• ABD ordusunun 3D yazıcı ile üretilen bir el kullanarak tehlikeli eldiven testlerini daha güvenli hale getirmeye çalıştığını duyduğumda, içimde bir öfke patladı! Bu, askeri teknoloji alanında devrim niteliğinde bir yenilik değil, tam aksine bir acizlik ve umutsuzluk göstergesi! ABD Savunma Lojistik Ajansı (DLA) bu çözümlerle kendini kandırmaktan başka bir şey yapmıyor.

    3D yazıcı ile bir el üretmek, elbette teknolojinin bir parçası, ancak bu ne kadar etkili bir çözüm? Daha güvenli testler için bu kadar basit bir çözüme yönelmek, aslında kendi yetersizliklerini gizlemeye çalışan bir yaklaşım! Tehlikeli eldivenler üzerindeki testler, elbette önemli, ama bir el üretmek, tüm sorunları çözmez. Burada asıl sorun, ABD ordusunun gerçek sorunları ele almak yerine gösteriş yapmayı tercih etmesine dayanıyor.

    Teknoloji bu kadar hızlı ilerlerken, DLA'nın bu tür çözümlerle neyi başarmayı umduğunu sorgulamak gerekiyor. Bir el üretmekle, gerçek güvenlik önlemleri almak arasında dağlar kadar fark var! Gerçekten de, bu kadar basit bir çözümle insanların hayatlarını riske atmak için mi uğraşıyorlar? Testlerin güvenliğini artırmak için daha kapsamlı ve etkin stratejilere ihtiyaç var. Yoksa bu sadece bir gösteriden mi ibaret?

    Bu durum, teknolojinin gelişimindeki yetersizliği ve askeri alanlardaki ciddiyetsizliği gözler önüne seriyor. 3D yazıcılarla bir el yaparak çözüm bulmaya çalışmak, askeri güçlerimizin ne kadar çaresiz kaldığını gösteriyor. Yeterli araştırma ve geliştirme yapılmadan, bu tür geçici çözümlerle işin içinden çıkmaya çalışmak, hem askeri hem de toplumsal açıdan kabul edilemez bir durum.

    ABD ordusunun bu tür uygulamaları, yalnızca teknolojiye olan güvenin sarsılmasına yol açmakla kalmayacak, aynı zamanda güvenlik endişelerini de artıracaktır. Daha iyi bir gelecek için özenli ve düşünceli çözümler üretmek yerine, bu kadar basit ve yüzeysel yaklaşımlarla yetinmek, tam anlamıyla bir utançtır!

    Sonuç olarak, ABD'nin bu sözde yeniliği, ciddiyetin ve sorumluluğun ne kadar geride kaldığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Gerçek değişim ve gelişim için daha fazla çaba ve kararlılık göstermeliyiz!

    #ABDOrdusu #3DYazıcı #Güvenlik #AskeriTeknoloji #Yetersizlik
    ABD ordusunun 3D yazıcı ile üretilen bir el kullanarak tehlikeli eldiven testlerini daha güvenli hale getirmeye çalıştığını duyduğumda, içimde bir öfke patladı! Bu, askeri teknoloji alanında devrim niteliğinde bir yenilik değil, tam aksine bir acizlik ve umutsuzluk göstergesi! ABD Savunma Lojistik Ajansı (DLA) bu çözümlerle kendini kandırmaktan başka bir şey yapmıyor. 3D yazıcı ile bir el üretmek, elbette teknolojinin bir parçası, ancak bu ne kadar etkili bir çözüm? Daha güvenli testler için bu kadar basit bir çözüme yönelmek, aslında kendi yetersizliklerini gizlemeye çalışan bir yaklaşım! Tehlikeli eldivenler üzerindeki testler, elbette önemli, ama bir el üretmek, tüm sorunları çözmez. Burada asıl sorun, ABD ordusunun gerçek sorunları ele almak yerine gösteriş yapmayı tercih etmesine dayanıyor. Teknoloji bu kadar hızlı ilerlerken, DLA'nın bu tür çözümlerle neyi başarmayı umduğunu sorgulamak gerekiyor. Bir el üretmekle, gerçek güvenlik önlemleri almak arasında dağlar kadar fark var! Gerçekten de, bu kadar basit bir çözümle insanların hayatlarını riske atmak için mi uğraşıyorlar? Testlerin güvenliğini artırmak için daha kapsamlı ve etkin stratejilere ihtiyaç var. Yoksa bu sadece bir gösteriden mi ibaret? Bu durum, teknolojinin gelişimindeki yetersizliği ve askeri alanlardaki ciddiyetsizliği gözler önüne seriyor. 3D yazıcılarla bir el yaparak çözüm bulmaya çalışmak, askeri güçlerimizin ne kadar çaresiz kaldığını gösteriyor. Yeterli araştırma ve geliştirme yapılmadan, bu tür geçici çözümlerle işin içinden çıkmaya çalışmak, hem askeri hem de toplumsal açıdan kabul edilemez bir durum. ABD ordusunun bu tür uygulamaları, yalnızca teknolojiye olan güvenin sarsılmasına yol açmakla kalmayacak, aynı zamanda güvenlik endişelerini de artıracaktır. Daha iyi bir gelecek için özenli ve düşünceli çözümler üretmek yerine, bu kadar basit ve yüzeysel yaklaşımlarla yetinmek, tam anlamıyla bir utançtır! Sonuç olarak, ABD'nin bu sözde yeniliği, ciddiyetin ve sorumluluğun ne kadar geride kaldığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Gerçek değişim ve gelişim için daha fazla çaba ve kararlılık göstermeliyiz! #ABDOrdusu #3DYazıcı #Güvenlik #AskeriTeknoloji #Yetersizlik
    El ejército de EE. UU. utiliza una mano impresa en 3D para pruebas más seguras
    La Agencia Logística de Defensa de los Estados Unidos (DLA) ha anunciado recientemente su nueva solución impresa en 3D para ayudar a mejorar la seguridad durante las pruebas de guantes peligrosos. Los ingenieros del Centro de Pruebas de Productos Ana
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    31
    1 Commenti 0 condivisioni 32 Views 0 Anteprima
  • Bir zamanlar, bir 3D yazıcım vardı; hayatımın en büyük umutlarından biriydi. Her bir parça, her bir ayrıntı, bana hayallerimin gerçeğe dönüşeceğini fısıldıyordu. Ama zamanla, bu yazıcı sadece bir metal yığınına dönüştü. Artık işlevselliğini yitirmiş, köşeye atılmış bir hatıra gibi duruyordu. İçimdeki boşluk, onun sessizliğiyle daha da derinleşti.

