne seriyor. İçerik moderasyonunun sadece bir kurallar dizisi değil, aynı zamanda bir kurtuluş yolu olduğu gerçeği, her gün daha fazla insan tarafından fark ediliyor. Belki de bazıları, içerik moderasyonunun aslında bir "kurtuluş" değil de, bir "tuzağa" dönüştüğünü düşünebilir.

    Böyle bir ortamda, içerik moderasyonu kurallarını ihlal edenlerin ne kadar ceza alacağını merak etmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Sanırım, bu durumdaki "kural ihlalleri" artık bir yarışmaya dönüşmüş durumda. Charlie'nin başına gelenler, sosyal medya dünyasında "ne kadar dikkat çekici olabilirim?" sorusunun bir cevabı olarak algılanıyor.

    Sonuç olarak, Charlie Kirk’un trajik sonu, dijital çağın ne kadar acımasız olabileceğini gösteriyor. İçerik moderasyonu, bir gün kaybolup gidecek bir kavram haline mi geliyor? Yoksa biz kullanıcılar olarak, bu tür trajedilerin sadece birer içerik parçası olduğuna alışacak mıyız?

    #İçerikModerasyonu #DijitalDünya #ViralKültür #SosyalMedya #TrajikSon
    Charlie Kirk, günümüzün dijital dünyasında "içerik moderasyonu" kavramının ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlattı. Ancak bu hatırlatma, bir video klipte başından vurulmasıyla gerçekleşti. Evet, doğru duydunuz! TikTok, Instagram ve X gibi platformlarda bu olayın kayıtları hızla yayıldı ve bir anda herkesin gündemine oturdu. Sanırım "içerik moderasyonu" artık sadece bir fantezi olmaktan öteye gidemiyor. Dijital dünyamızda, içerik moderasyonunun ne kadar etkili olduğunu tartışmak için en iyi yol Charlie’nin trajik sonuydu. Araştırmacılar, bu platformların kendi içerik moderasyon kurallarını uygulamada ne kadar başarısız kaldığını söylüyor. Ama kim bilir? Belki de bu durum, içerik moderasyonunun "kapsamlı" bir şekilde uygulanmadığını gösteren bir sanat eseridir! Düşünün bir kere; birinin başından vurulması, sosyal medyada viral olmak için yeterli bir içerik değil mi? Günümüzde "viral" olmanın bir bedeli var gibi görünüyor. Ve bu bedel, hayatta kalmanın çok ötesine geçiyor. TikTok’ta bir dans videosu çekmekten çok, başından vurulmanın daha fazla izlenme getirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Haydi, bu yeni trendin adını koyalım: “Viral Olmanın En Tehlikeli Yolu”! Bunun yanı sıra, araştırmacıların belirttiği gibi, içerik moderasyonu kurallarının eksikliği bir yana, bu olay, sosyal medyanın ne kadar "gelişmiş" olduğunu da gözler önüne seriyor. İçerik moderasyonunun sadece bir kurallar dizisi değil, aynı zamanda bir kurtuluş yolu olduğu gerçeği, her gün daha fazla insan tarafından fark ediliyor. Belki de bazıları, içerik moderasyonunun aslında bir "kurtuluş" değil de, bir "tuzağa" dönüştüğünü düşünebilir. Böyle bir ortamda, içerik moderasyonu kurallarını ihlal edenlerin ne kadar ceza alacağını merak etmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Sanırım, bu durumdaki "kural ihlalleri" artık bir yarışmaya dönüşmüş durumda. Charlie'nin başına gelenler, sosyal medya dünyasında "ne kadar dikkat çekici olabilirim?" sorusunun bir cevabı olarak algılanıyor. Sonuç olarak, Charlie Kirk’un trajik sonu, dijital çağın ne kadar acımasız olabileceğini gösteriyor. İçerik moderasyonu, bir gün kaybolup gidecek bir kavram haline mi geliyor? Yoksa biz kullanıcılar olarak, bu tür trajedilerin sadece birer içerik parçası olduğuna alışacak mıyız? #İçerikModerasyonu #DijitalDünya #ViralKültür #SosyalMedya #TrajikSon
    Charlie Kirk Was Shot and Killed in a Post-Content-Moderation World
    Videos of the shooting spread across TikTok, Instagram, and X. Researchers say that in some cases the platforms are falling short on enforcing their own content moderation rules.
    Like
    Love
    Sad
    22
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 92 Visualizações 0 Anterior
  • Merhaba arkadaşlar! Bugün sizlerle heyecan verici bir konuyu paylaşmak istiyorum: Meta'nın yeni Süper Zeka Laboratuvarı'ndaki gelişmeler!

    Her gün teknoloji dünyasında yeni bir şeyler oluyor ve bu, bize her zaman ilham veriyor! Mark Zuckerberg, en iyi yapay zeka araştırmacılarını Meta'ya çekmek için büyük bir çaba sarf etti. Ancak, son zamanlarda duyduğumuz bazı haberler, bu laboratuvarda bazı zorlukların yaşandığını gösteriyor. WIRED'dan aldığımız bilgilere göre, üç yeni çalışan, daha işe başlamadan ayrılmış!

    Bu durum, ilk bakışta düşündürücü olabilir, ama unutmayalım ki her başarısızlık, bir öğrenme fırsatıdır! Hayatımızdaki her engel, bizi daha güçlü kılıyor ve yeni yollar keşfetmemizi sağlıyor. Belki de bu araştırmacılar, başka fırsatların peşine düşmek için yola çıktılar!

    Teknoloji ve yapay zeka, sürekli bir evrim içinde. Her gün yeni keşifler yapılıyor ve bu bizi daha parlak bir geleceğe taşıyor! Meta'nın laboratuvarında yaşanan bu ayrılıklar, belki de yeni bir başlangıcın habercisidir. Biliyoruz ki, en iyi fikirler zorlukların üstesinden gelerek doğar!

    Hepimiz zorluklarla karşılaşırız, ama önemli olan, bu zorlukları nasıl karşıladığımızdır. Kendimize güvenmeli ve hayallerimizin peşinden koşmalıyız! Unutmayın, her yeni gün yeni fırsatlar getirir. Kim bilir, belki de bir sonraki büyük yenilik, şu an düşündüğümüzden çok daha yakın!

    Hadi, hep birlikte bu zorlukları aşalım ve ilham verici hikayeler yaratalım! Hayat, cesur adımlar atanlar için daha güzel!

    Sizlerden de bu konuda düşüncelerinizi bekliyorum. Meta'nın yeni Süper Zeka Laboratuvarı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Bu durum sizce yeni fırsatlar yaratabilir mi? Yorumlarınızı benimle paylaşın!

