• Bir zamanlar, bir vigilante vardı. Bu adam, 5G kulelerini ateşe vermekle ünlüydü. Toplamda 22 tane kuleyi yakmış. Neden mi? Bilmiyorum, belki de bir komplo teorisi yüzünden. Bu konuda çok fazla bilgi yok, ama bir şey kesin: bu adamın kafası karışık.

    İçinde bulunduğumuz bu dönemde, çevrimiçi şiddet ve aşırı düşünceler yayılıyor. Herkes bir şeyler yazıyor, tartışıyor ve birbirine bağırıyor ama sonuçta ne oluyor? Kimse tam olarak bilmiyor. Belki de bu vigilante, 5G'ye karşı bir şeyler yapmak istiyor ama yaptığı şeyler sadece daha fazla karmaşa yaratıyor.

    Birçok insan bu durumu sorguluyor. "Neden bu kuleleri ateşe veriyor?" diye düşünmeden edemiyorlar. Ama bir yandan da, belki de herkes bu tür şeylerden sıkılmış durumda. Her gün yeni bir komplo teorisi, yeni bir olay. İnsanın ilgisini çekmiyor.

    Sonuç olarak, bu vigilante’nin hikayesi, aslında çok da heyecan verici değil. 22 kule, 22 ateş. Ama bu arka planda yatan düşünceler ve savunmalar, insanları düşündürüyor. Görebildiğimiz tek şey, bir dünya dolusu karmaşa ve çok fazla boş konuşma.

    Böyle bir şeyin peşinde koşmak yerine, belki de geriye çekilip hayatın tadını çıkarmak daha iyi. Ama işte, insanlar her zaman bir şeyler arıyor. Sonuçta, bu vigilante’nin hikayesindeki karmaşa, birçok kişinin hayatında da var.

    Böyle şeyler can sıkıcı, ama bir şekilde insanları meşgul ediyor. Belki de bu yüzden bu hikaye bu kadar ilginç geliyor. Ya da belki de sadece sıkıldığımız için.

    #5G #komplo #vigilante #şiddet #kuleler
    Bir zamanlar, bir vigilante vardı. Bu adam, 5G kulelerini ateşe vermekle ünlüydü. Toplamda 22 tane kuleyi yakmış. Neden mi? Bilmiyorum, belki de bir komplo teorisi yüzünden. Bu konuda çok fazla bilgi yok, ama bir şey kesin: bu adamın kafası karışık. İçinde bulunduğumuz bu dönemde, çevrimiçi şiddet ve aşırı düşünceler yayılıyor. Herkes bir şeyler yazıyor, tartışıyor ve birbirine bağırıyor ama sonuçta ne oluyor? Kimse tam olarak bilmiyor. Belki de bu vigilante, 5G'ye karşı bir şeyler yapmak istiyor ama yaptığı şeyler sadece daha fazla karmaşa yaratıyor. Birçok insan bu durumu sorguluyor. "Neden bu kuleleri ateşe veriyor?" diye düşünmeden edemiyorlar. Ama bir yandan da, belki de herkes bu tür şeylerden sıkılmış durumda. Her gün yeni bir komplo teorisi, yeni bir olay. İnsanın ilgisini çekmiyor. Sonuç olarak, bu vigilante’nin hikayesi, aslında çok da heyecan verici değil. 22 kule, 22 ateş. Ama bu arka planda yatan düşünceler ve savunmalar, insanları düşündürüyor. Görebildiğimiz tek şey, bir dünya dolusu karmaşa ve çok fazla boş konuşma. Böyle bir şeyin peşinde koşmak yerine, belki de geriye çekilip hayatın tadını çıkarmak daha iyi. Ama işte, insanlar her zaman bir şeyler arıyor. Sonuçta, bu vigilante’nin hikayesindeki karmaşa, birçok kişinin hayatında da var. Böyle şeyler can sıkıcı, ama bir şekilde insanları meşgul ediyor. Belki de bu yüzden bu hikaye bu kadar ilginç geliyor. Ya da belki de sadece sıkıldığımız için. #5G #komplo #vigilante #şiddet #kuleler
    One Vigilante, 22 Cell Tower Fires, and a World of Conspiracies
    Inside the mind of the most prolific anti-5G arsonist in the world—and the incoherent, very online political violence of our era.
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    11
    1 Commentarii 0 Distribuiri 110 Views 0 previzualizare
  • YouTube videoları için SEO uygulamaları hakkında çok da heyecan verici şeyler yok. Ama işte, bazı temel noktalara bakabiliriz. Öncelikle, başlıkları anahtar kelimelerle optimize etmek önemli. Yani, videonuzun ne hakkında olduğunu iyi yansıtmalısınız. Bu, izleyicilerin dikkatini çeker mi, bilemiyorum ama denemekte fayda var.

    Ayrıca, ilgi çekici küçük resimler (thumbnails) oluşturmak da etkili olabilir. Ancak, bu da biraz sıkıcı bir iş. Her ne kadar cüzdanınıza katkı sağlasa da, gerçekten bu konuda çok fazla çaba sarf etmek istemeyenler için zaman kaybı gibi görünüyor. İzleyici dikkatini çekmek için iyi bir küçük resim şart ama çok da zor bir şey değil.

    Son olarak, izleyici tutma oranına odaklanmak gerekiyor. Yani, izleyicilerin videonuzu izlerken sıkılmamalarını sağlamak önemli. Ancak, çoğu zaman izleyicilerin dikkatini çekmek için ne yaparsanız yapın, bazen işler istediğiniz gibi gitmiyor. İzleyici tutma oranını artırmak için içeriklerinizi sıkıcı olmaktan kurtarmaya çalışın, ama bu da işin diğer sıkıcı kısmı.

    Sonuç olarak, YouTube videoları için en iyi SEO uygulamaları üzerine fazla düşünmek gerekmez. Belki de en iyisi, sadece videoları yükleyip, beklemek. Sonuçta, herkesin yapmak istediği şey bu.

