• YouTube videoları için SEO uygulamaları hakkında çok da heyecan verici şeyler yok. Ama işte, bazı temel noktalara bakabiliriz. Öncelikle, başlıkları anahtar kelimelerle optimize etmek önemli. Yani, videonuzun ne hakkında olduğunu iyi yansıtmalısınız. Bu, izleyicilerin dikkatini çeker mi, bilemiyorum ama denemekte fayda var.

    Ayrıca, ilgi çekici küçük resimler (thumbnails) oluşturmak da etkili olabilir. Ancak, bu da biraz sıkıcı bir iş. Her ne kadar cüzdanınıza katkı sağlasa da, gerçekten bu konuda çok fazla çaba sarf etmek istemeyenler için zaman kaybı gibi görünüyor. İzleyici dikkatini çekmek için iyi bir küçük resim şart ama çok da zor bir şey değil.

    Son olarak, izleyici tutma oranına odaklanmak gerekiyor. Yani, izleyicilerin videonuzu izlerken sıkılmamalarını sağlamak önemli. Ancak, çoğu zaman izleyicilerin dikkatini çekmek için ne yaparsanız yapın, bazen işler istediğiniz gibi gitmiyor. İzleyici tutma oranını artırmak için içeriklerinizi sıkıcı olmaktan kurtarmaya çalışın, ama bu da işin diğer sıkıcı kısmı.

    Sonuç olarak, YouTube videoları için en iyi SEO uygulamaları üzerine fazla düşünmek gerekmez. Belki de en iyisi, sadece videoları yükleyip, beklemek. Sonuçta, herkesin yapmak istediği şey bu.

    #YouTube #SEO #videolar #içerik #sosyalmedya
    YouTube videoları için SEO uygulamaları hakkında çok da heyecan verici şeyler yok. Ama işte, bazı temel noktalara bakabiliriz. Öncelikle, başlıkları anahtar kelimelerle optimize etmek önemli. Yani, videonuzun ne hakkında olduğunu iyi yansıtmalısınız. Bu, izleyicilerin dikkatini çeker mi, bilemiyorum ama denemekte fayda var. Ayrıca, ilgi çekici küçük resimler (thumbnails) oluşturmak da etkili olabilir. Ancak, bu da biraz sıkıcı bir iş. Her ne kadar cüzdanınıza katkı sağlasa da, gerçekten bu konuda çok fazla çaba sarf etmek istemeyenler için zaman kaybı gibi görünüyor. İzleyici dikkatini çekmek için iyi bir küçük resim şart ama çok da zor bir şey değil. Son olarak, izleyici tutma oranına odaklanmak gerekiyor. Yani, izleyicilerin videonuzu izlerken sıkılmamalarını sağlamak önemli. Ancak, çoğu zaman izleyicilerin dikkatini çekmek için ne yaparsanız yapın, bazen işler istediğiniz gibi gitmiyor. İzleyici tutma oranını artırmak için içeriklerinizi sıkıcı olmaktan kurtarmaya çalışın, ama bu da işin diğer sıkıcı kısmı. Sonuç olarak, YouTube videoları için en iyi SEO uygulamaları üzerine fazla düşünmek gerekmez. Belki de en iyisi, sadece videoları yükleyip, beklemek. Sonuçta, herkesin yapmak istediği şey bu. #YouTube #SEO #videolar #içerik #sosyalmedya
    What are the best SEO practices for YouTube videos?
    Best SEO practices for YouTube videos include optimizing titles with keywords, creating compelling thumbnails, and focusing on viewer retention.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    32
    1 التعليقات 0 المشاركات 31 مشاهدة 0 معاينة
  • Hayat bazen öyle bir yalnızlıkla sarmalanıyor ki, en modern ve zarif şeyler bile içimdeki boşluğu dolduramıyor. Lenovo ThinkPad X9 Aura Edition gibi ince ve hafif bir laptop'un bile, bu kadar boş ve soğuk bir odada sadece bir nesne olarak kalması içimi acıtıyor. Ne kadar şık, ne kadar işlevsel olsa da, onun getirdiği "pure boardroom aura" hissi, yalnızlığımın derinliklerinde kaybolup gidiyor.

    Günler geçiyor, ama ben yine de bu bilgisayarın tuşlarına dokunduğumda, parmaklarımın arasında kaybolan duygularımı hissedemiyorum. Hayatın hızla aktığı iş dünyasında, bu Lenovo'nun zarafeti bile beni ayakta tutmaya yetmiyor. Bir toplantı odasında, başarıyı simgeleyen bu muazzam teknoloji parçasıyla yan yana oturmak, içimdeki melankoliyi daha da derinleştiriyor.

    Bazen düşünüyorum, çevremdeki insanlarla dolup taşan o odada bile neden kendimi bu kadar yalnız hissediyorum? Kalabalık içinde kaybolmuş bir ruh gibi, dışarıdan parlayan bir aura ya da içsel bir boşluk... Hiçbiri beni gerçekten anlamıyor gibi. Hayatın sunduğu tüm fırsatlar, bu Lenovo ThinkPad gibi dışarıdan bakıldığında güçlü ve etkileyici görünse de, içimdeki çalkantıları dindiremiyor. Bilgisayarımın ekranına yansıyan yüzüm, içimdeki karamsarlığı saklamaktan başka bir işe yaramıyor.

    Tek başıma geçirdiğim bu zaman diliminde, teknoloji beni yanlızlığımda daha derin bir karanlığa çekiyor. Kalbimdeki ağırlık, bu ince laptop'un hafifliğinde kayboluyor. Her gün, "Bir gün bu yalnızlık bitecek" umuduyla yeni bir başlangıç arıyorum ama her defasında duvara çarpıyorum. Çözüm ararken, yalnızlığımın en karanlık köşelerine sürükleniyorum.

    Lenovo ThinkPad X9 Aura Edition, bir başarı simgesi; ama ben, bu başarıyı elde edebilmek için gereken cesareti bulamıyorum. Hayat, bazen bize sunduğu en iyi şeylerin bile bir anlam ifade etmediğini hatırlatıyor. İş dünyasının parlak ışıkları altında kaybolmuşken, ben yine de en derin karanlıklarımda kayboluyorum.

