• [Link to Windows]

    Microsoftov Link to Windows za Android uskoro dobiva korisnu novu funkciju – mogućnost daljinskog zaključavanja računala direktno s pametnog telefona. Prema pisanju Windows Centrala, značajka se trenutno postupno uvodi s verzijom 1.25071.165, pa još nije dostupna svim korisnicima.

    Dosad su Android korisnici mogli konfigurirati automatsko zaključavanje svog Windows računala pomoću Bluetooth veze – čim se telefon udalji, PC se zaključa. No, ta je funkcionalnost ovisila o fizičkoj blizini i uključenom proximity sustavu. Novi dodatak omogućuje ručno zaključavanje računala s bilo koje lokacije – čak i ako ste kilometrima daleko.

    Dovoljno je otvoriti Link to Windows aplikaciju na telefonu i dodirnuti novu opciju “Lock PC”. Računalo se trenutačno zaključava bez dodatne potvrde, a aplikacija automatski prekida povezanost između telefona i računala. Tek kad se korisnik ponovno prijavi na računalo, veza se može uspostaviti – što dodaje sloj sigurnosti u slučaju krađe uređaja ili neovlaštenog pristupa.

    Uz daljinsko zaključavanje, nova verzija donosi i sinkronizaciju međuspremnika (clipboarda) između uređaja. To znači da sve što kopirate na računalu (tekst, linkovi, itd.) možete odmah zalijepiti na Android telefonu i obrnuto – funkcionalnost koju Apple korisnici koriste već godinama kroz Universal Clipboard.

    Ažuriranje također omogućuje pregled svih nedavno dijeljenih datoteka i fotografija s računala, slanje novih datoteka s Androida prema računalu, kao i bežično castanje zaslona telefona na PC – funkcije koje su dosad bile ograničene na Phone Link aplikaciju na samom Windowsu.

    Sve ove nadogradnje dodatno učvršćuju Microsoftovu strategiju spajanja desktopa i mobilnog iskustva u jednu cjelinu, bez potrebe za kablovima, mailovima i vanjskim servisima. Aplikacija Link to Windows do sada je preuzeta više od milijardu puta putem Google Playa i ima prosječnu ocjenu 4.2 zvjezdice, što govori o velikoj korisničkoj bazi i općem zadovoljstvu.

    I dok postoje i treće strane koje nude slične funkcije, mnogi korisnici biraju Microsoftovu službenu aplikaciju zbog sigurnosti, stabilnosti i dublje integracije sa samim Windowsom.

    IZVOR
    https://www.windowscentral.com/microsoft/windows-11/you-can-now-lock-your-windows-11-pc-from-your-android-phone-and-its-all-thanks-to-microsofts-excellent-phone-link-tool
    [Link to Windows] Microsoftov Link to Windows za Android uskoro dobiva korisnu novu funkciju – mogućnost daljinskog zaključavanja računala direktno s pametnog telefona. Prema pisanju Windows Centrala, značajka se trenutno postupno uvodi s verzijom 1.25071.165, pa još nije dostupna svim korisnicima. Dosad su Android korisnici mogli konfigurirati automatsko zaključavanje svog Windows računala pomoću Bluetooth veze – čim se telefon udalji, PC se zaključa. No, ta je funkcionalnost ovisila o fizičkoj blizini i uključenom proximity sustavu. Novi dodatak omogućuje ručno zaključavanje računala s bilo koje lokacije – čak i ako ste kilometrima daleko. Dovoljno je otvoriti Link to Windows aplikaciju na telefonu i dodirnuti novu opciju “Lock PC”. Računalo se trenutačno zaključava bez dodatne potvrde, a aplikacija automatski prekida povezanost između telefona i računala. Tek kad se korisnik ponovno prijavi na računalo, veza se može uspostaviti – što dodaje sloj sigurnosti u slučaju krađe uređaja ili neovlaštenog pristupa. Uz daljinsko zaključavanje, nova verzija donosi i sinkronizaciju međuspremnika (clipboarda) između uređaja. To znači da sve što kopirate na računalu (tekst, linkovi, itd.) možete odmah zalijepiti na Android telefonu i obrnuto – funkcionalnost koju Apple korisnici koriste već godinama kroz Universal Clipboard. Ažuriranje također omogućuje pregled svih nedavno dijeljenih datoteka i fotografija s računala, slanje novih datoteka s Androida prema računalu, kao i bežično castanje zaslona telefona na PC – funkcije koje su dosad bile ograničene na Phone Link aplikaciju na samom Windowsu. Sve ove nadogradnje dodatno učvršćuju Microsoftovu strategiju spajanja desktopa i mobilnog iskustva u jednu cjelinu, bez potrebe za kablovima, mailovima i vanjskim servisima. Aplikacija Link to Windows do sada je preuzeta više od milijardu puta putem Google Playa i ima prosječnu ocjenu 4.2 zvjezdice, što govori o velikoj korisničkoj bazi i općem zadovoljstvu. I dok postoje i treće strane koje nude slične funkcije, mnogi korisnici biraju Microsoftovu službenu aplikaciju zbog sigurnosti, stabilnosti i dublje integracije sa samim Windowsom. IZVOR 👇🔗 https://www.windowscentral.com/microsoft/windows-11/you-can-now-lock-your-windows-11-pc-from-your-android-phone-and-its-all-thanks-to-microsofts-excellent-phone-link-tool
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    120
    2 Comentários 0 Compartilhamentos 52 Visualizações 0 Anterior
  • PlayStation, bir kez daha oyuncuları hayal kırıklığına uğratmayı başardı! 2026'da PS5 ve PC için piyasaya sürülecek olan FlexStrike, Sony'nin ilk kablosuz arcade stick’i olarak tanıtıldı. Ancak, bu ürünün ardındaki düşünceyi sorgulamak durumundayız. Gerçekten de, bu kadar uzun bir süre beklemek zorunda mıyız? Üstelik bu kadar geç kalınan bir teknoloji için ne kadar para ödeyeceğiz?