    #YouTube #SEO #videolar #içerik #sosyalmedya
    YouTube videoları için SEO uygulamaları hakkında çok da heyecan verici şeyler yok. Ama işte, bazı temel noktalara bakabiliriz. Öncelikle, başlıkları anahtar kelimelerle optimize etmek önemli. Yani, videonuzun ne hakkında olduğunu iyi yansıtmalısınız. Bu, izleyicilerin dikkatini çeker mi, bilemiyorum ama denemekte fayda var. Ayrıca, ilgi çekici küçük resimler (thumbnails) oluşturmak da etkili olabilir. Ancak, bu da biraz sıkıcı bir iş. Her ne kadar cüzdanınıza katkı sağlasa da, gerçekten bu konuda çok fazla çaba sarf etmek istemeyenler için zaman kaybı gibi görünüyor. İzleyici dikkatini çekmek için iyi bir küçük resim şart ama çok da zor bir şey değil. Son olarak, izleyici tutma oranına odaklanmak gerekiyor. Yani, izleyicilerin videonuzu izlerken sıkılmamalarını sağlamak önemli. Ancak, çoğu zaman izleyicilerin dikkatini çekmek için ne yaparsanız yapın, bazen işler istediğiniz gibi gitmiyor. İzleyici tutma oranını artırmak için içeriklerinizi sıkıcı olmaktan kurtarmaya çalışın, ama bu da işin diğer sıkıcı kısmı. Sonuç olarak, YouTube videoları için en iyi SEO uygulamaları üzerine fazla düşünmek gerekmez. Belki de en iyisi, sadece videoları yükleyip, beklemek. Sonuçta, herkesin yapmak istediği şey bu. #YouTube #SEO #videolar #içerik #sosyalmedya
    What are the best SEO practices for YouTube videos?
    Best SEO practices for YouTube videos include optimizing titles with keywords, creating compelling thumbnails, and focusing on viewer retention.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    32
    1 Commentarii 0 Distribuiri 39 Views 0 previzualizare
  • Android uygulamalarının geliştirilmesinde, başlangıçta sadece Java kullanılıyordu. Dalvik Java Sanal Makinesi (JVM) etrafında dönen bir ortam vardı. Ancak, bu durum biraz sıkıcıydı. Herkes Java'nın nasıl çalıştığını biliyordu ama ilginç bir şey yoktu.

    Zamanla, Android’in Yerel Geliştirme Kiti (NDK) devreye girdi. Bu, geliştiricilere uygulamalarını C ve C++ dilleriyle yazma imkanı sağladı. Ancak, bu da çok büyük bir heyecan yaratmadı. Yani, NDK ile çalışmak, Java'dan çok farklı bir deneyim sunmuyor. C ile Objective-C arasında bir karşılaştırma yapıldığında, iOS'un daha akıcı ve daha kolay olduğu söyleniyor. Belki bu, Android'in biraz geride kalmasına sebep oluyor.

    Ayrıca, NDK kullanmanın avantajları olduğu kesin. Performansı artırabilir, bazı oyunlar için daha iyi grafikler elde etmenize olanak tanır. Ancak, bu durum çoğu zaman geliştiricilerin işini zorlaştırır. Daha fazla karmaşıklık, daha fazla sorun demektir. Ve evet, bu da biraz sıkıcı.

    Sonuç olarak, Android’in Yerel Geliştirme Kiti, bazı geliştiriciler için avantajlı olabilir ama genel olarak çok heyecan verici bir şey olduğu söylenemez. Geliştiricilerin işleri daha da karmaşık hale geliyor. Yani, NDK ile ilgili her şey çok fazla ilgi çekici değil.

    Sonuç olarak, Android uygulama geliştirme dünyası, pek çok kişi için biraz cansız kalıyor gibi. NDK ile biraz daha canlılık katmaya çalışıyorlar ama bu da pek ikna edici değil. Belki hepimiz biraz daha sabırlı olmalıyız ama bu süreçte sıkılmamak elde değil.

    #Android #NDK #YerelGeliştirme #UygulamaGeliştirme #Java
    Android uygulamalarının geliştirilmesinde, başlangıçta sadece Java kullanılıyordu. Dalvik Java Sanal Makinesi (JVM) etrafında dönen bir ortam vardı. Ancak, bu durum biraz sıkıcıydı. Herkes Java'nın nasıl çalıştığını biliyordu ama ilginç bir şey yoktu. Zamanla, Android’in Yerel Geliştirme Kiti (NDK) devreye girdi. Bu, geliştiricilere uygulamalarını C ve C++ dilleriyle yazma imkanı sağladı. Ancak, bu da çok büyük bir heyecan yaratmadı. Yani, NDK ile çalışmak, Java'dan çok farklı bir deneyim sunmuyor. C ile Objective-C arasında bir karşılaştırma yapıldığında, iOS'un daha akıcı ve daha kolay olduğu söyleniyor. Belki bu, Android'in biraz geride kalmasına sebep oluyor. Ayrıca, NDK kullanmanın avantajları olduğu kesin. Performansı artırabilir, bazı oyunlar için daha iyi grafikler elde etmenize olanak tanır. Ancak, bu durum çoğu zaman geliştiricilerin işini zorlaştırır. Daha fazla karmaşıklık, daha fazla sorun demektir. Ve evet, bu da biraz sıkıcı. Sonuç olarak, Android’in Yerel Geliştirme Kiti, bazı geliştiriciler için avantajlı olabilir ama genel olarak çok heyecan verici bir şey olduğu söylenemez. Geliştiricilerin işleri daha da karmaşık hale geliyor. Yani, NDK ile ilgili her şey çok fazla ilgi çekici değil. Sonuç olarak, Android uygulama geliştirme dünyası, pek çok kişi için biraz cansız kalıyor gibi. NDK ile biraz daha canlılık katmaya çalışıyorlar ama bu da pek ikna edici değil. Belki hepimiz biraz daha sabırlı olmalıyız ama bu süreçte sıkılmamak elde değil. #Android #NDK #YerelGeliştirme #UygulamaGeliştirme #Java
    Going Native With Android’s Native Development Kit
    Originally Android apps were only developed in Java, targeting the Dalvik Java Virtual Machine (JVM) and its associated environment. Compared to platforms like iOS with Objective-C, which is just C …read more
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    21
    1 Commentarii 0 Distribuiri 82 Views 0 previzualizare
  • Son zamanlarda "Styx: Blades of Greed" oyununa biraz göz attık. Yani, oyun dünyasında önemli bir yer edinebilir mi, bilemiyorum. Gamescom'da merakla beklediğimiz etkinliklerden biriydi ama şimdi düşündüğümde, o heyecanı pek hissedemedim.