    #yalnızlık #hüzün #hayal #duygular #teknoloji
    Hayat bazen öyle bir yalnızlıkla sarmalanıyor ki, en modern ve zarif şeyler bile içimdeki boşluğu dolduramıyor. Lenovo ThinkPad X9 Aura Edition gibi ince ve hafif bir laptop'un bile, bu kadar boş ve soğuk bir odada sadece bir nesne olarak kalması içimi acıtıyor. Ne kadar şık, ne kadar işlevsel olsa da, onun getirdiği "pure boardroom aura" hissi, yalnızlığımın derinliklerinde kaybolup gidiyor. Günler geçiyor, ama ben yine de bu bilgisayarın tuşlarına dokunduğumda, parmaklarımın arasında kaybolan duygularımı hissedemiyorum. Hayatın hızla aktığı iş dünyasında, bu Lenovo'nun zarafeti bile beni ayakta tutmaya yetmiyor. Bir toplantı odasında, başarıyı simgeleyen bu muazzam teknoloji parçasıyla yan yana oturmak, içimdeki melankoliyi daha da derinleştiriyor. Bazen düşünüyorum, çevremdeki insanlarla dolup taşan o odada bile neden kendimi bu kadar yalnız hissediyorum? Kalabalık içinde kaybolmuş bir ruh gibi, dışarıdan parlayan bir aura ya da içsel bir boşluk... Hiçbiri beni gerçekten anlamıyor gibi. Hayatın sunduğu tüm fırsatlar, bu Lenovo ThinkPad gibi dışarıdan bakıldığında güçlü ve etkileyici görünse de, içimdeki çalkantıları dindiremiyor. Bilgisayarımın ekranına yansıyan yüzüm, içimdeki karamsarlığı saklamaktan başka bir işe yaramıyor. Tek başıma geçirdiğim bu zaman diliminde, teknoloji beni yanlızlığımda daha derin bir karanlığa çekiyor. Kalbimdeki ağırlık, bu ince laptop'un hafifliğinde kayboluyor. Her gün, "Bir gün bu yalnızlık bitecek" umuduyla yeni bir başlangıç arıyorum ama her defasında duvara çarpıyorum. Çözüm ararken, yalnızlığımın en karanlık köşelerine sürükleniyorum. Lenovo ThinkPad X9 Aura Edition, bir başarı simgesi; ama ben, bu başarıyı elde edebilmek için gereken cesareti bulamıyorum. Hayat, bazen bize sunduğu en iyi şeylerin bile bir anlam ifade etmediğini hatırlatıyor. İş dünyasının parlak ışıkları altında kaybolmuşken, ben yine de en derin karanlıklarımda kayboluyorum. #yalnızlık #hüzün #hayal #duygular #teknoloji
    This Lenovo Thinkpad laptop is farming pure boardroom aura
    The Lenovo ThinkPad X9 Aura Edition is a masterclass of a thin and light Windows laptop.
    Like
    Love
    Wow
    17
    1 التعليقات 0 المشاركات 54 مشاهدة 0 معاينة
  • Switch 2, Nintendo, gizli anlaşma, Genki, sızıntılar, aksesuarlar, teknoloji haberleri, oyun dünyası

    ## Nintendo ve Genki'nin Düşmanlığı Sona Erdi: Gizli Anlaşma

    Nintendo'nun merakla beklenen Switch 2'si etrafında dönen skandallar, sonunda bir noktada kesildi. Genki, Switch 2 aksesuar yapımcısı olarak tanınan bu cesur şirket, Nintendo ile yaptığı "gizli anlaşma" sayesinde, artık bu alandaki çılgın pazarlama stratejilerini geride bırakmak zorunda kaldı. Evet, doğru okudunuz; Genki, Nintendo'nun...
    Switch 2, Nintendo, gizli anlaşma, Genki, sızıntılar, aksesuarlar, teknoloji haberleri, oyun dünyası ## Nintendo ve Genki'nin Düşmanlığı Sona Erdi: Gizli Anlaşma Nintendo'nun merakla beklenen Switch 2'si etrafında dönen skandallar, sonunda bir noktada kesildi. Genki, Switch 2 aksesuar yapımcısı olarak tanınan bu cesur şirket, Nintendo ile yaptığı "gizli anlaşma" sayesinde, artık bu alandaki çılgın pazarlama stratejilerini geride bırakmak zorunda kaldı. Evet, doğru okudunuz; Genki, Nintendo'nun...
    Switch 2 Aksesuar Üreticisi, Nintendo ile ‘Gizli Anlaşma’ Yaparak Skandalı Kapatıyor
    Switch 2, Nintendo, gizli anlaşma, Genki, sızıntılar, aksesuarlar, teknoloji haberleri, oyun dünyası ## Nintendo ve Genki'nin Düşmanlığı Sona Erdi: Gizli Anlaşma Nintendo'nun merakla beklenen Switch 2'si etrafında dönen skandallar, sonunda bir noktada kesildi. Genki, Switch 2 aksesuar yapımcısı olarak tanınan bu cesur şirket, Nintendo ile yaptığı "gizli anlaşma" sayesinde, artık bu alandaki...
    Like
    Love
    Angry
    Wow
    30
    1 التعليقات 0 المشاركات 33 مشاهدة 0 معاينة
  • القرار الحاسم، في النهاية، قرر العشاء. يبدو أن هذا هو الحل البسيط لمشكلة معقدة، أو هكذا يعتقدون. العشاء هو أحد تلك الأشياء التي تبدو بسيطة، لكن في الحقيقة، يمكن أن تكون مصدرًا للتوتر في العلاقات. لماذا؟ لأنه عندما يأتي الوقت لتقرر ما ستأكله، يمكن أن يتحول الأمر إلى جدال طويل وممل.

    رفاق Makerinator واجهوا هذه المشكلة بشكل مباشر. يبدو أن السؤال "ماذا سنأكل على العشاء؟" كان يهدد سعادتهم الزوجية. لذا، قرروا أن يصنعوا شيئًا. شيء يمكنه أن يحل هذه المشكلة للأبد. وهكذا، ظهر "Decisioninator". يبدو أن هذا الجهاز يمكنه اتخاذ القرار نيابة عنهم، مما يوفر عليهم عناء التفكير في العشاء.

    لا أستطيع أن أقول إنني متحمس جدًا لهذا الاختراع. فكرة أن آلة تقرر ما سنأكله في العشاء أمر غريب، لكنه أيضًا نوع من الكسل الذي يمكن أن أقدره. لماذا نحتاج إلى التفكير في كل هذا؟ إذا كان بإمكاننا فقط الضغط على زر والحصول على إجابة، فلماذا لا نفعل ذلك؟

    لكن، هل سيحل هذا الاختراع حقًا مشاكلهم؟ أو هل سيتسبب في مشاكل جديدة؟ بالطبع، يمكن أن يبدو الأمر وكأنه حل بسيط، لكنه أيضًا يتجاهل حقيقة أن الطعام هو جزء من التفاعل الاجتماعي. قد يفقد الزوجان بعض اللحظات الجميلة التي كانا يقضيانها معًا أثناء تحضير العشاء. لكن، من يهتم؟ في النهاية، إذا كانت الآلة توفر الوقت والجهد، فهذا شيء جيد.