    FlexStrike, daha önce Project Defiant olarak biliniyordu. Bu isim değişikliği, Sony'nin gerçekten bir yenilik sunacağını mı gösteriyor yoksa sadece pazarlama hilesi mi? Birçok oyuncu, bu tür ürünlerin aslında ne kadar gereksiz olduğunu biliyor. Bugün, oyuncuların ihtiyaçları ve beklentileri tamamen farklı. Artık birçok kişi, rahatlığı ve kolay kullanımı öncelikli olarak tercih ediyor. Ancak Sony, hala eski yöntemlerle yola devam etmeyi tercih ediyor.

    Kablosuz bir arcade stick tasarlamak güzel bir fikir olabilir, ancak bu ürünün ne kadar işlevsel olacağı konusunda ciddi şüphelerim var. Geçmişte yaşanan birçok kablosuz ürünün zamanla bağlantı sorunları yaşadığı düşünülürse, FlexStrike'ın da benzer sorunlar yaşaması kaçınılmaz gibi görünüyor. Özellikle de rekabetçi oyunlarda, gecikme ve bağlantı kopmaları kabul edilemez.

    Sony, bu ürünün piyasaya sürülmesi için 2026'ya kadar beklemeyi nasıl düşünür? Teknoloji dünyası hızla ilerliyor ve 2026'da FlexStrike gibi bir ürünle çıkmak, şirket için bir utanç kaynağı olabilir. Rakipler, çok daha yenilikçi ve kullanıcı dostu ürünler sunarken, Sony'nin bu kadar geç kalması kabul edilemez.

    Ve tabii ki, fiyatlandırma konusu. Sony, her zaman olduğu gibi bu ürünü de astronomik bir fiyata satacak. Kullanıcıların parasıyla oynarken, bu ürünün gerçekten değerli olup olmadığını düşünmeleri gerek. Oyun dünyasında, oyuncuların zaten sıkıntı çektiği bir dönemden geçiyoruz. Bu kadar büyük bir şirketin, bu durumu göz ardı etmesi skandal!

    Özellikle de PlayStation oyuncuları, daha iyi bir deneyim ve daha uygun fiyatlar beklerken, böyle bir ürünle karşılaşmak hayal kırıklığı yaratıyor. Sony, artık kullanıcılarının sesine kulak vermeli ve gerçek anlamda yenilikçi ürünler sunmalıdır. Yoksa FlexStrike, sadece bir başka başarısız deneme olarak kalacak.

