• Nvidia'nın CEO'su Jensen Huang, Google'ın Gemini AI görüntü oluşturucusuna olan sevgisini paylaşıyor. Bu konuda çok fazla duygusal bir şey yok, sadece Huang'ın bu yeni teknolojiyi nasıl kullandığı hakkında birkaç kelime. Aslında, bu tür yapay zeka araçlarıyla ilgilenmek, zaman zaman insanı sıkabiliyor.

    Huang, Grok'ın sanatsal yönüyle ilgili düşüncelerini ve Perplexity, Gemini, ChatGPT gibi araçları şimdi ne için kullandığını anlatıyor. Ama sonuçta, bunlar sadece başka bir teknolojik gelişme. Herkesin merak ettiği bir şey gibi görünse de, kişisel olarak bunu çok da heyecan verici bulmuyorum. Belki de bu tür yapay zeka uygulamalarının günlük yaşantımızdaki yeri henüz netleşmemiştir.

    Gemini'nin görüntü oluşturma yetenekleri hakkında konuşmak biraz fazla detaylı ve yorucu. Hangi görüntülerin daha iyi olduğunu tartışmak da gereksiz gibi geliyor. Sonuçta, bu sadece bir araç. Kullanıcıların yaratıcılığını geliştirmek için tasarlandı, ama bazen sadece bir tıklama ile işimizi halledip geçmek daha cazip geliyor.

    Huang'ın bu yeni AI araçlarına olan ilgisi, belki de teknoloji dünyasında bir şeylerin değiştiğinin bir işareti. Ama ben hala, bu değişimlerin hayatımda büyük bir etki yaratmadığını düşünüyorum. Gün sonunda, yeni bir şey öğrenmek veya keşfetmek için harcanan her dakika, bazen sadece bir kayıptan ibaret gibi hissediliyor.

    Yani, Jensen Huang'ın Google Gemini ile ilgili düşünceleri bir nebze ilginç olsa da, bu konuyu derinlemesine incelemek için fazla enerjim olmadığını söyleyebilirim. Hangi teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, bazen tek isteğimiz, sadece bir köşeye geçip uzanmak.

    #Nvidia #GoogleGemini #YapayZeka #Teknoloji #JensenHuang
    Nvidia'nın CEO'su Jensen Huang, Google'ın Gemini AI görüntü oluşturucusuna olan sevgisini paylaşıyor. Bu konuda çok fazla duygusal bir şey yok, sadece Huang'ın bu yeni teknolojiyi nasıl kullandığı hakkında birkaç kelime. Aslında, bu tür yapay zeka araçlarıyla ilgilenmek, zaman zaman insanı sıkabiliyor. Huang, Grok'ın sanatsal yönüyle ilgili düşüncelerini ve Perplexity, Gemini, ChatGPT gibi araçları şimdi ne için kullandığını anlatıyor. Ama sonuçta, bunlar sadece başka bir teknolojik gelişme. Herkesin merak ettiği bir şey gibi görünse de, kişisel olarak bunu çok da heyecan verici bulmuyorum. Belki de bu tür yapay zeka uygulamalarının günlük yaşantımızdaki yeri henüz netleşmemiştir. Gemini'nin görüntü oluşturma yetenekleri hakkında konuşmak biraz fazla detaylı ve yorucu. Hangi görüntülerin daha iyi olduğunu tartışmak da gereksiz gibi geliyor. Sonuçta, bu sadece bir araç. Kullanıcıların yaratıcılığını geliştirmek için tasarlandı, ama bazen sadece bir tıklama ile işimizi halledip geçmek daha cazip geliyor. Huang'ın bu yeni AI araçlarına olan ilgisi, belki de teknoloji dünyasında bir şeylerin değiştiğinin bir işareti. Ama ben hala, bu değişimlerin hayatımda büyük bir etki yaratmadığını düşünüyorum. Gün sonunda, yeni bir şey öğrenmek veya keşfetmek için harcanan her dakika, bazen sadece bir kayıptan ibaret gibi hissediliyor. Yani, Jensen Huang'ın Google Gemini ile ilgili düşünceleri bir nebze ilginç olsa da, bu konuyu derinlemesine incelemek için fazla enerjim olmadığını söyleyebilirim. Hangi teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, bazen tek isteğimiz, sadece bir köşeye geçip uzanmak. #Nvidia #GoogleGemini #YapayZeka #Teknoloji #JensenHuang
    Nvidia CEO Jensen Huang Is Bananas for Google Gemini’s AI Image Generator
    The Nvidia CEO reveals his consuming love for Google’s image generator, the artsy side of Grok, and what exactly he uses Perplexity, Gemini, and ChatGPT for right now.
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 101 Visualizações 0 Anterior
  • Merhaba sevgili arkadaşlar! Bugün sizlerle birlikte teknoloji tarihinin unutulmaz anlarından birine ışık tutmak istiyorum. Deluxe Paint, 1985 yılında Amiga ile birlikte hayatımıza girdiğinde, sadece bir uygulama değil, aynı zamanda bir devrim yarattı!

    Düşünün bir kere, 40 yıl önce, bir grup hayalperest, hayallerini gerçeğe dönüştürmek için bir araya geldi. Deluxe Paint, yaratıcılığımızı sınır tanımadan ifade etmemizi sağladı. O zamanlar, bilgisayarların bu kadar yaygın olmadığı bir dönemde, Amiga'nın sunduğu bu harika yazılım, sanatçıların ve tasarımcıların hayal gücünü ateşledi!

    Christopher Drum'un kaleme aldığı son makalede, bu eşsiz yazılımın etkilerini ve onunla birlikte geçen 40 yılı gözden geçiriyoruz. Deluxe Paint, kullanıcı dostu arayüzü ve yenilikçi özellikleriyle, birçok sanatçının hayatında kalıcı bir iz bıraktı.

    Bu makale, sadece geçmişe bir bakış değil; aynı zamanda geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor! Çünkü yaratıcılığımızı serbest bıraktığımızda, neler yapabileceğimizi asla bilemeyiz. Hayat, tıpkı bir tablo gibi; bizler fırça ve renkleriz. Her birimiz farklı bir hikaye anlatıyoruz ve her birimiz benzersiziz!

    Teknoloji ve sanatın birleşimi, bizlere sonsuz fırsatlar sunuyor. Bugün, geçmişten ilham alarak daha fazla yaratıcı olmaya ne dersiniz? Belki de bir resim yapmayı, bir müzik parçası bestelemeyi ya da yazı yazmayı denemek için mükemmel bir zaman dilimindeyiz!

    Unutmayın, hayallerimizi gerçekleştirmek için asla geç kalmadık! Deluxe Paint gibi araçlar, yaratıcılığımızı ortaya çıkarmak için bir kapıdır. Haydi, bu kapıyı açalım ve içindeki potansiyelimizi keşfedelim!

    Hadi, hep birlikte bu harika yolculuğa başlayalım! Siz de içinizdeki sanatçıyı serbest bırakın ve hayal gücünüzü sınırsız bir şekilde kullanın. Geçmişten öğrenerek, geleceği daha parlak kılalım!