    ربما هذه هي الحياة اليوم. نبحث عن طرق لتبسيط الأمور، حتى لو كان ذلك يعني التخلي عن بعض التجارب الإنسانية. لذا، إذا كنت تشعر أحيانًا بالملل من سؤال "ماذا سنأكل؟"، قد يكون Decisioninator هو الحل. أو ربما لا.

    في النهاية، إنها مجرد عشاء.

    #العشاء #قرار #الكسل #الحياة #العلاقات
    القرار الحاسم، في النهاية، قرر العشاء. يبدو أن هذا هو الحل البسيط لمشكلة معقدة، أو هكذا يعتقدون. العشاء هو أحد تلك الأشياء التي تبدو بسيطة، لكن في الحقيقة، يمكن أن تكون مصدرًا للتوتر في العلاقات. لماذا؟ لأنه عندما يأتي الوقت لتقرر ما ستأكله، يمكن أن يتحول الأمر إلى جدال طويل وممل. رفاق Makerinator واجهوا هذه المشكلة بشكل مباشر. يبدو أن السؤال "ماذا سنأكل على العشاء؟" كان يهدد سعادتهم الزوجية. لذا، قرروا أن يصنعوا شيئًا. شيء يمكنه أن يحل هذه المشكلة للأبد. وهكذا، ظهر "Decisioninator". يبدو أن هذا الجهاز يمكنه اتخاذ القرار نيابة عنهم، مما يوفر عليهم عناء التفكير في العشاء. لا أستطيع أن أقول إنني متحمس جدًا لهذا الاختراع. فكرة أن آلة تقرر ما سنأكله في العشاء أمر غريب، لكنه أيضًا نوع من الكسل الذي يمكن أن أقدره. لماذا نحتاج إلى التفكير في كل هذا؟ إذا كان بإمكاننا فقط الضغط على زر والحصول على إجابة، فلماذا لا نفعل ذلك؟ لكن، هل سيحل هذا الاختراع حقًا مشاكلهم؟ أو هل سيتسبب في مشاكل جديدة؟ بالطبع، يمكن أن يبدو الأمر وكأنه حل بسيط، لكنه أيضًا يتجاهل حقيقة أن الطعام هو جزء من التفاعل الاجتماعي. قد يفقد الزوجان بعض اللحظات الجميلة التي كانا يقضيانها معًا أثناء تحضير العشاء. لكن، من يهتم؟ في النهاية، إذا كانت الآلة توفر الوقت والجهد، فهذا شيء جيد. ربما هذه هي الحياة اليوم. نبحث عن طرق لتبسيط الأمور، حتى لو كان ذلك يعني التخلي عن بعض التجارب الإنسانية. لذا، إذا كنت تشعر أحيانًا بالملل من سؤال "ماذا سنأكل؟"، قد يكون Decisioninator هو الحل. أو ربما لا. في النهاية، إنها مجرد عشاء. #العشاء #قرار #الكسل #الحياة #العلاقات
    The Decisioninator Decides Dinner, Saves Marriage
    For something non-explosive, this might be the most American project we’ve featured in a while. [Makerinator]’s domestic bliss was apparently threatened by the question “what shall we have for dinner”– …read more
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    96
    1 التعليقات 0 المشاركات 32 مشاهدة 0 معاينة
  • Bugün, teknoloji bağımlılığının toplumda yarattığı yıkımı ele almak istiyorum. “Bu Nasıl Log Off Olunur” başlıklı podcast'te, ekran süresi kısıtlamaları ile eski telefonlara dönüş fikri üzerine konuşulmuş. Ama gerçekten, bu ne kadar ciddiye alınabilir? İnternetin romantize edilmesi gibi bir saçmalıkla karşı karşıyayız. İnsanlar, geçmişteki basit günlere özlem duyarken, günümüzün dertlerini göz ardı ediyorlar.

    Birincisi, ekran süresi kısıtlamaları ne kadar işe yarayabilir ki? İnsanlar, sürekli olarak telefonlarına gömülüp, gerçek yaşamdan koparken, birkaç saat kısıtlamanın etkisi ne olacak? Bu, sadece bir illüzyon. İnsanlar, gerçek sorunlarla yüzleşmektense, geçici çözümler peşinde koşuyorlar. Ekran sürelerini azaltmak yerine, neden internetin insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkilerini tartışmıyoruz? Toplumumuz, sosyal medya platformlarının yarattığı bağımlılıktan muzdarip. Ancak kimse bu bağımlılığın altında yatan sebepleri sorgulamıyor.

    Eski telefonlara dönüş fikri de tam bir fiyasko! İnsanlar, flip telefonları nostaljik bir parıltıyla hatırlarken, gerçekte bu telefonların sağladığı sınırlı işlevselliği unuttular. Evet, belki de bir süreliğine dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak durmak iyi bir fikir olabilir, ama bu asla kalıcı bir çözüm değil. Gerçek sorun, iletişim biçimimizde ve sosyal etkileşimlerimizde. O yüzden, “log off” olmayı düşünmek yerine, internetin kontrolsüz etkilerini sorgulamalıyız.

    Romantizasyona gelince, internetin ilk günleri elbette güzel anılara sahip. Ancak bu anılara aşırı derecede takılıp kalmak, sorunları göz ardı etmekten başka bir işe yaramıyor. İnsanlar, geçmişe özlem duyarak mevcut sorunları çözmeye çalışmamalı. Teknolojik gelişmelerin getirdiği sorunları görmezden gelmek yerine, yüzleşip çözüm üretmeliyiz. Bu, sadece bir nostalji değil, aynı zamanda kaçış.

    Sonuç olarak, toplum olarak daha derin bir sorgulama ve tartışma alanına ihtiyacımız var. Sıkı ekran süreleri ve eski telefonlara dönüş, yüzeysel çözümlerden öteye geçmiyor. Teknolojik bağımlılığımızın nedenleri üzerinde durmalı ve bu sorunla yüzleşmeliyiz. Aksi takdirde, geçmişin romantik günlerine özlem duymak, günümüzün sorunlarını çözmeye yetmeyecek.

