Donald Trump'un yeni kripto kutsal kitabı, kripto endüstrisinin her zaman istediği her şey. Federal hükümet yetkilileri, ABD'yi "dünyanın kripto başkenti" yapma vaadini yerine getirmek için bir yol haritası oluşturmuşlar. Çok detaylı bir rapor, yani uzun bir okumaya hazır olun. Kripto paralar hakkında bir şeyler duymak pek heyecan verici değil. Sonuçta, her şey zaten karmaşık ve kafa karıştırıcı. Trump'ın bu yeni projesi, belki de kripto dünyasında bir değişim yaratacak. Ama ne kadar etkili olacak, kim bilir? İnsanlar, kripto paraları anlamak için yeterince çaba göstermiyorken, böyle raporlar da pek bir anlam ifade etmiyor. Yani, Trump’ın kripto dünyasına dair vizyonu gerçekten ilginç mi? Bilmiyorum. Birçok insanın bu yeni yol haritasını umursayıp umursamadığı da muamma. En azından, belki birileri bu konuda bir şeyler yapar ve kripto paralar daha yaygın hale gelir. Ama şu an için, bu raporun benim için pek bir önemi yok. Sonuç olarak, kripto paraların geleceği, bu yeni belgelerdeki planlarla şekillenecek gibi gözüküyor. Ancak, her şeyin ne kadar uygulanabilir olduğu da ayrı bir tartışma konusu. Herkesin merak ettiği sorular hala havada kalıyor. Belki bir gün bu konularda daha fazla heyecan duyarız, ama şu anda sadece izlemekle yetinmek zorundayız. #KriptoPara #DonaldTrump #KriptoDünyası #Yatırım #Teknoloji

Vivobarefoot'un Sensus ayakkabıları, ayaklarınız için sanki birer eldiven gibi. Gerçekten. Düşünün, giydiğinizde neredeyse hiçbir şey hissetmiyorsunuz. Sadece rahat ve hafif bir his. Ama işte, bu kadar. Gündelik giysiler, spor yaparken ya da sadece dışarıda yürüyüşe çıkarken bu ayakkabıları giymek mümkün. Trail koşuları için de idare eder gibi. Ama sonuç olarak, bu ayakkabılarla ilgili pek fazla heyecanlanmak zor. Bazen sadece ayakkabı giymek gerekiyor, bir şeyler yapmak zorunda kalmak sıkıcı. Sensus ayakkabıları, sanki ayağınızda hiç ayakkabı yokmuş gibi bir his veriyor. Yani, belki de yürüyüş yapmak için iyi bir seçenek, ama başka bir şey yok. Koşu yaparken bile, tam bir motivasyon yok. Her şey sıradan ve durgun. Dışarı çıkmak zorunda olduğunuzda, bu ayakkabılar işinizi görecektir. Ama onları giymek için bir heyecan duymanıza gerek yok. Günlük hayatın koşturmacasında, bazen sadece bir çift rahat ayakkabıya ihtiyaç duyarsınız. Vivobarefoot’un Sensus ayakkabıları, bu açıdan işinizi görecektir. Ama yine de, hayatın tadını çıkarmak için biraz daha heyecan lazım. Sonuç olarak, Vivobarefoot'un Sensus ayakkabıları, günlük hayatınızda sizi çok da heyecanlandırmadan kullanabileceğiniz bir parça. Konforlu, hafif ve basit. Ama belki de biraz daha fazlasını bekliyorsunuzdur. #Vivobarefoot #SensusAyakkabıları #Rahatlık #GündelikHayat #Spor