    #PlayStation #FlexStrike #OyunTeknolojisi #KablosuzStick #OyunDünyası
    PlayStation, bir kez daha oyuncuları hayal kırıklığına uğratmayı başardı! 2026'da PS5 ve PC için piyasaya sürülecek olan FlexStrike, Sony'nin ilk kablosuz arcade stick’i olarak tanıtıldı. Ancak, bu ürünün ardındaki düşünceyi sorgulamak durumundayız. Gerçekten de, bu kadar uzun bir süre beklemek zorunda mıyız? Üstelik bu kadar geç kalınan bir teknoloji için ne kadar para ödeyeceğiz? FlexStrike, daha önce Project Defiant olarak biliniyordu. Bu isim değişikliği, Sony'nin gerçekten bir yenilik sunacağını mı gösteriyor yoksa sadece pazarlama hilesi mi? Birçok oyuncu, bu tür ürünlerin aslında ne kadar gereksiz olduğunu biliyor. Bugün, oyuncuların ihtiyaçları ve beklentileri tamamen farklı. Artık birçok kişi, rahatlığı ve kolay kullanımı öncelikli olarak tercih ediyor. Ancak Sony, hala eski yöntemlerle yola devam etmeyi tercih ediyor. Kablosuz bir arcade stick tasarlamak güzel bir fikir olabilir, ancak bu ürünün ne kadar işlevsel olacağı konusunda ciddi şüphelerim var. Geçmişte yaşanan birçok kablosuz ürünün zamanla bağlantı sorunları yaşadığı düşünülürse, FlexStrike'ın da benzer sorunlar yaşaması kaçınılmaz gibi görünüyor. Özellikle de rekabetçi oyunlarda, gecikme ve bağlantı kopmaları kabul edilemez. Sony, bu ürünün piyasaya sürülmesi için 2026'ya kadar beklemeyi nasıl düşünür? Teknoloji dünyası hızla ilerliyor ve 2026'da FlexStrike gibi bir ürünle çıkmak, şirket için bir utanç kaynağı olabilir. Rakipler, çok daha yenilikçi ve kullanıcı dostu ürünler sunarken, Sony'nin bu kadar geç kalması kabul edilemez. Ve tabii ki, fiyatlandırma konusu. Sony, her zaman olduğu gibi bu ürünü de astronomik bir fiyata satacak. Kullanıcıların parasıyla oynarken, bu ürünün gerçekten değerli olup olmadığını düşünmeleri gerek. Oyun dünyasında, oyuncuların zaten sıkıntı çektiği bir dönemden geçiyoruz. Bu kadar büyük bir şirketin, bu durumu göz ardı etmesi skandal! Özellikle de PlayStation oyuncuları, daha iyi bir deneyim ve daha uygun fiyatlar beklerken, böyle bir ürünle karşılaşmak hayal kırıklığı yaratıyor. Sony, artık kullanıcılarının sesine kulak vermeli ve gerçek anlamda yenilikçi ürünler sunmalıdır. Yoksa FlexStrike, sadece bir başka başarısız deneme olarak kalacak. #PlayStation #FlexStrike #OyunTeknolojisi #KablosuzStick #OyunDünyası
    PlayStation officialise le FlexStrike, son tout premier stick arcade sans fil pour PS5 et PC prévu pour 2026
    ActuGaming.net PlayStation officialise le FlexStrike, son tout premier stick arcade sans fil pour PS5 et PC prévu pour 2026 Précédemment connu sous le nom de Project Defiant, Sony Interactive Entertainment a officiellement nommé « FlexStrike » [R
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    26
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 23 Visualizações 0 Anterior
  • Bir zamanlar, sıradan flüoresan lambaların parlak dünyasında, bir mucize doğuyor: İndüksiyon lambası! Evet, yanlış duymadınız. Artık kabloların esaretinde yaşamaya son! Teknoloji Connections'ın yeni videosunda, elektrik akımının görünmez dansıyla, aydınlatmanın geleceği neredeyse elini uzatıp “Merhaba” diyor.

    Tamam, şimdi bir an için düşünelim. Herkesin bildiği gibi, flüoresan lambalar zaten ışık saçan mucizelerdir. Ama neden sıradan bir flüoresan kullanıp da, teknolojinin en son harikasını denemeyelim ki? İndüksiyon lambası, kabloları unutturmuş. İlgimizi çekmeyi başarmış. Sonuçta, kabloları evrenin en büyük kötü karakteri olarak ilan etmek için ne kadar zamana ihtiyacınız var? Yani, sanki bir kablolama savaşı veriyoruz ve bu savaşta kazanan, kablosuz olan!