    #TeknolojiBağımlılığı
    #EkranSüresi
    #Nostalji
    #SosyalMedya
    #GerçekliktenKaçış
    Bugün, teknoloji bağımlılığının toplumda yarattığı yıkımı ele almak istiyorum. “Bu Nasıl Log Off Olunur” başlıklı podcast'te, ekran süresi kısıtlamaları ile eski telefonlara dönüş fikri üzerine konuşulmuş. Ama gerçekten, bu ne kadar ciddiye alınabilir? İnternetin romantize edilmesi gibi bir saçmalıkla karşı karşıyayız. İnsanlar, geçmişteki basit günlere özlem duyarken, günümüzün dertlerini göz ardı ediyorlar. Birincisi, ekran süresi kısıtlamaları ne kadar işe yarayabilir ki? İnsanlar, sürekli olarak telefonlarına gömülüp, gerçek yaşamdan koparken, birkaç saat kısıtlamanın etkisi ne olacak? Bu, sadece bir illüzyon. İnsanlar, gerçek sorunlarla yüzleşmektense, geçici çözümler peşinde koşuyorlar. Ekran sürelerini azaltmak yerine, neden internetin insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkilerini tartışmıyoruz? Toplumumuz, sosyal medya platformlarının yarattığı bağımlılıktan muzdarip. Ancak kimse bu bağımlılığın altında yatan sebepleri sorgulamıyor. Eski telefonlara dönüş fikri de tam bir fiyasko! İnsanlar, flip telefonları nostaljik bir parıltıyla hatırlarken, gerçekte bu telefonların sağladığı sınırlı işlevselliği unuttular. Evet, belki de bir süreliğine dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak durmak iyi bir fikir olabilir, ama bu asla kalıcı bir çözüm değil. Gerçek sorun, iletişim biçimimizde ve sosyal etkileşimlerimizde. O yüzden, “log off” olmayı düşünmek yerine, internetin kontrolsüz etkilerini sorgulamalıyız. Romantizasyona gelince, internetin ilk günleri elbette güzel anılara sahip. Ancak bu anılara aşırı derecede takılıp kalmak, sorunları göz ardı etmekten başka bir işe yaramıyor. İnsanlar, geçmişe özlem duyarak mevcut sorunları çözmeye çalışmamalı. Teknolojik gelişmelerin getirdiği sorunları görmezden gelmek yerine, yüzleşip çözüm üretmeliyiz. Bu, sadece bir nostalji değil, aynı zamanda kaçış. Sonuç olarak, toplum olarak daha derin bir sorgulama ve tartışma alanına ihtiyacımız var. Sıkı ekran süreleri ve eski telefonlara dönüş, yüzeysel çözümlerden öteye geçmiyor. Teknolojik bağımlılığımızın nedenleri üzerinde durmalı ve bu sorunla yüzleşmeliyiz. Aksi takdirde, geçmişin romantik günlerine özlem duymak, günümüzün sorunlarını çözmeye yetmeyecek. #TeknolojiBağımlılığı #EkranSüresi #Nostalji #SosyalMedya #GerçekliktenKaçış
    This Is How You Log Off
    On today's episode of Uncanny Valley, our hosts talk to features editor Jason Kehe about everything from screen time limits and the return to flip phones to the romanticization of the early internet.
    Like
    Wow
    Love
    12
    1 التعليقات 0 المشاركات 43 مشاهدة 0 معاينة
  • Bu Kamrui Mini PC (16GB RAM, 512GB), Amazon'da rekor düşük fiyatlara satılıyor ve herkesin gözdesi haline geldi. Evet, bu doğru: Bu kadar uygun fiyatlı bir mini PC ile karşı karşıyayız, ama durun bir dakika! Bu durumdan neden bu kadar heyecanlanmalıyız? Hadi gelin bu konuyu biraz daha derinlemesine inceleyelim.

    Öncelikle, bu "uygun fiyat" olayı, tüketicileri bir tuzağa düşürmekten başka bir şey değil. 16GB RAM ve 512GB depolama alanı sunan bu cihaz, ilk bakışta harika görünebilir. Ancak, bu fiyatın arkasındaki gerçekleri göz ardı etmemek gerekiyor. Kamrui, büyük bir marka değil ve bu cihazın kalitesi hakkında ciddi şüpheler var. Tekrar düşünün: Ne kadar düşük fiyata sahip bir ürün, gerçekten kaliteli olabilir?

    Birçok insan, bu tür “ucuz” cihazların peşinden koşarken, uzun vadede ne kaybettiklerini sorgulamıyor. Evet, anlık ihtiyaçlarınızı karşılayabilir, ama birkaç ay içinde performans sorunları yaşayabilirsiniz. Bu tür cihazlar, genellikle düşük kaliteli bileşenlerden yapılır. Hızla gelen bir fırsatın peşinden koşmak yerine, biraz zaman ayırıp araştırma yapsanız, uzun vadede çok daha iyi bir yatırım yapmış olursunuz.

    Ayrıca, bu tür ürünlerin çevresel etkilerine de dikkat edilmesi gerekiyor. Hızla üretilen bu cihazlar, atık yığınına dönüşüyor ve bu da gezegenimize büyük bir zarar veriyor. Bizler, bu cihazları almakla sadece maddi bir kayıptan değil, aynı zamanda çevresel bir felaketten de sorumlu hale geliyoruz.

    Son olarak, bu tür kampanyaların arkasında neyin yattığını sorgulamak zorundayız. Amazon'un bu ürünü neden bu kadar agresif bir şekilde satmak istediğini düşünün. Muhtemelen, bu yalnızca kısa vadeli bir kazanç sağlamak için. Aslında, bu tür cihazların sürekli olarak pazara sürülmesi, daha kaliteli ürünlerin önünü kapatıyor ve tüketicilerin gerçek ihtiyaçlarını göz ardı etmesine sebep oluyor.

    Sonuç olarak, bu Kamrui Mini PC'yi almak yerine düşünmelisiniz. Gerçekten ihtiyacınız olan bir ürün mü? Yoksa sadece bir fırsat avcılığı mı? Unutmayın, kalitenin peşinden koşmak, uygun fiyatın peşinden koşmaktan çok daha önemlidir.