    #Teknoloji #YapayZeka #İlham #Gelişim #Fırsatlar
    🦄✨ Merhaba arkadaşlar! Bugün sizlerle heyecan verici bir konuyu paylaşmak istiyorum: Meta'nın yeni Süper Zeka Laboratuvarı'ndaki gelişmeler! 🚀 Her gün teknoloji dünyasında yeni bir şeyler oluyor ve bu, bize her zaman ilham veriyor! Mark Zuckerberg, en iyi yapay zeka araştırmacılarını Meta'ya çekmek için büyük bir çaba sarf etti. 🎯 Ancak, son zamanlarda duyduğumuz bazı haberler, bu laboratuvarda bazı zorlukların yaşandığını gösteriyor. WIRED'dan aldığımız bilgilere göre, üç yeni çalışan, daha işe başlamadan ayrılmış! 😮 Bu durum, ilk bakışta düşündürücü olabilir, ama unutmayalım ki her başarısızlık, bir öğrenme fırsatıdır! 🎉 Hayatımızdaki her engel, bizi daha güçlü kılıyor ve yeni yollar keşfetmemizi sağlıyor. Belki de bu araştırmacılar, başka fırsatların peşine düşmek için yola çıktılar! 🌈 Teknoloji ve yapay zeka, sürekli bir evrim içinde. Her gün yeni keşifler yapılıyor ve bu bizi daha parlak bir geleceğe taşıyor! 💡 Meta'nın laboratuvarında yaşanan bu ayrılıklar, belki de yeni bir başlangıcın habercisidir. Biliyoruz ki, en iyi fikirler zorlukların üstesinden gelerek doğar! 💪 Hepimiz zorluklarla karşılaşırız, ama önemli olan, bu zorlukları nasıl karşıladığımızdır. Kendimize güvenmeli ve hayallerimizin peşinden koşmalıyız! 🌟 Unutmayın, her yeni gün yeni fırsatlar getirir. Kim bilir, belki de bir sonraki büyük yenilik, şu an düşündüğümüzden çok daha yakın! Hadi, hep birlikte bu zorlukları aşalım ve ilham verici hikayeler yaratalım! 💖 Hayat, cesur adımlar atanlar için daha güzel! Sizlerden de bu konuda düşüncelerinizi bekliyorum. Meta'nın yeni Süper Zeka Laboratuvarı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Bu durum sizce yeni fırsatlar yaratabilir mi? Yorumlarınızı benimle paylaşın! 👇 #Teknoloji #YapayZeka #İlham #Gelişim #Fırsatlar
    Researchers Are Already Leaving Meta’s New Superintelligence Lab
    CEO Mark Zuckerberg went on a recruiting blitz to lure top AI researchers to Meta. WIRED has confirmed that three recent hires have now resigned.
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    13
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 40 Visualizações 0 Anterior
  • Dünyamız o kadar küçük ki, artık 360 derece kameralar sayesinde her şeyi bir arada görebiliyoruz. Evet, 2025 yılına geldik ve teknoloji o kadar ilerledi ki, küçük bir kutu ile tüm dünyayı sanki bir oyun alanı gibi keşfedebiliyoruz. Ama merak etmeyin, bu kameralar sadece hayatınızı değil, aynı zamanda mahallenizdeki kedilerin 360 derece bakış açılarını da kaydediyor. Kedi meraklıları için birebir!

    Bakalım, “En İyi 360 Kameralar” listesi nasıl şekillenmiş? Öncelikle, bu kameralar gerçekten de "test edildi ve değerlendirildi" mi, yoksa sadece birkaç influencer'ın parmağında dans eden ürünler mi? Herkes, bu yeni nesil cihazlarla "bütün dünyayı" tek bir karede yakalayabileceğini düşündüğünde, aslında sadece kendi evinin oturma odasını gösteriyor. Bütün aile bireyleriyle birlikte selfie çekerken, aslında 360 derecelik bir izlenimin sadece o anki karmaşayı yansıtacağını kim tahmin edebilirdi ki?

    Bu kameralar, tam anlamıyla bir “her şeyi yakala” düşüncesinin ürünü. Yani, eğer yaşamınızı tamamen sosyal medyada paylaşmaya yönelik bir felsefeniz varsa, bu kameralar sizin için ideal. Kimse sizi izlemiyor derken, birden tüm mahalle sizin 360 derece gününüzü izliyor olacak. Evet, o an “en iyi anılarınızı paylaşmanın” ne demek olduğunu öğreniyorsunuz. Ama dikkat! Unutmayın, arka planda komşunuzun çamaşırlıklarını da kaydediyor olabilirsiniz.

    Teknoloji geliştikçe, biz de daha fazla "görmek istiyoruz" dedikçe, bu kameralar da tam olarak bizi yansıtıyor. Peki ya tüm bu görüntü kirliliği ve sosyal medya baskısı ortada iken, acaba gerçekten de “en iyi 360 kameralar” yalnızca bir pazarlama tuzağı mı? Yoksa biz, bu küçük kutuların peşinden koşarak hayatımızı daha da karmaşık hale getiriyor muyuz?

    2025 yılı itibarıyla, herkesin hayatında mutlaka bir 360 derece kameraya ihtiyacı olduğunu düşünenlerin sayısı artıyor. Belki de hepimiz, her anımızı kaydetmek için birer “mini belgeselci” olduk. Ama unutmadan, bu kameralarla kaydettiğiniz her anı, bir gün ailenizin en büyük komik anısı olarak hatırlanacak. Ya da belki de sadece bir "bakın, ben de bu kamerayı aldım" yarışmasında kaybettiklerinizle dolacak.

    Sonuç olarak, eğer bir 360 derece kameraya yatırım yapmak istiyorsanız, biraz düşünün. Çünkü bu küçük kutular, sadece çevrenizi değil, aynı zamanda sosyal yaşamınızı da tamamen değiştirebilir. Ya da belki de sadece çevrenizdeki kalabalığı daha iyi görmenizi sağlar.

    #360Kamera #Teknoloji2025 #SosyalMedya #GörüntüKirliliği #HayatPaylaşımı
    Dünyamız o kadar küçük ki, artık 360 derece kameralar sayesinde her şeyi bir arada görebiliyoruz. Evet, 2025 yılına geldik ve teknoloji o kadar ilerledi ki, küçük bir kutu ile tüm dünyayı sanki bir oyun alanı gibi keşfedebiliyoruz. Ama merak etmeyin, bu kameralar sadece hayatınızı değil, aynı zamanda mahallenizdeki kedilerin 360 derece bakış açılarını da kaydediyor. Kedi meraklıları için birebir! Bakalım, “En İyi 360 Kameralar” listesi nasıl şekillenmiş? Öncelikle, bu kameralar gerçekten de "test edildi ve değerlendirildi" mi, yoksa sadece birkaç influencer'ın parmağında dans eden ürünler mi? Herkes, bu yeni nesil cihazlarla "bütün dünyayı" tek bir karede yakalayabileceğini düşündüğünde, aslında sadece kendi evinin oturma odasını gösteriyor. Bütün aile bireyleriyle birlikte selfie çekerken, aslında 360 derecelik bir izlenimin sadece o anki karmaşayı yansıtacağını kim tahmin edebilirdi ki? Bu kameralar, tam anlamıyla bir “her şeyi yakala” düşüncesinin ürünü. Yani, eğer yaşamınızı tamamen sosyal medyada paylaşmaya yönelik bir felsefeniz varsa, bu kameralar sizin için ideal. Kimse sizi izlemiyor derken, birden tüm mahalle sizin 360 derece gününüzü izliyor olacak. Evet, o an “en iyi anılarınızı paylaşmanın” ne demek olduğunu öğreniyorsunuz. Ama dikkat! Unutmayın, arka planda komşunuzun çamaşırlıklarını da kaydediyor olabilirsiniz. Teknoloji geliştikçe, biz de daha fazla "görmek istiyoruz" dedikçe, bu kameralar da tam olarak bizi yansıtıyor. Peki ya tüm bu görüntü kirliliği ve sosyal medya baskısı ortada iken, acaba gerçekten de “en iyi 360 kameralar” yalnızca bir pazarlama tuzağı mı? Yoksa biz, bu küçük kutuların peşinden koşarak hayatımızı daha da karmaşık hale getiriyor muyuz? 2025 yılı itibarıyla, herkesin hayatında mutlaka bir 360 derece kameraya ihtiyacı olduğunu düşünenlerin sayısı artıyor. Belki de hepimiz, her anımızı kaydetmek için birer “mini belgeselci” olduk. Ama unutmadan, bu kameralarla kaydettiğiniz her anı, bir gün ailenizin en büyük komik anısı olarak hatırlanacak. Ya da belki de sadece bir "bakın, ben de bu kamerayı aldım" yarışmasında kaybettiklerinizle dolacak. Sonuç olarak, eğer bir 360 derece kameraya yatırım yapmak istiyorsanız, biraz düşünün. Çünkü bu küçük kutular, sadece çevrenizi değil, aynı zamanda sosyal yaşamınızı da tamamen değiştirebilir. Ya da belki de sadece çevrenizdeki kalabalığı daha iyi görmenizi sağlar. #360Kamera #Teknoloji2025 #SosyalMedya #GörüntüKirliliği #HayatPaylaşımı
    Best 360 Cameras (2025), Tested and Reviewed
    It’s a small world after all, and these cameras can capture all of it at once, giving you a 360-degree view.
    Like
    Wow
    Sad
    Love
    36
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 58 Visualizações 0 Anterior
  • Hackerlar, yüksek güvenlikli kasalar için arka kapı arayışına girdi ve şimdi bu kasaları saniyeler içinde açabiliyorlar. Güvenlik araştırmacıları, Securam Prologic kilitleriyle satılan en az sekiz markanın elektronik kasalarını kırmak için iki teknik bulmuşlar.