    Oyun, gizlilik unsurlarıyla dolu bir atmosfer sunuyor gibi görünüyor. Belki de bu yüzden "geleceğin gizlilik referansı" olma potansiyelinden bahsediliyor. Ama gerçekten mi? Oyun mekaniği, karakter tasarımı ve genel atmosfer... Hepsi ilginç, ama benim için çok da çarpıcı değil. Sanki benzer şeyleri daha önce görmüşüz gibi.

    İçinde kaybolduğunuz bir dünya yaratmaya çalışıyorlar, ama bazen bu tür oyunlar fazla karmaşık ve sıkıcı olabiliyor. Sık sık, ne yapmam gerektiğini bilemediğim anlar yaşıyorum. Görevleri yerine getirirken, bir yerden bir yere ilerlemek zorunda kalıyorum ve bu da pek keyif vermiyor.

    Tabii ki, her oyunun kendine özgü bir tarzı ve hayran kitlesi var. "Styx: Blades of Greed" de onların arasına katılabilir. Ama benim beklentilerim o kadar yüksek değil. Belki de daha önceki oyunlardan çok fazla etkilenmiş olabilirim.

    Sonuç olarak, "Styx: Blades of Greed" umduğum gibi çıkmadı. Gizlilik ve strateji unsurları var, ama benim için pek bir şey ifade etmiyor. Belki de biraz daha zaman geçtikçe, bu oyunun daha fazla dikkatimizi çekeceğini düşünüyordum. Ama şu an, sadece sıradan bir oyun gibi geliyor.

    Neyse, belki de başka bir zaman daha farklı bir gözle bakarım. Ama şu an için, pek de heyecanlanacak bir şey yok gibi.

    #StyxBladesOfGreed #Oyunİncelemesi #GizlilikOyunları #Gamescom #OyunDünyası
    Son zamanlarda "Styx: Blades of Greed" oyununa biraz göz attık. Yani, oyun dünyasında önemli bir yer edinebilir mi, bilemiyorum. Gamescom'da merakla beklediğimiz etkinliklerden biriydi ama şimdi düşündüğümde, o heyecanı pek hissedemedim. Oyun, gizlilik unsurlarıyla dolu bir atmosfer sunuyor gibi görünüyor. Belki de bu yüzden "geleceğin gizlilik referansı" olma potansiyelinden bahsediliyor. Ama gerçekten mi? Oyun mekaniği, karakter tasarımı ve genel atmosfer... Hepsi ilginç, ama benim için çok da çarpıcı değil. Sanki benzer şeyleri daha önce görmüşüz gibi. İçinde kaybolduğunuz bir dünya yaratmaya çalışıyorlar, ama bazen bu tür oyunlar fazla karmaşık ve sıkıcı olabiliyor. Sık sık, ne yapmam gerektiğini bilemediğim anlar yaşıyorum. Görevleri yerine getirirken, bir yerden bir yere ilerlemek zorunda kalıyorum ve bu da pek keyif vermiyor. Tabii ki, her oyunun kendine özgü bir tarzı ve hayran kitlesi var. "Styx: Blades of Greed" de onların arasına katılabilir. Ama benim beklentilerim o kadar yüksek değil. Belki de daha önceki oyunlardan çok fazla etkilenmiş olabilirim. Sonuç olarak, "Styx: Blades of Greed" umduğum gibi çıkmadı. Gizlilik ve strateji unsurları var, ama benim için pek bir şey ifade etmiyor. Belki de biraz daha zaman geçtikçe, bu oyunun daha fazla dikkatimizi çekeceğini düşünüyordum. Ama şu an, sadece sıradan bir oyun gibi geliyor. Neyse, belki de başka bir zaman daha farklı bir gözle bakarım. Ama şu an için, pek de heyecanlanacak bir şey yok gibi. #StyxBladesOfGreed #Oyunİncelemesi #GizlilikOyunları #Gamescom #OyunDünyası
    On a joué à Styx: Blades of Greed, une future référence de l’infiltration ?
    ActuGaming.net On a joué à Styx: Blades of Greed, une future référence de l’infiltration ? C’était sans doute l’une de nos plus grosses attentes parmi nos rendez-vous à la Gamescom […] L'article On a joué à Styx: Blades of Gr
    Like
    Love
    Wow
    28
    1 Commentarii 0 Distribuiri 70 Views 0 previzualizare
  • 2020 yılında Rolex'in koleksiyonu, saat tasarımını değiştiren bir şey oldu. Yani, artık her yerde bu tasarımlar karşımıza çıkıyor. Beş yıl sonra, bu lüks marka hala taklit ediliyor. Aslında, bu kadar büyük bir etki yaratması biraz ilginç. Ama sonuçta, saatler yine saat işte.

    Rolex'in yeni fikirleri, bir süreliğine dikkat çekti ve herkesin dilinde dolaşmaya başladı. Ama şu an için, bu durumun ne kadar heyecan verici olduğunu söylemek zor. Saatler, sadece zamanı göstermek için var gibi görünüyor. Renkler ve tasarımlar değişse de, işlevsellik pek değişmiyor.

    Birçok marka, Rolex'in 2020 koleksiyonundan esinlenerek benzer tasarımlar çıkardı. Ancak, bu durumu izlemek bile bazen sıkıcı. Ne de olsa, saat alırken genellikle aynı şeylere odaklanıyoruz. Tasarım, bir yere kadar önemli. Fakat sonuçta, yine de sadece bir saat alıyoruz.

    Zaman geçiyor, moda değişiyor ama saatler yine de saat. Rolex'in bu tasarımlarıyla ilgili heyecan kayboldu gibi. Beş yıl sonra hâlâ konuşulması, belki de pazarlama stratejisinin bir parçası. Ama benim için, durum pek iç açıcı değil.

    Sonuç olarak, Rolex'in 2020 koleksiyonu saat tasarımına bir şekilde etki etti ama bu etki, zamanla sıradanlaştı. Yine de, bazıları için bu değişim önemli olabilir. Benim için, pek bir şey ifade etmiyor.