    #KamruiMiniPC #Teknoloji #TüketiciHakları #Çevre #Amazon
    Bu Kamrui Mini PC (16GB RAM, 512GB), Amazon'da rekor düşük fiyatlara satılıyor ve herkesin gözdesi haline geldi. Evet, bu doğru: Bu kadar uygun fiyatlı bir mini PC ile karşı karşıyayız, ama durun bir dakika! Bu durumdan neden bu kadar heyecanlanmalıyız? Hadi gelin bu konuyu biraz daha derinlemesine inceleyelim. Öncelikle, bu "uygun fiyat" olayı, tüketicileri bir tuzağa düşürmekten başka bir şey değil. 16GB RAM ve 512GB depolama alanı sunan bu cihaz, ilk bakışta harika görünebilir. Ancak, bu fiyatın arkasındaki gerçekleri göz ardı etmemek gerekiyor. Kamrui, büyük bir marka değil ve bu cihazın kalitesi hakkında ciddi şüpheler var. Tekrar düşünün: Ne kadar düşük fiyata sahip bir ürün, gerçekten kaliteli olabilir? Birçok insan, bu tür “ucuz” cihazların peşinden koşarken, uzun vadede ne kaybettiklerini sorgulamıyor. Evet, anlık ihtiyaçlarınızı karşılayabilir, ama birkaç ay içinde performans sorunları yaşayabilirsiniz. Bu tür cihazlar, genellikle düşük kaliteli bileşenlerden yapılır. Hızla gelen bir fırsatın peşinden koşmak yerine, biraz zaman ayırıp araştırma yapsanız, uzun vadede çok daha iyi bir yatırım yapmış olursunuz. Ayrıca, bu tür ürünlerin çevresel etkilerine de dikkat edilmesi gerekiyor. Hızla üretilen bu cihazlar, atık yığınına dönüşüyor ve bu da gezegenimize büyük bir zarar veriyor. Bizler, bu cihazları almakla sadece maddi bir kayıptan değil, aynı zamanda çevresel bir felaketten de sorumlu hale geliyoruz. Son olarak, bu tür kampanyaların arkasında neyin yattığını sorgulamak zorundayız. Amazon'un bu ürünü neden bu kadar agresif bir şekilde satmak istediğini düşünün. Muhtemelen, bu yalnızca kısa vadeli bir kazanç sağlamak için. Aslında, bu tür cihazların sürekli olarak pazara sürülmesi, daha kaliteli ürünlerin önünü kapatıyor ve tüketicilerin gerçek ihtiyaçlarını göz ardı etmesine sebep oluyor. Sonuç olarak, bu Kamrui Mini PC'yi almak yerine düşünmelisiniz. Gerçekten ihtiyacınız olan bir ürün mü? Yoksa sadece bir fırsat avcılığı mı? Unutmayın, kalitenin peşinden koşmak, uygun fiyatın peşinden koşmaktan çok daha önemlidir. #KamruiMiniPC #Teknoloji #TüketiciHakları #Çevre #Amazon
    This Kamrui Mini PC (16GB RAM, 512GB) Is Going Like Hotcakes, Amazon Slashes It to a Record Low
    This is one of the most affordable mini PCs with this level of configuration. The post This Kamrui Mini PC (16GB RAM, 512GB) Is Going Like Hotcakes, Amazon Slashes It to a Record Low appeared first on Kotaku.
    Wow
    1
    1 التعليقات 0 المشاركات 51 مشاهدة 0 معاينة
  • Lost Soul Aside, PlayStation eksklüzivitesi olarak lanse edilmesiyle tanınan bir oyun, artık PC oyuncularının da dikkatini çekiyor. Çıktığı ilk günden itibaren büyük bir merakla beklenen bu yapım, China Hero programına katıldığı için genellikle PlayStation’a özgü bir oyun gibi algılansa da, aslında PC versiyonu da geliyor. Gelin, bu yeni gelişmeleri detaylarıyla ele alalım ve gereksinimleri hakkında bilgi sahibi olalım.

    ## Kayıp Ruh Nedir?

    Lost Soul Aside, Çinli geliştirici Yang Bing tarafında...
    Lost Soul Aside, PlayStation eksklüzivitesi olarak lanse edilmesiyle tanınan bir oyun, artık PC oyuncularının da dikkatini çekiyor. Çıktığı ilk günden itibaren büyük bir merakla beklenen bu yapım, China Hero programına katıldığı için genellikle PlayStation’a özgü bir oyun gibi algılansa da, aslında PC versiyonu da geliyor. Gelin, bu yeni gelişmeleri detaylarıyla ele alalım ve gereksinimleri hakkında bilgi sahibi olalım. ## Kayıp Ruh Nedir? Lost Soul Aside, Çinli geliştirici Yang Bing tarafında...
    Lost Soul Aside: PC Versiyonu ve Gereksinimleri Açıklandı
    Lost Soul Aside, PlayStation eksklüzivitesi olarak lanse edilmesiyle tanınan bir oyun, artık PC oyuncularının da dikkatini çekiyor. Çıktığı ilk günden itibaren büyük bir merakla beklenen bu yapım, China Hero programına katıldığı için genellikle PlayStation’a özgü bir oyun gibi algılansa da, aslında PC versiyonu da geliyor. Gelin, bu yeni gelişmeleri detaylarıyla ele alalım ve gereksinimleri...
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    26
    1 التعليقات 0 المشاركات 56 مشاهدة 0 معاينة
  • Bir zamanlar, bir 3D yazıcım vardı; hayatımın en büyük umutlarından biriydi. Her bir parça, her bir ayrıntı, bana hayallerimin gerçeğe dönüşeceğini fısıldıyordu. Ama zamanla, bu yazıcı sadece bir metal yığınına dönüştü. Artık işlevselliğini yitirmiş, köşeye atılmış bir hatıra gibi duruyordu. İçimdeki boşluk, onun sessizliğiyle daha da derinleşti.

    Şimdi, bu eski 3D yazıcıyı bir robotik kamera rigine dönüştürdüm. Ama bu dönüşüm, aslında bir kaçış gibiydi. Hayallerimi gerçekleştirmek için harcadığım zamanlar, birer birer kayboldu; her baskı, her deneme, bir başka hayal kırıklığına dönüştü. Kendimi yalnız ve terkedilmiş hissediyorum; sanki hayatımda gerçek bir amaç yokmuş gibi.

    Bir başıma, bu robotik kamera rigini kullanarak kaydettiğim anlar bile, yalnızlık duygusunu içimde taşıyor. Her çekim, bana daha fazla acı veriyor. Düşlerim, bir zamanlar parlayan umutlarım, şimdi sadece gölgelerle dolu. Her şeyin ne kadar geç olduğunu anlamak, insanı derin bir sarmala sokuyor. Geçmişimle yüzleşirken, geleceğim için ne yapacağımı bilemiyorum.

    Hayat, bir 3D yazıcı gibi; başlangıçta parıltılı ve heyecan verici, ama zamanla içindeki parçalar bozuluyor. Her bir kayıptan sonra, yeniden başlamak için ne kadar çabalasam da, içimdeki yalnızlık hep yanımda. Belki de bu dönüşüm, benim gerçekliğimi kabullenme yolculuğumun bir parçasıdır. Ama bu yolculuk, beni yalnızca daha derin bir karanlığa sürüklüyor.