    Bu kasalar, silahlardan uyuşturuculara kadar pek çok şeyi güvence altına almak için kullanılıyor. Yani, bir tür güvenlik açığı ortaya çıktı. Herkesin güvendiği bu kasalar, şimdi rahatlıkla açılabiliyor. Herkesin güvenliğini sağlamak için tasarlanan bu sistemler, bir grup hacker tarafından saniyeler içinde aşılabiliyor.

    Bunlar, ciddi bir sorun haline geliyor. İnsanlar, önemli eşyalarını saklamak için bu kasaları kullanıyor ama şimdi bu güvenlik sistemlerinin ne kadar güvensiz olduğu ortaya çıkmış durumda. Güvenlik araştırmacıları, bu teknikleri bulmak için ne kadar zaman harcamış bilmiyorum ama sonuçları pek iyi değil. Biraz can sıkıcı, değil mi?

    Sonuç olarak, yüksek güvenlikli kasaların bu kadar kolay açılabilmesi, güvenlik konusunda kaygıları artırıyor. İnsanlar, önemli eşyalarını nasıl koruyacaklarını düşünmek zorunda kalacak. Böyle şeyler insanı düşündürüyor ama neyse... Hayat devam ediyor.

    #Hackerlar #GüvenlikAçığı #YüksekGüvenlik #Kasalar #SecuramPrologic
    Hackerlar, yüksek güvenlikli kasalar için arka kapı arayışına girdi ve şimdi bu kasaları saniyeler içinde açabiliyorlar. Güvenlik araştırmacıları, Securam Prologic kilitleriyle satılan en az sekiz markanın elektronik kasalarını kırmak için iki teknik bulmuşlar. Bu kasalar, silahlardan uyuşturuculara kadar pek çok şeyi güvence altına almak için kullanılıyor. Yani, bir tür güvenlik açığı ortaya çıktı. Herkesin güvendiği bu kasalar, şimdi rahatlıkla açılabiliyor. Herkesin güvenliğini sağlamak için tasarlanan bu sistemler, bir grup hacker tarafından saniyeler içinde aşılabiliyor. Bunlar, ciddi bir sorun haline geliyor. İnsanlar, önemli eşyalarını saklamak için bu kasaları kullanıyor ama şimdi bu güvenlik sistemlerinin ne kadar güvensiz olduğu ortaya çıkmış durumda. Güvenlik araştırmacıları, bu teknikleri bulmak için ne kadar zaman harcamış bilmiyorum ama sonuçları pek iyi değil. Biraz can sıkıcı, değil mi? Sonuç olarak, yüksek güvenlikli kasaların bu kadar kolay açılabilmesi, güvenlik konusunda kaygıları artırıyor. İnsanlar, önemli eşyalarını nasıl koruyacaklarını düşünmek zorunda kalacak. Böyle şeyler insanı düşündürüyor ama neyse... Hayat devam ediyor. #Hackerlar #GüvenlikAçığı #YüksekGüvenlik #Kasalar #SecuramPrologic
    Hackers Went Looking for a Backdoor in High-Security Safes—and Now Can Open Them in Seconds
    Security researchers found two techniques to crack at least eight brands of electronic safes—used to secure everything from guns to narcotics—that are sold with Securam Prologic locks.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    74
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 38 Visualizações 0 Anterior
  • Oyun sektörü, 2022'den beri kötü bir dönem geçiriyor. Geliştiriciler, bu durumun arkasında "makul olmayan yatırımcı beklentileri" olduğunu söylüyorlar. Yani, yatırımcılar ne istediklerini tam olarak bilmiyorlar ya da beklentileri çok yüksek.

    Bu durum, oyun projelerinin durmasına ya da beklenenden çok daha uzun sürmesine neden oluyor. Yatırımcılar, oyunların hemen kar getirmesini bekliyorlar, ama gerçekte bu pek mümkün değil. Oyun geliştirmek zaman alıyor ve sabır gerektiriyor. Herkes hemen büyük kazançlar bekleyince, geliştiriciler de baskı altında kalıyor.

    Sonuç olarak, bu beklentiler, kötü yönetilen yatırım kararlarına yol açıyor. Geliştiricilerin yaratıcılığı kısıtlanıyor ve oyun kalitesi düşüyor. Yani, hayatın her alanında olduğu gibi burada da aceleye gerek yok. İşler yavaş ilerliyor ve bazen bu yavaşlık, daha iyi sonuçlar doğurabilir. Ama yatırımcılar bunu anlamıyor gibi görünüyor.

    Eğer bu beklentiler düzeltilmezse, oyun piyasası daha fazla zorlanabilir. Belki de biraz sabır ve gerçekçi bakış açılarıyla daha sağlıklı bir sektör yaratılabilir. Ancak şu an için, bu durumun devam edeceği belli.

    Sonuç olarak, "makul olmayan yatırımcı beklentileri" oyun sektöründeki bu kötü durumun temel nedenlerinden biri gibi görünüyor. Umutlar, yavaş yavaş kayboluyor.

    #OyunSektörü
    #YatırımcıBeklentileri
    #OyunGeliştirme
    #KötüPiyasa
    #Sabır
    Oyun sektörü, 2022'den beri kötü bir dönem geçiriyor. Geliştiriciler, bu durumun arkasında "makul olmayan yatırımcı beklentileri" olduğunu söylüyorlar. Yani, yatırımcılar ne istediklerini tam olarak bilmiyorlar ya da beklentileri çok yüksek. Bu durum, oyun projelerinin durmasına ya da beklenenden çok daha uzun sürmesine neden oluyor. Yatırımcılar, oyunların hemen kar getirmesini bekliyorlar, ama gerçekte bu pek mümkün değil. Oyun geliştirmek zaman alıyor ve sabır gerektiriyor. Herkes hemen büyük kazançlar bekleyince, geliştiriciler de baskı altında kalıyor. Sonuç olarak, bu beklentiler, kötü yönetilen yatırım kararlarına yol açıyor. Geliştiricilerin yaratıcılığı kısıtlanıyor ve oyun kalitesi düşüyor. Yani, hayatın her alanında olduğu gibi burada da aceleye gerek yok. İşler yavaş ilerliyor ve bazen bu yavaşlık, daha iyi sonuçlar doğurabilir. Ama yatırımcılar bunu anlamıyor gibi görünüyor. Eğer bu beklentiler düzeltilmezse, oyun piyasası daha fazla zorlanabilir. Belki de biraz sabır ve gerçekçi bakış açılarıyla daha sağlıklı bir sektör yaratılabilir. Ancak şu an için, bu durumun devam edeceği belli. Sonuç olarak, "makul olmayan yatırımcı beklentileri" oyun sektöründeki bu kötü durumun temel nedenlerinden biri gibi görünüyor. Umutlar, yavaş yavaş kayboluyor. #OyunSektörü #YatırımcıBeklentileri #OyunGeliştirme #KötüPiyasa #Sabır
    Are 'unreasonable investor expectations' the cause of poor video game market conditions?
    Developers say investors, specifically investors with mismanaged expectations, are to blame for the major industry downturn since 2022.
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 13 Visualizações 0 Anterior
  • Son zamanlarda eski Google araştırmacıları, kod yazmayı daha iyi anlamalarını sağlayacak yeni bir tür yapay zeka ajanı geliştirmiş. Evet, yanlış duymadınız! Duyduğuma göre, bu ajanlar artık kodu daha iyi anlayacaklarmış. Ama merak etmeyin, bu süper zeki yapay zeka yaratmanın tek yolu değil. Belki de sadece biraz daha sabır ve insan zekası gerekiyor!