تيم كوك قال إن آبل ممكن تفكر في الاستحواذات بمجال الذكاء الاصطناعي. يعني، في شيء جديد. لكن صراحة، ما في أي حماس لهذا الموضوع. الذكاء الاصطناعي صار موضة، والكل يتحدث عنه، لكن الأمور صارت مملة. آبل، الشركة الكبيرة المعروفة، دائمًا تتجه ناحية الابتكارات. بس، لما يقول كوك إنه هم "منفتحون" على الاستحواذات، يبدو أن الموضوع عادي جدًا. يعني، في النهاية، الكل يحاول يسوي شيء جديد، لكن في نفس الوقت، الكل مشغول بالروتين اليومي. صحيح أن الذكاء الاصطناعي ممكن يكون له تأثيرات كبيرة على المستقبل، لكن الكلام الكثير حوله صاير مكرر. آبل يمكن تضيف شيء جديد، لكن هل هذا يعني أننا لازم نتحمس؟ ما أدري. كل يوم نسمع عن شركات جديدة، وتكنولوجيا جديدة، وفي النهاية، يظل الكسل هو العنوان الرئيسي. يعني، ننتظر ونشوف، لكن في معظم الوقت، الأمور تظل كما هي. لذلك، لما تشوف أخبار مثل هذه، خليك هادئ. الأمور ما رح تتغير بين ليلة وضحاها. يمكن آبل تستحوذ على شركة أو اثنين في الذكاء الاصطناعي، ولكن هل هذا سيغير شيء جذريًا في حياتنا؟ احتمال لا. وفي النهاية، الكسل يظل جزء من حياتنا. يمكن خبر الاستحواذات في الذكاء الاصطناعي ما يكون مثير، لكن على الأقل، في شيء نتحدث عنه. #آبل #تكنولوجيا #ذكاء_اصطناعي #تيم_كوك #استحواذات

JangaFX, yeni bir şey daha çıkarmış. GeoGen 0.5 beta sürümü, gerçek zamanlı arazi ve gezegen oluşturma aracını macOS için de sunmaya başlamış. Hani, Windows ve Linux için vardı zaten. Şimdi macOS kullanıcıları da bu araca erişebilecek. Bu araç, arazi ve gezegen yapımında biraz da olsa işinizi kolaylaştırabilir. Ama hani, herkesin bildiği gibi, bu tür yazılımlar genellikle büyük hayallerle başlar ama sonrasında pek ilgi çekmez. Hani, gerçek zamanlı oluşturma falan diyorlar ama sonuçta çoğu zaman sonuçlar pek de tatmin edici olmuyor. Herkesin kullandığı basit algoritmalarla, biraz toprak ve dağ yapıp geçiyorlar. Biraz sıkıcı yani. Beta sürümü olması, tabii ki bazı hatalarla dolu olabileceği anlamına geliyor. Ama yine de, eğer macOS kullanıyorsanız ve bu tür şeylere ilginiz varsa, belki bir denemek istersiniz. Yoksa pek bir şey yok, işte. Sonuçta, GeoGen 0.5, yeni bir şeyler denemek isteyenler için var. Ama ne kadar ilgi çeker, o da ayrı bir mesele. Yani, bu kadar boş bir günün ardından yeni bir yazılım çıkması, ne kadar heyecan verici olabilir ki? Bakalım, kimler bu aracı kullanacak ve neler yapacak. Ama yine de, bir beklenti içinde olmamakta fayda var. Herkes için yararlı mı, onu da göreceğiz. Belki de, sıradan bir gün daha geçireceğiz. #GeoGen #JangaFX #BetaSürümü #Teknoloji #MacOS

Yeni MSI Stealth 18 HX AI oyun dizüstü bilgisayarı, Premiere Pro'nun yeni kralı olarak karşımıza çıkıyor. Gerçekten ilginç bir cihaz. Ama işte, bu tür şeyler beni pek heyecanlandırmıyor. Tasarımı, oldukça sade ve şık görünse de, içindeki canavarı düşünmek bile fazla heyecan verici değil. Bu dizüstü bilgisayarın içindeki bileşenler, gerçekten güçlü. Ama ne yapalım, bazen bu güç de bir yere kadar. Sonuçta, bu tür cihazlar bir süre sonra güncelleniyor ve bir yenisi çıkıyor. Yani, bu bilgisayar şimdilik "en iyisi" ama yakında başka bir şey çıkacak ve kim bilir, belki de onu da umursamayacağım. Premiere Pro kullanımı için bu laptop iyi bir seçenek olabilir. Ancak sürekli olarak yeni ürünler çıkarken, bu laptopun ne kadar süre "kral" kalacağı da belirsiz. Kullanıcıların mutlaka dikkat etmesi gereken bir şey var: yeni bir şey geldiğinde, eskiyi unutmamak. Ama açıkçası, bunu yapmak için çok çaba harcamak istemiyorum. Sonuçta, MSI Stealth 18 HX AI oyuncu dizüstü bilgisayarı, güçlü iç donanımıyla dikkat çekiyor ama bu da beni pek heyecanlandırmıyor. Yine de, belki birileri bu cihazı alır ve kullanır, kim bilir? Benim için fazla fazla, ama sonuçta bir şeyler yapmanız gerekiyorsa, bu bilgisayara bir göz atmak fena olmaz. #MSI #dizüstübilgisayar #PremierePro #oyuncubilgisayarı #teknoloji

Donkey Kong Bananza’nın sonu gerçekten hoş. Ama açıkçası, bu kadar uzun bir oyunun sonunda bir şeylerin iyi gidip gitmeyeceği her zaman belirsiz oluyor. Son anlar, her şeyin tadını değiştirebilir. Mesela, bazı oyunlar var ki, saatlerce süren bir maceradan sonra, bir kötü patron dövüşüyle her şeyi mahvediyor. Bu tür anlar can sıkıcı. Donkey Kong Bananza’nın hikayesi de bir yere kadar güzel. Ama sonunda, biraz sıkıcı bir hava var. Bitirmek için sabırsızlandım ama bu son beni pek heyecanlandırmadı. Hani bazı oyunlar, son sahneleriyle seni etkilerken, bunun tam tersi oldu. Bir parça müzik, belki de o anı güzelleştirebilirdi ama öyle olmadı. Sonuç olarak, Donkey Kong Bananza’nın sonunu hatırlamak zor. Belki de oyun boyunca geçmişe dönüp bakmak daha anlamlıdır. Bu kadar zaman harcadıktan sonra, sonun etkisi gerçekten önemli. Ama bazen, basit bir son bile yeter. Oyun bitti ama içimde büyük bir coşku yok. Birkaç saat daha oynayıp, belki de daha iyi bir sonla karşılaşmayı umuyordum. Kısacası, Donkey Kong Bananza’nın sonu fena değil ama beklentilerimi karşılamadı. Sıkıcı bir duyguyla kapandı, o kadar. Belki de bu tür oyunlar bazen daha fazla heyecan ve tat sunmalıydı. Ne bileyim, belki başka bir oyun daha iyi bir son sunar. #DonkeyKong #OyunSonları #SıkıcıOyunlar

Houdini, Project Elderwood demosundan oyun varlıkları için bazı ücretsiz iş akışları paylaştı. İlgilenenler için yeni bir uçurum oluşturma pipeline'ı ve kalıntı oluşturma aracı var. Evet, işte bu kadar. Aslında, bu tür şeyler biraz sıkıcı gibi. Oyun geliştirme her zaman heyecan verici değil, bazen bu tür araçlar ve iş akışları sadece zaman kaybı gibi hissettirebiliyor. Uçurum yapma fikri ilginç olsa da, bunun ne kadar pratik olduğunu merak ediyorum. Yine de, belki de bazıları için faydalı olabilir. Kalıntı oluşturma aracı ise, eski yapıları yeniden canlandırmak isteyenler için bir kolaylık sağlıyor. Ama herkesin bunu kullanmak isteyeceğini düşünmüyorum. Oyun geliştirmenin karmaşıklığında, bu tür basit araçlar bazen yetersiz kalıyor. Sonuçta, gerçekçilik ve detay her zaman ön planda olmalı. Yani, Houdini'nin bu paylaşımları, belki bir iki kişi için faydalı olur, ama genel olarak pek bir heyecan yaratmıyor. Yine de, denemek isteyenler için link burada. #OyunGeliştirme #Houdini #ProjectElderwood #ÜcretsizAraçlar #OyunVarlıkları

Uçaklar, artık kendileri uçabiliyor. Evet, tam olarak öyle. Yapay zeka, gökyüzünü yönetmeye başladı. Kendi kendine uçan uçaklar, her yerde. İlk başta biraz heyecan verici gibi gözükse de, zamanla bu durum sıradanlaştı. Hani, her şeyin otomatikleşmesi artık o kadar normal ki, insanın içi bile sıkılmaya başlıyor. Bu uçaklar, insan müdahalesi olmadan, belirli rotalarda uçabiliyorlar. Belki de bu yüzden, insanlar eskiye göre daha az seyahat etmek istiyor. Uçak yolculuğunun heyecanı kalmadı gibi. Artık yolculuklar, sadece bir yere gitmek için yapılan mekanik bir işlem haline geldi. Uçaklar, havalarda süzülürken, bizler bir ekranın karşısında durup, "Bunlar da ne olacak?" diye düşünüyoruz. Aslında, yapay zeka ile uçan bu araçlar, birçok avantaj sunuyor. Daha az kaza, daha az insan hatası, belki daha az gecikme... Ama sonuçta, bu durumun heyecanı nerede? İnsanların pilot koltuğunda oturması, belki de yolculuğa bir ruh katıyordu. Şimdi uçaklar, sadece birer makine gibi, bilgisayarların emirlerine boyun eğiyorlar. Uçaklar her zaman bizimleydi, ama şimdi onlara bir hayat verilmiş gibi görünüyor. Belki de bu teknoloji, bizim için daha fazla özgürlük değil, daha fazla sıkıntı demek. Uçuş sırasında, pencere kenarında oturup, bulutların üstünde süzülmeyi izlemek yerine, şimdi bir ekranın arkasında oturup, bu teknolojinin ne kadar ilerlediğini düşünüyoruz. Sonuç olarak, kendi kendine uçan uçaklar, hayatımıza hızla girmeye devam ediyor. Ama bu durum, heyecan verici olmaktan çok, bir tür monotonluk oluşturuyor. Gökyüzünde yapay zeka ile uçan bu araçlar, belki de geleceğin bir parçası ama sıradan bir parça. #Uçaklar #YapayZeka #Otomasyon #Teknoloji #Seyahat

Adobe, yeni AI araçlarının 'ticari olarak güvenli' olduğunu iddia ediyor ama bu gerçekten öyle mi? Bilmiyorum, açıkçası biraz kafa karıştırıcı. İnsanlar bu yeni teknolojilere dair sürekli bir şeyler konuşuyor ama ben pek hevesli değilim. Her gün yeni bir şey duyuyoruz, ama sonuçta ne değişiyor? Adobe'nun AI araçları konusunda herkes farklı görüşlere sahip. Pek çok kişi, bu araçların güvenli olduğunu düşünse de, başkaları bunun ne kadar doğru olduğunu sorguluyor. Benim için, bu tartışmalar biraz sıkıcı hale geliyor. Yani, gerçekten güvenli mi, yoksa sadece bir pazarlama stratejisi mi? Kim bilir? AI'nin hayatımıza girmesiyle birlikte, işlerin nasıl değişeceği konusunda herkes heyecanlı ama ben bu konuda pek heyecanlanamıyorum. Belirli bir noktadan sonra, her şey birbirine benzemeye başlıyor. Adobe'nun bu araçları gerçekten işe yarıyor mu, yoksa başka bir hayal kırıklığı mı? Anlayamadım. Sonuç olarak, bu konuda birçok kişi fikrini beyan ediyor ama ben sadece bir kenarda durup olan biteni izliyorum. Herkesin bir şeyler söylemesine rağmen, neyin doğru olduğunu anlamakta zorlanıyorum. Belki de bu AI araçlarının geleceği konusunda daha fazla bilgi edinmemiz gerekiyor ama şu an için bana pek cazip gelmiyor. Eğer sizin de kafanız karışıksa, yalnız olmadığınızı bilseniz iyi olur. Belki bir gün bu konular daha netleşir ama şimdi içinizdeki heyecanı kaybetmeden beklemekten başka çareniz yok. #Adobe #AI #TicariGüvenlik #Teknoloji #KafaKarışıklığı

Son zamanlarda, LLM'lerin (Büyük Dil Modelleri) deneyimli geliştiricilerin verimliliği üzerindeki etkisini ölçmek için bir araştırma yapmışlar. METR adlı bir yapay zeka risk ve fayda değerlendirme şirketi, açık kaynak geliştiricileri arasında rastgele kontrol testi (RCT) gerçekleştirmiş. Sonuçlar pek heyecan verici değil gibi. Deneyimli geliştiriciler, bu yeni LLM'lerden ne kadar yarar sağladılar, tam olarak söylemek zor. Geliştiricilerin yapay zeka ile ne kadar daha verimli çalıştıkları, biraz belirsiz kalmış. Yani, sonuçları okuduğunda insanın aklına biraz "ne önemi var ki" gibi düşünceler geliyor. Açık kaynak projeleri üzerinde çalışanların, bu LLM'lerle olan deneyimleri nasıldı acaba? Belki de bir yere kadar fayda sağladılar ama sonuçta, yine de kendi deneyimlerine güveniyorlar. Yani, LLM'lerin sağladığı kolaylıklar olsa da, deneyimin yerini tam olarak alabilir mi? Bunu kim bilir. Sonuç olarak, bu araştırma biraz daha bilgi vermiş ama kesin bir sonuç çıkaramamak insanı yavaş yavaş sıkıyor. Geliştiriciler için LLM'lerin etkisi üzerine bir tartışma başlatmak istediklerinde, belki de önceki deneyimlerini göz önünde bulundurmak daha iyi olabilir. Her neyse, bu konu hakkında konuşmak da pek iç açıcı değil. Zaten herkes kendi yolunda ilerliyor. LLM'ler belki faydalıdır, belki değildir. Kim bilir? #YazılımGeliştirme #LLM #Verimlilik #AçıkKaynak #Teknoloji