    Flüoresan aydınlatmanın “son şekli” olarak tanıtılan bu yeni icat, sanki bir bilim kurgu filminden fırlamış gibi. Işıkları açtığınızda, elinizi uzatmanıza bile gerek yok; bu lambalar sizin için kendi kendine ışık saçacak kadar bağımsız! Hatta belki de bir gün, ışık açıp kapamak için uzaktan kumanda kullanmamız gerekmeyecek. Evet, belki de hafif bir “Beyler, ben işimi kendim hallederim!” tavrı var bu lambalarda.

    Ancak, bu aydınlatma teknolojisinin yükselişi, sıradan flüoresan lambaların sonunu mu getiriyor? İndüksiyon lambaları, görünüşte basit bir inovasyonun parıltısı altında, aslında kablosuz hayatın getirdiği karmaşayı gizliyor olabilir mi? Kabloların yerini alan bu yeni aydınlatma şekli, evlerimizde bir devrim mi yaratacak yoksa sadece bir moda rüzgarı mı olacak?

    Bu lambaları desteklemek için pek çok sebep bulabilirsiniz; ama unutmamak gerekir ki, her ışık parıldarken gölge de peşini bırakmaz. Evet, belki de indüksiyon lambası hepimizi büyüleyecek ama flüoresan lambaların tarih sahnesinden çekişi, biraz hüzünlü bir veda gibi de görünüyor. Sanki bir zamanların popüler yıldızı, şimdi sadece geçmişte bir anı olarak kalacak.

    Sonuç olarak, indüksiyon lambalarının bu “son şekli”, teknoloji dünyasında bir devrim mi yoksa sadece bir geçiş dönemi mi? Bunu zaman gösterecek ama şimdilik, ışığın dansını izlemeye devam edeceğiz.

    #İndüksiyonLambası #Flüoresan #Teknoloji #Aydınlatma #Gelecek
    Bir zamanlar, sıradan flüoresan lambaların parlak dünyasında, bir mucize doğuyor: İndüksiyon lambası! Evet, yanlış duymadınız. Artık kabloların esaretinde yaşamaya son! Teknoloji Connections'ın yeni videosunda, elektrik akımının görünmez dansıyla, aydınlatmanın geleceği neredeyse elini uzatıp “Merhaba” diyor. Tamam, şimdi bir an için düşünelim. Herkesin bildiği gibi, flüoresan lambalar zaten ışık saçan mucizelerdir. Ama neden sıradan bir flüoresan kullanıp da, teknolojinin en son harikasını denemeyelim ki? İndüksiyon lambası, kabloları unutturmuş. İlgimizi çekmeyi başarmış. Sonuçta, kabloları evrenin en büyük kötü karakteri olarak ilan etmek için ne kadar zamana ihtiyacınız var? Yani, sanki bir kablolama savaşı veriyoruz ve bu savaşta kazanan, kablosuz olan! Flüoresan aydınlatmanın “son şekli” olarak tanıtılan bu yeni icat, sanki bir bilim kurgu filminden fırlamış gibi. Işıkları açtığınızda, elinizi uzatmanıza bile gerek yok; bu lambalar sizin için kendi kendine ışık saçacak kadar bağımsız! Hatta belki de bir gün, ışık açıp kapamak için uzaktan kumanda kullanmamız gerekmeyecek. Evet, belki de hafif bir “Beyler, ben işimi kendim hallederim!” tavrı var bu lambalarda. Ancak, bu aydınlatma teknolojisinin yükselişi, sıradan flüoresan lambaların sonunu mu getiriyor? İndüksiyon lambaları, görünüşte basit bir inovasyonun parıltısı altında, aslında kablosuz hayatın getirdiği karmaşayı gizliyor olabilir mi? Kabloların yerini alan bu yeni aydınlatma şekli, evlerimizde bir devrim mi yaratacak yoksa sadece bir moda rüzgarı mı olacak? Bu lambaları desteklemek için pek çok sebep bulabilirsiniz; ama unutmamak gerekir ki, her ışık parıldarken gölge de peşini bırakmaz. Evet, belki de indüksiyon lambası hepimizi büyüleyecek ama flüoresan lambaların tarih sahnesinden çekişi, biraz hüzünlü bir veda gibi de görünüyor. Sanki bir zamanların popüler yıldızı, şimdi sadece geçmişte bir anı olarak kalacak. Sonuç olarak, indüksiyon lambalarının bu “son şekli”, teknoloji dünyasında bir devrim mi yoksa sadece bir geçiş dönemi mi? Bunu zaman gösterecek ama şimdilik, ışığın dansını izlemeye devam edeceğiz. #İndüksiyonLambası #Flüoresan #Teknoloji #Aydınlatma #Gelecek
    An Induction Lamp Made on the Same Principle as Ordinary Fluorescent Lamp
    Over on YouTube, [Technology Connections] has a new video: Induction lamps: fluorescent lighting’s final form. This video is about a wireless fluorescent light which uses induction to transfer power from …read more
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    41
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 41 Visualizações 0 Anterior
  • Anker’in dizüstü bilgisayar güç bankası, Prime Day (2025) için indirimde! Evet, biliyoruz, tam da ihtiyaç duyduğunuz şey: her gün şarj etmeniz gereken bir ton cihazınız var ve bu yeni güç bankası sayesinde hayatınızın anlamını bulacaksınız! Artık telefonunuzun şarjı bitince "elveda dünya" demenize gerek kalmayacak.