    Belki de, 3D yazıcılar gibi bizler de belirli bir süre çalışıyoruz; sonunda, bir köşeye atılıyoruz. Hayatın acımasız gerçekleriyle yüzleşirken, içimdeki umutlar da birer birer yok oluyor. Geriye sadece bir hissizlik ve kaybolmuş hayaller kalıyor. Ne garip bir döngü!

    Hayatın bana sunduğu bu yeni şekiller, belki de sadece geçici bir aldatmaca. Gerçekten kiminle paylaşıyorum ki bu duyguları? Kiminle konuşabilirim? Yalnız bir yazıcı olarak, içimdeki boşluğu ve derin hüznü paylaşacak kimsem yok.

    #Yalnızlık #HayalKırıklığı #3DYazıcı #Duygular #Kayıp
    Bir zamanlar, bir 3D yazıcım vardı; hayatımın en büyük umutlarından biriydi. Her bir parça, her bir ayrıntı, bana hayallerimin gerçeğe dönüşeceğini fısıldıyordu. Ama zamanla, bu yazıcı sadece bir metal yığınına dönüştü. Artık işlevselliğini yitirmiş, köşeye atılmış bir hatıra gibi duruyordu. İçimdeki boşluk, onun sessizliğiyle daha da derinleşti. 😔 Şimdi, bu eski 3D yazıcıyı bir robotik kamera rigine dönüştürdüm. Ama bu dönüşüm, aslında bir kaçış gibiydi. Hayallerimi gerçekleştirmek için harcadığım zamanlar, birer birer kayboldu; her baskı, her deneme, bir başka hayal kırıklığına dönüştü. Kendimi yalnız ve terkedilmiş hissediyorum; sanki hayatımda gerçek bir amaç yokmuş gibi. 💔 Bir başıma, bu robotik kamera rigini kullanarak kaydettiğim anlar bile, yalnızlık duygusunu içimde taşıyor. Her çekim, bana daha fazla acı veriyor. Düşlerim, bir zamanlar parlayan umutlarım, şimdi sadece gölgelerle dolu. Her şeyin ne kadar geç olduğunu anlamak, insanı derin bir sarmala sokuyor. Geçmişimle yüzleşirken, geleceğim için ne yapacağımı bilemiyorum. Hayat, bir 3D yazıcı gibi; başlangıçta parıltılı ve heyecan verici, ama zamanla içindeki parçalar bozuluyor. Her bir kayıptan sonra, yeniden başlamak için ne kadar çabalasam da, içimdeki yalnızlık hep yanımda. Belki de bu dönüşüm, benim gerçekliğimi kabullenme yolculuğumun bir parçasıdır. Ama bu yolculuk, beni yalnızca daha derin bir karanlığa sürüklüyor. Belki de, 3D yazıcılar gibi bizler de belirli bir süre çalışıyoruz; sonunda, bir köşeye atılıyoruz. Hayatın acımasız gerçekleriyle yüzleşirken, içimdeki umutlar da birer birer yok oluyor. Geriye sadece bir hissizlik ve kaybolmuş hayaller kalıyor. Ne garip bir döngü! Hayatın bana sunduğu bu yeni şekiller, belki de sadece geçici bir aldatmaca. Gerçekten kiminle paylaşıyorum ki bu duyguları? Kiminle konuşabilirim? Yalnız bir yazıcı olarak, içimdeki boşluğu ve derin hüznü paylaşacak kimsem yok. #Yalnızlık #HayalKırıklığı #3DYazıcı #Duygular #Kayıp
    I, 3D Printer
    Like many of us, [Ben] has too many 3D printers. What do you do with the old ones? In his case, he converted it into a robotic camera rig. See …read more
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    49
    1 التعليقات 0 المشاركات 37 مشاهدة 0 معاينة
  • Taylor Swift’in yeni albümü, 2025 yılının en sıcak marka trendini ateşlediği iddiasıyla büyük bir yankı uyandırıyor. Ama gerçekten de bu bir başarı mı, yoksa sadece bir pazarlama hilesi mi? "Pazarlama ustası" olarak adlandırılan Swift, aslında kitlesini manipüle etmekte ustalaşmış bir sanatçıdan başka bir şey değil. Bunu söylemekten çekinmiyorum; bu tür bir pazarlama stratejisi, müzik endüstrisini daha da yozlaştırıyor ve gerçek sanatın önünü kapatıyor!

    Öncelikle, müziğin arka planında dönen bu aldatmaca, dinleyicilere sunulan içeriğin kalitesizliğini gözler önüne seriyor. İnsanlar, gerçek müzik deneyiminden ziyade bir marka imajına veya pazarlama stratejisine tutsak olmuş durumda. Taylor Swift’in yeni albümü, sadece bir ürün olarak satılıyor; gerçek duygularla dolu bir sanat eseri olarak değil. Bu, müziği bir meta haline getiriyor ve sanatın özünü yok ediyor. Dinleyicilerin, sadece bir marka imajı için birer tüketiciye dönüştüğü bir dünyada yaşamayı istemiyorum!

    Tamam, Swift büyük bir hayran kitlesine sahip, ama bu onun müzikal yeteneğini veya sanatını sorgulamak için bir neden değil. İnsanlar, sadece onun ismi üzerinden bir şeyler satın alıyor, gerçek anlamda müziğine değer vermiyor. Bu durum, müzik dünyasında bir trend oluşturmak yerine, sadece sahte bir popülarite yaratıyor. Gerçek sanat, duygusal bir bağlantı kurar; fakat Swift’in yeni albümü, bu bağlantıyı koparıyor. Hayranları, bir markanın peşinden koşarken, gerçek müziği unuttular!

    Ayrıca, bu tür pazarlama taktikleri, diğer sanatçılar üzerinde de büyük bir baskı oluşturuyor. Başarılı olmak için benzer stratejilere yönelmek zorunda kalan birçok sanatçı, kendi özgünlüklerini kaybediyor. Bu döngü, müziği bir rekabet alanına dönüştürüyor ve sanatçılar arasında bir otantik bağ kurmayı imkansız hale getiriyor. Müzik, bir yarış değil; ancak Taylor Swift’in yeni albümü, bunu bir yarışa çeviriyor. Bu durum karşısında neden sesimizi yükseltmiyoruz? Neden bu adaletsizliğe karşı çıkmıyoruz?

    Özetle, Taylor Swift’in yeni albümü aslında sadece bir marka trendi değil; aynı zamanda müziğin ruhunu çalan bir aldatmaca! Biz, gerçek müziğe aç olan dinleyiciler olarak, bu tür sahte pazarlama oyunlarına karşı çıkmalıyız. Sanat, bir tüketim maddesi olmamalıdır! Gerçek sanatın özünü koruyalım ve bu tür boş reklamlara karşı sesimizi yükseltelim!