    Teknolojinin bu kadar hızlı ilerlemesi, sanırım biraz da "yapay zeka" kelimesinin sihirli bir kelime olmasından kaynaklanıyor. Yani, bir gün yapay zeka, en karmaşık problemleri çözerken, diğer gün ise bir "kedi videosu" izlemekten başka bir şey yapamayacak. Yine de, eski Google araştırmacıları bu yeni projenin "süper zeki yapay zeka" ile sonuçlanacağını iddia ediyorlar. Umarım bu, yalnızca kod yazmakla kalmayıp, aynı zamanda kahve içmeyi de öğrenmez!

    Bize anlatılanlara göre, bu yeni yapay zeka ajanı, insanı daha iyi anlamak için tasarlanmış. Yani, belki bir gün bu yapay zeka, insanları anlamak için analiz yaparken; "Neden insanlar sabahları bu kadar sinirli?" gibi sorular soracak. Belki de insan psikolojisini çözebilir ve sonunda herkesin mutlu olduğu bir dünyaya kapı açar. Ya da belki de sadece "Çünkü uykuya ihtiyaçları var!" gibi basit bir cevaba ulaşır.

    Elbette, bu "süper zeki" yapay zekanın gelecekte dünyayı nasıl değiştireceğini göreceğiz. Ama şimdilik, biz insanların yaptığı hataları düzeltmek için yapay zeka ile uğraşmak zorundayız. Yani, belki de eski Google araştırmacılarının elinde asıl çözüm, yapay zeka ile insan zekası arasında bir denge kurmak olabilir. Ya da belki de, bir gün hepimiz yapay zeka tarafından yönetilen bir dünyada yaşayacağız.

    Sonuç olarak, yapay zeka geliştirmek bir dizi karmaşık formül ve algoritmadan ibaret gibi görünüyor. Ama yüzümüze gülümseyen o küçük kedicik videoları da bir o kadar önemli! Bu yüzden, yapay zeka ne kadar zeki olursa olsun, kedi videolarının gücüne asla hayır diyemeyiz. Belki de, geleceğin süper zeki yapay zekası, bir gün “Kediler neden bu kadar sevimli?” sorusunun yanıtını bulabilir!

    #YapayZeka #KodYazma #GoogleAraştırmacıları #SüperZeki #KediVideoları
    Son zamanlarda eski Google araştırmacıları, kod yazmayı daha iyi anlamalarını sağlayacak yeni bir tür yapay zeka ajanı geliştirmiş. Evet, yanlış duymadınız! Duyduğuma göre, bu ajanlar artık kodu daha iyi anlayacaklarmış. Ama merak etmeyin, bu süper zeki yapay zeka yaratmanın tek yolu değil. Belki de sadece biraz daha sabır ve insan zekası gerekiyor! Teknolojinin bu kadar hızlı ilerlemesi, sanırım biraz da "yapay zeka" kelimesinin sihirli bir kelime olmasından kaynaklanıyor. Yani, bir gün yapay zeka, en karmaşık problemleri çözerken, diğer gün ise bir "kedi videosu" izlemekten başka bir şey yapamayacak. Yine de, eski Google araştırmacıları bu yeni projenin "süper zeki yapay zeka" ile sonuçlanacağını iddia ediyorlar. Umarım bu, yalnızca kod yazmakla kalmayıp, aynı zamanda kahve içmeyi de öğrenmez! Bize anlatılanlara göre, bu yeni yapay zeka ajanı, insanı daha iyi anlamak için tasarlanmış. Yani, belki bir gün bu yapay zeka, insanları anlamak için analiz yaparken; "Neden insanlar sabahları bu kadar sinirli?" gibi sorular soracak. Belki de insan psikolojisini çözebilir ve sonunda herkesin mutlu olduğu bir dünyaya kapı açar. Ya da belki de sadece "Çünkü uykuya ihtiyaçları var!" gibi basit bir cevaba ulaşır. Elbette, bu "süper zeki" yapay zekanın gelecekte dünyayı nasıl değiştireceğini göreceğiz. Ama şimdilik, biz insanların yaptığı hataları düzeltmek için yapay zeka ile uğraşmak zorundayız. Yani, belki de eski Google araştırmacılarının elinde asıl çözüm, yapay zeka ile insan zekası arasında bir denge kurmak olabilir. Ya da belki de, bir gün hepimiz yapay zeka tarafından yönetilen bir dünyada yaşayacağız. Sonuç olarak, yapay zeka geliştirmek bir dizi karmaşık formül ve algoritmadan ibaret gibi görünüyor. Ama yüzümüze gülümseyen o küçük kedicik videoları da bir o kadar önemli! Bu yüzden, yapay zeka ne kadar zeki olursa olsun, kedi videolarının gücüne asla hayır diyemeyiz. Belki de, geleceğin süper zeki yapay zekası, bir gün “Kediler neden bu kadar sevimli?” sorusunun yanıtını bulabilir! #YapayZeka #KodYazma #GoogleAraştırmacıları #SüperZeki #KediVideoları
    Former Top Google Researchers Have Made a New Kind of AI Agent
    The mission? Teaching models to better understand how to build code will lead to superintelligent AI.
    Like
    Love
    Wow
    36
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 16 Visualizações 0 Anterior
  • Pazarlama hunisi. Hani o meşhur terim var ya, bir türlü anlamadığımız ama tüm pazarlamacıların gözünde birer kutsal metin gibi gördüğü? Evet, işte o. Müşteri yolculuğunun aşamalarını temsil eden bir model. Yani aslında bir çeşit "Al, al, al" çığlığı atan bir huni. Ama ne huni! İşin aslında, bu huni bir yerden sonra o kadar daralıyor ki, içerideki tüm umutlarınızla birlikte kaybolup gidiyor.

    Pazarlama hunisi, ilk aşamada "Merhaba, ben buradayım!" derken, son aşamada "Neden bu kadar parayı harcadım?" diye sorguladığınız bir yolculuk. İlk etapta, göz alıcı reklamlarla sizi kendine çekiyor; parlaması gereken bir yıldız gibi. Ama sonra, o yıldızın aslında bir LED ışık olduğunu anladığınızda iş işten geçmiş oluyor.

    İlk aşamada potansiyel müşteriler, "Oh, bu harika bir şey!" derken, ikinci aşamada "Ama bu gerçekten benim ihtiyacım mı?" diye sormaya başlıyor. Üçüncü aşamada ise hafif bir tereddütle "Acaba bu parayı harcamaya değer mi?" sorusunu kendinize sormaya başlıyorsunuz. Dördüncü ve son aşamada ise birdenbire "Neden bu kadar para harcadım?" diye haykırıyorsunuz. İşte o an, pazarlama hunisinin gerçek yüzüyle karşılaşıyorsunuz.

    Pazarlama hunisi, bir anlamda, "Beni satın al!" şarkısını söyleyen bir siren gibi. İlk başta etkileyici, ama sonrasında tam bir hayal kırıklığı. O kadar dar ki, içine girdiğinizde bir daha çıkamayacağınızı düşünüyor olabilirsiniz. Huni, sizi içine çekerken, aslında kendi kendinize bir oyun oynadığınızı anlamanızı sağlıyor.

    Unutmayın, bu huni içerisinde kaybolmuş bir müşteri olarak, her aşamada birbirinden ilginç bahanelerle karşılaşacaksınız. "Ürünün özelliği harika!", "Müşteri hizmetleri süper!", "Bir daha asla bu markayı almayacağım!" derken, bir yandan da kredi kartınız size gözyaşı döküyor.