    Düşünün bir kere, Anker’ın en iyi güç bankası ne kadar harika! İhtiyacınız olan her şeyi şarj edebiliyor! Bir zamanlar insanları bir araya getiren pil, şimdi bileşenlerinizi ayakta tutan bir süper kahraman haline geldi. Tabii ki, bu güç bankası sayesinde şarj etmek için dükkân dükkân dolaşmak zorunda kalmayacaksınız.

    Ama gerçekten, kim bu kadar şarj kablosuna ihtiyaç duyar ki? Bütün gün bilgisayarınızla çalışırken, akşamları da sosyal medya hesaplarınızı güncelleyip "Yaşadım, yaşadım" derken, bu devasa güç bankası yanınızda olmazsa, hayatın anlamı ne olur? O an, o kadar çok cihazınız var ki, hangisini önce şarj edeceğinizi bilemeyeceğiniz bir kabus yaşayacaksınız!

    "Prime Day" geldi çattı, ve indirimler kaçınılmaz! Anker, bu fırsatı kaçırmayın diyor! Ama bir düşünün, bu kadar indirim varken, acaba kimin cebine girecek? Şirketin mi, yoksa sizin mi? Hadi ama, her şey şişirilmiş fiyatlarla dolu, o yüzden gelin gerçekleri bir kenara bırakıp "indirim" hayalinin peşinden koşalım. Sanki bu güç bankası, hayatımızı kurtaracak bir teknoloji harikasıymış gibi gösteriyorlar! Aslında, belki de şarj aletleri, bir gün sizden daha akıllı hale gelecek.

    Unutmayın, gadget'larınızı beslemeyi unutmayın! Yoksa onları kaybedersiniz ve o zaman "Aman Tanrım, sosyal medya paylaşımlarım!" diye feryat edersiniz. Hayatınızı güç bankalarının etrafında döndürmeyi öğrenin. Çantanızda yer kaplaması için değil, adeta bir "yaşam kaynağı" gibi düşünün!

    Birçok şeyin üstünde durduğunuzda bile, bu güç bankası sizin için gerçekten bir "kurtarıcı" olabilir. Ama unutmayın, şarj aletiniz hayatınızı kurtarabilir, ama kalp kırıklığınıza çare olamaz. O yüzden, Anker’in dizüstü bilgisayar güç bankasını alın, ama kalbinizin şarjının dolu kalmasını da unutmayın!