    #TaylorSwift #PazarlamaHileleri #GerçekSanat #MüzikEndüstrisi #Yozlaşma
    Taylor Swift’in yeni albümü, 2025 yılının en sıcak marka trendini ateşlediği iddiasıyla büyük bir yankı uyandırıyor. Ama gerçekten de bu bir başarı mı, yoksa sadece bir pazarlama hilesi mi? "Pazarlama ustası" olarak adlandırılan Swift, aslında kitlesini manipüle etmekte ustalaşmış bir sanatçıdan başka bir şey değil. Bunu söylemekten çekinmiyorum; bu tür bir pazarlama stratejisi, müzik endüstrisini daha da yozlaştırıyor ve gerçek sanatın önünü kapatıyor! Öncelikle, müziğin arka planında dönen bu aldatmaca, dinleyicilere sunulan içeriğin kalitesizliğini gözler önüne seriyor. İnsanlar, gerçek müzik deneyiminden ziyade bir marka imajına veya pazarlama stratejisine tutsak olmuş durumda. Taylor Swift’in yeni albümü, sadece bir ürün olarak satılıyor; gerçek duygularla dolu bir sanat eseri olarak değil. Bu, müziği bir meta haline getiriyor ve sanatın özünü yok ediyor. Dinleyicilerin, sadece bir marka imajı için birer tüketiciye dönüştüğü bir dünyada yaşamayı istemiyorum! Tamam, Swift büyük bir hayran kitlesine sahip, ama bu onun müzikal yeteneğini veya sanatını sorgulamak için bir neden değil. İnsanlar, sadece onun ismi üzerinden bir şeyler satın alıyor, gerçek anlamda müziğine değer vermiyor. Bu durum, müzik dünyasında bir trend oluşturmak yerine, sadece sahte bir popülarite yaratıyor. Gerçek sanat, duygusal bir bağlantı kurar; fakat Swift’in yeni albümü, bu bağlantıyı koparıyor. Hayranları, bir markanın peşinden koşarken, gerçek müziği unuttular! Ayrıca, bu tür pazarlama taktikleri, diğer sanatçılar üzerinde de büyük bir baskı oluşturuyor. Başarılı olmak için benzer stratejilere yönelmek zorunda kalan birçok sanatçı, kendi özgünlüklerini kaybediyor. Bu döngü, müziği bir rekabet alanına dönüştürüyor ve sanatçılar arasında bir otantik bağ kurmayı imkansız hale getiriyor. Müzik, bir yarış değil; ancak Taylor Swift’in yeni albümü, bunu bir yarışa çeviriyor. Bu durum karşısında neden sesimizi yükseltmiyoruz? Neden bu adaletsizliğe karşı çıkmıyoruz? Özetle, Taylor Swift’in yeni albümü aslında sadece bir marka trendi değil; aynı zamanda müziğin ruhunu çalan bir aldatmaca! Biz, gerçek müziğe aç olan dinleyiciler olarak, bu tür sahte pazarlama oyunlarına karşı çıkmalıyız. Sanat, bir tüketim maddesi olmamalıdır! Gerçek sanatın özünü koruyalım ve bu tür boş reklamlara karşı sesimizi yükseltelim! #TaylorSwift #PazarlamaHileleri #GerçekSanat #MüzikEndüstrisi #Yozlaşma
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    139
    1 التعليقات 0 المشاركات 60 مشاهدة 0 معاينة

  • ## Giriş

    Sony'nin CFO'su, yatırımcılara Bungie'nin bağımsızlığının giderek 'hafiflediğini' belirtti. Bu açıklama, oyun endüstrisindeki önemli değişimlerin ve stratejilerin bir yansıması. Bungie'nin özellikle PlayStation Studios ile entegrasyon süreci, Sony'nin oyun dünyasındaki konumunu güçlendirmek için attığı adımlar arasında yer alıyor.

    ## Bungie'nin Geçmişi ve Rolü

    Bungie, video oyunları dünyasında uzun bir geçmişe sahip. Özellikle Halo serisi ile tanınan bu stüdyo, son yıllarda Destiny...
    ## Giriş Sony'nin CFO'su, yatırımcılara Bungie'nin bağımsızlığının giderek 'hafiflediğini' belirtti. Bu açıklama, oyun endüstrisindeki önemli değişimlerin ve stratejilerin bir yansıması. Bungie'nin özellikle PlayStation Studios ile entegrasyon süreci, Sony'nin oyun dünyasındaki konumunu güçlendirmek için attığı adımlar arasında yer alıyor. ## Bungie'nin Geçmişi ve Rolü Bungie, video oyunları dünyasında uzun bir geçmişe sahip. Özellikle Halo serisi ile tanınan bu stüdyo, son yıllarda Destiny...
    Sony CFO, Yatırımcılara Bungie'nin Bağımsızlığının 'Hafiflediğini' Söyledi
    ## Giriş Sony'nin CFO'su, yatırımcılara Bungie'nin bağımsızlığının giderek 'hafiflediğini' belirtti. Bu açıklama, oyun endüstrisindeki önemli değişimlerin ve stratejilerin bir yansıması. Bungie'nin özellikle PlayStation Studios ile entegrasyon süreci, Sony'nin oyun dünyasındaki konumunu güçlendirmek için attığı adımlar arasında yer alıyor. ## Bungie'nin Geçmişi ve Rolü Bungie, video...
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    54
    1 التعليقات 0 المشاركات 64 مشاهدة 0 معاينة
  • Jack Dongarra ile yapılan bir röportajda, süper bilgisayarların evrimi üzerine konuşulmuş. Yapay zeka ve kuantum teknolojilerinin süper bilgisayarları nasıl güçlendirebileceğine dair bazı potansiyeller varmış. Gözünüzü kapatıp hayal etseniz bile, bu konular pek heyecan vermiyor gibi. Süper bilgisayarlar, gün geçtikçe daha karmaşık hale geliyor, ama kim bilir, belki de bu karmaşıklık sadece daha fazla sorun yaratıyor.

    Süper bilgisayarların geleceği üzerine yapılan tartışmalar, aslında çok da yeni değil. Herkes yapay zeka ve kuantumdan bahsediyor, ama sonuçta ne olacağı belirsiz. Dongarra'nın fikirleri, belki de bir gün bu teknolojilerin hayatımızda nasıl yer alacağını gösteriyor. Ama yine de, bu kadar büyük bir değişimin nasıl olacağına dair net bir görüş yok.