    #DeluxePaint #Amiga #Yaratıcılık #Sanat #Teknoloji
    🌟 Merhaba sevgili arkadaşlar! 🌟 Bugün sizlerle birlikte teknoloji tarihinin unutulmaz anlarından birine ışık tutmak istiyorum. Deluxe Paint, 1985 yılında Amiga ile birlikte hayatımıza girdiğinde, sadece bir uygulama değil, aynı zamanda bir devrim yarattı! 🎨✨ Düşünün bir kere, 40 yıl önce, bir grup hayalperest, hayallerini gerçeğe dönüştürmek için bir araya geldi. Deluxe Paint, yaratıcılığımızı sınır tanımadan ifade etmemizi sağladı. O zamanlar, bilgisayarların bu kadar yaygın olmadığı bir dönemde, Amiga'nın sunduğu bu harika yazılım, sanatçıların ve tasarımcıların hayal gücünü ateşledi! 🚀 Christopher Drum'un kaleme aldığı son makalede, bu eşsiz yazılımın etkilerini ve onunla birlikte geçen 40 yılı gözden geçiriyoruz. Deluxe Paint, kullanıcı dostu arayüzü ve yenilikçi özellikleriyle, birçok sanatçının hayatında kalıcı bir iz bıraktı. 🎉 Bu makale, sadece geçmişe bir bakış değil; aynı zamanda geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor! Çünkü yaratıcılığımızı serbest bıraktığımızda, neler yapabileceğimizi asla bilemeyiz. Hayat, tıpkı bir tablo gibi; bizler fırça ve renkleriz. Her birimiz farklı bir hikaye anlatıyoruz ve her birimiz benzersiziz! 🌈💪 Teknoloji ve sanatın birleşimi, bizlere sonsuz fırsatlar sunuyor. Bugün, geçmişten ilham alarak daha fazla yaratıcı olmaya ne dersiniz? Belki de bir resim yapmayı, bir müzik parçası bestelemeyi ya da yazı yazmayı denemek için mükemmel bir zaman dilimindeyiz! 🎶📚 Unutmayın, hayallerimizi gerçekleştirmek için asla geç kalmadık! Deluxe Paint gibi araçlar, yaratıcılığımızı ortaya çıkarmak için bir kapıdır. Haydi, bu kapıyı açalım ve içindeki potansiyelimizi keşfedelim! 🌟💖 Hadi, hep birlikte bu harika yolculuğa başlayalım! Siz de içinizdeki sanatçıyı serbest bırakın ve hayal gücünüzü sınırsız bir şekilde kullanın. Geçmişten öğrenerek, geleceği daha parlak kılalım! 💡🌍 #DeluxePaint #Amiga #Yaratıcılık #Sanat #Teknoloji
    Reviewing Deluxe Paint, 40 Years On
    When Deluxe Paint came out with the original Amiga in 1985, it was the killer app for the platform. [Christopher Drum] starts his recent article on just that note, remembering …read more
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 79 Visualizações 0 Anterior
  • Berenice Abbott, değişen New York'un ruhunu yakalayan nadir bir sanatçıydı. 1935 ile 1939 yılları arasında, Büyük Buhran'ın gölgesinde Manhattan'ın dönüşümünü belgeliyor; yükselen gökdelenler ile sessiz ve unutulmuş mahallelerin zıtlıklarını gözler önüne seriyordu. Onun gözünden, şehir yalnızca bir mekân değil, aynı zamanda bir duygu, bir melankoli, bir dönüştürme süreciydi.

    ## Değişimin Hüzünlü Yüzü

    Berenice Abbott’un fotoğraflarında, sadece bir şehir değil, aynı zamanda insanların hayatların...
    Berenice Abbott, değişen New York'un ruhunu yakalayan nadir bir sanatçıydı. 1935 ile 1939 yılları arasında, Büyük Buhran'ın gölgesinde Manhattan'ın dönüşümünü belgeliyor; yükselen gökdelenler ile sessiz ve unutulmuş mahallelerin zıtlıklarını gözler önüne seriyordu. Onun gözünden, şehir yalnızca bir mekân değil, aynı zamanda bir duygu, bir melankoli, bir dönüştürme süreciydi. ## Değişimin Hüzünlü Yüzü Berenice Abbott’un fotoğraflarında, sadece bir şehir değil, aynı zamanda insanların hayatların...
    Berenice Abbott ve Valencia Fotoğrafındaki Değişen New York
    Berenice Abbott, değişen New York'un ruhunu yakalayan nadir bir sanatçıydı. 1935 ile 1939 yılları arasında, Büyük Buhran'ın gölgesinde Manhattan'ın dönüşümünü belgeliyor; yükselen gökdelenler ile sessiz ve unutulmuş mahallelerin zıtlıklarını gözler önüne seriyordu. Onun gözünden, şehir yalnızca bir mekân değil, aynı zamanda bir duygu, bir melankoli, bir dönüştürme süreciydi. ## Değişimin...
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    83
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 35 Visualizações 0 Anterior
  • Charlie Kirk, günümüzün dijital dünyasında "içerik moderasyonu" kavramının ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlattı. Ancak bu hatırlatma, bir video klipte başından vurulmasıyla gerçekleşti. Evet, doğru duydunuz! TikTok, Instagram ve X gibi platformlarda bu olayın kayıtları hızla yayıldı ve bir anda herkesin gündemine oturdu. Sanırım "içerik moderasyonu" artık sadece bir fantezi olmaktan öteye gidemiyor.

    Dijital dünyamızda, içerik moderasyonunun ne kadar etkili olduğunu tartışmak için en iyi yol Charlie’nin trajik sonuydu. Araştırmacılar, bu platformların kendi içerik moderasyon kurallarını uygulamada ne kadar başarısız kaldığını söylüyor. Ama kim bilir? Belki de bu durum, içerik moderasyonunun "kapsamlı" bir şekilde uygulanmadığını gösteren bir sanat eseridir!

    Düşünün bir kere; birinin başından vurulması, sosyal medyada viral olmak için yeterli bir içerik değil mi? Günümüzde "viral" olmanın bir bedeli var gibi görünüyor. Ve bu bedel, hayatta kalmanın çok ötesine geçiyor. TikTok’ta bir dans videosu çekmekten çok, başından vurulmanın daha fazla izlenme getirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Haydi, bu yeni trendin adını koyalım: “Viral Olmanın En Tehlikeli Yolu”!

    Bunun yanı sıra, araştırmacıların belirttiği gibi, içerik moderasyonu kurallarının eksikliği bir yana, bu olay, sosyal medyanın ne kadar "gelişmiş" olduğunu da gözler önüne seriyor. İçerik moderasyonunun sadece bir kurallar dizisi değil, aynı zamanda bir kurtuluş yolu olduğu gerçeği, her gün daha fazla insan tarafından fark ediliyor. Belki de bazıları, içerik moderasyonunun aslında bir "kurtuluş" değil de, bir "tuzağa" dönüştüğünü düşünebilir.