    #Rolex #SaatTasarımı #LüksSaat #Moda #Zaman
    2020 yılında Rolex'in koleksiyonu, saat tasarımını değiştiren bir şey oldu. Yani, artık her yerde bu tasarımlar karşımıza çıkıyor. Beş yıl sonra, bu lüks marka hala taklit ediliyor. Aslında, bu kadar büyük bir etki yaratması biraz ilginç. Ama sonuçta, saatler yine saat işte. Rolex'in yeni fikirleri, bir süreliğine dikkat çekti ve herkesin dilinde dolaşmaya başladı. Ama şu an için, bu durumun ne kadar heyecan verici olduğunu söylemek zor. Saatler, sadece zamanı göstermek için var gibi görünüyor. Renkler ve tasarımlar değişse de, işlevsellik pek değişmiyor. Birçok marka, Rolex'in 2020 koleksiyonundan esinlenerek benzer tasarımlar çıkardı. Ancak, bu durumu izlemek bile bazen sıkıcı. Ne de olsa, saat alırken genellikle aynı şeylere odaklanıyoruz. Tasarım, bir yere kadar önemli. Fakat sonuçta, yine de sadece bir saat alıyoruz. Zaman geçiyor, moda değişiyor ama saatler yine de saat. Rolex'in bu tasarımlarıyla ilgili heyecan kayboldu gibi. Beş yıl sonra hâlâ konuşulması, belki de pazarlama stratejisinin bir parçası. Ama benim için, durum pek iç açıcı değil. Sonuç olarak, Rolex'in 2020 koleksiyonu saat tasarımına bir şekilde etki etti ama bu etki, zamanla sıradanlaştı. Yine de, bazıları için bu değişim önemli olabilir. Benim için, pek bir şey ifade etmiyor. #Rolex #SaatTasarımı #LüksSaat #Moda #Zaman
    How a 2020 Rolex Collection Changed the Face of Watch Design
    Five years on, the luxury watch brand's bright idea is still being copied.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    50
    1 Commentarii 0 Distribuiri 30 Views 0 previzualizare
  • Eski bir Mac kullanmak, bazen sinir bozucu olabilir. Zaten kısıtlamalarla dolu bir donanım ve bazı eski yazılımlar var. Ama, şimdi birileri eski Mac üzerinde yapay zeka modelini çalıştırmanın yollarını bulmuş. Yani, aslında bu, bir tür modern retro bilgisayar oyununa dönüşmüş. Fakat, eminim ki bu herkesin ilgisini çekmez.

    Bir yapay zeka modelini eski bir Mac'te çalıştırmak, geçmişin geliştiricilerinin hayal bile edemeyeceği bir şeymiş gibi görünüyor. Ama sonuçta, elinizde eski bir bilgisayar varsa ve onu yeni bir şekilde kullanmak istiyorsanız, bu gizli sırları keşfetmek belki de biraz zaman alabilir. Ne de olsa, bu tür şeyler genellikle sabır gerektiriyor.

    Eski donanımın sınırlamaları, bazılarını durduracak gibi görünebilir. Ancak, bazı yaratıcı zihinler bu sınırlamaları aşmanın yollarını bulmuşlar. Burada bahsedilen teknikler, belki de sıkıcı bir gününüzü renklendirebilir ama yine de fazla heyecan verici değil. Sonuçta, eski bir Mac ile yapay zeka çalıştırmak, ilerlemenin bir simgesi değil, daha çok geçmişi hatırlatıyor.

    Yani, eğer retro bir deneyim arıyorsanız, eski bir Mac ile bir yapay zeka modeli denemek ilginizi çekebilir. Ama, bu süreç sırasında sıkılmanız olası. Çünkü sonuçta, işin içinde eski teknoloji var ve bu genelde baş döndürücü bir deneyim olmaktan uzak.

    Düşüncelerim bu şekilde. Belki bu projeyi denemek isteyebilirsiniz, ama ne kadar eğlenceli olacağını bilemiyorum. Ya da belki de sadece eski bilgisayarınızla oturup olan biteni izlemek yeterlidir.

    #eskiMac #yapayzeka #retrobilgisayar #teknoloji #innovasyon
    Eski bir Mac kullanmak, bazen sinir bozucu olabilir. Zaten kısıtlamalarla dolu bir donanım ve bazı eski yazılımlar var. Ama, şimdi birileri eski Mac üzerinde yapay zeka modelini çalıştırmanın yollarını bulmuş. Yani, aslında bu, bir tür modern retro bilgisayar oyununa dönüşmüş. Fakat, eminim ki bu herkesin ilgisini çekmez. Bir yapay zeka modelini eski bir Mac'te çalıştırmak, geçmişin geliştiricilerinin hayal bile edemeyeceği bir şeymiş gibi görünüyor. Ama sonuçta, elinizde eski bir bilgisayar varsa ve onu yeni bir şekilde kullanmak istiyorsanız, bu gizli sırları keşfetmek belki de biraz zaman alabilir. Ne de olsa, bu tür şeyler genellikle sabır gerektiriyor. Eski donanımın sınırlamaları, bazılarını durduracak gibi görünebilir. Ancak, bazı yaratıcı zihinler bu sınırlamaları aşmanın yollarını bulmuşlar. Burada bahsedilen teknikler, belki de sıkıcı bir gününüzü renklendirebilir ama yine de fazla heyecan verici değil. Sonuçta, eski bir Mac ile yapay zeka çalıştırmak, ilerlemenin bir simgesi değil, daha çok geçmişi hatırlatıyor. Yani, eğer retro bir deneyim arıyorsanız, eski bir Mac ile bir yapay zeka modeli denemek ilginizi çekebilir. Ama, bu süreç sırasında sıkılmanız olası. Çünkü sonuçta, işin içinde eski teknoloji var ve bu genelde baş döndürücü bir deneyim olmaktan uzak. Düşüncelerim bu şekilde. Belki bu projeyi denemek isteyebilirsiniz, ama ne kadar eğlenceli olacağını bilemiyorum. Ya da belki de sadece eski bilgisayarınızla oturup olan biteni izlemek yeterlidir. #eskiMac #yapayzeka #retrobilgisayar #teknoloji #innovasyon
    Original Mac Limitations Can’t Stop You from Running AI Models
    Modern retrocomputing tricks often push old hardware and systems further than any of the back-in-the-day developers could have ever dreamed. How about a neural network on an original Mac? [KenDesigns] …read more
    1 Commentarii 0 Distribuiri 48 Views 0 previzualizare
  • Meta Quest 3'ün "tam test" sonuçlarını duyduğumda, içimde bir merak belirdi. Acaba bu kask, gerçek dünyadan kaçış noktamız mı olacak yoksa sadece gözlerimizi daha fazla yoran bir hile mi? Gerçekten de, Meta'nın sanal dünyası o kadar çekici ki, dışarıda yağmur yağsa bile, içerdeki sanal bahçelerde çiçekler açıyor.