    #Anker #PrimeDay #GüçBankası #Şarj #Teknoloji
    Anker’in dizüstü bilgisayar güç bankası, Prime Day (2025) için indirimde! Evet, biliyoruz, tam da ihtiyaç duyduğunuz şey: her gün şarj etmeniz gereken bir ton cihazınız var ve bu yeni güç bankası sayesinde hayatınızın anlamını bulacaksınız! Artık telefonunuzun şarjı bitince "elveda dünya" demenize gerek kalmayacak. Düşünün bir kere, Anker’ın en iyi güç bankası ne kadar harika! İhtiyacınız olan her şeyi şarj edebiliyor! Bir zamanlar insanları bir araya getiren pil, şimdi bileşenlerinizi ayakta tutan bir süper kahraman haline geldi. Tabii ki, bu güç bankası sayesinde şarj etmek için dükkân dükkân dolaşmak zorunda kalmayacaksınız. Ama gerçekten, kim bu kadar şarj kablosuna ihtiyaç duyar ki? Bütün gün bilgisayarınızla çalışırken, akşamları da sosyal medya hesaplarınızı güncelleyip "Yaşadım, yaşadım" derken, bu devasa güç bankası yanınızda olmazsa, hayatın anlamı ne olur? O an, o kadar çok cihazınız var ki, hangisini önce şarj edeceğinizi bilemeyeceğiniz bir kabus yaşayacaksınız! "Prime Day" geldi çattı, ve indirimler kaçınılmaz! Anker, bu fırsatı kaçırmayın diyor! Ama bir düşünün, bu kadar indirim varken, acaba kimin cebine girecek? Şirketin mi, yoksa sizin mi? Hadi ama, her şey şişirilmiş fiyatlarla dolu, o yüzden gelin gerçekleri bir kenara bırakıp "indirim" hayalinin peşinden koşalım. Sanki bu güç bankası, hayatımızı kurtaracak bir teknoloji harikasıymış gibi gösteriyorlar! Aslında, belki de şarj aletleri, bir gün sizden daha akıllı hale gelecek. Unutmayın, gadget'larınızı beslemeyi unutmayın! Yoksa onları kaybedersiniz ve o zaman "Aman Tanrım, sosyal medya paylaşımlarım!" diye feryat edersiniz. Hayatınızı güç bankalarının etrafında döndürmeyi öğrenin. Çantanızda yer kaplaması için değil, adeta bir "yaşam kaynağı" gibi düşünün! Birçok şeyin üstünde durduğunuzda bile, bu güç bankası sizin için gerçekten bir "kurtarıcı" olabilir. Ama unutmayın, şarj aletiniz hayatınızı kurtarabilir, ama kalp kırıklığınıza çare olamaz. O yüzden, Anker’in dizüstü bilgisayar güç bankasını alın, ama kalbinizin şarjının dolu kalmasını da unutmayın! #Anker #PrimeDay #GüçBankası #Şarj #Teknoloji
    Anker’s Laptop Power Bank Is on Sale Right Now for Prime Day (2025)
    Anker’s best power bank is on sale for Prime Day, and this portable charger can juice up all of your gadgets.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    56
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 23 Visualizações 0 Anterior
  • 2025’te doğru televizyonu seçmek için neye bakmalıyız? Quantum noktaları mı? HDR mı? Yoksa RGB karmaşası içinde kaybolup mu gideceğiz? Bilmiyorum ama sanırım en doğru seçim, hangi televizyonun en fazla bağlantı noktasına sahip olduğu! Çünkü biliyorsunuz, 4K UHD demek, “bir sürü kablo” demektir, değil mi?

    Hadi gelin, bu karmaşık dünyaya biraz ışık tutalım. Öncelikle, Quantum noktaları. Evet, bu terim, televizyon alırken sizin için çok önemli olacak. Ama merak etmeyin, Quantum noktalarının ne olduğunu kimse bilmiyor. Sadece bir arkadaşınızın size “benim televizyonum Quantum noktalı” demesi yeter, o an herkes saygı duymaya başlıyor!

    Sonra HDR geliyor. Yüksek Dinamik Aralık. Bunu duydunuz mu? Yani, televizyonunuzun daha iyi görüntü vermesi için daha fazla para harcamanız gerektiği anlamına geliyor. Ama sonuçta, en sevdiğiniz diziyi izlerken, gözlerinizin kamaşması da cabası!

    Şimdi de RGB’ye geçelim. Bu da çok önemli bir konu. Renkler, renkler ve daha fazla renk! Bir televizyon ya da monitör 16 milyon renk gösterebiliyorsa, kendinizi bir sanat galerisi gibi hissedebilirsiniz. Ama yine de, en çok hangi rengin sizin ruh halinize hitap ettiğini bilemezsiniz.

    Bağlantı noktaları! Ha! İşte burası işin can alıcı noktası. Hangi cihazı bağlayacaksınız? Bilgisayar mı? Oyun konsolu mu? Yoksa eski DVD player’ınızı mı? Her biri için ayrı bir bağlantı noktasına ihtiyacınız var ama sonuçta, bir tane bile kullanmıyor olabilirsiniz. Çünkü kimse DVD izlemiyor artık!

    Son olarak, televizyonun dizaynı. Ne kadar ince, o kadar iyi. Evet, televizyonunuzu duvara asacak mısınız? Yoksa onu yerle bir eden çocuklarınıza karşı korumak için üstünde bir kalkan gibi mi kullanacaksınız?

    Sonuç olarak, 2025’te doğru televizyonu seçmek, aslında bir hayat mücadelesi. Quantum noktaları, HDR ve RGB karmaşası arasında kaybolmamak için iyi bir yol haritasına ihtiyacınız var. Yoksa, sonunda en basit eylem olan televizyon izlemeyi bile karmaşık hale getirebilirsiniz.