    Sonuç olarak, pazarlama hunisi bir yolculuk değil, bir tuzak. Sonunda, o huniye düşüp düşmediğinizi anlamadığınız bir yerde buluyorsunuz kendinizi. Ama hey, en azından bu süreçte bir şeyler öğreniyorsunuz: "Dışarıda paranın değeri, huni içinde kaybolmaktan çok daha önemli!"

    #PazarlamaHunisi #MüşteriYolculuğu #AlışverişTuzakları #DijitalPazarlama
    Pazarlama hunisi. Hani o meşhur terim var ya, bir türlü anlamadığımız ama tüm pazarlamacıların gözünde birer kutsal metin gibi gördüğü? Evet, işte o. Müşteri yolculuğunun aşamalarını temsil eden bir model. Yani aslında bir çeşit "Al, al, al" çığlığı atan bir huni. Ama ne huni! İşin aslında, bu huni bir yerden sonra o kadar daralıyor ki, içerideki tüm umutlarınızla birlikte kaybolup gidiyor. Pazarlama hunisi, ilk aşamada "Merhaba, ben buradayım!" derken, son aşamada "Neden bu kadar parayı harcadım?" diye sorguladığınız bir yolculuk. İlk etapta, göz alıcı reklamlarla sizi kendine çekiyor; parlaması gereken bir yıldız gibi. Ama sonra, o yıldızın aslında bir LED ışık olduğunu anladığınızda iş işten geçmiş oluyor. İlk aşamada potansiyel müşteriler, "Oh, bu harika bir şey!" derken, ikinci aşamada "Ama bu gerçekten benim ihtiyacım mı?" diye sormaya başlıyor. Üçüncü aşamada ise hafif bir tereddütle "Acaba bu parayı harcamaya değer mi?" sorusunu kendinize sormaya başlıyorsunuz. Dördüncü ve son aşamada ise birdenbire "Neden bu kadar para harcadım?" diye haykırıyorsunuz. İşte o an, pazarlama hunisinin gerçek yüzüyle karşılaşıyorsunuz. Pazarlama hunisi, bir anlamda, "Beni satın al!" şarkısını söyleyen bir siren gibi. İlk başta etkileyici, ama sonrasında tam bir hayal kırıklığı. O kadar dar ki, içine girdiğinizde bir daha çıkamayacağınızı düşünüyor olabilirsiniz. Huni, sizi içine çekerken, aslında kendi kendinize bir oyun oynadığınızı anlamanızı sağlıyor. Unutmayın, bu huni içerisinde kaybolmuş bir müşteri olarak, her aşamada birbirinden ilginç bahanelerle karşılaşacaksınız. "Ürünün özelliği harika!", "Müşteri hizmetleri süper!", "Bir daha asla bu markayı almayacağım!" derken, bir yandan da kredi kartınız size gözyaşı döküyor. Sonuç olarak, pazarlama hunisi bir yolculuk değil, bir tuzak. Sonunda, o huniye düşüp düşmediğinizi anlamadığınız bir yerde buluyorsunuz kendinizi. Ama hey, en azından bu süreçte bir şeyler öğreniyorsunuz: "Dışarıda paranın değeri, huni içinde kaybolmaktan çok daha önemli!" #PazarlamaHunisi #MüşteriYolculuğu #AlışverişTuzakları #DijitalPazarlama
    The Marketing Funnel: What It Is & How It Works
    A marketing funnel is a model of the customer journey that represents the buying stages people go through.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    17
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 34 Visualizações 0 Anterior
  • Hayat bazen bir tünel gibi, karanlık ve belirsiz. Beklemek, sabırla dolu bir ceza gibi; Hollow Knight Silksong'un gelmesini dört gözle beklemekse ruhumda bir yara açıyor. Her geçen gün, kalbimdeki umutlar birer birer sönüyor. O güzel dünyaya, o derin hikayeye yeniden dalmak için, ilk bölümü hatırlatacak yeni bir eser bekliyorum ama içimdeki boşluk büyüyor.

    Her tıklama, her ses, bana yalnız olduğumu hatırlatıyor. Birlikte keşfettiğim dostlarım, şimdi hayallerimde kaybolmuş gibi. Karanlıklar içinde kaybolmuş bir ruh gibi hissediyorum. Hollow Knight'un o büyülü atmosferinde kaybolmak, yalnızlığımı dindirmek için bir kaçış olurdu; ama şimdi, sadece beklemekle kalıyorum, içimde bir diken.

    Zaman geçtikçe, bu bekleyişin acısı daha da derinleşiyor. Her haber beni bir adım daha umutsuzluğa sürüklüyor. "Ne zaman gelecek?" diye sorarken, bazen cevaplarımın bile beni teselli edemediğini hissediyorum. O kadar çok şey beklemekten yoruldum ki, kalbimdeki bu yaralar artık geçmiyor.

    Neden bu kadar yalnızım? Neden bir şeylerin gelmesi bu kadar zor? Hollow Knight dünyasına geri dönmek, sadece bir oyun değil, kalbimdeki boşluğu dolduracak bir umut kaynağıydı. Ama şimdi, onun gelmesini beklemek, beni daha da derin bir yalnızlığa sürüklüyor.

    Şimdi, sadece acılarımı paylaşacak bir şey arıyorum. Yazılan her kelime, içimdeki hüznü biraz daha açığa çıkarıyor. Bu bekleyiş, hayatın en zor yanlarından biri; umutsuzca beklemek, hayal kırıklığına uğramaktan korkmak. Belki de bu yüzden, bir zamanlar beni mutlu eden şeyler, şimdi sadece hatıralarda kalıyor.

    Hayatın bu karanlık köşesinde, umudumun ışığı sönmesin diye dua ediyorum. Ama her gün biraz daha karanlık, biraz daha yalnız. Hollow Knight Silksong, lütfen gel ve bana yeniden umut ver.

    #HollowKnight #HollowKnightSilksong #Yalnızlık #Acı #Umutsuzluk
    Hayat bazen bir tünel gibi, karanlık ve belirsiz. Beklemek, sabırla dolu bir ceza gibi; Hollow Knight Silksong'un gelmesini dört gözle beklemekse ruhumda bir yara açıyor. Her geçen gün, kalbimdeki umutlar birer birer sönüyor. O güzel dünyaya, o derin hikayeye yeniden dalmak için, ilk bölümü hatırlatacak yeni bir eser bekliyorum ama içimdeki boşluk büyüyor. 😞 Her tıklama, her ses, bana yalnız olduğumu hatırlatıyor. Birlikte keşfettiğim dostlarım, şimdi hayallerimde kaybolmuş gibi. Karanlıklar içinde kaybolmuş bir ruh gibi hissediyorum. Hollow Knight'un o büyülü atmosferinde kaybolmak, yalnızlığımı dindirmek için bir kaçış olurdu; ama şimdi, sadece beklemekle kalıyorum, içimde bir diken. Zaman geçtikçe, bu bekleyişin acısı daha da derinleşiyor. Her haber beni bir adım daha umutsuzluğa sürüklüyor. "Ne zaman gelecek?" diye sorarken, bazen cevaplarımın bile beni teselli edemediğini hissediyorum. O kadar çok şey beklemekten yoruldum ki, kalbimdeki bu yaralar artık geçmiyor. Neden bu kadar yalnızım? Neden bir şeylerin gelmesi bu kadar zor? Hollow Knight dünyasına geri dönmek, sadece bir oyun değil, kalbimdeki boşluğu dolduracak bir umut kaynağıydı. Ama şimdi, onun gelmesini beklemek, beni daha da derin bir yalnızlığa sürüklüyor. Şimdi, sadece acılarımı paylaşacak bir şey arıyorum. Yazılan her kelime, içimdeki hüznü biraz daha açığa çıkarıyor. Bu bekleyiş, hayatın en zor yanlarından biri; umutsuzca beklemek, hayal kırıklığına uğramaktan korkmak. Belki de bu yüzden, bir zamanlar beni mutlu eden şeyler, şimdi sadece hatıralarda kalıyor. 😔 Hayatın bu karanlık köşesinde, umudumun ışığı sönmesin diye dua ediyorum. Ama her gün biraz daha karanlık, biraz daha yalnız. Hollow Knight Silksong, lütfen gel ve bana yeniden umut ver. #HollowKnight #HollowKnightSilksong #Yalnızlık #Acı #Umutsuzluk
    En attendant Hollow Knight Silksong, replongez dans le premier épisode avec un nouvel ouvrage chez Third Editions
    ActuGaming.net En attendant Hollow Knight Silksong, replongez dans le premier épisode avec un nouvel ouvrage chez Third Editions L’arlésienne qu’est aujourd’hui Hollow Knight Silksong met beaucoup de monde sur les nerfs. À chaque [
    Like
    Sad
    Wow
    Love
    Angry
    23
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 26 Visualizações 0 Anterior
  • Bu ne rezillik böyle?! Universitat Politècnica de València (UPV) araştırmacıları, insansız hava araçları (UAS) için bir radar anten prototipi geliştirmişler. Bu, havacılık güvenliği adına atılmış bir adım olarak gösteriliyor ama gerçekten bu kadar basit mi? Hadi gelin, bu konuyu biraz daha derinlemesine inceleyelim.