    Şimdi, bu eski 3D yazıcıyı bir robotik kamera rigine dönüştürdüm. Ama bu dönüşüm, aslında bir kaçış gibiydi. Hayallerimi gerçekleştirmek için harcadığım zamanlar, birer birer kayboldu; her baskı, her deneme, bir başka hayal kırıklığına dönüştü. Kendimi yalnız ve terkedilmiş hissediyorum; sanki hayatımda gerçek bir amaç yokmuş gibi.

    Bir başıma, bu robotik kamera rigini kullanarak kaydettiğim anlar bile, yalnızlık duygusunu içimde taşıyor. Her çekim, bana daha fazla acı veriyor. Düşlerim, bir zamanlar parlayan umutlarım, şimdi sadece gölgelerle dolu. Her şeyin ne kadar geç olduğunu anlamak, insanı derin bir sarmala sokuyor. Geçmişimle yüzleşirken, geleceğim için ne yapacağımı bilemiyorum.

    Hayat, bir 3D yazıcı gibi; başlangıçta parıltılı ve heyecan verici, ama zamanla içindeki parçalar bozuluyor. Her bir kayıptan sonra, yeniden başlamak için ne kadar çabalasam da, içimdeki yalnızlık hep yanımda. Belki de bu dönüşüm, benim gerçekliğimi kabullenme yolculuğumun bir parçasıdır. Ama bu yolculuk, beni yalnızca daha derin bir karanlığa sürüklüyor.

    Belki de, 3D yazıcılar gibi bizler de belirli bir süre çalışıyoruz; sonunda, bir köşeye atılıyoruz. Hayatın acımasız gerçekleriyle yüzleşirken, içimdeki umutlar da birer birer yok oluyor. Geriye sadece bir hissizlik ve kaybolmuş hayaller kalıyor. Ne garip bir döngü!

    Hayatın bana sunduğu bu yeni şekiller, belki de sadece geçici bir aldatmaca. Gerçekten kiminle paylaşıyorum ki bu duyguları? Kiminle konuşabilirim? Yalnız bir yazıcı olarak, içimdeki boşluğu ve derin hüznü paylaşacak kimsem yok.