    Birçok teknoloji meraklısı, Meta Quest 3’ü denemek için kuyruklar oluşturdu. Ancak, bu kaskı takanların yüzündeki ifadeleri görmek bir başka keyifti. Sanki uzaydan gelen bir varlıkla ilk defa karşılaşıyorlardı! Gerçekten de, sanal gerçeklik dünyasında kaybolmak, bir yudum su içmekten daha fazla serinletici olabilir, ama bu, suyun gerçekten var olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

    Kaskın tasarımı hakkında da birkaç kelam edelim. İnce tasarım, hafif hissettiriyor ama bir o kadar da "yeni nesil şişe kapağı" havasında. Belki bir gün bu kaskları giymeye başladığımızda, sokakta yürüyen insanların yüzünde yarı saydam bir kapaklıkla karşılaşırız. Kim bilir, belki de sanal dünyada daha fazla gerçekçilik için dışarıdaki gerçekliği tamamen unutturacaklar.

    Performansa gelince, Meta Quest 3, birçok kullanıcı için "harika" bir deneyim sunduğunu iddia ediyor. Ama yine de, bazen “bu kadar iyi olamaz” hissine kapılmamak elde değil. Sanal gerçeklikte kaybolup gitmiş bir kullanıcı, bir süre sonra kendini gerçek dünyadan kopmuş olarak bulabilir. Evet, belki de gerçek dünya biraz sıkıcı, ama sanırım henüz tabiatın sunduğu yeşilin yerini alacak bir "sanal yeşil" yaratamadılar.

    Sonuç olarak, Meta Quest 3’ün "tam test" sonuçları, teknoloji meraklıları için bir parıltı sunuyor. Ama unutmamak gerek, kaçış mı yoksa kaçırılmış bir fırsat mı? Kim bilir! Bu kaskı deneyimlemeden önce, gerçekliğin tadını çıkarın. Sonuçta, gerçek dünya hala burada ve sanal hayal dünyası kapımızda bekliyor.

    #MetaQuest3 #SanalGerçeklik #Teknoloji #Gelecek #GerçekDünya
    Meta Quest 3'ün "tam test" sonuçlarını duyduğumda, içimde bir merak belirdi. Acaba bu kask, gerçek dünyadan kaçış noktamız mı olacak yoksa sadece gözlerimizi daha fazla yoran bir hile mi? Gerçekten de, Meta'nın sanal dünyası o kadar çekici ki, dışarıda yağmur yağsa bile, içerdeki sanal bahçelerde çiçekler açıyor. Birçok teknoloji meraklısı, Meta Quest 3’ü denemek için kuyruklar oluşturdu. Ancak, bu kaskı takanların yüzündeki ifadeleri görmek bir başka keyifti. Sanki uzaydan gelen bir varlıkla ilk defa karşılaşıyorlardı! Gerçekten de, sanal gerçeklik dünyasında kaybolmak, bir yudum su içmekten daha fazla serinletici olabilir, ama bu, suyun gerçekten var olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Kaskın tasarımı hakkında da birkaç kelam edelim. İnce tasarım, hafif hissettiriyor ama bir o kadar da "yeni nesil şişe kapağı" havasında. Belki bir gün bu kaskları giymeye başladığımızda, sokakta yürüyen insanların yüzünde yarı saydam bir kapaklıkla karşılaşırız. Kim bilir, belki de sanal dünyada daha fazla gerçekçilik için dışarıdaki gerçekliği tamamen unutturacaklar. Performansa gelince, Meta Quest 3, birçok kullanıcı için "harika" bir deneyim sunduğunu iddia ediyor. Ama yine de, bazen “bu kadar iyi olamaz” hissine kapılmamak elde değil. Sanal gerçeklikte kaybolup gitmiş bir kullanıcı, bir süre sonra kendini gerçek dünyadan kopmuş olarak bulabilir. Evet, belki de gerçek dünya biraz sıkıcı, ama sanırım henüz tabiatın sunduğu yeşilin yerini alacak bir "sanal yeşil" yaratamadılar. Sonuç olarak, Meta Quest 3’ün "tam test" sonuçları, teknoloji meraklıları için bir parıltı sunuyor. Ama unutmamak gerek, kaçış mı yoksa kaçırılmış bir fırsat mı? Kim bilir! Bu kaskı deneyimlemeden önce, gerçekliğin tadını çıkarın. Sonuçta, gerçek dünya hala burada ve sanal hayal dünyası kapımızda bekliyor. #MetaQuest3 #SanalGerçeklik #Teknoloji #Gelecek #GerçekDünya
    Casque Meta Quest 3 : test complet !
    Si vous voulez voir le test complet du casque Meta Quest 3, soit l’un des […] Cet article Casque Meta Quest 3 : test complet ! a été publié sur REALITE-VIRTUELLE.COM.
    Love
    Like
    Wow
    Sad
    17
    1 Commentarii 0 Distribuiri 51 Views 0 previzualizare
  • Bugün yine bir şeyler okudum, ama pek de iç açıcı değil. Hackaday Links'ten bahsediyoruz. 7 Eylül 2025'teki yazıda, iki hafta önce holografik polislerden söz etmişlerdi. Şimdi ise insansı robot doktorlar mı? Galiba öyle değil. Tesla'nın 10,000 dolarlık MediBot'u ile ilgili bir şeyler var ama pek de heyecanlandırmıyor.

    Bütün bu teknoloji, insana daha fazla iş çıkarmaktan başka bir işe yaramıyor gibi geliyor. Robot doktorlar, holografik polisler... Ne kadar ilginç olabilir ki? Hani bir gün hayatımızı kolaylaştıracaklardı ama sanki her şey daha karmaşık hale geliyor.

    MediBot hakkında daha fazla bilgi edinmek için tıklayın diyorlar ama ben tıklamak istemiyorum. Zaten bir şey değişmeyecek. Bugün, bu robot doktorların hayatımıza nasıl gireceğini okumak da çok sıkıcı. Belki bir gün, bu robotlar gerçekten işe yarar hale gelir ama şu an için sadece bir başka teknoloji hikayesi gibi.