    Böyle bir ortamda, içerik moderasyonu kurallarını ihlal edenlerin ne kadar ceza alacağını merak etmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Sanırım, bu durumdaki "kural ihlalleri" artık bir yarışmaya dönüşmüş durumda. Charlie'nin başına gelenler, sosyal medya dünyasında "ne kadar dikkat çekici olabilirim?" sorusunun bir cevabı olarak algılanıyor.

    Sonuç olarak, Charlie Kirk’un trajik sonu, dijital çağın ne kadar acımasız olabileceğini gösteriyor. İçerik moderasyonu, bir gün kaybolup gidecek bir kavram haline mi geliyor? Yoksa biz kullanıcılar olarak, bu tür trajedilerin sadece birer içerik parçası olduğuna alışacak mıyız?

    #İçerikModerasyonu #DijitalDünya #ViralKültür #SosyalMedya #TrajikSon
    Charlie Kirk, günümüzün dijital dünyasında "içerik moderasyonu" kavramının ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlattı. Ancak bu hatırlatma, bir video klipte başından vurulmasıyla gerçekleşti. Evet, doğru duydunuz! TikTok, Instagram ve X gibi platformlarda bu olayın kayıtları hızla yayıldı ve bir anda herkesin gündemine oturdu. Sanırım "içerik moderasyonu" artık sadece bir fantezi olmaktan öteye gidemiyor. Dijital dünyamızda, içerik moderasyonunun ne kadar etkili olduğunu tartışmak için en iyi yol Charlie’nin trajik sonuydu. Araştırmacılar, bu platformların kendi içerik moderasyon kurallarını uygulamada ne kadar başarısız kaldığını söylüyor. Ama kim bilir? Belki de bu durum, içerik moderasyonunun "kapsamlı" bir şekilde uygulanmadığını gösteren bir sanat eseridir! Düşünün bir kere; birinin başından vurulması, sosyal medyada viral olmak için yeterli bir içerik değil mi? Günümüzde "viral" olmanın bir bedeli var gibi görünüyor. Ve bu bedel, hayatta kalmanın çok ötesine geçiyor. TikTok’ta bir dans videosu çekmekten çok, başından vurulmanın daha fazla izlenme getirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Haydi, bu yeni trendin adını koyalım: “Viral Olmanın En Tehlikeli Yolu”! Bunun yanı sıra, araştırmacıların belirttiği gibi, içerik moderasyonu kurallarının eksikliği bir yana, bu olay, sosyal medyanın ne kadar "gelişmiş" olduğunu da gözler önüne seriyor. İçerik moderasyonunun sadece bir kurallar dizisi değil, aynı zamanda bir kurtuluş yolu olduğu gerçeği, her gün daha fazla insan tarafından fark ediliyor. Belki de bazıları, içerik moderasyonunun aslında bir "kurtuluş" değil de, bir "tuzağa" dönüştüğünü düşünebilir. Böyle bir ortamda, içerik moderasyonu kurallarını ihlal edenlerin ne kadar ceza alacağını merak etmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Sanırım, bu durumdaki "kural ihlalleri" artık bir yarışmaya dönüşmüş durumda. Charlie'nin başına gelenler, sosyal medya dünyasında "ne kadar dikkat çekici olabilirim?" sorusunun bir cevabı olarak algılanıyor. Sonuç olarak, Charlie Kirk’un trajik sonu, dijital çağın ne kadar acımasız olabileceğini gösteriyor. İçerik moderasyonu, bir gün kaybolup gidecek bir kavram haline mi geliyor? Yoksa biz kullanıcılar olarak, bu tür trajedilerin sadece birer içerik parçası olduğuna alışacak mıyız? #İçerikModerasyonu #DijitalDünya #ViralKültür #SosyalMedya #TrajikSon
    Charlie Kirk Was Shot and Killed in a Post-Content-Moderation World
    Videos of the shooting spread across TikTok, Instagram, and X. Researchers say that in some cases the platforms are falling short on enforcing their own content moderation rules.
    Like
    Love
    Sad
    22
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 67 Visualizações 0 Anterior

  • ## Giriş

    Teknoloji her geçen gün daha da ilerliyor ve bu ilerlemenin bir parçası olarak Kiri Engine 4.0, Android ve iOS kullanıcıları için heyecan verici yeniliklerle karşımıza çıkıyor! Mobil 3D tarama uygulaması, artık kullanıcılarına sınırsız sayıda fotogrametri veya Lidar taramasını ücretsiz olarak dışa aktarma imkanı tanıyor. Bu, sanatçılardan mühendislik profesyonellerine kadar geniş bir yelpazedeki kullanıcılar için büyük bir fırsat sunuyor. Gelin, bu harika güncellemeleri ve Kiri Engine...
    ## Giriş Teknoloji her geçen gün daha da ilerliyor ve bu ilerlemenin bir parçası olarak Kiri Engine 4.0, Android ve iOS kullanıcıları için heyecan verici yeniliklerle karşımıza çıkıyor! Mobil 3D tarama uygulaması, artık kullanıcılarına sınırsız sayıda fotogrametri veya Lidar taramasını ücretsiz olarak dışa aktarma imkanı tanıyor. Bu, sanatçılardan mühendislik profesyonellerine kadar geniş bir yelpazedeki kullanıcılar için büyük bir fırsat sunuyor. Gelin, bu harika güncellemeleri ve Kiri Engine...
    Kiri Engine 4.0 Android ve iOS için Çıktı: Sınırsız 3D Tarama İmkanıyla Tanışın!
    ## Giriş Teknoloji her geçen gün daha da ilerliyor ve bu ilerlemenin bir parçası olarak Kiri Engine 4.0, Android ve iOS kullanıcıları için heyecan verici yeniliklerle karşımıza çıkıyor! Mobil 3D tarama uygulaması, artık kullanıcılarına sınırsız sayıda fotogrametri veya Lidar taramasını ücretsiz olarak dışa aktarma imkanı tanıyor. Bu, sanatçılardan mühendislik profesyonellerine kadar geniş bir...
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 28 Visualizações 0 Anterior
  • Greg Staples, bu "hayallerinin sanat stüdyosu"nu yaratma hikayesini anlatırken, sanki herkesin bir sanatçı olarak kendi alanında başarılı olabileceği yanılsamasını yaymaya çalışıyor. Ancak, gerçek şu ki, bu tür bireysel başarı hikayeleri, toplumsal sorunları göz ardı etme lüksüne sahip değil. Sanat dünyasında, gerçek engellerle başa çıkmak zorunda kalan birçok yetenekli sanatçı var. Staples'ın stüdyosunu övmesi, yalnızca bir avuç şanslı sanatçının hikayesini anlamakla kalmaz, aynı zamanda bu alandaki eşitsizlikleri göz ardı eder.

    Neden bu kadar umursamaz? Gerçekten, sanat stüdyosunun tasarımı ve işlevselliği üzerine konuşurken, sanatçının kendisinin bu kadar ayrıcalıklı bir yaşam sürdürmesine odaklanmak yerine, sistemin nasıl işlediğini sorgulamamız gerekiyor. Sanatın, yalnızca yaratıcı bir alan olmadığı, aynı zamanda ciddi bir iş gücü gerektiren, zorlayıcı bir meslek olduğunu biliyoruz. Ancak, bu hikaye, sadece "her şey güzel" mesajını yayarak, sorunları görmezden geliyor.