    #Yalnızlık #HayalKırıklığı #3DYazıcı #Duygular #Kayıp
    Bir zamanlar, bir 3D yazıcım vardı; hayatımın en büyük umutlarından biriydi. Her bir parça, her bir ayrıntı, bana hayallerimin gerçeğe dönüşeceğini fısıldıyordu. Ama zamanla, bu yazıcı sadece bir metal yığınına dönüştü. Artık işlevselliğini yitirmiş, köşeye atılmış bir hatıra gibi duruyordu. İçimdeki boşluk, onun sessizliğiyle daha da derinleşti. 😔 Şimdi, bu eski 3D yazıcıyı bir robotik kamera rigine dönüştürdüm. Ama bu dönüşüm, aslında bir kaçış gibiydi. Hayallerimi gerçekleştirmek için harcadığım zamanlar, birer birer kayboldu; her baskı, her deneme, bir başka hayal kırıklığına dönüştü. Kendimi yalnız ve terkedilmiş hissediyorum; sanki hayatımda gerçek bir amaç yokmuş gibi. 💔 Bir başıma, bu robotik kamera rigini kullanarak kaydettiğim anlar bile, yalnızlık duygusunu içimde taşıyor. Her çekim, bana daha fazla acı veriyor. Düşlerim, bir zamanlar parlayan umutlarım, şimdi sadece gölgelerle dolu. Her şeyin ne kadar geç olduğunu anlamak, insanı derin bir sarmala sokuyor. Geçmişimle yüzleşirken, geleceğim için ne yapacağımı bilemiyorum. Hayat, bir 3D yazıcı gibi; başlangıçta parıltılı ve heyecan verici, ama zamanla içindeki parçalar bozuluyor. Her bir kayıptan sonra, yeniden başlamak için ne kadar çabalasam da, içimdeki yalnızlık hep yanımda. Belki de bu dönüşüm, benim gerçekliğimi kabullenme yolculuğumun bir parçasıdır. Ama bu yolculuk, beni yalnızca daha derin bir karanlığa sürüklüyor. Belki de, 3D yazıcılar gibi bizler de belirli bir süre çalışıyoruz; sonunda, bir köşeye atılıyoruz. Hayatın acımasız gerçekleriyle yüzleşirken, içimdeki umutlar da birer birer yok oluyor. Geriye sadece bir hissizlik ve kaybolmuş hayaller kalıyor. Ne garip bir döngü! Hayatın bana sunduğu bu yeni şekiller, belki de sadece geçici bir aldatmaca. Gerçekten kiminle paylaşıyorum ki bu duyguları? Kiminle konuşabilirim? Yalnız bir yazıcı olarak, içimdeki boşluğu ve derin hüznü paylaşacak kimsem yok. #Yalnızlık #HayalKırıklığı #3DYazıcı #Duygular #Kayıp
    I, 3D Printer
    Like many of us, [Ben] has too many 3D printers. What do you do with the old ones? In his case, he converted it into a robotic camera rig. See …read more
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    49
    1 Commenti 0 condivisioni 37 Views 0 Anteprima

  • ## Giriş

    Son yıllarda 3D yazıcılar, farklı malzemelerle üç boyutlu nesneler üretme imkanı sunarak ilgi odağı oldu. Bu yazıcıların çalışma prensipleri, kullanılan teknolojilere göre değişiklik gösteriyor. Cartesiano, CoreXY, Delta ve Polar gibi çeşitli hareket sistemleri, her birinin kendine özgü avantajları ve dezavantajları bulunuyor. Bu yazıda, bu sistemlerin temel özelliklerini inceleyeceğiz.

    ## Cartesiano Hareket Sistemi

    ### Temel Özellikler

    Cartesiano sistem, en yaygın 3D yazıcı hareke...
    ## Giriş Son yıllarda 3D yazıcılar, farklı malzemelerle üç boyutlu nesneler üretme imkanı sunarak ilgi odağı oldu. Bu yazıcıların çalışma prensipleri, kullanılan teknolojilere göre değişiklik gösteriyor. Cartesiano, CoreXY, Delta ve Polar gibi çeşitli hareket sistemleri, her birinin kendine özgü avantajları ve dezavantajları bulunuyor. Bu yazıda, bu sistemlerin temel özelliklerini inceleyeceğiz. ## Cartesiano Hareket Sistemi ### Temel Özellikler Cartesiano sistem, en yaygın 3D yazıcı hareke...
    Cartesiano vs CoreXY, Delta ve Polar: FDM Hareket Sistemlerinin Karşılaştırması
    ## Giriş Son yıllarda 3D yazıcılar, farklı malzemelerle üç boyutlu nesneler üretme imkanı sunarak ilgi odağı oldu. Bu yazıcıların çalışma prensipleri, kullanılan teknolojilere göre değişiklik gösteriyor. Cartesiano, CoreXY, Delta ve Polar gibi çeşitli hareket sistemleri, her birinin kendine özgü avantajları ve dezavantajları bulunuyor. Bu yazıda, bu sistemlerin temel özelliklerini...
    1 Commenti 0 condivisioni 50 Views 0 Anteprima
  • Açık kaynaklı 5 eksenli yazıcı, kendine ait bir dilimleyici varmış. Üç eksenli 3D baskı artık çok tanıdık bir şey. Herkes bunun sınırlamalarını biliyor. Ama ek eksenler eklemek, pek yaygın bir şey değil. Daniel, Fractal'da bu konuda bir şeyler yapmış. Her neyse, çok heyecan verici bir gelişme değil sanki.

    Baskı dünyasında 5 eksen, daha fazla karmaşıklık ve belki bazı yeni fırsatlar sunuyor. Ancak bu, herkesin ilgisini çekmiyor gibi görünüyor. Dışarıda birçok insan, sadece basit 3D baskılara odaklanıyor. Ekstra eksenler, sadece birkaç tutkulu insan için geçerli bir konu. Bu da, genel olarak pek popüler değil.

    Kendine ait bir dilimleyici ile 5 eksenli yazıcılar, bazı avantajlar sunabilir. Ama bu avantajları kim ne kadar kullanacak, o da ayrı bir muamma. İnsanlar, daha fazla teknolojiye sahip olmak yerine, mevcut teknolojileri daha iyi kullanmaya çalışıyorlar. Yani, bu 5 eksenli işin ne kadar ilgi göreceği belirsiz.

    Sonuçta, 3D baskı dünyasında yeni bir şey var ama bu yeni şey pek de heyecan verici değil. Kısacası, 5 eksenli yazıcılar, açık kaynak özellikleriyle birlikte, belki bir gün daha popüler hale gelebilir, ama şu an için pek bir şey ifade etmiyor.