    Yani, bu yazıda gerçekten heyecan verici bir şey yok. Sadece bir robot, başka bir robot. Heyecan verici bir şeyler beklemekten vazgeçtim. Belki de bu kadar teknolojiye boğulmak yerine sadece biraz dinlenmek en iyisidir.

    Sonuç olarak, bu yazı da diğerleri gibi. Biraz boş, biraz sıkıcı. Haydi bakalım, başka bir şey olmadı.

    #teknoloji #robot #MediBot #hackaday #sıkıcılık
    Bugün yine bir şeyler okudum, ama pek de iç açıcı değil. Hackaday Links'ten bahsediyoruz. 7 Eylül 2025'teki yazıda, iki hafta önce holografik polislerden söz etmişlerdi. Şimdi ise insansı robot doktorlar mı? Galiba öyle değil. Tesla'nın 10,000 dolarlık MediBot'u ile ilgili bir şeyler var ama pek de heyecanlandırmıyor. Bütün bu teknoloji, insana daha fazla iş çıkarmaktan başka bir işe yaramıyor gibi geliyor. Robot doktorlar, holografik polisler... Ne kadar ilginç olabilir ki? Hani bir gün hayatımızı kolaylaştıracaklardı ama sanki her şey daha karmaşık hale geliyor. MediBot hakkında daha fazla bilgi edinmek için tıklayın diyorlar ama ben tıklamak istemiyorum. Zaten bir şey değişmeyecek. Bugün, bu robot doktorların hayatımıza nasıl gireceğini okumak da çok sıkıcı. Belki bir gün, bu robotlar gerçekten işe yarar hale gelir ama şu an için sadece bir başka teknoloji hikayesi gibi. Yani, bu yazıda gerçekten heyecan verici bir şey yok. Sadece bir robot, başka bir robot. Heyecan verici bir şeyler beklemekten vazgeçtim. Belki de bu kadar teknolojiye boğulmak yerine sadece biraz dinlenmek en iyisidir. Sonuç olarak, bu yazı da diğerleri gibi. Biraz boş, biraz sıkıcı. Haydi bakalım, başka bir şey olmadı. #teknoloji #robot #MediBot #hackaday #sıkıcılık
    Hackaday Links: September 7, 2025
    Two weeks ago, it was holographic cops. This week, it’s humanoid robot doctors. Or is it? We’re pretty sure it’s not, as MediBot, supposedly a $10,000 medical robot from Tesla, …read more
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    93
    1 Commentarii 0 Distribuiri 130 Views 0 previzualizare
  • Hell Is Us oyununda araştırma nesneleri hakkında konuşmak, pek heyecan verici değil. Yani, Hadéa’nın hikayesi gibi bazı sırlar varmış. Ama sonuçta, bu sırlarla dolu dünyada dolaşmak, pek bir şey ifade etmiyor gibi. Oyun dünyası, gizemlerle dolu ama bazen o kadar sıradan geliyor ki, sadece geçip gitmek istiyorsun.

    Belki de Hell Is Us'un sunmuş olduğu bu nesneler, aslında o kadar da önemli değil. Her biri, bir yerlerde unutulmuş gibi. Araştırma nesneleri derken, ne bileyim, belki de başka bir oyunda daha eğlenceli olan şeyler var. Yani, Hadéa’nın hikayesinin sırları, biraz fazla kafa karıştırıcı olabilir. Ama kimse bu kadar derin düşünmeye de gerek duymuyor, değil mi?

    Hepimiz, bazen sadece oynayıp geçmek istiyoruz. Hell Is Us’ta, araştırma nesnelerini toplamak belki de sadece bir zaman kaybı. Daha fazla gizem ve sır bulacağımıza dair bir umut, ama sonuçta, bu pek de ilgi çekici değil. Oyun dünyasında kaybolmuş gibi hissediyorsun ama ne kadar kaybolursan kaybol, yine de aynı yere geri dönüyorsun.

    Sonuçta, Hell Is Us hakkında konuşmak sıkıcı bir hal almaya başladı. Oynarken bile, bazen sadece zaman geçiyor gibi geliyor. Bu kadar sır ve gizemi keşfetmek için neden bu kadar çaba harcayalım ki? Belki de en iyisi, sadece oturup bir süre beklemek.

    #HellIsUs #Hadéa #OyunDünyası #AraştırmaNesneleri #ZamanKaybı
    Hell Is Us oyununda araştırma nesneleri hakkında konuşmak, pek heyecan verici değil. Yani, Hadéa’nın hikayesi gibi bazı sırlar varmış. Ama sonuçta, bu sırlarla dolu dünyada dolaşmak, pek bir şey ifade etmiyor gibi. Oyun dünyası, gizemlerle dolu ama bazen o kadar sıradan geliyor ki, sadece geçip gitmek istiyorsun. Belki de Hell Is Us'un sunmuş olduğu bu nesneler, aslında o kadar da önemli değil. Her biri, bir yerlerde unutulmuş gibi. Araştırma nesneleri derken, ne bileyim, belki de başka bir oyunda daha eğlenceli olan şeyler var. Yani, Hadéa’nın hikayesinin sırları, biraz fazla kafa karıştırıcı olabilir. Ama kimse bu kadar derin düşünmeye de gerek duymuyor, değil mi? Hepimiz, bazen sadece oynayıp geçmek istiyoruz. Hell Is Us’ta, araştırma nesnelerini toplamak belki de sadece bir zaman kaybı. Daha fazla gizem ve sır bulacağımıza dair bir umut, ama sonuçta, bu pek de ilgi çekici değil. Oyun dünyasında kaybolmuş gibi hissediyorsun ama ne kadar kaybolursan kaybol, yine de aynı yere geri dönüyorsun. Sonuçta, Hell Is Us hakkında konuşmak sıkıcı bir hal almaya başladı. Oynarken bile, bazen sadece zaman geçiyor gibi geliyor. Bu kadar sır ve gizemi keşfetmek için neden bu kadar çaba harcayalım ki? Belki de en iyisi, sadece oturup bir süre beklemek. #HellIsUs #Hadéa #OyunDünyası #AraştırmaNesneleri #ZamanKaybı
    Tous les objets de recherche – Hell Is Us
    ActuGaming.net Tous les objets de recherche – Hell Is Us Si les secrets de Hell Is Us sont nombreux, l’histoire d’Hadéa est certainement le plus […] L'article Tous les objets de recherche – Hell Is Us est disponible sur
    Like
    Wow
    Love
    18
    1 Commentarii 0 Distribuiri 37 Views 0 previzualizare
  • Steam'de artık olgun içeriklere erişmek için bir kredi kartına ihtiyacınız var. Tamam, bu gerçekten sıkıcı. Valve, Birleşik Krallık’ın Çevrimiçi Güvenlik Yasası'na uymak için yeni bir yaş doğrulama politikası uygulamaya koydu. Yani, eğer bu tür içeriklere erişmek istiyorsanız, kredi kartınız olması gerekiyor.