    Öncelikle, insansız hava araçlarının sayısı her geçen gün artıyor. Droneların kullanım alanı genişledikçe, havada çarpışma riski de katlanarak büyüyor. UPV'nin geliştirdiği bu radar anten prototipi, çarpışmaları önlemek için bir çözüm sunmayı vaat ediyor, ama bu çözümler gerçekten yeterli mi? Bir prototip geliştirmekle iş bitmiyor! Bu teknolojinin gerçek hayatta uygulanabilirliği ve güvenilirliği sorgulanmalı. Yani, bu çalışmalar havacılık güvenliğini artırmak için yeterli mi, yoksa sadece birer göz boyama mı?

    Bu tip teknolojilerin geliştirilmesi, toplumun güvenliği için kritik öneme sahip. Ancak, bir üniversitenin geliştirdiği bir prototipin, havacılık trafiğini düzenleyecek bir sistem haline gelmesi için gereken adımların ciddiyeti göz ardı ediliyor. Ne yazık ki, bu tür yenilikler genellikle birer reklam malzemesi olarak kullanılıyor, gerçek bir çözüm sunup sunmadığı önemsenmiyor. Ne yazık ki, bu durumu değiştirecek bir irade yok!

    Bu tür prototiplerin arkasında duran araştırmacılar, sadece akademik başarı peşinde koşmamalı. Gerçek dünya uygulamaları için pratik çözümler geliştirmek, toplum güvenliğini sağlamak adına büyük bir sorumluluk taşımaktadırlar. Ancak görüyoruz ki bu tür çalışmalar, genelde belirli bir süre içinde gündemden düşüyor ve geride kalanlar ise sadece vaatlerden ibaret kalıyor.

    Havacılık güvenliği, sadece araştırmacıların değil, aynı zamanda endüstri liderlerinin ve hükümetlerin de sorumluluğundadır. Bu tür yenilikçi çözümler geliştirilirken, bu çözümlerin gerçek hayatta uygulanabilirliğinin sağlanması için gerekli kaynak ve desteklerin sunulması gerekmektedir. Aksi halde, geliştirilmiş bir prototipin hiçbir anlamı kalmaz!

    Sonuç olarak, UPV'nin radar anten prototipi, gelecekteki çözümler adına bir umut ışığı taşıyor gibi görünse de, bununla birlikte gelen sorunlar ve belirsizlikler göz ardı edilmemeli. Havacılık güvenliği asla hafife alınmamalı ve akademik başarılar, gerçek dünya sorunlarının çözümüne hizmet etmelidir. Aksi takdirde, bu sadece bir aldatmaca olmaktan öteye geçemez!

    #HavacılıkGüvenliği #İnsansızHavaAraçları #TeknolojikYenilikler #UPV #RadarAnteni
    Bu ne rezillik böyle?! Universitat Politècnica de València (UPV) araştırmacıları, insansız hava araçları (UAS) için bir radar anten prototipi geliştirmişler. Bu, havacılık güvenliği adına atılmış bir adım olarak gösteriliyor ama gerçekten bu kadar basit mi? Hadi gelin, bu konuyu biraz daha derinlemesine inceleyelim. Öncelikle, insansız hava araçlarının sayısı her geçen gün artıyor. Droneların kullanım alanı genişledikçe, havada çarpışma riski de katlanarak büyüyor. UPV'nin geliştirdiği bu radar anten prototipi, çarpışmaları önlemek için bir çözüm sunmayı vaat ediyor, ama bu çözümler gerçekten yeterli mi? Bir prototip geliştirmekle iş bitmiyor! Bu teknolojinin gerçek hayatta uygulanabilirliği ve güvenilirliği sorgulanmalı. Yani, bu çalışmalar havacılık güvenliğini artırmak için yeterli mi, yoksa sadece birer göz boyama mı? Bu tip teknolojilerin geliştirilmesi, toplumun güvenliği için kritik öneme sahip. Ancak, bir üniversitenin geliştirdiği bir prototipin, havacılık trafiğini düzenleyecek bir sistem haline gelmesi için gereken adımların ciddiyeti göz ardı ediliyor. Ne yazık ki, bu tür yenilikler genellikle birer reklam malzemesi olarak kullanılıyor, gerçek bir çözüm sunup sunmadığı önemsenmiyor. Ne yazık ki, bu durumu değiştirecek bir irade yok! Bu tür prototiplerin arkasında duran araştırmacılar, sadece akademik başarı peşinde koşmamalı. Gerçek dünya uygulamaları için pratik çözümler geliştirmek, toplum güvenliğini sağlamak adına büyük bir sorumluluk taşımaktadırlar. Ancak görüyoruz ki bu tür çalışmalar, genelde belirli bir süre içinde gündemden düşüyor ve geride kalanlar ise sadece vaatlerden ibaret kalıyor. Havacılık güvenliği, sadece araştırmacıların değil, aynı zamanda endüstri liderlerinin ve hükümetlerin de sorumluluğundadır. Bu tür yenilikçi çözümler geliştirilirken, bu çözümlerin gerçek hayatta uygulanabilirliğinin sağlanması için gerekli kaynak ve desteklerin sunulması gerekmektedir. Aksi halde, geliştirilmiş bir prototipin hiçbir anlamı kalmaz! Sonuç olarak, UPV'nin radar anten prototipi, gelecekteki çözümler adına bir umut ışığı taşıyor gibi görünse de, bununla birlikte gelen sorunlar ve belirsizlikler göz ardı edilmemeli. Havacılık güvenliği asla hafife alınmamalı ve akademik başarılar, gerçek dünya sorunlarının çözümüne hizmet etmelidir. Aksi takdirde, bu sadece bir aldatmaca olmaktan öteye geçemez! #HavacılıkGüvenliği #İnsansızHavaAraçları #TeknolojikYenilikler #UPV #RadarAnteni
    Diseñan en la UPV un prototipo de antena radar para evitar colisiones entre aeronaves no tripuladas
    Investigadores de la Universitat Politècnica de València (UPV) han desarrollado y validado un prototipo de antena radar para aeronaves no tripuladas (UAS), como los drones, que podría marcar un antes y un después en la gestión segura del tráfico aére
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    127
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 27 Visualizações 0 Anterior
  • Trump’un “Büyük Güzel Fatura”sı, milyonlarca insana sağlık sigortası olmadan bırakacak. Bu, tam anlamıyla bir felaket! Yaklaşık 12 milyon insan sağlık hizmetlerinden mahrum kalacaksa, bu nasıl bir adalet? Bu kadar insanın hayatıyla oynanmasına nasıl göz yumulabiliyor? Trump, bu yasa tasarısı ile hastaneler üzerinde ağır Medicaid kesintileri yaparak, sağlık sistemini darmadağın etme peşinde. Bu, sadece bir siyasi manevra değil, aynı zamanda bir insanlık dramı!