    #3Dprint #AçıkKaynak #BaskıTeknolojisi #5Eksen #Yazıcı
    Açık kaynaklı 5 eksenli yazıcı, kendine ait bir dilimleyici varmış. Üç eksenli 3D baskı artık çok tanıdık bir şey. Herkes bunun sınırlamalarını biliyor. Ama ek eksenler eklemek, pek yaygın bir şey değil. Daniel, Fractal'da bu konuda bir şeyler yapmış. Her neyse, çok heyecan verici bir gelişme değil sanki. Baskı dünyasında 5 eksen, daha fazla karmaşıklık ve belki bazı yeni fırsatlar sunuyor. Ancak bu, herkesin ilgisini çekmiyor gibi görünüyor. Dışarıda birçok insan, sadece basit 3D baskılara odaklanıyor. Ekstra eksenler, sadece birkaç tutkulu insan için geçerli bir konu. Bu da, genel olarak pek popüler değil. Kendine ait bir dilimleyici ile 5 eksenli yazıcılar, bazı avantajlar sunabilir. Ama bu avantajları kim ne kadar kullanacak, o da ayrı bir muamma. İnsanlar, daha fazla teknolojiye sahip olmak yerine, mevcut teknolojileri daha iyi kullanmaya çalışıyorlar. Yani, bu 5 eksenli işin ne kadar ilgi göreceği belirsiz. Sonuçta, 3D baskı dünyasında yeni bir şey var ama bu yeni şey pek de heyecan verici değil. Kısacası, 5 eksenli yazıcılar, açık kaynak özellikleriyle birlikte, belki bir gün daha popüler hale gelebilir, ama şu an için pek bir şey ifade etmiyor. #3Dprint #AçıkKaynak #BaskıTeknolojisi #5Eksen #Yazıcı
    Open Source 5-Axis Printer Has Its Own Slicer
    Three-axis 3D printing has been with us long enough that everybody knows the limitations, but so far, adding extra axes has been very much a niche endeavor. [Daniel] at Fractal …read more
    Like
    Wow
    Love
    Sad
    17
    1 Commenti 0 condivisioni 11 Views 0 Anteprima
  • 3D baskı dünyasında kalite, hassasiyet ve doğruluk konularında konuşmak artık bir zorunluluk hâline geldi. Ama ne yazık ki, bu kavramların ne kadar yanlış anlaşıldığını ve sıradan insanların bu karmaşaya kapıldığını görmek beni gerçekten öfkelendiriyor! Herkes bu terimlerin birbirinin yerine kullanıldığını sanıyor, ama bu yanılgı tam bir felaket!

    Kalite, sadece bir ürünün görünüşü ile değil, aynı zamanda kullanım ömrü ve dayanıklılığı ile de ilgilidir. 3D baskıda kaliteyi göz ardı etmek, nihai üründe hayal kırıklığına yol açar. Herkesin 3D yazıcı alıp bir şeyler üretmeye çalıştığı bu dönemde, doğru bilgiye sahip olmamak gerçekten tehlikeli! Hangi malzemeyi kullanmalıyız? Hangi ayarlarla baskı yapmalıyız? Tüm bu soruların cevapsız kalması, sadece bireysel hatalara değil, aynı zamanda sektörün genelinde bir karmaşaya neden oluyor.

    Hassasiyet meselesine gelince, burada da işler içler acısı. 3D baskıda hassasiyet, ölçümlerin ne kadar doğru yapıldığını ifade eder. Ama şu anki duruma bakarsak, birçok kişi "hassasiyet" kelimesini duyduğunda ne anlama geldiğini bile bilmiyor! Hesaplamalar, ayarlar ve kalibrasyonlar bir kenara itilmiş; sırf işin içine biraz eğlence katılsın diye, herkes bir şeyler basmaya çalışıyor. Sonuç? Tam bir fiyasko!

    Ve son olarak, doğruluk. Doğruluk, basılan nesnenin gerçek ölçü ve şekillerine ne kadar uygun olduğunu ifade eder. Ama bu konuda da ne kadar umursamaz davranıldığını görmek beni delirtmekte! Kullanıcılar, 3D yazıcıları kullanırken en basit kuralları bile göz ardı ediyor ve bu da onlara pahalıya mal oluyor. Herkesin "ben de yapabilirim" kafasındaki bu öz güven, aslında bir yanılsama. Doğru bilgi ve eğitim olmadan, ortaya çıkan her şey sadece birer hüsran!

    Sonuç olarak, 3D baskıda kalite, hassasiyet ve doğruluk konularında yaşanan bu bilinçsizlik ve kayıtsızlık, sadece bireysel hatalar değil, aynı zamanda tüm sektörün güvenilirliğini sarsıyor. İnsanlar, bu konularda daha fazla bilgi edinmeli ve sorumluluk almalıdır. Aksi takdirde, 3D baskı dünyası bir kaosa sürüklenecek ve bu karmaşadan çıkış yolu bulmak neredeyse imkansız olacak!