    Belki de bu yeni kural biraz gereksiz gibi geliyor. Kredi kartı olmadan olgun içeriklere ulaşmak bu kadar zor mu? Sanki oyun oynamak için başka bir yol yokmuş gibi. Gerçekten, kimse bu durumu sevmiyor gibi görünüyor. İnsanlar sadece eğlenmek istiyor ama şimdi bir şeyler için ödeme yapmanız gerekiyor.

    Bu değişiklikten sonra, eski günlerdeki gibi rahatça oyun oynamak mümkün olmayacak. Kredi kartı sahibi olmayanlar için işler biraz daha karmaşık hale geliyor. Birçok kişi için bu yeni düzenleme, sadece bir engel.

    Valve'in bu yasaya uyması gerektiğini anlıyorum, ama yine de bu kadar zor bir hale getirmeleri gerekmiyor. Oyun dünyası zaten yeterince karmaşık. Şimdi bir kredi kartı gereksinimiyle karşılaşmak, birçok oyuncunun canını sıkacak.

    Bakalım bu yeni düzenleme ne kadar sürecek ve oyuncular bunu nasıl karşılayacak. Belki de yakında başka değişiklikler de gelir. Ama şu anda tek bildiğimiz, eğlenmek için bir kredi kartına ihtiyacımız olacak.

    #Steam #KrediKarti #OlgunIçerik #OyunDünyası #BirleşikKrallık
    Steam'de artık olgun içeriklere erişmek için bir kredi kartına ihtiyacınız var. Tamam, bu gerçekten sıkıcı. Valve, Birleşik Krallık’ın Çevrimiçi Güvenlik Yasası'na uymak için yeni bir yaş doğrulama politikası uygulamaya koydu. Yani, eğer bu tür içeriklere erişmek istiyorsanız, kredi kartınız olması gerekiyor. Belki de bu yeni kural biraz gereksiz gibi geliyor. Kredi kartı olmadan olgun içeriklere ulaşmak bu kadar zor mu? Sanki oyun oynamak için başka bir yol yokmuş gibi. Gerçekten, kimse bu durumu sevmiyor gibi görünüyor. İnsanlar sadece eğlenmek istiyor ama şimdi bir şeyler için ödeme yapmanız gerekiyor. Bu değişiklikten sonra, eski günlerdeki gibi rahatça oyun oynamak mümkün olmayacak. Kredi kartı sahibi olmayanlar için işler biraz daha karmaşık hale geliyor. Birçok kişi için bu yeni düzenleme, sadece bir engel. Valve'in bu yasaya uyması gerektiğini anlıyorum, ama yine de bu kadar zor bir hale getirmeleri gerekmiyor. Oyun dünyası zaten yeterince karmaşık. Şimdi bir kredi kartı gereksinimiyle karşılaşmak, birçok oyuncunun canını sıkacak. Bakalım bu yeni düzenleme ne kadar sürecek ve oyuncular bunu nasıl karşılayacak. Belki de yakında başka değişiklikler de gelir. Ama şu anda tek bildiğimiz, eğlenmek için bir kredi kartına ihtiyacımız olacak. #Steam #KrediKarti #OlgunIçerik #OyunDünyası #BirleşikKrallık
    You now need a credit card to access mature content on Steam in the UK
    Valve has rolled out a new age assurance policy to comply with the UK Online Safety Act.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    78
    1 Commentarii 0 Distribuiri 69 Views 0 previzualizare
  • Bugün, Hackaday bağlantılarından birkaç şey paylaşmak istiyorum. Yine, 31 Ağustos 2025'te yayınlanan bir makaleye göz attım. İçinde pek bir heyecan yok, sadece sıradan bir kod yazılımcısının hikayesi var. Davis Lu adında biri, iş yerinde bir mantık bombası programlamış. Yani, durumu abartmak gerekirse, gerçekten kötü bir şey yapmış.

    Açıkçası, bu tür hikayeler çok ilginç değil. Sonuçta, birinin iş yerinde sorun yaşaması ve bu sorunu böyle bir şekilde çözmeye çalışması, pek de yeni bir durum değil. Bu tür olaylar her yerde oluyor. Birisi sıkılıyor, birisi de biraz intikam almak istiyor gibi.

    Davis'in yaptığı şey, işte bu yüzden dikkat çekici. Ama ne bileyim, olan bitene bakınca insanın içi sıkılıyor. Yani, kodlama dünyasında bir şeylerin yanlış gittiğine dair sürekli bir haber var. Ama bu da mı yeterince ilginç? Bilmiyorum. Bir yerde bir mantık bombası patlatılması, bana göre pek de sürükleyici değil.

    Belki de bu olayın ardındaki motivasyon daha ilginçtir ama o da pek tatmin edici değil. Sonuçta, birisi işten ayrılmak ya da iş yerinde huzursuzluk yaratmak için neden bu yolu seçer ki? Tamamen gereksiz bir durum gibi görünüyor.

    İş yerindeki bu tür çatışmalar, çoğu zaman insanları daha da bıktırıyor. Yani, sonuç olarak, iş yerinde bir şeyler ters gittiğinde, bunun böyle bir şekilde çözülmesi pek de akıl karı değil. Herkes kendi derdine düşüyor, kimse de bu durumu çözmeye çalışmıyor.

    Sonuç olarak, 31 Ağustos 2025 tarihli Hackaday bağlantılarında yer alan bu olay, biraz sıkıcı. Yine de, birileri bu hikayeyi okumak isteyebilir, belki de bu tür şeylerin nasıl geliştiğine dair bir merak vardır. Ama benim için, sadece bir başka sıradan gün.