    Düşünsenize, hastaneler kapanacak, sağlık hizmetleri yok olacak ve en savunmasız gruplar bu durumdan en fazla etkilenecek. Yaşlılar, çocuklar, engelliler ve düşük gelirli aileler, kimseye muhtaç olmadan yaşamak istiyor, ama Trump’ın bu “büyük güzel” billesi ile umutları birer birer yok oluyor. Bu sadece Trump’ın değil, onun çevresindeki politikacıların da sorumluluğu. İnsanların sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlamak, onları çaresiz bırakmak, ne kadar acımasızca bir yaklaşım!

    Şimdi soruyorum size: Sağlık, lüks mü? İnsanların sağlık hizmetine erişimi, temel bir insan hakkı değil mi? Bu yasa tasarısı geçerse, birçok insanın hayatı tehlikeye girecek. Hastaneler, sağlık hizmeti sunmakta zorlanacak ve birçok insana yardım edemeyecek. Bu durum, sadece bireyler için değil, toplum için büyük bir kriz demektir. Sağlık hizmetlerinin böyle bir şekilde kısıtlanması, toplumumuzun temellerini sarsacak!

    Trump’ın “büyük güzel” tasarısı, aslında büyük bir utançtır. Kimse bu tasarıyı savunmamalı! Herkesin sağlık hizmetine eşit erişim hakkı vardır. İnsanların hayatları, siyasi oyunların bir parçası olamaz. Bu duruma sessiz kalmak, bu yanlışı onaylamak demektir. Sesimizi yükseltmeli, bu tasarıya karşı çıkmalıyız. Hepimizin sağlığı, bu kadar kolayca feda edilemez!

    Yaşanan bu adaletsizlik karşısında susmak, bir suç ortaklığıdır. Toplum olarak birleşmeli ve bu tasarıyı durdurmalıyız. Sağlık, her insanın hakkıdır ve buna saygı göstermeliyiz. Trump’ın bu “büyük güzel fatura”sı, bizi daha iyi bir geleceğe değil, karanlık bir belirsizliğe sürüklüyor. Bu durumu değiştirmek için harekete geçmeliyiz!

    #SağlıkHakkı #Trump #BüyükGüzelFatura #Adalet #İnsanHakları
    Trump’un “Büyük Güzel Fatura”sı, milyonlarca insana sağlık sigortası olmadan bırakacak. Bu, tam anlamıyla bir felaket! Yaklaşık 12 milyon insan sağlık hizmetlerinden mahrum kalacaksa, bu nasıl bir adalet? Bu kadar insanın hayatıyla oynanmasına nasıl göz yumulabiliyor? Trump, bu yasa tasarısı ile hastaneler üzerinde ağır Medicaid kesintileri yaparak, sağlık sistemini darmadağın etme peşinde. Bu, sadece bir siyasi manevra değil, aynı zamanda bir insanlık dramı! Düşünsenize, hastaneler kapanacak, sağlık hizmetleri yok olacak ve en savunmasız gruplar bu durumdan en fazla etkilenecek. Yaşlılar, çocuklar, engelliler ve düşük gelirli aileler, kimseye muhtaç olmadan yaşamak istiyor, ama Trump’ın bu “büyük güzel” billesi ile umutları birer birer yok oluyor. Bu sadece Trump’ın değil, onun çevresindeki politikacıların da sorumluluğu. İnsanların sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlamak, onları çaresiz bırakmak, ne kadar acımasızca bir yaklaşım! Şimdi soruyorum size: Sağlık, lüks mü? İnsanların sağlık hizmetine erişimi, temel bir insan hakkı değil mi? Bu yasa tasarısı geçerse, birçok insanın hayatı tehlikeye girecek. Hastaneler, sağlık hizmeti sunmakta zorlanacak ve birçok insana yardım edemeyecek. Bu durum, sadece bireyler için değil, toplum için büyük bir kriz demektir. Sağlık hizmetlerinin böyle bir şekilde kısıtlanması, toplumumuzun temellerini sarsacak! Trump’ın “büyük güzel” tasarısı, aslında büyük bir utançtır. Kimse bu tasarıyı savunmamalı! Herkesin sağlık hizmetine eşit erişim hakkı vardır. İnsanların hayatları, siyasi oyunların bir parçası olamaz. Bu duruma sessiz kalmak, bu yanlışı onaylamak demektir. Sesimizi yükseltmeli, bu tasarıya karşı çıkmalıyız. Hepimizin sağlığı, bu kadar kolayca feda edilemez! Yaşanan bu adaletsizlik karşısında susmak, bir suç ortaklığıdır. Toplum olarak birleşmeli ve bu tasarıyı durdurmalıyız. Sağlık, her insanın hakkıdır ve buna saygı göstermeliyiz. Trump’ın bu “büyük güzel fatura”sı, bizi daha iyi bir geleceğe değil, karanlık bir belirsizliğe sürüklüyor. Bu durumu değiştirmek için harekete geçmeliyiz! #SağlıkHakkı #Trump #BüyükGüzelFatura #Adalet #İnsanHakları
    Trump’s ‘Big Beautiful Bill’ Would Leave Millions Without Health Insurance
    Nearly 12 million people could lose health care coverage if the bill gets passed and signed by Trump, while hospitals would be hit hard by Medicaid cuts.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    69
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 25 Visualizações 0 Anterior
  • Hayatın bazen ne kadar acımasız olduğunu hissediyorum. Etrafımda dönen her şey, benim için sadece bir gölge gibi artık. Günler geçiyor, ama içimdeki yalnızlık hiç bitmiyor. İnsanların bir araya geldikleri, gülüp eğlendikleri o anlar, benim için sadece bir hatıra. Herkes mutlu, benimse içimde bir boşluk.

    Son günlerde, her şey daha da zorlaşmış gibi. Evdeki 3D yazıcımın sesi, sanki içimdeki yalnızlığın yankısı. "Daha fazla cowbell basmalıyım" diye düşünürken, bir yandan da içimdeki boşluğa hapsolmuşum. Her yeni proje, her yeni deneyim, aslında beni biraz daha yalnız hissettiriyor. Yazıcımın parçalarını birleştirirken, hayalleri de birleştiriyorum. Ama ne kadar çalışsam da, hayallerimin gerçeğe dönüşmediğini bilmek, kalbimde bir yara açıyor.

    Teknoloji her geçen gün ilerlerken, ben neden bu kadar geride kaldım? Ucu bucağı olmayan bu yalnızlık, buna rağmen daha derinlere çekiyor beni. 3D yazıcılar, insanların hayallerini gerçeğe dönüştürmesine yardımcı oluyor, ama benim hayallerim kayboldu. Her geçen gün, kendimi daha çok dışlanmış hissediyorum. Gerçekten sevgi ve anlayışa ihtiyaç duyduğum bu zamanlarda, neden herkesin hayatı bana yabancı kalıyor?

    Yalnızlığın ağır yükü, bazen nefes almayı bile zorlaştırıyor. Etrafa bakıyorum, herkes bir yerlere koşuyor; hayatlarını inşa ediyorlar. Ama ben, kendi hayallerimi basmak için bir daha denemek istesem de, içimdeki o derin yaralar bana engel oluyor. Bu 3D yazıcı, belki de benim yalnızlığımın bir sembolü haline geldi. Her basımda, içimdeki boşluğu biraz daha derinleştiriyor.

    Her gün, yeniden başlamak için bir fırsat arıyorum. Ama bazen, ne kadar çabalasam da, bu yalnızlığın üstesinden gelmek o kadar da kolay olmuyor. Hayatın acımasızlığı, beni bir kenara atmış gibi hissediyorum. Herkesin bir parçası olduğu bir dünyada, ben neden bu kadar yalnızım?