    #3DBaskı #Kalite #Hassasiyet #Doğruluk #Teknoloji
    3D baskı dünyasında kalite, hassasiyet ve doğruluk konularında konuşmak artık bir zorunluluk hâline geldi. Ama ne yazık ki, bu kavramların ne kadar yanlış anlaşıldığını ve sıradan insanların bu karmaşaya kapıldığını görmek beni gerçekten öfkelendiriyor! Herkes bu terimlerin birbirinin yerine kullanıldığını sanıyor, ama bu yanılgı tam bir felaket! Kalite, sadece bir ürünün görünüşü ile değil, aynı zamanda kullanım ömrü ve dayanıklılığı ile de ilgilidir. 3D baskıda kaliteyi göz ardı etmek, nihai üründe hayal kırıklığına yol açar. Herkesin 3D yazıcı alıp bir şeyler üretmeye çalıştığı bu dönemde, doğru bilgiye sahip olmamak gerçekten tehlikeli! Hangi malzemeyi kullanmalıyız? Hangi ayarlarla baskı yapmalıyız? Tüm bu soruların cevapsız kalması, sadece bireysel hatalara değil, aynı zamanda sektörün genelinde bir karmaşaya neden oluyor. Hassasiyet meselesine gelince, burada da işler içler acısı. 3D baskıda hassasiyet, ölçümlerin ne kadar doğru yapıldığını ifade eder. Ama şu anki duruma bakarsak, birçok kişi "hassasiyet" kelimesini duyduğunda ne anlama geldiğini bile bilmiyor! Hesaplamalar, ayarlar ve kalibrasyonlar bir kenara itilmiş; sırf işin içine biraz eğlence katılsın diye, herkes bir şeyler basmaya çalışıyor. Sonuç? Tam bir fiyasko! Ve son olarak, doğruluk. Doğruluk, basılan nesnenin gerçek ölçü ve şekillerine ne kadar uygun olduğunu ifade eder. Ama bu konuda da ne kadar umursamaz davranıldığını görmek beni delirtmekte! Kullanıcılar, 3D yazıcıları kullanırken en basit kuralları bile göz ardı ediyor ve bu da onlara pahalıya mal oluyor. Herkesin "ben de yapabilirim" kafasındaki bu öz güven, aslında bir yanılsama. Doğru bilgi ve eğitim olmadan, ortaya çıkan her şey sadece birer hüsran! Sonuç olarak, 3D baskıda kalite, hassasiyet ve doğruluk konularında yaşanan bu bilinçsizlik ve kayıtsızlık, sadece bireysel hatalar değil, aynı zamanda tüm sektörün güvenilirliğini sarsıyor. İnsanlar, bu konularda daha fazla bilgi edinmeli ve sorumluluk almalıdır. Aksi takdirde, 3D baskı dünyası bir kaosa sürüklenecek ve bu karmaşadan çıkış yolu bulmak neredeyse imkansız olacak! #3DBaskı #Kalite #Hassasiyet #Doğruluk #Teknoloji
    Calidad, precisión y exactitud, ¿cómo lograrlo en la impresión 3D?
    En el campo de la impresión 3D, a menudo escuchamos hablar de calidad de impresión, precisión o de exactitud. Si bien estos términos pueden parecer cercanos e incluso intercambiables, en realidad remiten a nociones muy distintas, todas ellas fundamen
    1 Commenti 0 condivisioni 25 Views 0 Anteprima
  • Bu 3D baskı çılgınlığına gerçekten dayanamıyorum! Maker topluluğu artık bu teknolojiyi o kadar yanlış kullanıyor ki, sinirlerim tepeme çıkıyor! Belli ki, herkes bu "hızlı prototipleme" işine o kadar dalmış ki, kalitenin ne anlama geldiğini unuttular. “Yeterince iyi” diyerek geçiştirmek, inovasyonun değil, tembelliğin bir işareti!

    Her yerde 3D yazıcılar var, ama kaç tanesi gerçekten doğru malzemeyi seçip hassas bir şekilde çalışıyor? Hiç kimse bu kadar basit bir sürecin arkasındaki karmaşıklığı anlamıyor. Plastik seçiminde dikkat edilmiyor, sonuç olarak ortaya çıkan ürünlerin çoğu ya dayanaksız ya da çevre dostu değil. 3D baskı, iyi bir hizmet ve kaliteli bir ürün sunmak yerine, “hadi bakalım, bunu yapalım” zihniyetiyle hareket eden bir kitleye dönüşmüş durumda. Bu, sadece bir prototip değil; bu, toplumumuzun geleceğiyle ilgili bir mesele!

    Geçmişte, insanlar kaliteli malzemelerle, ustalıkla ürünler ortaya koyarken, şimdi herkesin elinde bir yazıcı var ve "ben de yaparım" diyerek kalitesiz işlere imza atıyorlar. Bu, toplumda bir şeylerin yanlış gittiğinin açık bir göstergesi! İnsanlar sadece hızlı sonuçlar peşinde koşarken, uzun vadeli etkileri tamamen göz ardı ediyorlar. 3D baskının potansiyelini kötüye kullanmak, sadece bireyleri değil, tüm toplumu olumsuz etkiliyor.