    #Televizyon #QuantumNoktaları #HDR #RGB #4KUHD
    2025’te doğru televizyonu seçmek için neye bakmalıyız? Quantum noktaları mı? HDR mı? Yoksa RGB karmaşası içinde kaybolup mu gideceğiz? Bilmiyorum ama sanırım en doğru seçim, hangi televizyonun en fazla bağlantı noktasına sahip olduğu! Çünkü biliyorsunuz, 4K UHD demek, “bir sürü kablo” demektir, değil mi? Hadi gelin, bu karmaşık dünyaya biraz ışık tutalım. Öncelikle, Quantum noktaları. Evet, bu terim, televizyon alırken sizin için çok önemli olacak. Ama merak etmeyin, Quantum noktalarının ne olduğunu kimse bilmiyor. Sadece bir arkadaşınızın size “benim televizyonum Quantum noktalı” demesi yeter, o an herkes saygı duymaya başlıyor! Sonra HDR geliyor. Yüksek Dinamik Aralık. Bunu duydunuz mu? Yani, televizyonunuzun daha iyi görüntü vermesi için daha fazla para harcamanız gerektiği anlamına geliyor. Ama sonuçta, en sevdiğiniz diziyi izlerken, gözlerinizin kamaşması da cabası! Şimdi de RGB’ye geçelim. Bu da çok önemli bir konu. Renkler, renkler ve daha fazla renk! Bir televizyon ya da monitör 16 milyon renk gösterebiliyorsa, kendinizi bir sanat galerisi gibi hissedebilirsiniz. Ama yine de, en çok hangi rengin sizin ruh halinize hitap ettiğini bilemezsiniz. Bağlantı noktaları! Ha! İşte burası işin can alıcı noktası. Hangi cihazı bağlayacaksınız? Bilgisayar mı? Oyun konsolu mu? Yoksa eski DVD player’ınızı mı? Her biri için ayrı bir bağlantı noktasına ihtiyacınız var ama sonuçta, bir tane bile kullanmıyor olabilirsiniz. Çünkü kimse DVD izlemiyor artık! Son olarak, televizyonun dizaynı. Ne kadar ince, o kadar iyi. Evet, televizyonunuzu duvara asacak mısınız? Yoksa onu yerle bir eden çocuklarınıza karşı korumak için üstünde bir kalkan gibi mi kullanacaksınız? Sonuç olarak, 2025’te doğru televizyonu seçmek, aslında bir hayat mücadelesi. Quantum noktaları, HDR ve RGB karmaşası arasında kaybolmamak için iyi bir yol haritasına ihtiyacınız var. Yoksa, sonunda en basit eylem olan televizyon izlemeyi bile karmaşık hale getirebilirsiniz. #Televizyon #QuantumNoktaları #HDR #RGB #4KUHD
    How to Choose the Right TV: Quantum Dots, HDR, RGB, and More in 2025
    How many ports do you need? What does 4K UHD even mean? Here’s everything you need to know.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    37
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 11 Visualizações 0 Anterior
  • Bazen hayat, içimizi burkan bir hüzünle dolup taşar. Belki de en büyük acı, yalnızlık duygusunun kalbimizi sarmasıdır. Her bir iletişim aracının köşesinde, kaybolmuş duygularımızın yankıları vardır. Video kablosu gibi, aslında sıradan olan şeylerin bile içimizdeki derin duyguları iletme gücüne sahip olduğunu fark ediyorum. Ancak, bu iletiler çoğu zaman yalnızca sessiz çığlıklar olarak kalıyor.

    Hayat, bazen bir kablo gibi hissediyor. Dışarıdan bakıldığında işlevsel ve sıradan, ama aslında içindeki acı dolu duyguları taşımaktan başka bir işe yaramıyor. TEMPEST-LoRa gibi karmaşık bir sistemin arkasındaki basit kablolar, bizleri birbirimizle birleştirecek olan en küçük umut ışığı olabilir. Ancak, bu umudun bile bazen kaybolduğunu, sönmeye yüz tuttuğunu görmek içimi acıtıyor.

    Geçmişte, o kablonun ilettiği verilerin, neşeli anılar ve sıcak gülümsemelerle dolup taştığını hayal ederdim. Ama şimdi, yalnızca soğuk bir bağlantı ve kaybolmuş bir ses olarak kalıyor. Hüzün, kablolar arasında kaybolmuş bir sinyal gibi, belki de hiçbir zaman geri dönmeyecek.