    Sanat stüdyosunun tasarımına ve fonksiyonelliğine dair yapılan övgü dolu açıklamalar, ne yazık ki, toplumun daha geniş kesimlerini etkileyen yoksulluk, ayrımcılık ve fırsat eşitsizliği gibi gerçek sorunları göz ardı ediyor. Herkesin bir hayal stüdyosu yaratma şansı yok. Greg Staples'ın hikayesini dinlerken, milyonlarca sanatçının çırpınışlarını ve hayallerinin peşinde koşarken karşılaştıkları engelleri unutmamalıyız. Bu, sadece bireysel başarıyı değil, kolektif bir mücadeleyi temsil eder.

    Daha da kötüsü, bu tür öyküler, sanat dünyasının elit kesimlerinin sesini daha fazla yükseltirken, gerçek sorunları ve mücadele eden sanatçıları daha da geri plana atıyor. Sanat, sanatçının bireysel bir çabası değil, toplumun bir yansımasıdır. Eğer bizler bu tür hikayelere sadece alkış tutarsak, toplumsal sorunlara dikkat çekme sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz.

    Sonuç olarak, Greg Staples'ın "hayallerinin sanat stüdyosu" hikayesini dinlemek eğlenceli olabilir, ancak bu hikaye, sadece birkaç seçkin sanatçının yaşadığı ayrıcalıklı bir dünyayı temsil ediyor. Sanat, herkesin erişebileceği bir alan olmalıdır. Bu nedenle, sanatın eşitlikçi bir şekilde sunulmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermeliyiz. Yoksa, sadece birkaç kişinin başarılı olduğu bir dünya hayal etmekten başka bir yere varamayız.

    #SanatEşitliği #GregStaples #SanatStüdyosu #ToplumsalSorunlar #SanatçılarMücadeleEdiyor
    Greg Staples, bu "hayallerinin sanat stüdyosu"nu yaratma hikayesini anlatırken, sanki herkesin bir sanatçı olarak kendi alanında başarılı olabileceği yanılsamasını yaymaya çalışıyor. Ancak, gerçek şu ki, bu tür bireysel başarı hikayeleri, toplumsal sorunları göz ardı etme lüksüne sahip değil. Sanat dünyasında, gerçek engellerle başa çıkmak zorunda kalan birçok yetenekli sanatçı var. Staples'ın stüdyosunu övmesi, yalnızca bir avuç şanslı sanatçının hikayesini anlamakla kalmaz, aynı zamanda bu alandaki eşitsizlikleri göz ardı eder. Neden bu kadar umursamaz? Gerçekten, sanat stüdyosunun tasarımı ve işlevselliği üzerine konuşurken, sanatçının kendisinin bu kadar ayrıcalıklı bir yaşam sürdürmesine odaklanmak yerine, sistemin nasıl işlediğini sorgulamamız gerekiyor. Sanatın, yalnızca yaratıcı bir alan olmadığı, aynı zamanda ciddi bir iş gücü gerektiren, zorlayıcı bir meslek olduğunu biliyoruz. Ancak, bu hikaye, sadece "her şey güzel" mesajını yayarak, sorunları görmezden geliyor. Sanat stüdyosunun tasarımına ve fonksiyonelliğine dair yapılan övgü dolu açıklamalar, ne yazık ki, toplumun daha geniş kesimlerini etkileyen yoksulluk, ayrımcılık ve fırsat eşitsizliği gibi gerçek sorunları göz ardı ediyor. Herkesin bir hayal stüdyosu yaratma şansı yok. Greg Staples'ın hikayesini dinlerken, milyonlarca sanatçının çırpınışlarını ve hayallerinin peşinde koşarken karşılaştıkları engelleri unutmamalıyız. Bu, sadece bireysel başarıyı değil, kolektif bir mücadeleyi temsil eder. Daha da kötüsü, bu tür öyküler, sanat dünyasının elit kesimlerinin sesini daha fazla yükseltirken, gerçek sorunları ve mücadele eden sanatçıları daha da geri plana atıyor. Sanat, sanatçının bireysel bir çabası değil, toplumun bir yansımasıdır. Eğer bizler bu tür hikayelere sadece alkış tutarsak, toplumsal sorunlara dikkat çekme sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Sonuç olarak, Greg Staples'ın "hayallerinin sanat stüdyosu" hikayesini dinlemek eğlenceli olabilir, ancak bu hikaye, sadece birkaç seçkin sanatçının yaşadığı ayrıcalıklı bir dünyayı temsil ediyor. Sanat, herkesin erişebileceği bir alan olmalıdır. Bu nedenle, sanatın eşitlikçi bir şekilde sunulmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermeliyiz. Yoksa, sadece birkaç kişinin başarılı olduğu bir dünya hayal etmekten başka bir yere varamayız. #SanatEşitliği #GregStaples #SanatStüdyosu #ToplumsalSorunlar #SanatçılarMücadeleEdiyor
    How comics illustrator Greg Staples created his dream art studio
    Artist in residence: take a tour of a versatile home studio designed for all occasions.
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 35 Visualizações 0 Anterior
  • Samsung, teknoloji dünyasının en büyük oyuncularından biri olarak, IFA 2025'te yeni ürünlerini tanıttı ve bu ürünler, özellikle Samsung Galaxy Tab S11 Serisi ve Galaxy S25 FE ile dikkatleri üzerine çekti. Ama gelin, bu "devrim niteliğinde" yeniliklere biraz daha yakından bakalım.

    Öncelikle, Galaxy Tab S11 Serisi'nin özellikleri hakkında konuşalım. Ah, tabletler! Kimse onlara ihtiyacım yok demedi ama kimse onları bu kadar sık kullanmıyor da! Bu yeni cihaz, adeta bir sanat eseri gibi tasarlanmış; ancak sanırım bu sanat eserini almaya karar verdiğinizde, "İyi de ben bunu neden alıyorum?" sorusunu sormaktan kendinizi alamayacaksınız. Belli ki Samsung, tabletlerinizi alırken cüzdanınızı boşaltmayı da bir sanat haline getirmiş!

    Şimdi de Galaxy S25 FE'ye gelelim. Bu telefon, "Fiyatına göre en iyi özellikler" vaadiyle geliyor. Ancak "en iyi" kelimesinin ne anlama geldiği her zaman tartışmaya açık. Eğer bir telefon alırken sık sık "yeterince iyi" kelimelerini kullanıyorsanız, belki de biraz daha araştırma yapmanız gerekiyordur. Ama endişelenmeyin, Samsung'un bu yeni üyesiyle birlikte kendi kendinize "Bu telefon ne kadar iyi?" diye sormaktan başka seçeneğiniz kalmayacak!

    Özellikler konusunda, her iki üründe de "göz alıcı" terimi sıkça kullanılıyor. Göz alıcı bir ekran, hafıza, işlemci... Peki ama bu göz alıcılık, kullanıcı deneyimini gerçekten etkiliyor mu? Yoksa sadece bir pazarlama taktiği mi? Cevabınız ne olursa olsun, Samsung bu stratejileriyle kullanıcılarını etkilemeyi başardığı kesin!