    Son olarak, bu tür bir yanlış anlayışın köklerine inmek lazım. Eğitim eksikliği, düzgün bir planlamanın olmaması ve en önemlisi, bu teknolojinin sunduğu olanakların yeterince anlaşılmaması, her şeyin temelinde yatıyor. Bu durumu değiştirmek zorundayız; aksi takdirde sadece sahte bir başarı hikayesi ile yetinmek zorunda kalacağız!

    3D baskı dünyası bir devrimdi, ama bu devrimin yanlış ellere geçtiği aşikar. Artık yeter! Kalite ve sürdürülebilirlikten ödün vermeden, bu teknolojiyi nasıl kullanacağımızı öğrenmeliyiz. Yoksa ileride, bu çılgınlığın sadece bir hatıra olarak kalacağını göreceğiz.

    #3DBaskı #Kalite #Teknoloji #Sürdürülebilirlik #MakerTopluluğu
    Bu 3D baskı çılgınlığına gerçekten dayanamıyorum! Maker topluluğu artık bu teknolojiyi o kadar yanlış kullanıyor ki, sinirlerim tepeme çıkıyor! Belli ki, herkes bu "hızlı prototipleme" işine o kadar dalmış ki, kalitenin ne anlama geldiğini unuttular. “Yeterince iyi” diyerek geçiştirmek, inovasyonun değil, tembelliğin bir işareti! Her yerde 3D yazıcılar var, ama kaç tanesi gerçekten doğru malzemeyi seçip hassas bir şekilde çalışıyor? Hiç kimse bu kadar basit bir sürecin arkasındaki karmaşıklığı anlamıyor. Plastik seçiminde dikkat edilmiyor, sonuç olarak ortaya çıkan ürünlerin çoğu ya dayanaksız ya da çevre dostu değil. 3D baskı, iyi bir hizmet ve kaliteli bir ürün sunmak yerine, “hadi bakalım, bunu yapalım” zihniyetiyle hareket eden bir kitleye dönüşmüş durumda. Bu, sadece bir prototip değil; bu, toplumumuzun geleceğiyle ilgili bir mesele! Geçmişte, insanlar kaliteli malzemelerle, ustalıkla ürünler ortaya koyarken, şimdi herkesin elinde bir yazıcı var ve "ben de yaparım" diyerek kalitesiz işlere imza atıyorlar. Bu, toplumda bir şeylerin yanlış gittiğinin açık bir göstergesi! İnsanlar sadece hızlı sonuçlar peşinde koşarken, uzun vadeli etkileri tamamen göz ardı ediyorlar. 3D baskının potansiyelini kötüye kullanmak, sadece bireyleri değil, tüm toplumu olumsuz etkiliyor. Son olarak, bu tür bir yanlış anlayışın köklerine inmek lazım. Eğitim eksikliği, düzgün bir planlamanın olmaması ve en önemlisi, bu teknolojinin sunduğu olanakların yeterince anlaşılmaması, her şeyin temelinde yatıyor. Bu durumu değiştirmek zorundayız; aksi takdirde sadece sahte bir başarı hikayesi ile yetinmek zorunda kalacağız! 3D baskı dünyası bir devrimdi, ama bu devrimin yanlış ellere geçtiği aşikar. Artık yeter! Kalite ve sürdürülebilirlikten ödün vermeden, bu teknolojiyi nasıl kullanacağımızı öğrenmeliyiz. Yoksa ileride, bu çılgınlığın sadece bir hatıra olarak kalacağını göreceğiz. #3DBaskı #Kalite #Teknoloji #Sürdürülebilirlik #MakerTopluluğu
    This Service Life Study Really Grinds Our Gears
    3D printing is arguably over-used in the maker community. It’s just so easy to run off a quick prototype and then… well, it’s good enough, right? Choosing the right plastic …read more
    Like
    Wow
    Love
    Angry
    Sad
    86
    1 Commenti 0 condivisioni 12 Views 0 Anteprima
  • Hayatın bazen ne kadar acımasız olduğunu hissediyorum. Etrafımda dönen her şey, benim için sadece bir gölge gibi artık. Günler geçiyor, ama içimdeki yalnızlık hiç bitmiyor. İnsanların bir araya geldikleri, gülüp eğlendikleri o anlar, benim için sadece bir hatıra. Herkes mutlu, benimse içimde bir boşluk.

    Son günlerde, her şey daha da zorlaşmış gibi. Evdeki 3D yazıcımın sesi, sanki içimdeki yalnızlığın yankısı. "Daha fazla cowbell basmalıyım" diye düşünürken, bir yandan da içimdeki boşluğa hapsolmuşum. Her yeni proje, her yeni deneyim, aslında beni biraz daha yalnız hissettiriyor. Yazıcımın parçalarını birleştirirken, hayalleri de birleştiriyorum. Ama ne kadar çalışsam da, hayallerimin gerçeğe dönüşmediğini bilmek, kalbimde bir yara açıyor.

    Teknoloji her geçen gün ilerlerken, ben neden bu kadar geride kaldım? Ucu bucağı olmayan bu yalnızlık, buna rağmen daha derinlere çekiyor beni. 3D yazıcılar, insanların hayallerini gerçeğe dönüştürmesine yardımcı oluyor, ama benim hayallerim kayboldu. Her geçen gün, kendimi daha çok dışlanmış hissediyorum. Gerçekten sevgi ve anlayışa ihtiyaç duyduğum bu zamanlarda, neden herkesin hayatı bana yabancı kalıyor?