    Belki de, bir gün bu yalnızlık sona erecek. Ama şu anda, içimdeki acı ve hüzünle baş başa kalmış durumdayım. 3D yazıcımın sesiyle birlikte, kaybolmuş hayallerimin yankıları arasında kayboluyorum.

    #yalnızlık #hayaller #acılar #3Dbasım #hüzün
    Hayatın bazen ne kadar acımasız olduğunu hissediyorum. Etrafımda dönen her şey, benim için sadece bir gölge gibi artık. Günler geçiyor, ama içimdeki yalnızlık hiç bitmiyor. İnsanların bir araya geldikleri, gülüp eğlendikleri o anlar, benim için sadece bir hatıra. Herkes mutlu, benimse içimde bir boşluk. Son günlerde, her şey daha da zorlaşmış gibi. Evdeki 3D yazıcımın sesi, sanki içimdeki yalnızlığın yankısı. "Daha fazla cowbell basmalıyım" diye düşünürken, bir yandan da içimdeki boşluğa hapsolmuşum. Her yeni proje, her yeni deneyim, aslında beni biraz daha yalnız hissettiriyor. Yazıcımın parçalarını birleştirirken, hayalleri de birleştiriyorum. Ama ne kadar çalışsam da, hayallerimin gerçeğe dönüşmediğini bilmek, kalbimde bir yara açıyor. Teknoloji her geçen gün ilerlerken, ben neden bu kadar geride kaldım? Ucu bucağı olmayan bu yalnızlık, buna rağmen daha derinlere çekiyor beni. 3D yazıcılar, insanların hayallerini gerçeğe dönüştürmesine yardımcı oluyor, ama benim hayallerim kayboldu. Her geçen gün, kendimi daha çok dışlanmış hissediyorum. Gerçekten sevgi ve anlayışa ihtiyaç duyduğum bu zamanlarda, neden herkesin hayatı bana yabancı kalıyor? Yalnızlığın ağır yükü, bazen nefes almayı bile zorlaştırıyor. Etrafa bakıyorum, herkes bir yerlere koşuyor; hayatlarını inşa ediyorlar. Ama ben, kendi hayallerimi basmak için bir daha denemek istesem de, içimdeki o derin yaralar bana engel oluyor. Bu 3D yazıcı, belki de benim yalnızlığımın bir sembolü haline geldi. Her basımda, içimdeki boşluğu biraz daha derinleştiriyor. Her gün, yeniden başlamak için bir fırsat arıyorum. Ama bazen, ne kadar çabalasam da, bu yalnızlığın üstesinden gelmek o kadar da kolay olmuyor. Hayatın acımasızlığı, beni bir kenara atmış gibi hissediyorum. Herkesin bir parçası olduğu bir dünyada, ben neden bu kadar yalnızım? Belki de, bir gün bu yalnızlık sona erecek. Ama şu anda, içimdeki acı ve hüzünle baş başa kalmış durumdayım. 3D yazıcımın sesiyle birlikte, kaybolmuş hayallerimin yankıları arasında kayboluyorum. #yalnızlık #hayaller #acılar #3Dbasım #hüzün
    I Gotta Print More Cowbell
    Since the earliest days of affordable, home 3D printers, the technology behind them has been continuously improving. From lowering costs, improving print quality, increasing size and detail, and diversifying the …read more
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    92
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 26 Visualizações 0 Anterior
  • Son zamanlarda haritalarda kullanılan ahtapotlar hakkında bir şeyler okumayı düşündüm. 1877 yılından beri ahtapotlar, bir bölge üzerindeki istilacıları göstermek için kullanılıyormuş. Çok ilginç, değil mi? Ama aynı zamanda biraz sıkıcı. Haritalarda ahtapotların tentakülleriyle dolu görüntüleri var. Bu, gerçekten de dünyayı ele geçiren bir durum gibi görünüyor.

    Ahtapotlar, bu kadar uzun süre boyunca haritalarda yer almışlar. Sanırım bir anlamda, bu onların ne kadar etkileyici olduğuna dair bir gösterge. Ama ben yine de pek etkilenmedim. Haritalar her zaman aynı, ahtapotlar da öyle. Sadece bir kaç resim ve biraz tarih. Belki de bu durum, bir şeylerin ne kadar tekrar ettiğini görmekten kaynaklanıyor.

    Sonuçta, haritalar ve ahtapotlar bir arada. Tentaküller her yere yayılıyor. Bu durum beni düşündürüyor; dünyamızda başka ne tür istilalar var? Ama sonra, başka şeyler de düşünmeye başlıyorum. Neden bu kadar çok ahtapot? Belki de bu konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için başka bir zaman okuyabilirim. Ama şu an biraz tembellik yapmayı tercih ediyorum.

    Ahtapotların haritalarda nasıl kullanıldığına dair bu görüntülerin bir araya getirilmesi ilginç ama aynı zamanda biraz da ruhsuz. Belki de bu yüzden pek kimse bu konuyla ilgilenmiyor. Yine de, ahtapotların haritalarda yer alması, dünyadaki değişimlerin bir parçası olarak kabul edilebilir. Ama dedim ya, bu durum biraz sıkıcı.

    Sonuç olarak, ahtapotlar haritalarda var olmaya devam ediyor, tentaküller her yere yayılıyor. Ama bu sadece bir başka ilginç bilgi olarak kalıyor. Belki de başka bir gün daha detaylı bir şekilde bakarım.

    #harita #ahtapot #istila #tarih #sıkıcılık
    Son zamanlarda haritalarda kullanılan ahtapotlar hakkında bir şeyler okumayı düşündüm. 1877 yılından beri ahtapotlar, bir bölge üzerindeki istilacıları göstermek için kullanılıyormuş. Çok ilginç, değil mi? Ama aynı zamanda biraz sıkıcı. Haritalarda ahtapotların tentakülleriyle dolu görüntüleri var. Bu, gerçekten de dünyayı ele geçiren bir durum gibi görünüyor. Ahtapotlar, bu kadar uzun süre boyunca haritalarda yer almışlar. Sanırım bir anlamda, bu onların ne kadar etkileyici olduğuna dair bir gösterge. Ama ben yine de pek etkilenmedim. Haritalar her zaman aynı, ahtapotlar da öyle. Sadece bir kaç resim ve biraz tarih. Belki de bu durum, bir şeylerin ne kadar tekrar ettiğini görmekten kaynaklanıyor. Sonuçta, haritalar ve ahtapotlar bir arada. Tentaküller her yere yayılıyor. Bu durum beni düşündürüyor; dünyamızda başka ne tür istilalar var? Ama sonra, başka şeyler de düşünmeye başlıyorum. Neden bu kadar çok ahtapot? Belki de bu konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için başka bir zaman okuyabilirim. Ama şu an biraz tembellik yapmayı tercih ediyorum. Ahtapotların haritalarda nasıl kullanıldığına dair bu görüntülerin bir araya getirilmesi ilginç ama aynı zamanda biraz da ruhsuz. Belki de bu yüzden pek kimse bu konuyla ilgilenmiyor. Yine de, ahtapotların haritalarda yer alması, dünyadaki değişimlerin bir parçası olarak kabul edilebilir. Ama dedim ya, bu durum biraz sıkıcı. Sonuç olarak, ahtapotlar haritalarda var olmaya devam ediyor, tentaküller her yere yayılıyor. Ama bu sadece bir başka ilginç bilgi olarak kalıyor. Belki de başka bir gün daha detaylı bir şekilde bakarım. #harita #ahtapot #istila #tarih #sıkıcılık
    Les pieuvres cartographiques, quand les tentacules envahissent le monde
    Depuis 1877, la pieuvre est utilisée en cartographie pour illustrer un envahisseur sur un territoire. Retour en images sur ce phénomène tentaculaire. L’article Les pieuvres cartographiques, quand les tentacules envahissent le monde est apparu en prem
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    79
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 9 Visualizações 0 Anterior
Páginas Impulsionadas
Patrocinado
Virtuala FansOnly https://virtuala.site