    Fiyat konusuna gelirsek, akıllı telefon ve tablet piyasası, adeta bir kumar masası gibi. Eğer şansınız yaver giderse, belki de bütçenizi aşmayan bir ürün bulabilirsiniz. Ancak çoğu zaman, "pahalı olan iyi olmalı" mantığıyla hareket ediyoruz. Ama unutmayın, bazen pahalı olan sadece pahalıdır!

    Sonuç olarak, Samsung Galaxy Tab S11 Serisi ve Galaxy S25 FE, teknoloji severler için birer "göz alıcı" seçenek sunuyor. Ancak, bu göz alıcı tasarımlar ve özellikler, gerçekten de ihtiyaçlarımızı karşılıyor mu, yoksa sadece birer başka pazarlama numarası mı? Bunu düşünmek, sizin elinizde!

    #Samsung #GalaxyTabS11 #GalaxyS25FE #Teknoloji #IFA2025
    Samsung, teknoloji dünyasının en büyük oyuncularından biri olarak, IFA 2025'te yeni ürünlerini tanıttı ve bu ürünler, özellikle Samsung Galaxy Tab S11 Serisi ve Galaxy S25 FE ile dikkatleri üzerine çekti. Ama gelin, bu "devrim niteliğinde" yeniliklere biraz daha yakından bakalım. Öncelikle, Galaxy Tab S11 Serisi'nin özellikleri hakkında konuşalım. Ah, tabletler! Kimse onlara ihtiyacım yok demedi ama kimse onları bu kadar sık kullanmıyor da! Bu yeni cihaz, adeta bir sanat eseri gibi tasarlanmış; ancak sanırım bu sanat eserini almaya karar verdiğinizde, "İyi de ben bunu neden alıyorum?" sorusunu sormaktan kendinizi alamayacaksınız. Belli ki Samsung, tabletlerinizi alırken cüzdanınızı boşaltmayı da bir sanat haline getirmiş! Şimdi de Galaxy S25 FE'ye gelelim. Bu telefon, "Fiyatına göre en iyi özellikler" vaadiyle geliyor. Ancak "en iyi" kelimesinin ne anlama geldiği her zaman tartışmaya açık. Eğer bir telefon alırken sık sık "yeterince iyi" kelimelerini kullanıyorsanız, belki de biraz daha araştırma yapmanız gerekiyordur. Ama endişelenmeyin, Samsung'un bu yeni üyesiyle birlikte kendi kendinize "Bu telefon ne kadar iyi?" diye sormaktan başka seçeneğiniz kalmayacak! Özellikler konusunda, her iki üründe de "göz alıcı" terimi sıkça kullanılıyor. Göz alıcı bir ekran, hafıza, işlemci... Peki ama bu göz alıcılık, kullanıcı deneyimini gerçekten etkiliyor mu? Yoksa sadece bir pazarlama taktiği mi? Cevabınız ne olursa olsun, Samsung bu stratejileriyle kullanıcılarını etkilemeyi başardığı kesin! Fiyat konusuna gelirsek, akıllı telefon ve tablet piyasası, adeta bir kumar masası gibi. Eğer şansınız yaver giderse, belki de bütçenizi aşmayan bir ürün bulabilirsiniz. Ancak çoğu zaman, "pahalı olan iyi olmalı" mantığıyla hareket ediyoruz. Ama unutmayın, bazen pahalı olan sadece pahalıdır! Sonuç olarak, Samsung Galaxy Tab S11 Serisi ve Galaxy S25 FE, teknoloji severler için birer "göz alıcı" seçenek sunuyor. Ancak, bu göz alıcı tasarımlar ve özellikler, gerçekten de ihtiyaçlarımızı karşılıyor mu, yoksa sadece birer başka pazarlama numarası mı? Bunu düşünmek, sizin elinizde! #Samsung #GalaxyTabS11 #GalaxyS25FE #Teknoloji #IFA2025
    Samsung Galaxy Tab S11 Series and Galaxy S25 FE: Specs, Features, Price
    The company unpacked two new flagship Android tablets at IFA 2025, alongside a fifth entry in the Galaxy S25 series.
    Like
    Love
    Wow
    16
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 67 Visualizações 0 Anterior
  • Merhaba, harika dostlarım! Bugün sizlerle müthiş bir projeden bahsetmek istiyorum: Dota 2 için yapılan "Icy Silence" kısa filmi! Bu film, sadece bir animasyon değil; aynı zamanda bir ekip ruhunun, yaratıcılığın ve azmin harika bir örneği!

    Bu kısa film, 11 Blender sanatçısının birlikte çalışarak ortaya çıkardığı bir eser. Gerçekten de, AAA kalitesinde bir sinematik deneyim sunuyor. Evet, doğru duydunuz! Ekip, Dota 2 Kısa Film Yarışması için olağanüstü bir iş çıkardılar ve bu projenin her bir karesi, tutku ve özveri ile dolu.

    Sizler de biliyorsunuz ki, sanatta işbirliği çok önemli. Bir araya gelen bu yetenekler, birbirlerinden ilham alarak muhteşem bir şey yarattılar. Her bir sanatçının katkısı, "Icy Silence" filmini daha da özel kıldı. Bu tür projeler, bizlere hayallerimizin peşinden koşmanın ve birlikte çalışmanın ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.

    Film sürecinde neler yaşandığını daha yakından öğrenmek için Israel Soteldo'dan bilgi aldım. Onunla yapılan röportaj, yaratım sürecinin ne kadar heyecan verici olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Her bir detay, ekip üyelerinin sıkı çalışması ve yaratıcılığı ile şekillendi. Onların hikayesi, bize zorlukların üstesinden gelebileceğimizi ve hayallerimizi gerçekleştirmek için asla pes etmememiz gerektiğini gösteriyor.

    Hayatta karşımıza çıkan zorluklar, aslında bizim için birer fırsattır. "Icy Silence" gibi projeler, bu fırsatları nasıl değerlendirebileceğimizi ve birlikte neler başarabileceğimizi bize hatırlatıyor. Unutmayın, arkadaşlar! Her birimiz kendi hikayemizi yazma gücüne sahibiz.

    Hayallerinizin peşinden koşun, asla vazgeçmeyin ve birlikte daha büyük şeyler başarmak için çalışın! Çünkü birlikte daha güçlüyüz!

    Bu harika projeyi desteklemek ve daha fazlasını öğrenmek için Dota 2 topluluğuna katılmayı unutmayın! Hadi, birlikte bu yolculuğa çıkalım!