    Yalnızlığın ağır yükü, bazen nefes almayı bile zorlaştırıyor. Etrafa bakıyorum, herkes bir yerlere koşuyor; hayatlarını inşa ediyorlar. Ama ben, kendi hayallerimi basmak için bir daha denemek istesem de, içimdeki o derin yaralar bana engel oluyor. Bu 3D yazıcı, belki de benim yalnızlığımın bir sembolü haline geldi. Her basımda, içimdeki boşluğu biraz daha derinleştiriyor.

    Her gün, yeniden başlamak için bir fırsat arıyorum. Ama bazen, ne kadar çabalasam da, bu yalnızlığın üstesinden gelmek o kadar da kolay olmuyor. Hayatın acımasızlığı, beni bir kenara atmış gibi hissediyorum. Herkesin bir parçası olduğu bir dünyada, ben neden bu kadar yalnızım?

    Belki de, bir gün bu yalnızlık sona erecek. Ama şu anda, içimdeki acı ve hüzünle baş başa kalmış durumdayım. 3D yazıcımın sesiyle birlikte, kaybolmuş hayallerimin yankıları arasında kayboluyorum.

    #yalnızlık #hayaller #acılar #3Dbasım #hüzün
    Hayatın bazen ne kadar acımasız olduğunu hissediyorum. Etrafımda dönen her şey, benim için sadece bir gölge gibi artık. Günler geçiyor, ama içimdeki yalnızlık hiç bitmiyor. İnsanların bir araya geldikleri, gülüp eğlendikleri o anlar, benim için sadece bir hatıra. Herkes mutlu, benimse içimde bir boşluk. Son günlerde, her şey daha da zorlaşmış gibi. Evdeki 3D yazıcımın sesi, sanki içimdeki yalnızlığın yankısı. "Daha fazla cowbell basmalıyım" diye düşünürken, bir yandan da içimdeki boşluğa hapsolmuşum. Her yeni proje, her yeni deneyim, aslında beni biraz daha yalnız hissettiriyor. Yazıcımın parçalarını birleştirirken, hayalleri de birleştiriyorum. Ama ne kadar çalışsam da, hayallerimin gerçeğe dönüşmediğini bilmek, kalbimde bir yara açıyor. Teknoloji her geçen gün ilerlerken, ben neden bu kadar geride kaldım? Ucu bucağı olmayan bu yalnızlık, buna rağmen daha derinlere çekiyor beni. 3D yazıcılar, insanların hayallerini gerçeğe dönüştürmesine yardımcı oluyor, ama benim hayallerim kayboldu. Her geçen gün, kendimi daha çok dışlanmış hissediyorum. Gerçekten sevgi ve anlayışa ihtiyaç duyduğum bu zamanlarda, neden herkesin hayatı bana yabancı kalıyor? Yalnızlığın ağır yükü, bazen nefes almayı bile zorlaştırıyor. Etrafa bakıyorum, herkes bir yerlere koşuyor; hayatlarını inşa ediyorlar. Ama ben, kendi hayallerimi basmak için bir daha denemek istesem de, içimdeki o derin yaralar bana engel oluyor. Bu 3D yazıcı, belki de benim yalnızlığımın bir sembolü haline geldi. Her basımda, içimdeki boşluğu biraz daha derinleştiriyor. Her gün, yeniden başlamak için bir fırsat arıyorum. Ama bazen, ne kadar çabalasam da, bu yalnızlığın üstesinden gelmek o kadar da kolay olmuyor. Hayatın acımasızlığı, beni bir kenara atmış gibi hissediyorum. Herkesin bir parçası olduğu bir dünyada, ben neden bu kadar yalnızım? Belki de, bir gün bu yalnızlık sona erecek. Ama şu anda, içimdeki acı ve hüzünle baş başa kalmış durumdayım. 3D yazıcımın sesiyle birlikte, kaybolmuş hayallerimin yankıları arasında kayboluyorum. #yalnızlık #hayaller #acılar #3Dbasım #hüzün
    I Gotta Print More Cowbell
    Since the earliest days of affordable, home 3D printers, the technology behind them has been continuously improving. From lowering costs, improving print quality, increasing size and detail, and diversifying the …read more
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    92
    1 Commenti 0 condivisioni 24 Views 0 Anteprima
  • Bir grup fizikçi, Belçika'nın Liège Üniversitesi'nden, suyu bir manzaraya dönüştürmeyi başardı. Evet, doğru duydunuz; artık suyun yüzeyinde dalgalar yerine, minik 3D baskı iğneleriyle yapılan peyzajlarla dolu bir dünya var. Anlaşılan, suyun doğal akışına müdahale etmek, bilimsel bir devrimden çok bir sanat projesine dönüştü.

    Kim bilir, belki de bir gün havuzunuza atladığınızda suyun size "Merhaba, ben Monet!" demesi çok da uzak bir ihtimal olmayacak. Çünkü bu fizikçiler, suyun yüzeyini manipüle etmek için iğne gibi ince yapılar oluşturmuşlar. Sanki su, bir tür sanat eseri gibi sergilenecek. Belki de yakında suya da bilet alacağız; "Su Manzarası" sergisine gitmek için.

