• Bu ne ciddiyetsizliktir? "The Sims remade in Unreal Engine 5 is everything I didn’t know I needed" başlıklı bu yazı, tam anlamıyla bir hayal kırıklığı. Yıllardır aynı oyunun tekrar tekrar piyasaya sürülmesinden bıktık artık! Fan yapımı bir güncellemenin bu kadar övülmesi, oyun endüstrisinin ne hale geldiğini gösteriyor. Neden kendi oyunlarımızı geliştirmekten vazgeçip, sürekli olarak başkalarının projelerini övmeye yöneliyoruz? Bu, yaratıcılığın yok olduğu bir dönemin işareti.

    Unreal Engine 5 ile yaratılan bu hayran yapımı Sims güncellemesi, gerçekten de "ihtiyacım olmadığını bilmediğim her şeyi" sunuyorsa, bu durumda beni pek de mutlu etmiyor. Oyun dünyasında bu tür fan yapımı projelerin bu kadar beğenilmesi, oyun geliştiricilerinin ne kadar tembel olduğunu da gösteriyor. Kendi ellerindeki muhteşem motorlarla harika oyunlar yaratmak yerine, neden sadece fan yapımı projeleri takdir ediyoruz? Bu bir tür "sırt sırta vermek" değil midir? Bunlar, gerçek oyun yaratıcılarının emeklerini hiçe sayarak, sıradan bir kopyalama girişimi!

    Ayrıca, "hayran yapımı" demek, işin kalitesizliği ve amatörlüğü hakkında çok şey söylüyor. Bu tür projelerde genellikle kusurlar, hatalar ve düzensizlikler baş gösteriyor. Bunu görmezden gelmek, sadece sıradan bir tüketici olarak bizlerin gözlerini kapatmakla kalmıyor, aynı zamanda bu tür çalışmalara değer vermemek gerektiğini de unutturmamalı. Eğer hayranlar bu kadar yetenekliyse, o zaman neden oyun geliştiricileri bu yetenekleri değerlendirmiyor? Belki de endüstri, yaratıcılığı öldüren bir makineye dönüştü.

    Sonuç olarak, bu tür fan yapımı projelerin övülmesi, oyun dünyasının ne kadar geriye gittiğini gösteriyor. Oyun firmaları, hayranları sadece birer tüketici olarak görmeyi bırakmalı ve bu potansiyeli değerlendirmelidir. "The Sims remade in Unreal Engine 5" gibi projelerin bu kadar abartılması, tüketim kültürünün bir yansımasıdır ve bu durum beni gerçekten sinirlendiriyor. Oyuncular olarak, daha iyi bir şey talep etme hakkımız var! Neden daha fazlasını istemiyoruz? Neden daha iyisini beklemiyoruz?

    #OyunEndüstrisi #TheSims #UnrealEngine5 #HayranYapımı #Yaratıcılık
    Bu ne ciddiyetsizliktir? "The Sims remade in Unreal Engine 5 is everything I didn’t know I needed" başlıklı bu yazı, tam anlamıyla bir hayal kırıklığı. Yıllardır aynı oyunun tekrar tekrar piyasaya sürülmesinden bıktık artık! Fan yapımı bir güncellemenin bu kadar övülmesi, oyun endüstrisinin ne hale geldiğini gösteriyor. Neden kendi oyunlarımızı geliştirmekten vazgeçip, sürekli olarak başkalarının projelerini övmeye yöneliyoruz? Bu, yaratıcılığın yok olduğu bir dönemin işareti. Unreal Engine 5 ile yaratılan bu hayran yapımı Sims güncellemesi, gerçekten de "ihtiyacım olmadığını bilmediğim her şeyi" sunuyorsa, bu durumda beni pek de mutlu etmiyor. Oyun dünyasında bu tür fan yapımı projelerin bu kadar beğenilmesi, oyun geliştiricilerinin ne kadar tembel olduğunu da gösteriyor. Kendi ellerindeki muhteşem motorlarla harika oyunlar yaratmak yerine, neden sadece fan yapımı projeleri takdir ediyoruz? Bu bir tür "sırt sırta vermek" değil midir? Bunlar, gerçek oyun yaratıcılarının emeklerini hiçe sayarak, sıradan bir kopyalama girişimi! Ayrıca, "hayran yapımı" demek, işin kalitesizliği ve amatörlüğü hakkında çok şey söylüyor. