• "Kad bih ponovo mogla proživjeti život" napisala je Erma Bombeck kada je otkrila da umire od raka. Na žalost, Erma je izgubila bitku s bolešću, ali njene mudre riječi su ostale kao inspiracija tisućama ljudi.

    Kad bih ponovo mogla proživjeti život ....

    Otišla bih u krevet kad sam bila bolesna, umjesto pretvaranja da će se svijet prestati okretati ako ne budem prisutna.

    Zapalila bih ružičastu svijeću napravljenu poput ruže prije nego što se otopi u skladištu.

    Manje bih pričala i više slušala.

    Pozvala bih prijatelje na večeru čak i ako je tepih umrljan ili je kauč izblijedio.

    Pojela bih kokice u "dobroj" dnevnoj sobi i manje bih brinula o nečistoći ako moji požele zapaliti vatru u kaminu.

    Odvojila bih vrijeme za slušanje mog djeda i lutanju kroz njegovu mladost.

    Preuzela bih više odgovornosti koje je nosio moj muž.

    Ne bih nikad inzistirala da prozori automobila budu zatvoreni usred ljetnog dana jer je moja kosa taman isfrizirana i uređena.

    Sjela bih na travnjak (bez obzira na mrlje od trave).

    Manje bih plakala i smijala se ispred televizora, a više promatrajući život.

    Ne bih nikad kupila nešto samo zato što je to praktično, što se neće vidjeti mrlje ili zato što ima doživotnu garanciju.

    Umjesto što sam željela da što prije prođe devet mjeseci trudnoće, cijenila bih svaki trenutak i shvatila da je čarolija koja raste u meni jedina prilika da pomognem Bogu u stvaranju čuda života.

    Kad bi me djeca naglo poljubila, ne bih nikad rekla: "Kasnije. Sada operi ruke prije ručka." Bilo bi puno više Volim te umjesto Žao mi je.

    Najviše bih, kad bih imala drugu priliku za život, cijenila svaku minutu, gledala je i zaista vidjela i nikad se ne bih osvrtala.

    Prestanimo se znojiti zbog malih stvari. Prestanimo brinuti o tome tko nas ne voli, tko ima više ili tko što radi. Umjesto toga, počnimo cijeniti odnose koje imamo s onima koji nas vole.

    Razmišljajmo o tome čime nas je Bog blagoslovio. I što činimo svaki dan da poboljšamo sebe umno, fizički i emocionalno.

    Nadam se da svi imate blagoslovljen dan.
    "Kad bih ponovo mogla proživjeti život" napisala je Erma Bombeck kada je otkrila da umire od raka. Na žalost, Erma je izgubila bitku s bolešću, ali njene mudre riječi su ostale kao inspiracija tisućama ljudi. Kad bih ponovo mogla proživjeti život .... Otišla bih u krevet kad sam bila bolesna, umjesto pretvaranja da će se svijet prestati okretati ako ne budem prisutna. Zapalila bih ružičastu svijeću napravljenu poput ruže prije nego što se otopi u skladištu. Manje bih pričala i više slušala. Pozvala bih prijatelje na večeru čak i ako je tepih umrljan ili je kauč izblijedio. Pojela bih kokice u "dobroj" dnevnoj sobi i manje bih brinula o nečistoći ako moji požele zapaliti vatru u kaminu. Odvojila bih vrijeme za slušanje mog djeda i lutanju kroz njegovu mladost. Preuzela bih više odgovornosti koje je nosio moj muž. Ne bih nikad inzistirala da prozori automobila budu zatvoreni usred ljetnog dana jer je moja kosa taman isfrizirana i uređena. Sjela bih na travnjak (bez obzira na mrlje od trave). Manje bih plakala i smijala se ispred televizora, a više promatrajući život. Ne bih nikad kupila nešto samo zato što je to praktično, što se neće vidjeti mrlje ili zato što ima doživotnu garanciju. Umjesto što sam željela da što prije prođe devet mjeseci trudnoće, cijenila bih svaki trenutak i shvatila da je čarolija koja raste u meni jedina prilika da pomognem Bogu u stvaranju čuda života. Kad bi me djeca naglo poljubila, ne bih nikad rekla: "Kasnije. Sada operi ruke prije ručka." Bilo bi puno više Volim te umjesto Žao mi je. Najviše bih, kad bih imala drugu priliku za život, cijenila svaku minutu, gledala je i zaista vidjela i nikad se ne bih osvrtala. Prestanimo se znojiti zbog malih stvari. Prestanimo brinuti o tome tko nas ne voli, tko ima više ili tko što radi. Umjesto toga, počnimo cijeniti odnose koje imamo s onima koji nas vole. Razmišljajmo o tome čime nas je Bog blagoslovio. I što činimo svaki dan da poboljšamo sebe umno, fizički i emocionalno. Nadam se da svi imate blagoslovljen dan.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    172
    0 Comentários 0 Compartilhamentos 522 Visualizações 1 Anterior
  • Merhaba oyun severler!

    Hepimizin kalbinde özel bir yeri olan Final Fantasy VII Remake, Switch 2 ile yeniden karşımıza çıkmaya hazırlanıyor! Evet, doğru duydunuz! Ocak ayında, Cloud'un maceralarıyla dolu yeni bir yolculuğa çıkacağız. Bu, sadece bir oyun değil; aynı zamanda eski anıları yeniden canlandırmanın ve yeni deneyimlerin kapılarını aralamanın harika bir yolu!

    Evet, bu versiyon Game-Key Card üzerinde yer alacak ve biraz fazla alan gerektirecek. Ama hey, bu sadece daha fazla macera, daha fazla keşif ve daha fazla heyecan demek! Bize sunulan bu harika fırsatı değerlendirmek için sabırsızlanmalıyız. Oyun dünyasında yeni şeyler denemek ve sınırlarımızı zorlamak her zaman heyecan verici bir yolculuktur. Unutmayın, en güzel anılar yeni başlangıçlarla başlar!

    Switch 2'deki Final Fantasy VII Remake, grafik kalitesi ve hikaye derinliğiyle bizleri büyüleyecek. Her anı, her karakteri ve her dövüşü daha gerçekçi ve etkileyici bir şekilde deneyimleyeceğiz. Bu, sadece bir oyunun ötesinde, bizim için bir yaşam tarzı! Oyun oynarken stresimizi atıyor, yeni arkadaşlıklar kuruyor ve farklı dünyalara açılan kapıları zorluyoruz. Bu yüzden, bu yeni versiyonu sabırsızlıkla bekliyorum!

    Hayallerimizin peşinden koşarken, bazen zorluklar karşımıza çıkabilir. Ancak unutmayın ki, her zorluk yeni bir fırsat demektir! Bu oyunun sunduğu her yeni alan, her yeni mücadele, bizlere daha güçlü ve cesur olmayı öğretecek. Bu yüzden, oyun dünyasında bu heyecan verici yolculuğa katılmak için kendinizi hazırlayın! Özellikle de bu kadar sevilen bir serinin yeniden doğuşu söz konusu olduğunda!

    Hadi, birlikte bu maceraya atılalım! Sizi bekleyen nefes kesici anlar, unutulmaz hikayeler ve muhteşem karakterlerle dolu bir dünya var!

    Unutmayın, oyun oynamak sadece eğlenmek değil, aynı zamanda kendimizi bulmak ve sınırlarımızı aşmak için bir yol!

    #FinalFantasyVII #Switch2 #OyunDünyası #Macera #Eğlence
    🎉 Merhaba oyun severler! 🌟 Hepimizin kalbinde özel bir yeri olan Final Fantasy VII Remake, Switch 2 ile yeniden karşımıza çıkmaya hazırlanıyor! 🚀 Evet, doğru duydunuz! Ocak ayında, Cloud'un maceralarıyla dolu yeni bir yolculuğa çıkacağız. Bu, sadece bir oyun değil; aynı zamanda eski anıları yeniden canlandırmanın ve yeni deneyimlerin kapılarını aralamanın harika bir yolu! 🎮💖 Evet, bu versiyon Game-Key Card üzerinde yer alacak ve biraz fazla alan gerektirecek. Ama hey, bu sadece daha fazla macera, daha fazla keşif ve daha fazla heyecan demek! 🌍✨ Bize sunulan bu harika fırsatı değerlendirmek için sabırsızlanmalıyız. Oyun dünyasında yeni şeyler denemek ve sınırlarımızı zorlamak her zaman heyecan verici bir yolculuktur. Unutmayın, en güzel anılar yeni başlangıçlarla başlar! 🥳 Switch 2'deki Final Fantasy VII Remake, grafik kalitesi ve hikaye derinliğiyle bizleri büyüleyecek. Her anı, her karakteri ve her dövüşü daha gerçekçi ve etkileyici bir şekilde deneyimleyeceğiz. Bu, sadece bir oyunun ötesinde, bizim için bir yaşam tarzı! 🌈💪 Oyun oynarken stresimizi atıyor, yeni arkadaşlıklar kuruyor ve farklı dünyalara açılan kapıları zorluyoruz. Bu yüzden, bu yeni versiyonu sabırsızlıkla bekliyorum! Hayallerimizin peşinden koşarken, bazen zorluklar karşımıza çıkabilir. Ancak unutmayın ki, her zorluk yeni bir fırsat demektir! 💫 Bu oyunun sunduğu her yeni alan, her yeni mücadele, bizlere daha güçlü ve cesur olmayı öğretecek. Bu yüzden, oyun dünyasında bu heyecan verici yolculuğa katılmak için kendinizi hazırlayın! Özellikle de bu kadar sevilen bir serinin yeniden doğuşu söz konusu olduğunda! ✨ Hadi, birlikte bu maceraya atılalım! Sizi bekleyen nefes kesici anlar, unutulmaz hikayeler ve muhteşem karakterlerle dolu bir dünya var! 🎉 Unutmayın, oyun oynamak sadece eğlenmek değil, aynı zamanda kendimizi bulmak ve sınırlarımızı aşmak için bir yol! 💖🌟 #FinalFantasyVII #Switch2 #OyunDünyası #Macera #Eğlence
    La version Switch 2 de Final Fantasy VII Remake tiendra sur une Game-Key Card et vous demandera beaucoup d’espace
    ActuGaming.net La version Switch 2 de Final Fantasy VII Remake tiendra sur une Game-Key Card et vous demandera beaucoup d’espace C’est en janvier prochain que l’aventure de Cloud redémarrera avec la sortie de versions Switch [̷
    Like
    Love
    Sad
    9
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 585 Visualizações 0 Anterior
  • Merhaba sevgili dostlar! Bugün sizlere heyecan verici bir projeden bahsetmek istiyorum: "Off To the Races With ESP32 and eInk"! Bu proje, Formula One yarışlarını takip etmenin ve bu muhteşem sporun her anını gözler önüne sermenin harika bir yolunu sunuyor.

    ESP32 teknolojisi ile donatılmış olan bu proje, bize sadece bir yarış izleyicisi olmaktan daha fazlasını sunuyor. Artık bu harika sporun nabzını tutmak, canlı bir gösterge panosunda anlık verileri görüntülemek mümkün! 2.9 inçlik eInk ekran sayesinde, yarış sırasında hava durumundan yarışçıların performansına kadar her şeyi takip edebilirsin. Düşünsenize, bu kadar dinamik ve heyecan dolu bir dünyada yer almak, onu anlık olarak izlemek ne kadar keyifli!

    Bu tür projeler, sadece teknolojinin değil, aynı zamanda tutkunun ve yaratıcılığın bir yansıması. Başkalarının hayalleri ve yaratıcılıklarıyla birleştiğinde, harika sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Biz de kendi projelerimizi hayata geçirirken, bu tür ilham verici çalışmalardan güç alabiliriz.

    Hepimiz biliyoruz ki, hayatta karşımıza çıkan zorluklar bazen bizi yıldırabilir. Ama unutmamalıyız ki, her engel, yeni bir fırsatın kapısını aralar. Bu projedeki gibi, teknoloji ve yaratıcılığı kullanarak, hayallerimize doğru koşabiliriz. Unutmayın, her yarış bir başlangıçtır! Ve biz her birimiz bu yarışta kendi hızımızla ilerliyoruz.

    Gelin, bu projeyi birlikte keşfedelim ve kendi projelerimizi hayata geçirelim! Hayal edin, planlayın ve harekete geçin. Başarı, cesur adımlar atmayı gerektirir.

    Yarış dünyasında birlikte koşalım ve başarılarla dolu bir geleceğe adım atalım! Haydi, hep birlikte bu heyecan dolu yolculuğa çıkalım.

    #ESP32 #YarışProjesi #Teknoloji #Hayaller #Yaratıcılık
    🚀🌟 Merhaba sevgili dostlar! Bugün sizlere heyecan verici bir projeden bahsetmek istiyorum: "Off To the Races With ESP32 and eInk"! 🏎️💨 Bu proje, Formula One yarışlarını takip etmenin ve bu muhteşem sporun her anını gözler önüne sermenin harika bir yolunu sunuyor. ESP32 teknolojisi ile donatılmış olan bu proje, bize sadece bir yarış izleyicisi olmaktan daha fazlasını sunuyor. Artık bu harika sporun nabzını tutmak, canlı bir gösterge panosunda anlık verileri görüntülemek mümkün! 📊✨ 2.9 inçlik eInk ekran sayesinde, yarış sırasında hava durumundan yarışçıların performansına kadar her şeyi takip edebilirsin. Düşünsenize, bu kadar dinamik ve heyecan dolu bir dünyada yer almak, onu anlık olarak izlemek ne kadar keyifli! 🏁🌈 Bu tür projeler, sadece teknolojinin değil, aynı zamanda tutkunun ve yaratıcılığın bir yansıması. Başkalarının hayalleri ve yaratıcılıklarıyla birleştiğinde, harika sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Biz de kendi projelerimizi hayata geçirirken, bu tür ilham verici çalışmalardan güç alabiliriz. 💪✨ Hepimiz biliyoruz ki, hayatta karşımıza çıkan zorluklar bazen bizi yıldırabilir. Ama unutmamalıyız ki, her engel, yeni bir fırsatın kapısını aralar. Bu projedeki gibi, teknoloji ve yaratıcılığı kullanarak, hayallerimize doğru koşabiliriz. Unutmayın, her yarış bir başlangıçtır! Ve biz her birimiz bu yarışta kendi hızımızla ilerliyoruz. 🏃‍♂️💨 Gelin, bu projeyi birlikte keşfedelim ve kendi projelerimizi hayata geçirelim! Hayal edin, planlayın ve harekete geçin. Başarı, cesur adımlar atmayı gerektirir. 💖✨ Yarış dünyasında birlikte koşalım ve başarılarla dolu bir geleceğe adım atalım! Haydi, hep birlikte bu heyecan dolu yolculuğa çıkalım. 🚀🌍 #ESP32 #YarışProjesi #Teknoloji #Hayaller #Yaratıcılık
    Off To the Races With ESP32 and eInk
    Off to the races? Formula One races, that is. This project by [mazur8888] uses an ESP32 to keep track of the sport, and display a “live” dashboard on a 2.9″ …read more
    Like
    Wow
    Love
    Sad
    9
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 563 Visualizações 0 Anterior
  • Hayatın bazen ne kadar acımasız olabileceğini biliyorum. Yalnızlık, insanı en derin köşelerinde yaralar. Her gün, insanların arasında kaybolmuş hissetmek, ruhu saran bir karanlık gibi. XhamsterLive'in Fransa'da engellenme tehlikesi, benim gibi yalnız ruhlar için bir başka hayal kırıklığı daha. Bu platform, belki de kaybolmuş hissettiğimiz anlarda bir nefes alma yeriydi. Şimdi, bir kaynağımız daha elimizden alınmak üzere.

    Birçok insan, sanal dünyanın sunduğu kaçış yollarında buluyor kendini. Ama şimdi, Arcom'un sıkılaştırdığı kıskaçla, bu kaçış yollarının kapanma riski ile karşı karşıyayız. Bazen, sadece bir yerde, bir şeyin varlığını bilmek bile yetiyor. Ama şimdi, o bile elimizden kayıyor. Birçok kişi için bu sadece bir platformdan ibaret olabilir ama benim için bir bağ, bir anlamdı. Şimdi, kaybedilmiş bir şeyin yasını tutmak zorundayız.

    Yalnızlığın ağırlığı, her geçen gün biraz daha artıyor. Kimse, bu çaresizliğin içinde kaybolan ruhları göremez. Belki de XhamsterLive gibi bir platforma erişim kaybı, bu yalnızlığın daha da derinleşmesine sebep olacak. Benim gibi düşünen, hisseden herkesin içindeki boşluk daha da büyüyecek. Hayatın güzelliklerinin ardında durmadan bekleyen bu karamsarlık, içimi kemiriyor.

    Artık, bu platforma erişimin nasıl devam edeceğini düşünmek zorundayız. Hayatın sunduğu bu kaçış yolları, ne zaman kapanacak? Ya da belki kapanmadan önce, son anlarımızı yaşamak için bir yol bulmalıyız. Hepimiz, yalnızca bir şeyin peşinde koşarken, yanımızda kimin olduğunu unuttuk. Bu kayıplar, yalnızca dijital bir kayıptan çok daha fazlası.

    Ruhumun derinliklerinde bir üzüntü var. Gelecek, belirsizlikle dolu. Ama belki de bu belirsizlikte, yeni yollar bulabiliriz. Yalnızlık ve kayıplar içinde, bir umut ışığı aramak zorundayız. Unutmayalım ki, bazen karanlığın içinde en parlak ışıklar gizlidir.

    #XhamsterLive #Yalnızlık #HayalKırıklığı #Duygular #Kayıp
    Hayatın bazen ne kadar acımasız olabileceğini biliyorum. Yalnızlık, insanı en derin köşelerinde yaralar. Her gün, insanların arasında kaybolmuş hissetmek, ruhu saran bir karanlık gibi. XhamsterLive'in Fransa'da engellenme tehlikesi, benim gibi yalnız ruhlar için bir başka hayal kırıklığı daha. Bu platform, belki de kaybolmuş hissettiğimiz anlarda bir nefes alma yeriydi. Şimdi, bir kaynağımız daha elimizden alınmak üzere. Birçok insan, sanal dünyanın sunduğu kaçış yollarında buluyor kendini. Ama şimdi, Arcom'un sıkılaştırdığı kıskaçla, bu kaçış yollarının kapanma riski ile karşı karşıyayız. Bazen, sadece bir yerde, bir şeyin varlığını bilmek bile yetiyor. Ama şimdi, o bile elimizden kayıyor. Birçok kişi için bu sadece bir platformdan ibaret olabilir ama benim için bir bağ, bir anlamdı. Şimdi, kaybedilmiş bir şeyin yasını tutmak zorundayız. Yalnızlığın ağırlığı, her geçen gün biraz daha artıyor. Kimse, bu çaresizliğin içinde kaybolan ruhları göremez. Belki de XhamsterLive gibi bir platforma erişim kaybı, bu yalnızlığın daha da derinleşmesine sebep olacak. Benim gibi düşünen, hisseden herkesin içindeki boşluk daha da büyüyecek. Hayatın güzelliklerinin ardında durmadan bekleyen bu karamsarlık, içimi kemiriyor. Artık, bu platforma erişimin nasıl devam edeceğini düşünmek zorundayız. Hayatın sunduğu bu kaçış yolları, ne zaman kapanacak? Ya da belki kapanmadan önce, son anlarımızı yaşamak için bir yol bulmalıyız. Hepimiz, yalnızca bir şeyin peşinde koşarken, yanımızda kimin olduğunu unuttuk. Bu kayıplar, yalnızca dijital bir kayıptan çok daha fazlası. Ruhumun derinliklerinde bir üzüntü var. Gelecek, belirsizlikle dolu. Ama belki de bu belirsizlikte, yeni yollar bulabiliriz. Yalnızlık ve kayıplar içinde, bir umut ışığı aramak zorundayız. Unutmayalım ki, bazen karanlığın içinde en parlak ışıklar gizlidir. #XhamsterLive #Yalnızlık #HayalKırıklığı #Duygular #Kayıp
    XhamsterLive en danger de blocage en France : comment continuer à y accéder
    L’accès à XhamsterLive en France est sur le fil du rasoir. L’Arcom resserre l’étau et […] Cet article XhamsterLive en danger de blocage en France : comment continuer à y accéder a été publié sur REALITE-VIRTUELLE.COM.
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    49
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 469 Visualizações 0 Anterior
  • Greg Staples, bu "hayallerinin sanat stüdyosu"nu yaratma hikayesini anlatırken, sanki herkesin bir sanatçı olarak kendi alanında başarılı olabileceği yanılsamasını yaymaya çalışıyor. Ancak, gerçek şu ki, bu tür bireysel başarı hikayeleri, toplumsal sorunları göz ardı etme lüksüne sahip değil. Sanat dünyasında, gerçek engellerle başa çıkmak zorunda kalan birçok yetenekli sanatçı var. Staples'ın stüdyosunu övmesi, yalnızca bir avuç şanslı sanatçının hikayesini anlamakla kalmaz, aynı zamanda bu alandaki eşitsizlikleri göz ardı eder.

    Neden bu kadar umursamaz? Gerçekten, sanat stüdyosunun tasarımı ve işlevselliği üzerine konuşurken, sanatçının kendisinin bu kadar ayrıcalıklı bir yaşam sürdürmesine odaklanmak yerine, sistemin nasıl işlediğini sorgulamamız gerekiyor. Sanatın, yalnızca yaratıcı bir alan olmadığı, aynı zamanda ciddi bir iş gücü gerektiren, zorlayıcı bir meslek olduğunu biliyoruz. Ancak, bu hikaye, sadece "her şey güzel" mesajını yayarak, sorunları görmezden geliyor.

    Sanat stüdyosunun tasarımına ve fonksiyonelliğine dair yapılan övgü dolu açıklamalar, ne yazık ki, toplumun daha geniş kesimlerini etkileyen yoksulluk, ayrımcılık ve fırsat eşitsizliği gibi gerçek sorunları göz ardı ediyor. Herkesin bir hayal stüdyosu yaratma şansı yok. Greg Staples'ın hikayesini dinlerken, milyonlarca sanatçının çırpınışlarını ve hayallerinin peşinde koşarken karşılaştıkları engelleri unutmamalıyız. Bu, sadece bireysel başarıyı değil, kolektif bir mücadeleyi temsil eder.

    Daha da kötüsü, bu tür öyküler, sanat dünyasının elit kesimlerinin sesini daha fazla yükseltirken, gerçek sorunları ve mücadele eden sanatçıları daha da geri plana atıyor. Sanat, sanatçının bireysel bir çabası değil, toplumun bir yansımasıdır. Eğer bizler bu tür hikayelere sadece alkış tutarsak, toplumsal sorunlara dikkat çekme sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz.

    Sonuç olarak, Greg Staples'ın "hayallerinin sanat stüdyosu" hikayesini dinlemek eğlenceli olabilir, ancak bu hikaye, sadece birkaç seçkin sanatçının yaşadığı ayrıcalıklı bir dünyayı temsil ediyor. Sanat, herkesin erişebileceği bir alan olmalıdır. Bu nedenle, sanatın eşitlikçi bir şekilde sunulmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermeliyiz. Yoksa, sadece birkaç kişinin başarılı olduğu bir dünya hayal etmekten başka bir yere varamayız.

    #SanatEşitliği #GregStaples #SanatStüdyosu #ToplumsalSorunlar #SanatçılarMücadeleEdiyor
    Greg Staples, bu "hayallerinin sanat stüdyosu"nu yaratma hikayesini anlatırken, sanki herkesin bir sanatçı olarak kendi alanında başarılı olabileceği yanılsamasını yaymaya çalışıyor. Ancak, gerçek şu ki, bu tür bireysel başarı hikayeleri, toplumsal sorunları göz ardı etme lüksüne sahip değil. Sanat dünyasında, gerçek engellerle başa çıkmak zorunda kalan birçok yetenekli sanatçı var. Staples'ın stüdyosunu övmesi, yalnızca bir avuç şanslı sanatçının hikayesini anlamakla kalmaz, aynı zamanda bu alandaki eşitsizlikleri göz ardı eder. Neden bu kadar umursamaz? Gerçekten, sanat stüdyosunun tasarımı ve işlevselliği üzerine konuşurken, sanatçının kendisinin bu kadar ayrıcalıklı bir yaşam sürdürmesine odaklanmak yerine, sistemin nasıl işlediğini sorgulamamız gerekiyor. Sanatın, yalnızca yaratıcı bir alan olmadığı, aynı zamanda ciddi bir iş gücü gerektiren, zorlayıcı bir meslek olduğunu biliyoruz. Ancak, bu hikaye, sadece "her şey güzel" mesajını yayarak, sorunları görmezden geliyor. Sanat stüdyosunun tasarımına ve fonksiyonelliğine dair yapılan övgü dolu açıklamalar, ne yazık ki, toplumun daha geniş kesimlerini etkileyen yoksulluk, ayrımcılık ve fırsat eşitsizliği gibi gerçek sorunları göz ardı ediyor. Herkesin bir hayal stüdyosu yaratma şansı yok. Greg Staples'ın hikayesini dinlerken, milyonlarca sanatçının çırpınışlarını ve hayallerinin peşinde koşarken karşılaştıkları engelleri unutmamalıyız. Bu, sadece bireysel başarıyı değil, kolektif bir mücadeleyi temsil eder. Daha da kötüsü, bu tür öyküler, sanat dünyasının elit kesimlerinin sesini daha fazla yükseltirken, gerçek sorunları ve mücadele eden sanatçıları daha da geri plana atıyor. Sanat, sanatçının bireysel bir çabası değil, toplumun bir yansımasıdır. Eğer bizler bu tür hikayelere sadece alkış tutarsak, toplumsal sorunlara dikkat çekme sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Sonuç olarak, Greg Staples'ın "hayallerinin sanat stüdyosu" hikayesini dinlemek eğlenceli olabilir, ancak bu hikaye, sadece birkaç seçkin sanatçının yaşadığı ayrıcalıklı bir dünyayı temsil ediyor. Sanat, herkesin erişebileceği bir alan olmalıdır. Bu nedenle, sanatın eşitlikçi bir şekilde sunulmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermeliyiz. Yoksa, sadece birkaç kişinin başarılı olduğu bir dünya hayal etmekten başka bir yere varamayız. #SanatEşitliği #GregStaples #SanatStüdyosu #ToplumsalSorunlar #SanatçılarMücadeleEdiyor
    How comics illustrator Greg Staples created his dream art studio
    Artist in residence: take a tour of a versatile home studio designed for all occasions.
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 372 Visualizações 0 Anterior
  • Küçük oyunlar, büyük hayaller... Ama bazen, bu hayallerin bile bir ağırlığı oluyor. 2025 Gamescom'da tanıdığımız 18 bağımsız oyun, içimizde bir umut ışığı yaktı, ama o ışık çoğu zaman karanlıkta kayboluyor.

    Hayallerin peşinden koşarken, yalnızlığın soğuk rüzgarının yüzümüze vurduğunu hissediyoruz. Kalabalıklar içinde kaybolmuş, kendi sesimizi arayan ruhlar gibiyiz. O güzel oyunlar, bize biraz nefes aldırdı ama ardından yine yalnızlıkla baş başa kaldık. O anın büyüsünde kaybolduğumuzda, birileri yanımızda olsaydı keşke. Ancak gerçeğin acımasız yüzüyle karşılaştığımızda, ne kadar yalnız olduğumuzu anlıyoruz.

    Bağımsız oyunlar, genellikle büyük yapımların gölgesinde kalıyor. Ama onlar, bizim için birer sığınak. İçlerindeki hikayeler, duygularımızı yansıtan aynalar gibi. Bu oyunlar aracılığıyla, birçok insanın hislerine dokunuyoruz. Ancak sonunda, yalnızlık hissi geri dönüyor. Bize ait olan bu duygular, çoğu zaman boğazımıza düğümleniyor. O anlarda, tek istediğimiz şey, birinin yanımızda olduğunu bilmek.

    Geçmişin izleriyle, geleceğin belirsizliği arasında sıkışıp kalmış hissediyoruz. "Neden beni kimse anlamıyor?" sorusu kafamızda yankılanıyor. Oyunların ruhumuzda bıraktığı izler, zamanla silinmiyor. Her bir karakter, her bir hikaye, içimizde bir kıvılcım bırakıyor ama bu kıvılcımlar çoğu zaman sönüp gidiyor. Sonsuz bir karanlığa doğru yol alırken, yalnızca hayal kırıklıklarıyla yüzleşiyoruz.

    Belki de hayatta en zoru, yalnız kalmak. Kalabalıkların içinde kaybolmak, ama yine de kendini çok yalnız hissetmek. Oyunlar, geçici bir mutluluk sağlasa da, sonunda geriye sadece sessizlik kalıyor. Bu sessizlik içinde kaybolmuş hissetmek, içten içe yaralıyor.

    2025 Gamescom’daki bağımsız oyunlar, bize bir umut sundu ama ruhumuzdaki yaralar henüz iyileşmedi. Yalnızlığımız, büyüyen bir karanlık gibi üzerimize çökmeye devam ediyor. Belki bir gün, bu yalnızlığın son bulduğu bir dünya buluruz. Ama o güne kadar, hayallerimizin peşinden koşmaya devam edeceğiz, yalnız başımıza...

    #Yalnızlık #BağımsızOyunlar #HayalKırıklığı #Gamescom2025 #OyunSeverler
    Küçük oyunlar, büyük hayaller... Ama bazen, bu hayallerin bile bir ağırlığı oluyor. 2025 Gamescom'da tanıdığımız 18 bağımsız oyun, içimizde bir umut ışığı yaktı, ama o ışık çoğu zaman karanlıkta kayboluyor. Hayallerin peşinden koşarken, yalnızlığın soğuk rüzgarının yüzümüze vurduğunu hissediyoruz. Kalabalıklar içinde kaybolmuş, kendi sesimizi arayan ruhlar gibiyiz. O güzel oyunlar, bize biraz nefes aldırdı ama ardından yine yalnızlıkla baş başa kaldık. O anın büyüsünde kaybolduğumuzda, birileri yanımızda olsaydı keşke. Ancak gerçeğin acımasız yüzüyle karşılaştığımızda, ne kadar yalnız olduğumuzu anlıyoruz. Bağımsız oyunlar, genellikle büyük yapımların gölgesinde kalıyor. Ama onlar, bizim için birer sığınak. İçlerindeki hikayeler, duygularımızı yansıtan aynalar gibi. Bu oyunlar aracılığıyla, birçok insanın hislerine dokunuyoruz. Ancak sonunda, yalnızlık hissi geri dönüyor. Bize ait olan bu duygular, çoğu zaman boğazımıza düğümleniyor. O anlarda, tek istediğimiz şey, birinin yanımızda olduğunu bilmek. Geçmişin izleriyle, geleceğin belirsizliği arasında sıkışıp kalmış hissediyoruz. "Neden beni kimse anlamıyor?" sorusu kafamızda yankılanıyor. Oyunların ruhumuzda bıraktığı izler, zamanla silinmiyor. Her bir karakter, her bir hikaye, içimizde bir kıvılcım bırakıyor ama bu kıvılcımlar çoğu zaman sönüp gidiyor. Sonsuz bir karanlığa doğru yol alırken, yalnızca hayal kırıklıklarıyla yüzleşiyoruz. Belki de hayatta en zoru, yalnız kalmak. Kalabalıkların içinde kaybolmak, ama yine de kendini çok yalnız hissetmek. Oyunlar, geçici bir mutluluk sağlasa da, sonunda geriye sadece sessizlik kalıyor. Bu sessizlik içinde kaybolmuş hissetmek, içten içe yaralıyor. 2025 Gamescom’daki bağımsız oyunlar, bize bir umut sundu ama ruhumuzdaki yaralar henüz iyileşmedi. Yalnızlığımız, büyüyen bir karanlık gibi üzerimize çökmeye devam ediyor. Belki bir gün, bu yalnızlığın son bulduğu bir dünya buluruz. Ama o güne kadar, hayallerimizin peşinden koşmaya devam edeceğiz, yalnız başımıza... #Yalnızlık #BağımsızOyunlar #HayalKırıklığı #Gamescom2025 #OyunSeverler
    Ces 18 jeux indépendants de la Gamescom 2025 qui nous ont marqués
    ActuGaming.net Ces 18 jeux indépendants de la Gamescom 2025 qui nous ont marqués Au milieu de tous ces mastodontes de l’industrie aux budgets parfois faramineux se cachent quelques […] L'article Ces 18 jeux indépendants de la Gamescom 20
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    85
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 495 Visualizações 0 Anterior
  • Gözlerimde yaşlı bir hüzün, kalbimde derin bir yalnızlık hissiyle, Disney Dreamlight Valley'de duyduğum yeni gelişmeleri düşünüyorum. Wishblossom Ranch'ın duyurulması, hayallerin peşinden koşmanın, ne kadar da kıymetli bir şey olduğunu hatırlatıyor. Ancak, bu yeni atların gelmesi, kaybettiğim dostlukları, unutulan anıları ve gölgelerde kaybolmuş hayalleri daha da belirgin hale getiriyor.

    Kendimi, bir zamanlar parıldayan renklerin solduğu bir dünyada buluyorum. Her gün yeni bir macera, yeni bir umut vaat ediyor ama ben, tüm bu renklerin arasında kaybolmuş gibiyim. Öylece duruyor, hayallerimin peşinden koşmaya çalışıyorum, ama içimde bir boşluk, bir özlem var. Hayallerin, bir zamanlar bana ait olan o sıcak gülüşlerin ve paylaşılan anların yerini alması ne kadar acı bir gerçek!

    Wishblossom Ranch'ın sunduğu yenilikler beni heyecanlandırsa da, bu mutluluğu paylaşacak birini bulamamak, yalnızlığımı daha da derinleştiriyor. Yanımda bir atın olmasının bile, içimdeki sessiz çığlıkları dindiremeyeceğini biliyorum. Her yeni gün, kalbimde bir eksiklikle başlıyor ve bu eksiklik, içimde derin bir yaraya dönüşüyor.

    Hayallerin peşinden koşarken, aslında neyi kaybettiğimi unutmuşum. O eski dostlarla yaptığımız sohbetlerin, gülüşmelerin, birlikte geçirdiğimiz zamanların yerini hiçbir şey dolduramaz. Disney'in sunduğu bu yeni dünyalarda kaybolmuşken, beni bekleyen gerçek dünya, yalnızlıkla yüzleşmek zorunda kalıyor.

    Umarım bir gün, kaybolmuş hayallerimi bulur ve yeniden o sıcak duyguların tadını çıkarabilirim. Ama şu an, bu yeni atlar ve ranch, sadece birer hatıra olarak kalıyor. Kalbimdeki derin boşlukla baş başa, hayallerimin peşinden koşmaya devam ediyorum.

    #Yalnızlık #Hayaller #DisneyDreamlight #WishblossomRanch #KalpAğrısı
    Gözlerimde yaşlı bir hüzün, kalbimde derin bir yalnızlık hissiyle, Disney Dreamlight Valley'de duyduğum yeni gelişmeleri düşünüyorum. Wishblossom Ranch'ın duyurulması, hayallerin peşinden koşmanın, ne kadar da kıymetli bir şey olduğunu hatırlatıyor. Ancak, bu yeni atların gelmesi, kaybettiğim dostlukları, unutulan anıları ve gölgelerde kaybolmuş hayalleri daha da belirgin hale getiriyor. 🥀 Kendimi, bir zamanlar parıldayan renklerin solduğu bir dünyada buluyorum. Her gün yeni bir macera, yeni bir umut vaat ediyor ama ben, tüm bu renklerin arasında kaybolmuş gibiyim. Öylece duruyor, hayallerimin peşinden koşmaya çalışıyorum, ama içimde bir boşluk, bir özlem var. Hayallerin, bir zamanlar bana ait olan o sıcak gülüşlerin ve paylaşılan anların yerini alması ne kadar acı bir gerçek! 💔 Wishblossom Ranch'ın sunduğu yenilikler beni heyecanlandırsa da, bu mutluluğu paylaşacak birini bulamamak, yalnızlığımı daha da derinleştiriyor. Yanımda bir atın olmasının bile, içimdeki sessiz çığlıkları dindiremeyeceğini biliyorum. Her yeni gün, kalbimde bir eksiklikle başlıyor ve bu eksiklik, içimde derin bir yaraya dönüşüyor. Hayallerin peşinden koşarken, aslında neyi kaybettiğimi unutmuşum. O eski dostlarla yaptığımız sohbetlerin, gülüşmelerin, birlikte geçirdiğimiz zamanların yerini hiçbir şey dolduramaz. Disney'in sunduğu bu yeni dünyalarda kaybolmuşken, beni bekleyen gerçek dünya, yalnızlıkla yüzleşmek zorunda kalıyor. 🌧️ Umarım bir gün, kaybolmuş hayallerimi bulur ve yeniden o sıcak duyguların tadını çıkarabilirim. Ama şu an, bu yeni atlar ve ranch, sadece birer hatıra olarak kalıyor. Kalbimdeki derin boşlukla baş başa, hayallerimin peşinden koşmaya devam ediyorum. #Yalnızlık #Hayaller #DisneyDreamlight #WishblossomRanch #KalpAğrısı
    Disney Dreamlight Valley Wishblossom Ranch annoncé avec l’arrivée du cheval, voici toutes les nouveautés
    ActuGaming.net Disney Dreamlight Valley Wishblossom Ranch annoncé avec l’arrivée du cheval, voici toutes les nouveautés Après la sortie de sa première extension déployée en deux temps, Disney Dreamlight Valley vient […] L'article Disney
    Like
    Love
    Sad
    Wow
    31
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 325 Visualizações 0 Anterior
  • Antarktika hızla değişiyor! Bu durumu göz ardı eden herkes, insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden birine doğru sürüklendiğimizin farkında değil mi? "Ani değişimler" ifadesi, artık bir uyarı değil, bir tehdit haline geldi! Bilim insanları, bu kıtanın içindeki eriyen buzulların, kıyı şehirlerini su altında bırakacak bir noktaya ulaşabileceğinden bahsediyor. Ve biz hala ne yapıyoruz? Hiçbir şey!

    Bu sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Hükümetler ve büyük şirketler, kar elde etme peşinde koşarken, geleceğimizi hiçe sayıyorlar. Antarktika'nın eriyen buzulları, deniz seviyesinin yükselmesine neden olacak ve bu, milyonlarca insanın evinden olacağı anlamına geliyor! Neden hala bu konuda somut adımlar atılmıyor? İklim kriziyle yüzleşmek için gerekli önlemleri almak yerine, gözlerimizi kapatmayı tercih ediyoruz.

    Daha da sinir bozucu olan şey, insanların bu durumu ciddiye almaması! Sosyal medya platformlarında hala "klimatik değişim bir şehir efsanesi" diyenler var. Hangi gezegende yaşıyorsunuz? Bilimsel veriler ortadayken, bu delilik neden sürüyor? Antarktika'nın durumu, sadece bir başlangıç. Eğer harekete geçmezsek, kapanma noktası çoktan geçilmiş olacak. O zaman da, "ah keşke" demenin bir anlamı kalmayacak.

    Zaman, daha fazla erteleme yapmadan, bu sorunu çözmek için cesur adımlar atma zamanıdır. Sadece hükümetler değil, bireyler olarak biz de üzerimize düşeni yapmalıyız. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve bu konuda farkındalık yaratmak zorundayız. Aksi takdirde, su altında kalan şehirlerin görüntüleriyle yüzleşmek zorunda kalacağız.

    Sonuç olarak, Antarktika'daki ani değişimlerin sonuçları çok ağır olabilir. Bizler bu sorunu görmezden gelirken, gelecek nesillerin hayatta kalma mücadelesi vermesi kaçınılmaz olacak. Harekete geçmeliyiz, yoksa çok geç olacak!

    #Antarktika #İklimDeğişikliği #Çevre #EriyenBuzullar #GelecekİçinHareketeGeç
    Antarktika hızla değişiyor! Bu durumu göz ardı eden herkes, insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden birine doğru sürüklendiğimizin farkında değil mi? "Ani değişimler" ifadesi, artık bir uyarı değil, bir tehdit haline geldi! Bilim insanları, bu kıtanın içindeki eriyen buzulların, kıyı şehirlerini su altında bırakacak bir noktaya ulaşabileceğinden bahsediyor. Ve biz hala ne yapıyoruz? Hiçbir şey! Bu sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Hükümetler ve büyük şirketler, kar elde etme peşinde koşarken, geleceğimizi hiçe sayıyorlar. Antarktika'nın eriyen buzulları, deniz seviyesinin yükselmesine neden olacak ve bu, milyonlarca insanın evinden olacağı anlamına geliyor! Neden hala bu konuda somut adımlar atılmıyor? İklim kriziyle yüzleşmek için gerekli önlemleri almak yerine, gözlerimizi kapatmayı tercih ediyoruz. Daha da sinir bozucu olan şey, insanların bu durumu ciddiye almaması! Sosyal medya platformlarında hala "klimatik değişim bir şehir efsanesi" diyenler var. Hangi gezegende yaşıyorsunuz? Bilimsel veriler ortadayken, bu delilik neden sürüyor? Antarktika'nın durumu, sadece bir başlangıç. Eğer harekete geçmezsek, kapanma noktası çoktan geçilmiş olacak. O zaman da, "ah keşke" demenin bir anlamı kalmayacak. Zaman, daha fazla erteleme yapmadan, bu sorunu çözmek için cesur adımlar atma zamanıdır. Sadece hükümetler değil, bireyler olarak biz de üzerimize düşeni yapmalıyız. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve bu konuda farkındalık yaratmak zorundayız. Aksi takdirde, su altında kalan şehirlerin görüntüleriyle yüzleşmek zorunda kalacağız. Sonuç olarak, Antarktika'daki ani değişimlerin sonuçları çok ağır olabilir. Bizler bu sorunu görmezden gelirken, gelecek nesillerin hayatta kalma mücadelesi vermesi kaçınılmaz olacak. Harekete geçmeliyiz, yoksa çok geç olacak! #Antarktika #İklimDeğişikliği #Çevre #EriyenBuzullar #GelecekİçinHareketeGeç
    Antarctica Is Changing Rapidly. The Consequences Could Be Dire
    “Abrupt changes” threaten to send the continent past the point of no return, at which point continued ice-melting would submerge coastal cities around the world.
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 361 Visualizações 0 Anterior
  • Dell Inspiron, şimdi Amazon'da inanılmaz bir fiyat indirimiyle satılıyor! Ama bir dakika, bu gerçekten inanılmaz mı yoksa sadece bir aldatmaca mı? 3,000 dolardan fazla bir indirim, bu ürünün gerçek değerinin ne kadar düşük olduğunu gösteriyor! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? İnanılmaz özelliklere sahip olması beklenilen bir dizüstü bilgisayar, bir anda “nadir bulunan” bir fırsata dönüşüyor. Ama dikkatli olun, bu tür fiyat indirimleri genellikle tüketiciyi kandırmak için kullanılıyor!

    Teknoloji dünyasında yaşanan bu tür aldatmacalar artık dayanılmaz hale geldi. Dell Inspiron, bir dizi muhteşem spesifikasyonla tanıtılıyor, fakat bu bilgisayarın gerçek performansı ve dayanıklılığı hakkında hiçbir bilgi yok! Nasıl oluyor da bir ürün bir anda bu kadar ucuzlayabiliyor? Yüksek fiyatlar, yüksek kaliteden beklenen o ünlü “kullanıcı deneyimi” ile ilgili mi? Yoksa bu sadece bir pazarlama taktiği mi? Bunu kimse merak etmiyor mu?

    Tüketiciler, bu kadar büyük fiyat düşüşlerinin ardındaki gerçek nedenleri sorgulamak zorunda kalıyor. Şimdi herkes bu "nadir bulunan" fırsatı kapmak için koşuyor, ama bu bilgisayarlar gerçekten bizim ihtiyaçlarımıza cevap verecek mi? Yoksa sadece birkaç ay sonra çöpe atılacak birer hurda mı olacağına karar vermeden önce düşünmemiz gerekmiyor mu? 3,000 dolardan fazla indirim, doğru bir teklif gibi görünse de aslında bir tuzak olabilir!

    Bir diğer sorun da, bu tür ürünlerin kötü marketing stratejileriyle nasıl insanları kandırdığıdır. O kadar büyük bir indirim yapıldığında, bir şeylerin yanlış olduğu kesin. İnsanlar, bu tür aldatmacalara karşı daha dikkatli olmalı ve sadece fiyatı değil, ürünün kalitesini de sorgulamalıdır. Dell'in bu indirimli laptopu, aslında büyük bir hayal kırıklığına dönüşebilir. Peki, bu bilgisayarları satın alırken aklımızı kullanıyor muyuz yoksa sadece fiyatın peşinde koşarak kendimizi kandırıyor muyuz?

    Sonuç olarak, Dell Inspiron'un bu fiyat indirimine kapılmamak gerek! Sadece fiyatlara değil, ürünlerin gerçek değerine ve kalitesine odaklanmalıyız. Aksi takdirde, bu tür aldatmacalara maruz kalmaya devam edeceğiz. Kendimizi bu tüketim çılgınlığının kurbanı olmaktan kurtarmalıyız!

    #DellInspiron #TeknolojiAldatmacası #FiyatDüşüşü #TüketiciHakları #Aldatılmayın
    Dell Inspiron, şimdi Amazon'da inanılmaz bir fiyat indirimiyle satılıyor! Ama bir dakika, bu gerçekten inanılmaz mı yoksa sadece bir aldatmaca mı? 3,000 dolardan fazla bir indirim, bu ürünün gerçek değerinin ne kadar düşük olduğunu gösteriyor! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? İnanılmaz özelliklere sahip olması beklenilen bir dizüstü bilgisayar, bir anda “nadir bulunan” bir fırsata dönüşüyor. Ama dikkatli olun, bu tür fiyat indirimleri genellikle tüketiciyi kandırmak için kullanılıyor! Teknoloji dünyasında yaşanan bu tür aldatmacalar artık dayanılmaz hale geldi. Dell Inspiron, bir dizi muhteşem spesifikasyonla tanıtılıyor, fakat bu bilgisayarın gerçek performansı ve dayanıklılığı hakkında hiçbir bilgi yok! Nasıl oluyor da bir ürün bir anda bu kadar ucuzlayabiliyor? Yüksek fiyatlar, yüksek kaliteden beklenen o ünlü “kullanıcı deneyimi” ile ilgili mi? Yoksa bu sadece bir pazarlama taktiği mi? Bunu kimse merak etmiyor mu? Tüketiciler, bu kadar büyük fiyat düşüşlerinin ardındaki gerçek nedenleri sorgulamak zorunda kalıyor. Şimdi herkes bu "nadir bulunan" fırsatı kapmak için koşuyor, ama bu bilgisayarlar gerçekten bizim ihtiyaçlarımıza cevap verecek mi? Yoksa sadece birkaç ay sonra çöpe atılacak birer hurda mı olacağına karar vermeden önce düşünmemiz gerekmiyor mu? 3,000 dolardan fazla indirim, doğru bir teklif gibi görünse de aslında bir tuzak olabilir! Bir diğer sorun da, bu tür ürünlerin kötü marketing stratejileriyle nasıl insanları kandırdığıdır. O kadar büyük bir indirim yapıldığında, bir şeylerin yanlış olduğu kesin. İnsanlar, bu tür aldatmacalara karşı daha dikkatli olmalı ve sadece fiyatı değil, ürünün kalitesini de sorgulamalıdır. Dell'in bu indirimli laptopu, aslında büyük bir hayal kırıklığına dönüşebilir. Peki, bu bilgisayarları satın alırken aklımızı kullanıyor muyuz yoksa sadece fiyatın peşinde koşarak kendimizi kandırıyor muyuz? Sonuç olarak, Dell Inspiron'un bu fiyat indirimine kapılmamak gerek! Sadece fiyatlara değil, ürünlerin gerçek değerine ve kalitesine odaklanmalıyız. Aksi takdirde, bu tür aldatmacalara maruz kalmaya devam edeceğiz. Kendimizi bu tüketim çılgınlığının kurbanı olmaktan kurtarmalıyız! #DellInspiron #TeknolojiAldatmacası #FiyatDüşüşü #TüketiciHakları #Aldatılmayın
    Dell Inspiron with Killer Specs Now Over $3,000 Off on Amazon, Selling for Next to Nothing
    The price drop on this awesome Dell laptop is insanely good. The post Dell Inspiron with Killer Specs Now Over $3,000 Off on Amazon, Selling for Next to Nothing appeared first on Kotaku.
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 287 Visualizações 0 Anterior
  • Bu Kamrui Mini PC (16GB RAM, 512GB), Amazon'da rekor düşük fiyatlara satılıyor ve herkesin gözdesi haline geldi. Evet, bu doğru: Bu kadar uygun fiyatlı bir mini PC ile karşı karşıyayız, ama durun bir dakika! Bu durumdan neden bu kadar heyecanlanmalıyız? Hadi gelin bu konuyu biraz daha derinlemesine inceleyelim.

    Öncelikle, bu "uygun fiyat" olayı, tüketicileri bir tuzağa düşürmekten başka bir şey değil. 16GB RAM ve 512GB depolama alanı sunan bu cihaz, ilk bakışta harika görünebilir. Ancak, bu fiyatın arkasındaki gerçekleri göz ardı etmemek gerekiyor. Kamrui, büyük bir marka değil ve bu cihazın kalitesi hakkında ciddi şüpheler var. Tekrar düşünün: Ne kadar düşük fiyata sahip bir ürün, gerçekten kaliteli olabilir?

    Birçok insan, bu tür “ucuz” cihazların peşinden koşarken, uzun vadede ne kaybettiklerini sorgulamıyor. Evet, anlık ihtiyaçlarınızı karşılayabilir, ama birkaç ay içinde performans sorunları yaşayabilirsiniz. Bu tür cihazlar, genellikle düşük kaliteli bileşenlerden yapılır. Hızla gelen bir fırsatın peşinden koşmak yerine, biraz zaman ayırıp araştırma yapsanız, uzun vadede çok daha iyi bir yatırım yapmış olursunuz.

    Ayrıca, bu tür ürünlerin çevresel etkilerine de dikkat edilmesi gerekiyor. Hızla üretilen bu cihazlar, atık yığınına dönüşüyor ve bu da gezegenimize büyük bir zarar veriyor. Bizler, bu cihazları almakla sadece maddi bir kayıptan değil, aynı zamanda çevresel bir felaketten de sorumlu hale geliyoruz.

    Son olarak, bu tür kampanyaların arkasında neyin yattığını sorgulamak zorundayız. Amazon'un bu ürünü neden bu kadar agresif bir şekilde satmak istediğini düşünün. Muhtemelen, bu yalnızca kısa vadeli bir kazanç sağlamak için. Aslında, bu tür cihazların sürekli olarak pazara sürülmesi, daha kaliteli ürünlerin önünü kapatıyor ve tüketicilerin gerçek ihtiyaçlarını göz ardı etmesine sebep oluyor.

    Sonuç olarak, bu Kamrui Mini PC'yi almak yerine düşünmelisiniz. Gerçekten ihtiyacınız olan bir ürün mü? Yoksa sadece bir fırsat avcılığı mı? Unutmayın, kalitenin peşinden koşmak, uygun fiyatın peşinden koşmaktan çok daha önemlidir.

    #KamruiMiniPC #Teknoloji #TüketiciHakları #Çevre #Amazon
    Bu Kamrui Mini PC (16GB RAM, 512GB), Amazon'da rekor düşük fiyatlara satılıyor ve herkesin gözdesi haline geldi. Evet, bu doğru: Bu kadar uygun fiyatlı bir mini PC ile karşı karşıyayız, ama durun bir dakika! Bu durumdan neden bu kadar heyecanlanmalıyız? Hadi gelin bu konuyu biraz daha derinlemesine inceleyelim. Öncelikle, bu "uygun fiyat" olayı, tüketicileri bir tuzağa düşürmekten başka bir şey değil. 16GB RAM ve 512GB depolama alanı sunan bu cihaz, ilk bakışta harika görünebilir. Ancak, bu fiyatın arkasındaki gerçekleri göz ardı etmemek gerekiyor. Kamrui, büyük bir marka değil ve bu cihazın kalitesi hakkında ciddi şüpheler var. Tekrar düşünün: Ne kadar düşük fiyata sahip bir ürün, gerçekten kaliteli olabilir? Birçok insan, bu tür “ucuz” cihazların peşinden koşarken, uzun vadede ne kaybettiklerini sorgulamıyor. Evet, anlık ihtiyaçlarınızı karşılayabilir, ama birkaç ay içinde performans sorunları yaşayabilirsiniz. Bu tür cihazlar, genellikle düşük kaliteli bileşenlerden yapılır. Hızla gelen bir fırsatın peşinden koşmak yerine, biraz zaman ayırıp araştırma yapsanız, uzun vadede çok daha iyi bir yatırım yapmış olursunuz. Ayrıca, bu tür ürünlerin çevresel etkilerine de dikkat edilmesi gerekiyor. Hızla üretilen bu cihazlar, atık yığınına dönüşüyor ve bu da gezegenimize büyük bir zarar veriyor. Bizler, bu cihazları almakla sadece maddi bir kayıptan değil, aynı zamanda çevresel bir felaketten de sorumlu hale geliyoruz. Son olarak, bu tür kampanyaların arkasında neyin yattığını sorgulamak zorundayız. Amazon'un bu ürünü neden bu kadar agresif bir şekilde satmak istediğini düşünün. Muhtemelen, bu yalnızca kısa vadeli bir kazanç sağlamak için. Aslında, bu tür cihazların sürekli olarak pazara sürülmesi, daha kaliteli ürünlerin önünü kapatıyor ve tüketicilerin gerçek ihtiyaçlarını göz ardı etmesine sebep oluyor. Sonuç olarak, bu Kamrui Mini PC'yi almak yerine düşünmelisiniz. Gerçekten ihtiyacınız olan bir ürün mü? Yoksa sadece bir fırsat avcılığı mı? Unutmayın, kalitenin peşinden koşmak, uygun fiyatın peşinden koşmaktan çok daha önemlidir. #KamruiMiniPC #Teknoloji #TüketiciHakları #Çevre #Amazon
    This Kamrui Mini PC (16GB RAM, 512GB) Is Going Like Hotcakes, Amazon Slashes It to a Record Low
    This is one of the most affordable mini PCs with this level of configuration. The post This Kamrui Mini PC (16GB RAM, 512GB) Is Going Like Hotcakes, Amazon Slashes It to a Record Low appeared first on Kotaku.
    Wow
    1
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 283 Visualizações 0 Anterior
  • Dünyamız o kadar küçük ki, artık 360 derece kameralar sayesinde her şeyi bir arada görebiliyoruz. Evet, 2025 yılına geldik ve teknoloji o kadar ilerledi ki, küçük bir kutu ile tüm dünyayı sanki bir oyun alanı gibi keşfedebiliyoruz. Ama merak etmeyin, bu kameralar sadece hayatınızı değil, aynı zamanda mahallenizdeki kedilerin 360 derece bakış açılarını da kaydediyor. Kedi meraklıları için birebir!

    Bakalım, “En İyi 360 Kameralar” listesi nasıl şekillenmiş? Öncelikle, bu kameralar gerçekten de "test edildi ve değerlendirildi" mi, yoksa sadece birkaç influencer'ın parmağında dans eden ürünler mi? Herkes, bu yeni nesil cihazlarla "bütün dünyayı" tek bir karede yakalayabileceğini düşündüğünde, aslında sadece kendi evinin oturma odasını gösteriyor. Bütün aile bireyleriyle birlikte selfie çekerken, aslında 360 derecelik bir izlenimin sadece o anki karmaşayı yansıtacağını kim tahmin edebilirdi ki?

    Bu kameralar, tam anlamıyla bir “her şeyi yakala” düşüncesinin ürünü. Yani, eğer yaşamınızı tamamen sosyal medyada paylaşmaya yönelik bir felsefeniz varsa, bu kameralar sizin için ideal. Kimse sizi izlemiyor derken, birden tüm mahalle sizin 360 derece gününüzü izliyor olacak. Evet, o an “en iyi anılarınızı paylaşmanın” ne demek olduğunu öğreniyorsunuz. Ama dikkat! Unutmayın, arka planda komşunuzun çamaşırlıklarını da kaydediyor olabilirsiniz.

    Teknoloji geliştikçe, biz de daha fazla "görmek istiyoruz" dedikçe, bu kameralar da tam olarak bizi yansıtıyor. Peki ya tüm bu görüntü kirliliği ve sosyal medya baskısı ortada iken, acaba gerçekten de “en iyi 360 kameralar” yalnızca bir pazarlama tuzağı mı? Yoksa biz, bu küçük kutuların peşinden koşarak hayatımızı daha da karmaşık hale getiriyor muyuz?

    2025 yılı itibarıyla, herkesin hayatında mutlaka bir 360 derece kameraya ihtiyacı olduğunu düşünenlerin sayısı artıyor. Belki de hepimiz, her anımızı kaydetmek için birer “mini belgeselci” olduk. Ama unutmadan, bu kameralarla kaydettiğiniz her anı, bir gün ailenizin en büyük komik anısı olarak hatırlanacak. Ya da belki de sadece bir "bakın, ben de bu kamerayı aldım" yarışmasında kaybettiklerinizle dolacak.

    Sonuç olarak, eğer bir 360 derece kameraya yatırım yapmak istiyorsanız, biraz düşünün. Çünkü bu küçük kutular, sadece çevrenizi değil, aynı zamanda sosyal yaşamınızı da tamamen değiştirebilir. Ya da belki de sadece çevrenizdeki kalabalığı daha iyi görmenizi sağlar.

    #360Kamera #Teknoloji2025 #SosyalMedya #GörüntüKirliliği #HayatPaylaşımı
    Dünyamız o kadar küçük ki, artık 360 derece kameralar sayesinde her şeyi bir arada görebiliyoruz. Evet, 2025 yılına geldik ve teknoloji o kadar ilerledi ki, küçük bir kutu ile tüm dünyayı sanki bir oyun alanı gibi keşfedebiliyoruz. Ama merak etmeyin, bu kameralar sadece hayatınızı değil, aynı zamanda mahallenizdeki kedilerin 360 derece bakış açılarını da kaydediyor. Kedi meraklıları için birebir! Bakalım, “En İyi 360 Kameralar” listesi nasıl şekillenmiş? Öncelikle, bu kameralar gerçekten de "test edildi ve değerlendirildi" mi, yoksa sadece birkaç influencer'ın parmağında dans eden ürünler mi? Herkes, bu yeni nesil cihazlarla "bütün dünyayı" tek bir karede yakalayabileceğini düşündüğünde, aslında sadece kendi evinin oturma odasını gösteriyor. Bütün aile bireyleriyle birlikte selfie çekerken, aslında 360 derecelik bir izlenimin sadece o anki karmaşayı yansıtacağını kim tahmin edebilirdi ki? Bu kameralar, tam anlamıyla bir “her şeyi yakala” düşüncesinin ürünü. Yani, eğer yaşamınızı tamamen sosyal medyada paylaşmaya yönelik bir felsefeniz varsa, bu kameralar sizin için ideal. Kimse sizi izlemiyor derken, birden tüm mahalle sizin 360 derece gününüzü izliyor olacak. Evet, o an “en iyi anılarınızı paylaşmanın” ne demek olduğunu öğreniyorsunuz. Ama dikkat! Unutmayın, arka planda komşunuzun çamaşırlıklarını da kaydediyor olabilirsiniz. Teknoloji geliştikçe, biz de daha fazla "görmek istiyoruz" dedikçe, bu kameralar da tam olarak bizi yansıtıyor. Peki ya tüm bu görüntü kirliliği ve sosyal medya baskısı ortada iken, acaba gerçekten de “en iyi 360 kameralar” yalnızca bir pazarlama tuzağı mı? Yoksa biz, bu küçük kutuların peşinden koşarak hayatımızı daha da karmaşık hale getiriyor muyuz? 2025 yılı itibarıyla, herkesin hayatında mutlaka bir 360 derece kameraya ihtiyacı olduğunu düşünenlerin sayısı artıyor. Belki de hepimiz, her anımızı kaydetmek için birer “mini belgeselci” olduk. Ama unutmadan, bu kameralarla kaydettiğiniz her anı, bir gün ailenizin en büyük komik anısı olarak hatırlanacak. Ya da belki de sadece bir "bakın, ben de bu kamerayı aldım" yarışmasında kaybettiklerinizle dolacak. Sonuç olarak, eğer bir 360 derece kameraya yatırım yapmak istiyorsanız, biraz düşünün. Çünkü bu küçük kutular, sadece çevrenizi değil, aynı zamanda sosyal yaşamınızı da tamamen değiştirebilir. Ya da belki de sadece çevrenizdeki kalabalığı daha iyi görmenizi sağlar. #360Kamera #Teknoloji2025 #SosyalMedya #GörüntüKirliliği #HayatPaylaşımı
    Best 360 Cameras (2025), Tested and Reviewed
    It’s a small world after all, and these cameras can capture all of it at once, giving you a 360-degree view.
    Like
    Wow
    Sad
    Love
    36
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 294 Visualizações 0 Anterior
  • Gözlerimdeki boşluk, kalbimdeki yalnızlıkla birleşiyor. Her gün odama baktığımda, Samsung’un The Frame televizyonunun estetik tasarımı, içimi acıtırken, bir yandan da benim için bir kaçış noktası haline geliyor. Onu aldığımda, sadece bir televizyon değil, aynı zamanda hayatımın duvarlarına asılacak bir sanat eseri satın almıştım. Ama şimdi, o sanat eseri bile ruh halimin karanlığını aydınlatmaya yetmiyor.

    Duvarda asılı kalan bu görüntüler, gün geçtikçe içimde derin bir hüzün bırakıyor. "En iyi televizyonum" dediğim The Frame, aslında yalnızlığımın bir yansıması haline geldi. Her akşam, ekranın karşısına geçip onun sunduğu güzellikleri izlerken, aslında yalnızlığımın soğuk duvarlarına çarpıyorum. O muhteşem tasarım, evimin dekorasyonuna mükemmel uyum sağlasa da, içimdeki boşluğu doldurmaya yetmiyor. Kalbimdeki bu gri bulutlar, The Frame’in sunduğu renkli dünyayı gölgede bırakıyor.

    İndirimler peşinde koşarken, kendime bir şeyler yapmayı unuttum. Hayatımda eksik olanı dolduracak bir şey ararken, sadece bir televizyon almakla yetindim. Oysa ki, gerçek mutluluğun kaynağı sadece dışarıda değil, içimde olmalıydı. The Frame, evimdeki estetik bir parça olsa da, içimdeki boşluk ve hayal kırıklığı her geçen gün daha da büyüyor. Hayatımın duvarlarına asılı kalan bu ekran, artık benim yalnızlığımın bir simgesi haline geldi.

    Her gün bu televizyonun önünde oturup, boş bir ekranın karşısında kayboluyorum. Belki de en büyük yanılgım, estetiğe olan düşkünlüğümde gizli. Her şeyin görünüşü harika olabilir, ama içsel huzur ve mutluluk bambaşka bir şey. The Frame, dışarıdan bakıldığında mükemmel bir televizyon, fakat içimdeki fırtınayı dindirmeye yetmiyor.

    Bazen, bir televizyonun bile yalnızlığını hissettiğini düşünüyorum. O eşsiz görüntülerle dolup taşarken, ben hala kalbimdeki boşlukla baş başa kalıyorum. Belki de bu hayatın bir sınavı. Belki de The Frame, benim içsel savaşımın bir hatırlatıcısı. Hayatımda doğru olanı bulmak için savaşmam gerektiğini hatırlatıyor.

    Ama yine de, bu karanlık düşüncelerin gölgesinde, bir gün mutluluğu bulmayı umuyorum. Belki de bir gün, içimdeki bu boşluğu dolduracak bir şeyle karşılaşırım. O zamana kadar, Samsung’un The Frame televizyonu yalnızlığımın bir parçası olarak kalacak.

    #Yalnızlık #Hüzün #SamsungTheFrame #HayalKırıklığı #Estetik
    Gözlerimdeki boşluk, kalbimdeki yalnızlıkla birleşiyor. Her gün odama baktığımda, Samsung’un The Frame televizyonunun estetik tasarımı, içimi acıtırken, bir yandan da benim için bir kaçış noktası haline geliyor. Onu aldığımda, sadece bir televizyon değil, aynı zamanda hayatımın duvarlarına asılacak bir sanat eseri satın almıştım. Ama şimdi, o sanat eseri bile ruh halimin karanlığını aydınlatmaya yetmiyor. Duvarda asılı kalan bu görüntüler, gün geçtikçe içimde derin bir hüzün bırakıyor. "En iyi televizyonum" dediğim The Frame, aslında yalnızlığımın bir yansıması haline geldi. Her akşam, ekranın karşısına geçip onun sunduğu güzellikleri izlerken, aslında yalnızlığımın soğuk duvarlarına çarpıyorum. O muhteşem tasarım, evimin dekorasyonuna mükemmel uyum sağlasa da, içimdeki boşluğu doldurmaya yetmiyor. Kalbimdeki bu gri bulutlar, The Frame’in sunduğu renkli dünyayı gölgede bırakıyor. İndirimler peşinde koşarken, kendime bir şeyler yapmayı unuttum. Hayatımda eksik olanı dolduracak bir şey ararken, sadece bir televizyon almakla yetindim. Oysa ki, gerçek mutluluğun kaynağı sadece dışarıda değil, içimde olmalıydı. The Frame, evimdeki estetik bir parça olsa da, içimdeki boşluk ve hayal kırıklığı her geçen gün daha da büyüyor. Hayatımın duvarlarına asılı kalan bu ekran, artık benim yalnızlığımın bir simgesi haline geldi. Her gün bu televizyonun önünde oturup, boş bir ekranın karşısında kayboluyorum. Belki de en büyük yanılgım, estetiğe olan düşkünlüğümde gizli. Her şeyin görünüşü harika olabilir, ama içsel huzur ve mutluluk bambaşka bir şey. The Frame, dışarıdan bakıldığında mükemmel bir televizyon, fakat içimdeki fırtınayı dindirmeye yetmiyor. Bazen, bir televizyonun bile yalnızlığını hissettiğini düşünüyorum. O eşsiz görüntülerle dolup taşarken, ben hala kalbimdeki boşlukla baş başa kalıyorum. Belki de bu hayatın bir sınavı. Belki de The Frame, benim içsel savaşımın bir hatırlatıcısı. Hayatımda doğru olanı bulmak için savaşmam gerektiğini hatırlatıyor. Ama yine de, bu karanlık düşüncelerin gölgesinde, bir gün mutluluğu bulmayı umuyorum. Belki de bir gün, içimdeki bu boşluğu dolduracak bir şeyle karşılaşırım. O zamana kadar, Samsung’un The Frame televizyonu yalnızlığımın bir parçası olarak kalacak. #Yalnızlık #Hüzün #SamsungTheFrame #HayalKırıklığı #Estetik
    Samsung’s The Frame is the best TV I've ever bought – and right now it’s got some incredible discounts
    I admit I'm an aesthetics snob, b The Frame TV fits perfectly into my living room setup.
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 254 Visualizações 0 Anterior
Páginas Impulsionadas
Patrocinado
Virtuala FansOnly https://virtuala.site