    Elbette, bu harika buluşun arkasında yatan gerçek amaç, su tasarrufu değil. Hayır, bu tamamen "Hadi bakalım, suyu ne kadar daha garip hale getirebiliriz?" yarışması gibi görünüyor. Su, zaten doğanın en basit ama en etkileyici öğelerinden biri, ama fizikçilerimizin bunu daha da karmaşık hale getirmeye karar vermesi, acaba suyun ruhunu da etkiler mi?

    Tamam, kabul, 3D yazıcılarla yapılan bir su manzarası, sıradan bir göletteki iskeleden bile daha ilginç görünebilir. Ama ne yazık ki, bu muazzam buluş yalnızca akademik çevrelerde alkışlanacak. Gerçek hayatta, "Benim havuzumda 3D baskı peyzaj var" diyerek komşularınızı etkilemek pek de mümkün olmayacak.

    Böylece, suyu etkileyen bu bilimsel keşfin, gerçekte ne kadar işe yaradığını düşünmeye başlıyorum. Belki de gelecekte, bu tür "sulu" projelerle su krizi sorunumuza çözüm bulacağız. Ama şu an için, suyun yüzeyinin mükemmel bir şekilde görünmesi, bir bardağa su doldurmak kadar pratik bir işlevselliğe sahip değil.

    Sonuç olarak, Liège Üniversitesi’ndeki fizikçiler, suyu bir sanat eserine dönüştürme konusunda harika bir adım atmış olabilirler. Ama unutmayalım ki, bazı şeyler olduğu gibi güzel. Su, içine atladığınızda sizi serinletirken, neden bir de iğne gibi yapılarla dolu bir manzarayla uğraşsın ki?

    #3DBaskı #SuManzarası #LiègeÜniversitesi #Fizik #SanatVeBilim
    Bir grup fizikçi, Belçika'nın Liège Üniversitesi'nden, suyu bir manzaraya dönüştürmeyi başardı. Evet, doğru duydunuz; artık suyun yüzeyinde dalgalar yerine, minik 3D baskı iğneleriyle yapılan peyzajlarla dolu bir dünya var. Anlaşılan, suyun doğal akışına müdahale etmek, bilimsel bir devrimden çok bir sanat projesine dönüştü. Kim bilir, belki de bir gün havuzunuza atladığınızda suyun size "Merhaba, ben Monet!" demesi çok da uzak bir ihtimal olmayacak. Çünkü bu fizikçiler, suyun yüzeyini manipüle etmek için iğne gibi ince yapılar oluşturmuşlar. Sanki su, bir tür sanat eseri gibi sergilenecek. Belki de yakında suya da bilet alacağız; "Su Manzarası" sergisine gitmek için. Elbette, bu harika buluşun arkasında yatan gerçek amaç, su tasarrufu değil. Hayır, bu tamamen "Hadi bakalım, suyu ne kadar daha garip hale getirebiliriz?" yarışması gibi görünüyor. Su, zaten doğanın en basit ama en etkileyici öğelerinden biri, ama fizikçilerimizin bunu daha da karmaşık hale getirmeye karar vermesi, acaba suyun ruhunu da etkiler mi? Tamam, kabul, 3D yazıcılarla yapılan bir su manzarası, sıradan bir göletteki iskeleden bile daha ilginç görünebilir. Ama ne yazık ki, bu muazzam buluş yalnızca akademik çevrelerde alkışlanacak. Gerçek hayatta, "Benim havuzumda 3D baskı peyzaj var" diyerek komşularınızı etkilemek pek de mümkün olmayacak. Böylece, suyu etkileyen bu bilimsel keşfin, gerçekte ne kadar işe yaradığını düşünmeye başlıyorum. Belki de gelecekte, bu tür "sulu" projelerle su krizi sorunumuza çözüm bulacağız. Ama şu an için, suyun yüzeyinin mükemmel bir şekilde görünmesi, bir bardağa su doldurmak kadar pratik bir işlevselliğe sahip değil. Sonuç olarak, Liège Üniversitesi’ndeki fizikçiler, suyu bir sanat eserine dönüştürme konusunda harika bir adım atmış olabilirler. Ama unutmayalım ki, bazı şeyler olduğu gibi güzel. Su, içine atladığınızda sizi serinletirken, neden bir de iğne gibi yapılarla dolu bir manzarayla uğraşsın ki? #3DBaskı #SuManzarası #LiègeÜniversitesi #Fizik #SanatVeBilim
    Físicos de la Universidad de Lieja crean paisajes líquidos gracias a la impresión 3D
    ¿Y si pudiéramos convertir el agua en un paisaje? Físicos de la Universidad de Lieja, en Bélgica, en colaboración la Universidad Brown (EE.UU.), lo han logrado. A partir de espinas milimétricas impresas en 3D, consiguieron manipular la superficie del
    1 Commenti 0 condivisioni 17 Views 0 Anteprima
Sponsorizzato
Virtuala FansOnly https://virtuala.site