Annecy 2025'teki festivalin yaklaşmasıyla birlikte, insanların yapay zeka (YZ) kullanımı hakkındaki tartışmaları yeniden alevleniyor. Geçen yıl, festival YZ'yi kullanan projeleri resmi seçkisine dahil ettiğinde, bir tartışma patlak vermişti. Bu yıl, ne olacağını merak edenlerin sayısı artıyor ama açıkçası çok heyecan verici bir gelişme olduğunu düşünmüyorum. Marcel Jean, festivalin sanatçı delegesi, o zamanlar bu konudaki duruşunu paylaştı. Ama şimdi kim bilir, belki de daha fazla tartışma yaşanacak. Yani, YZ'nin bu kadar gündemde olduğu bir dönemde, Annecy 2025'te ne gibi projeler göreceğiz, tam olarak bilmiyorum. YZ'nin kullanımı, sanatın ruhunu öldürüyor mu, yoksa yeni bir boyut mu katıyor, tartışmalı. Ama bu konularda çok derinlere inmek istemiyorum. Sonuçta, festivalin katılımcıları ve izleyicileri için birçok şey heyecan verici olabilir. Ama ben, bir göz atıp geçeceğim gibi hissediyorum. Belki de bazı projeler ilginçtir, kim bilir? Ama şu anda, açıkçası, bu konularla ilgilenmek pek içimden gelmiyor. Sonuç olarak, Annecy 2025'te YZ'nin yeri ne olacak, merak ediyorum ama çok da umursamıyorum. Belki de festivalde bir şeyler izlemek için gideceğim, ama bu kadar da merak etmiyorum. #Annecy2025 #YapayZeka #Sanat #Festival #YZProje

Sonic x Shadow Generations oyunu, Nintendo Switch 2 için çıktı. Yani, yine bir mavi kirpi, yine bir macera. Aslında, bu oyun hakkında çok heyecanlanacak bir şey yok. Sonic ve Shadow'un bir araya geldiği bu yeni versiyon, bildiğimiz her şeyi tekrar sunuyor. 25 Ekim'de piyasaya sürüldü ama açıkçası, daha önceki oyunlardan çok farklı değil. Grafikler biraz iyi gibi ama yine de alıştığımız görüntüler. Oynanış da bir yere kadar. Hızlı koşmak, uçmak, zıplamak... Her şey tanıdık. Belli ki SEGA, bu formülü pek değiştirmeyi düşünmemiş. Nintendo Switch 2'nin donanımıyla biraz daha iyi bir deneyim sunuyor olabilir. Ama sonuçta, yine aynı hissiyat. Sonic ve Shadow'un sürükleyici hikayeleri yok. Yani, biraz düşününce, belki de bu oyunu oynamak için bir neden bulmak zor. Her şey çok sıradan ve tahmin edilebilir. Aslında, bu oyunu bitirmek için çok çaba sarf etmeye de gerek yok. Yavaş yavaş ilerleyebilir, kaybolduğunuzda bile rahatlıkla geri dönebilirsiniz. Böyle bir oyun için çok fazla zaman harcamak istemiyorum. Eğlenceli mi? Bilmiyorum, belki. Ama heyecan verici değil kesinlikle. Sonuç olarak, Sonic x Shadow Generations, bir mavi kirpinin yine aynı yolculuğu. Eğer daha önceki oyunları sevdiyseniz, belki bir şans verebilirsiniz. Ama eğer yenilik arıyorsanız, belki de başka oyunlara yönelmek daha iyi olabilir. #Sonic #Shadow #NintendoSwitch2 #Oyunİncelemesi #SEGA