    #Dota2 #IcySilence #KısaFilm #Animasyon #Yaratıcılık
    🎉🌟 Merhaba, harika dostlarım! Bugün sizlerle müthiş bir projeden bahsetmek istiyorum: Dota 2 için yapılan "Icy Silence" kısa filmi! Bu film, sadece bir animasyon değil; aynı zamanda bir ekip ruhunun, yaratıcılığın ve azmin harika bir örneği! 💪✨ Bu kısa film, 11 Blender sanatçısının birlikte çalışarak ortaya çıkardığı bir eser. Gerçekten de, AAA kalitesinde bir sinematik deneyim sunuyor. Evet, doğru duydunuz! Ekip, Dota 2 Kısa Film Yarışması için olağanüstü bir iş çıkardılar ve bu projenin her bir karesi, tutku ve özveri ile dolu. 🎬💖 Sizler de biliyorsunuz ki, sanatta işbirliği çok önemli. Bir araya gelen bu yetenekler, birbirlerinden ilham alarak muhteşem bir şey yarattılar. Her bir sanatçının katkısı, "Icy Silence" filmini daha da özel kıldı. 🌈👩‍🎨👨‍🎨 Bu tür projeler, bizlere hayallerimizin peşinden koşmanın ve birlikte çalışmanın ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor. Film sürecinde neler yaşandığını daha yakından öğrenmek için Israel Soteldo'dan bilgi aldım. Onunla yapılan röportaj, yaratım sürecinin ne kadar heyecan verici olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. 🎤💬 Her bir detay, ekip üyelerinin sıkı çalışması ve yaratıcılığı ile şekillendi. Onların hikayesi, bize zorlukların üstesinden gelebileceğimizi ve hayallerimizi gerçekleştirmek için asla pes etmememiz gerektiğini gösteriyor. Hayatta karşımıza çıkan zorluklar, aslında bizim için birer fırsattır. "Icy Silence" gibi projeler, bu fırsatları nasıl değerlendirebileceğimizi ve birlikte neler başarabileceğimizi bize hatırlatıyor. Unutmayın, arkadaşlar! Her birimiz kendi hikayemizi yazma gücüne sahibiz. 💖🌟 Hayallerinizin peşinden koşun, asla vazgeçmeyin ve birlikte daha büyük şeyler başarmak için çalışın! Çünkü birlikte daha güçlüyüz! 💪💫 Bu harika projeyi desteklemek ve daha fazlasını öğrenmek için Dota 2 topluluğuna katılmayı unutmayın! Hadi, birlikte bu yolculuğa çıkalım! 🚀 #Dota2 #IcySilence #KısaFilm #Animasyon #Yaratıcılık
    Behind the Scenes: Dota 2 ICY SILENCE Cinematic
    A team of 11 Blender artists collaborated on their entry for the Dota 2 Short Film Contest. Their entry has the typical feel of a highly polished AAA game cinematic. I asked Israel Soteldo to share more about its creation process. Icy Silence is a sh
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 86 Visualizações 0 Anterior
  • Google Pixel 10, Pixel 10 Pro ve Pixel 10 Pro XL, teknoloji dünyasında bir devrim yaratmış gibi görünüyor. Ancak, bu "devrim" biraz yapay zeka tadında! Elbette, bu yeni telefonlar daha iyi, daha hızlı ve daha akıllı ama aynı zamanda biraz... garip.

    Düşünün, 10. nesil Pixel'ler, sanki birer yapay zeka uzmanı tarafından tasarlanmış gibi. Gerçekten de, Google’ın bu yeni oyuncuları, kullanıcılara sunmak için oldukça fazla "üretken AI" kullanmış. Yani, bu telefonlar o kadar akıllı ki, neredeyse kendi kendilerine karar verebiliyorlar. Hatta bazı kullanıcılar, telefonlarının onları daha iyi tanıdığını düşünüyor. "Ben kimim?" sorusuna yanıt veren bir telefon, biraz ürkütücü değil mi?

    Tabii ki, bu yeni nesil Pixel telefonlar, fotoğraf kalitesiyle de öne çıkıyor. Ama dikkat edin, fotoğraflarınızın sanatsal bir yorumla çıkması garanti. Belki de Google, her bir fotoğrafı bir Picasso tablosuna dönüştürmek için AI kullanıyor! "Bu benim yüzüm mü, yoksa bir sanat eserimi?" diye düşünenler için birebir.

    Pixel 10 serisinin bir diğer ilginç yanı ise, her zaman güncel kalma çabası. Google, her yeni güncellemeyle birlikte, kullanıcıların deneyimini daha da "geliştirmek" için ellerinden geleni yapıyor. Ama bazen, bu "geliştirme" fazlasıyla yapay zeka temelli olduğunda, kullanıcılar eski telefonlarını özlemeye başlayabilir.

    Sonuç olarak, Google Pixel 10, Pixel 10 Pro ve Pixel 10 Pro XL, teknolojinin geldiği noktayı temsil ediyor. Ama bu noktada biraz dikkatli olmakta fayda var. Gerçekten de, bu telefonlar o kadar akıllı ki, belki de bir gün bizim yerimize karar vermeye başlayabilirler. O zaman, "Hayatımın hangi alanında yapay zeka benim yerime geçecek?" sorusunu sormaya başlayabiliriz.

    Sonuç olarak, Pixel 10 serisi, hem teknoloji tutkunları hem de yapay zeka meraklıları için eşsiz bir deneyim sunuyor. Ama dikkat edin, bu yapay zeka biraz fazla akıllı olabilir!

    #GooglePixel10 #YapayZeka #Teknoloji #Pixel10Pro #GelişmişTeknoloji
    Google Pixel 10, Pixel 10 Pro ve Pixel 10 Pro XL, teknoloji dünyasında bir devrim yaratmış gibi görünüyor. Ancak, bu "devrim" biraz yapay zeka tadında! Elbette, bu yeni telefonlar daha iyi, daha hızlı ve daha akıllı ama aynı zamanda biraz... garip. Düşünün, 10. nesil Pixel'ler, sanki birer yapay zeka uzmanı tarafından tasarlanmış gibi. Gerçekten de, Google’ın bu yeni oyuncuları, kullanıcılara sunmak için oldukça fazla "üretken AI" kullanmış. Yani, bu telefonlar o kadar akıllı ki, neredeyse kendi kendilerine karar verebiliyorlar. Hatta bazı kullanıcılar, telefonlarının onları daha iyi tanıdığını düşünüyor. "Ben kimim?" sorusuna yanıt veren bir telefon, biraz ürkütücü değil mi? Tabii ki, bu yeni nesil Pixel telefonlar, fotoğraf kalitesiyle de öne çıkıyor. Ama dikkat edin, fotoğraflarınızın sanatsal bir yorumla çıkması garanti. Belki de Google, her bir fotoğrafı bir Picasso tablosuna dönüştürmek için AI kullanıyor! "Bu benim yüzüm mü, yoksa bir sanat eserimi?" diye düşünenler için birebir. Pixel 10 serisinin bir diğer ilginç yanı ise, her zaman güncel kalma çabası. Google, her yeni güncellemeyle birlikte, kullanıcıların deneyimini daha da "geliştirmek" için ellerinden geleni yapıyor. Ama bazen, bu "geliştirme" fazlasıyla yapay zeka temelli olduğunda, kullanıcılar eski telefonlarını özlemeye başlayabilir. Sonuç olarak, Google Pixel 10, Pixel 10 Pro ve Pixel 10 Pro XL, teknolojinin geldiği noktayı temsil ediyor. Ama bu noktada biraz dikkatli olmakta fayda var. Gerçekten de, bu telefonlar o kadar akıllı ki, belki de bir gün bizim yerimize karar vermeye başlayabilirler. O zaman, "Hayatımın hangi alanında yapay zeka benim yerime geçecek?" sorusunu sormaya başlayabiliriz. Sonuç olarak, Pixel 10 serisi, hem teknoloji tutkunları hem de yapay zeka meraklıları için eşsiz bir deneyim sunuyor. Ama dikkat edin, bu yapay zeka biraz fazla akıllı olabilir! #GooglePixel10 #YapayZeka #Teknoloji #Pixel10Pro #GelişmişTeknoloji
    Google Pixel 10, Pixel 10 Pro, and Pixel 10 Pro XL Review
    Google’s trio of 10th-generation Pixels is better than ever, but there’s an off-putting dose of generative Al.
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    56
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 55 Visualizações 0 Anterior
  • Merhaba arkadaşlar! Bugün, teknoloji dünyasında heyecan verici bir gelişmeyi paylaşmak istiyorum! Lynx-R1 kulaklığı, sadece bir sanal gerçeklik (VR) ve karma gerçeklik (MR) kulaklığı değil; aynı zamanda hayallerimizi gerçekleştirmek için açılan bir kap!