    Her gün, bu yalnızlığın ağırlığını taşıyarak uyanıyorum. Etrafımda sesler var, ama duyduğum tek şey içimdeki boşluğun yankısı. Belki de en zor olanı, sevdiklerimizle kurduğumuz bağlantıların, bir video kablosu gibi, bazen kopmasıdır. Her bir kopuk bağlantı, içimde yeni yaralar açıyor. Ve ben, bu yaraları sarmak için çırpındıkça, daha da derin bir yalnızlık hissediyorum.

    Gün geçtikçe, bu duygularla başa çıkmanın bir yolunu arıyorum. Video kablosu gibi, belki de içimdeki acıyı dışa vurmak için bir antene ihtiyaç var. Hayatın karmaşık sinyallerini çözmek, belki de yalnızca bir modülasyon meselesidir. Ama bu modülasyon bile, çoğu zaman yetersiz kalıyor.

    Yalnızlığın ortasında kaybolmuşken, bir gün bu duyguların da geçici olduğunu umuyorum. Ancak, o güne kadar içimdeki boşlukla yaşamayı öğrenmek zorundayım. Belki de bu, hayatın bana sunduğu bir ders. Ama her ders, biraz daha acı veriyor.

    #yalnızlık #hüzün #video #kablo #aşk
    Bazen hayat, içimizi burkan bir hüzünle dolup taşar. 🔴 Belki de en büyük acı, yalnızlık duygusunun kalbimizi sarmasıdır. Her bir iletişim aracının köşesinde, kaybolmuş duygularımızın yankıları vardır. Video kablosu gibi, aslında sıradan olan şeylerin bile içimizdeki derin duyguları iletme gücüne sahip olduğunu fark ediyorum. Ancak, bu iletiler çoğu zaman yalnızca sessiz çığlıklar olarak kalıyor. Hayat, bazen bir kablo gibi hissediyor. Dışarıdan bakıldığında işlevsel ve sıradan, ama aslında içindeki acı dolu duyguları taşımaktan başka bir işe yaramıyor. TEMPEST-LoRa gibi karmaşık bir sistemin arkasındaki basit kablolar, bizleri birbirimizle birleştirecek olan en küçük umut ışığı olabilir. Ancak, bu umudun bile bazen kaybolduğunu, sönmeye yüz tuttuğunu görmek içimi acıtıyor. Geçmişte, o kablonun ilettiği verilerin, neşeli anılar ve sıcak gülümsemelerle dolup taştığını hayal ederdim. Ama şimdi, yalnızca soğuk bir bağlantı ve kaybolmuş bir ses olarak kalıyor. Hüzün, kablolar arasında kaybolmuş bir sinyal gibi, belki de hiçbir zaman geri dönmeyecek. Her gün, bu yalnızlığın ağırlığını taşıyarak uyanıyorum. Etrafımda sesler var, ama duyduğum tek şey içimdeki boşluğun yankısı. Belki de en zor olanı, sevdiklerimizle kurduğumuz bağlantıların, bir video kablosu gibi, bazen kopmasıdır. 💔 Her bir kopuk bağlantı, içimde yeni yaralar açıyor. Ve ben, bu yaraları sarmak için çırpındıkça, daha da derin bir yalnızlık hissediyorum. Gün geçtikçe, bu duygularla başa çıkmanın bir yolunu arıyorum. Video kablosu gibi, belki de içimdeki acıyı dışa vurmak için bir antene ihtiyaç var. Hayatın karmaşık sinyallerini çözmek, belki de yalnızca bir modülasyon meselesidir. Ama bu modülasyon bile, çoğu zaman yetersiz kalıyor. Yalnızlığın ortasında kaybolmuşken, bir gün bu duyguların da geçici olduğunu umuyorum. Ancak, o güne kadar içimdeki boşlukla yaşamayı öğrenmek zorundayım. Belki de bu, hayatın bana sunduğu bir ders. Ama her ders, biraz daha acı veriyor. 😔 #yalnızlık #hüzün #video #kablo #aşk
    Video Cable Becomes Transmitter with TEMPEST-LoRa
    EFI from cables is something every ham loves to hate. What if you modulated, that, though, using an ordinary cable as an antenna? If you used something ubiquitous like a …read more
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    22
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 45 Visualizações 0 Anterior
Patrocinado
Virtuala FansOnly https://virtuala.site