    #Hackaday #mantıkbombası #kodlama #DavisLu #işhayatı
    Bugün, Hackaday bağlantılarından birkaç şey paylaşmak istiyorum. Yine, 31 Ağustos 2025'te yayınlanan bir makaleye göz attım. İçinde pek bir heyecan yok, sadece sıradan bir kod yazılımcısının hikayesi var. Davis Lu adında biri, iş yerinde bir mantık bombası programlamış. Yani, durumu abartmak gerekirse, gerçekten kötü bir şey yapmış. Açıkçası, bu tür hikayeler çok ilginç değil. Sonuçta, birinin iş yerinde sorun yaşaması ve bu sorunu böyle bir şekilde çözmeye çalışması, pek de yeni bir durum değil. Bu tür olaylar her yerde oluyor. Birisi sıkılıyor, birisi de biraz intikam almak istiyor gibi. Davis'in yaptığı şey, işte bu yüzden dikkat çekici. Ama ne bileyim, olan bitene bakınca insanın içi sıkılıyor. Yani, kodlama dünyasında bir şeylerin yanlış gittiğine dair sürekli bir haber var. Ama bu da mı yeterince ilginç? Bilmiyorum. Bir yerde bir mantık bombası patlatılması, bana göre pek de sürükleyici değil. Belki de bu olayın ardındaki motivasyon daha ilginçtir ama o da pek tatmin edici değil. Sonuçta, birisi işten ayrılmak ya da iş yerinde huzursuzluk yaratmak için neden bu yolu seçer ki? Tamamen gereksiz bir durum gibi görünüyor. İş yerindeki bu tür çatışmalar, çoğu zaman insanları daha da bıktırıyor. Yani, sonuç olarak, iş yerinde bir şeyler ters gittiğinde, bunun böyle bir şekilde çözülmesi pek de akıl karı değil. Herkes kendi derdine düşüyor, kimse de bu durumu çözmeye çalışmıyor. Sonuç olarak, 31 Ağustos 2025 tarihli Hackaday bağlantılarında yer alan bu olay, biraz sıkıcı. Yine de, birileri bu hikayeyi okumak isteyebilir, belki de bu tür şeylerin nasıl geliştiğine dair bir merak vardır. Ama benim için, sadece bir başka sıradan gün. #Hackaday #mantıkbombası #kodlama #DavisLu #işhayatı
    Hackaday Links: August 31, 2025
    Back in March, we covered the story of Davis Lu, a disgruntled coder who programmed a logic bomb into his employers’ systems. His code was malicious in the extreme, designed …read more
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    85
    1 Commentarii 0 Distribuiri 62 Views 0 previzualizare
  • Gelişmiş Proje Gemini kavramları hakkında biraz düşünelim. Apollo projelerine giden yolda, ay görevleri sırasında, her şeyin çok düzenli olduğunu düşünmek mümkün. Ama aslında işler öyle değilmiş. Belki de bu projelerin arkasında yatan karmaşa ve belirsizlik, bazı şeylerin daha ilginç olabileceğini gösteriyor.

    Proje Gemini'nin potansiyeli, çok fazla planlama ve düşünce gerektiriyordu. Ancak, sonuçta, bu süreçler çoğu zaman sıkıcı ve karmaşık hale gelmiş. Her şeyin bir yere varması için çok fazla detayla uğraşmak zorundaydık. İnsanlar, bu tür projeleri yaparken bazen sadece işin bitmesini bekliyor gibi hissediyorlar.

    Gelişmiş Proje Gemini kavramları, aslında hayal gücümüzü zorlayabilir. Ama çoğu zaman, bu tür projeler arasında kaybolmuş hissediyoruz. Ne yazık ki, o kadar karmaşık şeyler üzerinde çalışmak, çoğu zaman insanı bunaltıyor ve heyecanı öldürüyor. Gelişmiş Proje Gemini kavramları belki de daha farklı bir şekilde ele alınabilirdi, ama bunu düşünmek bile tekrar aynı sıkıcı detaylarla yüzleşmek anlamına geliyor.

    Sonuç olarak, bu projelerin hepsi bir araya geldiğinde, aslında çok fazla şey öğreniyoruz ama aynı zamanda bu süreçte kaybolmuş hissediyoruz. Bazen sadece bitmesini beklemekten başka çaremiz kalmıyor.

    #ProjeGemini #Apollo #UzayAraştırmaları #SıkıcıDetaylar #HayalGücü
    Gelişmiş Proje Gemini kavramları hakkında biraz düşünelim. Apollo projelerine giden yolda, ay görevleri sırasında, her şeyin çok düzenli olduğunu düşünmek mümkün. Ama aslında işler öyle değilmiş. Belki de bu projelerin arkasında yatan karmaşa ve belirsizlik, bazı şeylerin daha ilginç olabileceğini gösteriyor. Proje Gemini'nin potansiyeli, çok fazla planlama ve düşünce gerektiriyordu. Ancak, sonuçta, bu süreçler çoğu zaman sıkıcı ve karmaşık hale gelmiş. Her şeyin bir yere varması için çok fazla detayla uğraşmak zorundaydık. İnsanlar, bu tür projeleri yaparken bazen sadece işin bitmesini bekliyor gibi hissediyorlar. Gelişmiş Proje Gemini kavramları, aslında hayal gücümüzü zorlayabilir. Ama çoğu zaman, bu tür projeler arasında kaybolmuş hissediyoruz. Ne yazık ki, o kadar karmaşık şeyler üzerinde çalışmak, çoğu zaman insanı bunaltıyor ve heyecanı öldürüyor. Gelişmiş Proje Gemini kavramları belki de daha farklı bir şekilde ele alınabilirdi, ama bunu düşünmek bile tekrar aynı sıkıcı detaylarla yüzleşmek anlamına geliyor. Sonuç olarak, bu projelerin hepsi bir araya geldiğinde, aslında çok fazla şey öğreniyoruz ama aynı zamanda bu süreçte kaybolmuş hissediyoruz. Bazen sadece bitmesini beklemekten başka çaremiz kalmıyor. #ProjeGemini #Apollo #UzayAraştırmaları #SıkıcıDetaylar #HayalGücü
    The Advanced Project Gemini Concepts That Could Have Been
    Looking back on the trajectory leading to Project Apollo and the resulting Moon missions, one can be forgiven for thinking that this was a strict and well-defined plan that was …read more
    1 Commentarii 0 Distribuiri 54 Views 0 previzualizare
Sponsorizeaza Paginile
Sponsor
Virtuala FansOnly https://virtuala.site