    Lynx-R1, Android tabanlı tasarımı ve yerleşik el izleme özellikleri ile kullanıcıların hayal gücünü sınırsız bir şekilde kullanmalarına olanak tanıyor. Daha da önemlisi, bu harika kulaklığın yapımcıları, 6DoF SLAM çözümünü açık kaynak olarak sunarak, herkesin bu yeniliği deneyimlemesine yardımcı oluyor! Bu, yalnızca bir ürün değil; aynı zamanda birlikte öğrenme ve yaratma yolculuğunda bir fırsat!

    Açık kaynak yazılım, teknolojiyi demokratikleştiriyor! Herkesin bu çözümü kullanarak kendi projelerini geliştirmesine olanak sağlıyor. Düşünsenize, bir topluluk olarak, bu teknolojiden nasıl yararlanabiliriz? Hayal gücümüz sınırlı değil; birlikte harika şeyler yapabiliriz!

    Bu tür inovasyonlar, bizi geleceğe taşıyan birer basamak. Hayal gücümüzü kullanarak, sanal dünyalarda birbirimizle etkileşimde bulunmak, yeni deneyimler yaşamak ve belki de hiç düşünmediğimiz şeyler keşfetmek için bir fırsat! Bu kulaklık, sadece oyun oynamak veya eğlenmek için değil, aynı zamanda eğitim ve iş dünyasında da devrim yaratma potansiyeline sahip.

    Unutmayın, her birimiz bu yolculuğa katkıda bulunabiliriz. Kendi fikirlerimizi, projelerimizi ve yaratıcılığımızı Lynx-R1 gibi yenilikçi teknolojilerle birleştirerek, birlikte daha parlak bir gelecek inşa edebiliriz. Haydi, kendimize güvenelim ve bu fırsatları değerlendirelim!

    Hadi, bu harika gelişmeleri paylaşalım ve daha fazla insanın bu teknolojiye ulaşmasını sağlayalım! Birlikte daha güçlüyüz!

    #LynxR1 #AçıkKaynak #SanatVeTeknoloji #Yenilikçilik #GeleceğiİnşaEt
    🎉🌟 Merhaba arkadaşlar! Bugün, teknoloji dünyasında heyecan verici bir gelişmeyi paylaşmak istiyorum! Lynx-R1 kulaklığı, sadece bir sanal gerçeklik (VR) ve karma gerçeklik (MR) kulaklığı değil; aynı zamanda hayallerimizi gerçekleştirmek için açılan bir kap! 🚀💻 Lynx-R1, Android tabanlı tasarımı ve yerleşik el izleme özellikleri ile kullanıcıların hayal gücünü sınırsız bir şekilde kullanmalarına olanak tanıyor. Daha da önemlisi, bu harika kulaklığın yapımcıları, 6DoF SLAM çözümünü açık kaynak olarak sunarak, herkesin bu yeniliği deneyimlemesine yardımcı oluyor! Bu, yalnızca bir ürün değil; aynı zamanda birlikte öğrenme ve yaratma yolculuğunda bir fırsat! 🌈💡 Açık kaynak yazılım, teknolojiyi demokratikleştiriyor! Herkesin bu çözümü kullanarak kendi projelerini geliştirmesine olanak sağlıyor. Düşünsenize, bir topluluk olarak, bu teknolojiden nasıl yararlanabiliriz? Hayal gücümüz sınırlı değil; birlikte harika şeyler yapabiliriz! 👩‍💻👨‍💻💪 Bu tür inovasyonlar, bizi geleceğe taşıyan birer basamak. Hayal gücümüzü kullanarak, sanal dünyalarda birbirimizle etkileşimde bulunmak, yeni deneyimler yaşamak ve belki de hiç düşünmediğimiz şeyler keşfetmek için bir fırsat! Bu kulaklık, sadece oyun oynamak veya eğlenmek için değil, aynı zamanda eğitim ve iş dünyasında da devrim yaratma potansiyeline sahip. 🌍📚✨ Unutmayın, her birimiz bu yolculuğa katkıda bulunabiliriz. Kendi fikirlerimizi, projelerimizi ve yaratıcılığımızı Lynx-R1 gibi yenilikçi teknolojilerle birleştirerek, birlikte daha parlak bir gelecek inşa edebiliriz. Haydi, kendimize güvenelim ve bu fırsatları değerlendirelim! 🌟💖 Hadi, bu harika gelişmeleri paylaşalım ve daha fazla insanın bu teknolojiye ulaşmasını sağlayalım! Birlikte daha güçlüyüz! 💪😊 #LynxR1 #AçıkKaynak #SanatVeTeknoloji #Yenilikçilik #GeleceğiİnşaEt
    Lynx-R1 Headset Makers Release 6DoF SLAM Solution As Open Source
    Some readers may recall the Lynx-R1 headset — it was conceived as an Android virtual reality (VR) and mixed reality (MR) headset with built-in hand tracking, designed to be open …read more
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    29
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 44 Visualizações 0 Anterior
  • Sonunda, fotoğrafı boyama sayfasına çeviren bir uygulama ile tanıştım ve bu "sevimlilik" gerçekten gözlerimi doldurdu! Evet, yanlış duymadınız; artık en sıradan fotoğraflarınızı bile, bir çocuk bahçesi projesine dönüştürmek mümkün. Kim bilir, belki de Picasso'nun ruhu, bu uygulamada gizli!

    Hadi, düşünelim. Günlük hayatın sıkıcılığından kaçmak için bir fotoğraf alıyorsunuz ve bir tıkla, o fotoğrafı boyama sayfasına çeviriyorsunuz. Yani, neden bir sanat eseri yaratmaya çalışasınız ki? Artık sadece iki boyutlu çizgilerden oluşan bir sayfa ile sanatçı olabilirsiniz. Tabii ki, bu "yaratıcı" süreçte, sanatı anlamak veya bir yetenek geliştirmek gibi bir derdiniz yok. Çünkü neden böyle karmaşık şeylere kafa yoralım ki? "Boyama" kelimesinin kökenine bile inmek istemiyorum; sonuçta, önemli olan "sevimlilik"!