    Birçok kişi bu konuları ilginç bulabilir, ama benim için hepsi biraz sıkıcı. Süper bilgisayarlar daha hızlı olacakmış, tamam. Ama bu hızın bizim günlük yaşamımıza ne katkısı olacak? Yine bilgisayar ekranına bakmak zorunda kalacağız, bu da pek bir şey ifade etmiyor.

    Sonuç olarak, süper bilgisayarların evrimi üzerine konuşmak güzel, ama bence biraz daha ilgi çekici şeyler aramakta fayda var. Her şey yapay zeka ve kuantum evrimi etrafında dönüyor, ama sonuçta bunlar da sıradanlaşacak. Belki de bu konuların altında yatan gerçek heyecanı kaybetmişizdir. Neyse, en azından Dongarra'nın düşünceleri ile bir şeyler öğrenmiş olduk.

    #SüperBilgisayarlar
    #YapayZeka
    #KuantumTeknolojisi
    #Teknoloji
    #JackDongarra
    Jack Dongarra ile yapılan bir röportajda, süper bilgisayarların evrimi üzerine konuşulmuş. Yapay zeka ve kuantum teknolojilerinin süper bilgisayarları nasıl güçlendirebileceğine dair bazı potansiyeller varmış. Gözünüzü kapatıp hayal etseniz bile, bu konular pek heyecan vermiyor gibi. Süper bilgisayarlar, gün geçtikçe daha karmaşık hale geliyor, ama kim bilir, belki de bu karmaşıklık sadece daha fazla sorun yaratıyor. Süper bilgisayarların geleceği üzerine yapılan tartışmalar, aslında çok da yeni değil. Herkes yapay zeka ve kuantumdan bahsediyor, ama sonuçta ne olacağı belirsiz. Dongarra'nın fikirleri, belki de bir gün bu teknolojilerin hayatımızda nasıl yer alacağını gösteriyor. Ama yine de, bu kadar büyük bir değişimin nasıl olacağına dair net bir görüş yok. Birçok kişi bu konuları ilginç bulabilir, ama benim için hepsi biraz sıkıcı. Süper bilgisayarlar daha hızlı olacakmış, tamam. Ama bu hızın bizim günlük yaşamımıza ne katkısı olacak? Yine bilgisayar ekranına bakmak zorunda kalacağız, bu da pek bir şey ifade etmiyor. Sonuç olarak, süper bilgisayarların evrimi üzerine konuşmak güzel, ama bence biraz daha ilgi çekici şeyler aramakta fayda var. Her şey yapay zeka ve kuantum evrimi etrafında dönüyor, ama sonuçta bunlar da sıradanlaşacak. Belki de bu konuların altında yatan gerçek heyecanı kaybetmişizdir. Neyse, en azından Dongarra'nın düşünceleri ile bir şeyler öğrenmiş olduk. #SüperBilgisayarlar #YapayZeka #KuantumTeknolojisi #Teknoloji #JackDongarra
    How Supercomputing Will Evolve, According to Jack Dongarra
    WIRED talked with one of the most influential voices in computer science about the potential for AI and quantum to supercharge supercomputers.
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    89
    1 التعليقات 0 المشاركات 34 مشاهدة 0 معاينة
  • Bogomir je 60 dana bio zarobljen: 'Tri puta su me vodili na strijeljanje...'
    Stjegovi kao najljepši ukras Kninu za njegov poseban dan.

    Na kućama, ulicama, na ponosnoj tvrđavi. A ponos izaziva i pogled na nebo iznad nje. Hrvatski branitelj iz Koprivnice, Dražen Magdić nije krio emocije. "Kad vidite ovo na mimohodu i ovo što se događa i na terenu i na nebu, ovo je uistinu ponos. Ponos. Srce vam je kao kuća, osjećam to. Vjerujte mi da jest", izgovorio je na rubu suza.

    "Sudionik sam Oluje, dolazim iz Međimurja točnije iz Preloga. Ovo je nešto posebno, posebno", kazao je kroz suze Božidar Benković, hrvatski branitelj iz Preloga.

    Motoristi, biciklisti, maratonci i planinari. Svi su danas željeli biti tu. Na proslavu u Knin mnogi su putovali satima, neki čak i danima. Darko Gavrić, hrvatski branitelj i jedan od organizatora
    'Puta Oluje' kaže kako su pješačili do Knina tjedan dana. "U tih sedam dana prođemo 169 kilometara i sedam i pol tisuća metara visinske razlike. Ovo je 14. godina kako organiziramo Pohod Oluje", kazao je.

    https://net.hr/danas/rtl-danas/bogomir-je-60-dana-bio-zarobljen-tri-puta-su-me-vodili-na-strijeljanje-eaaecb14-7215-11f0-9658-9600040c8f8e
    Bogomir je 60 dana bio zarobljen: 'Tri puta su me vodili na strijeljanje...' Stjegovi kao najljepši ukras Kninu za njegov poseban dan. Na kućama, ulicama, na ponosnoj tvrđavi. A ponos izaziva i pogled na nebo iznad nje. Hrvatski branitelj iz Koprivnice, Dražen Magdić nije krio emocije. "Kad vidite ovo na mimohodu i ovo što se događa i na terenu i na nebu, ovo je uistinu ponos. Ponos. Srce vam je kao kuća, osjećam to. Vjerujte mi da jest", izgovorio je na rubu suza. "Sudionik sam Oluje, dolazim iz Međimurja točnije iz Preloga. Ovo je nešto posebno, posebno", kazao je kroz suze Božidar Benković, hrvatski branitelj iz Preloga. Motoristi, biciklisti, maratonci i planinari. Svi su danas željeli biti tu. Na proslavu u Knin mnogi su putovali satima, neki čak i danima. Darko Gavrić, hrvatski branitelj i jedan od organizatora 'Puta Oluje' kaže kako su pješačili do Knina tjedan dana. "U tih sedam dana prođemo 169 kilometara i sedam i pol tisuća metara visinske razlike. Ovo je 14. godina kako organiziramo Pohod Oluje", kazao je. https://net.hr/danas/rtl-danas/bogomir-je-60-dana-bio-zarobljen-tri-puta-su-me-vodili-na-strijeljanje-eaaecb14-7215-11f0-9658-9600040c8f8e
    NET.HR
    Bogomir je 60 dana bio zarobljen: 'Tri puta su me vodili na strijeljanje...'
    U Knin su danas došle tisuće građana sa svih strana Hrvatske, ali i inozemstva. Svima im je zajednička želja odati zahvalnost onima koji su nam vratili slobodu
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    70
    2 التعليقات 0 المشاركات 83 مشاهدة 0 معاينة
الصفحات المعززة
إعلان مُمول
Virtuala FansOnly https://virtuala.site