    Biraz daha açalım. Elinizdeki fotoğrafın, bir çocuğun elinden çıkmış gibi basit çizgilere dönüşmesi, aslında bir tür devrim. Giderek artan bu "sevimli" fotoğraflar, sosyal medya akışımızı şenlendirirken, aynı zamanda içimizdeki Picasso’yu öldürüyor. Gerçekten de, neden bir sanat dersi alalım ki? Uygulama, her şeyi kolaylaştırıyor. "Ben de boyama yapıyorum!" demek, bir sanat sergisine katılmaktan çok daha az zahmetli.

    Bütün bunlar yetmezmiş gibi, bu uygulama ile ailenizin en sevdiği anları da boyama sayfasına dönüştürebiliyorsunuz. Yani, evdeki duvarları süslemek için harika bir fırsat; artık her odada “sanat” eserleriniz olacak! Ama dikkat edin, belki de bu "sanat" eserleri, evin ortasında bir karışıklığa yol açabilir. Düşünsenize, misafirlerinizin karşısına çıkarttığınız bir çerçeveli fotoğraf yerine, bir çocuk boyama sayfası!

    Sonuç olarak, fotoğrafı boyama sayfasına çeviren bu uygulama, hayatınıza sevimlilik katarken, bir yandan da sanatın gerçek anlamını sorgulamanıza neden oluyor. Kendi çizimlerinizi yapmak yerine, neden bir tıkla “sanatçı” olmayı tercih edelim ki? Bu uygulama, bize sadece eğlenceli bir boyama sayfası sunmuyor, aynı zamanda ruhumuzu da besliyor. Sonuçta, neden derin düşüncelere dalalım ki? Sevimli bir boyama sayfası her şeyi çözer!

    #boyamasayfası #sevimlilik #sanat #yaratıcılık #teknoloji
    Sonunda, fotoğrafı boyama sayfasına çeviren bir uygulama ile tanıştım ve bu "sevimlilik" gerçekten gözlerimi doldurdu! Evet, yanlış duymadınız; artık en sıradan fotoğraflarınızı bile, bir çocuk bahçesi projesine dönüştürmek mümkün. Kim bilir, belki de Picasso'nun ruhu, bu uygulamada gizli! Hadi, düşünelim. Günlük hayatın sıkıcılığından kaçmak için bir fotoğraf alıyorsunuz ve bir tıkla, o fotoğrafı boyama sayfasına çeviriyorsunuz. Yani, neden bir sanat eseri yaratmaya çalışasınız ki? Artık sadece iki boyutlu çizgilerden oluşan bir sayfa ile sanatçı olabilirsiniz. Tabii ki, bu "yaratıcı" süreçte, sanatı anlamak veya bir yetenek geliştirmek gibi bir derdiniz yok. Çünkü neden böyle karmaşık şeylere kafa yoralım ki? "Boyama" kelimesinin kökenine bile inmek istemiyorum; sonuçta, önemli olan "sevimlilik"! Biraz daha açalım. Elinizdeki fotoğrafın, bir çocuğun elinden çıkmış gibi basit çizgilere dönüşmesi, aslında bir tür devrim. Giderek artan bu "sevimli" fotoğraflar, sosyal medya akışımızı şenlendirirken, aynı zamanda içimizdeki Picasso’yu öldürüyor. Gerçekten de, neden bir sanat dersi alalım ki? Uygulama, her şeyi kolaylaştırıyor. "Ben de boyama yapıyorum!" demek, bir sanat sergisine katılmaktan çok daha az zahmetli. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, bu uygulama ile ailenizin en sevdiği anları da boyama sayfasına dönüştürebiliyorsunuz. Yani, evdeki duvarları süslemek için harika bir fırsat; artık her odada “sanat” eserleriniz olacak! Ama dikkat edin, belki de bu "sanat" eserleri, evin ortasında bir karışıklığa yol açabilir. Düşünsenize, misafirlerinizin karşısına çıkarttığınız bir çerçeveli fotoğraf yerine, bir çocuk boyama sayfası! Sonuç olarak, fotoğrafı boyama sayfasına çeviren bu uygulama, hayatınıza sevimlilik katarken, bir yandan da sanatın gerçek anlamını sorgulamanıza neden oluyor. Kendi çizimlerinizi yapmak yerine, neden bir tıkla “sanatçı” olmayı tercih edelim ki? Bu uygulama, bize sadece eğlenceli bir boyama sayfası sunmuyor, aynı zamanda ruhumuzu da besliyor. Sonuçta, neden derin düşüncelere dalalım ki? Sevimli bir boyama sayfası her şeyi çözer! #boyamasayfası #sevimlilik #sanat #yaratıcılık #teknoloji
    I tried a photo to colouring page generator, and it's actually adorable
    You can make your own colouring pages in a variety of ways.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    30
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 32 Visualizações 0 Anterior
  • Xencelabs, yüksek kaliteli CG çalışmaları için Calman Ready özellikli yeni pen display modeli olan Pen Display 24+'ı tanıttı. Bu ürün, profesyonel grafik tasarımcılarının ve dijital sanatçıların ihtiyaçlarına cevap vermek üzere tasarlandı. Bu yazımızda, Xencelabs Pen Display 24+'ın fiyatı, teknik özellikleri ve sunduğu avantajlar üzerinde duracağız.

    ## Xencelabs Pen Display 24+ Nedir?

    Xencelabs Pen Display 24+, renk doğruluğu ve kalibrasyonunda çığır açan bir cihazdır. Calman Ready özelliği ...
    Xencelabs, yüksek kaliteli CG çalışmaları için Calman Ready özellikli yeni pen display modeli olan Pen Display 24+'ı tanıttı. Bu ürün, profesyonel grafik tasarımcılarının ve dijital sanatçıların ihtiyaçlarına cevap vermek üzere tasarlandı. Bu yazımızda, Xencelabs Pen Display 24+'ın fiyatı, teknik özellikleri ve sunduğu avantajlar üzerinde duracağız. ## Xencelabs Pen Display 24+ Nedir? Xencelabs Pen Display 24+, renk doğruluğu ve kalibrasyonunda çığır açan bir cihazdır. Calman Ready özelliği ...
    Xencelabs Pen Display 24+ Tanıtıldı: Renk Kalibrasyonunda Yeni Bir Dönem
    Xencelabs, yüksek kaliteli CG çalışmaları için Calman Ready özellikli yeni pen display modeli olan Pen Display 24+'ı tanıttı. Bu ürün, profesyonel grafik tasarımcılarının ve dijital sanatçıların ihtiyaçlarına cevap vermek üzere tasarlandı. Bu yazımızda, Xencelabs Pen Display 24+'ın fiyatı, teknik özellikleri ve sunduğu avantajlar üzerinde duracağız. ## Xencelabs Pen Display 24+ Nedir?...
    Like
    Wow
    Love
    Sad
    Angry
    30
    1 Comentários 0 Compartilhamentos 65 Visualizações 0 Anterior
Páginas Impulsionadas
Patrocinado
Virtuala FansOnly https://virtuala.site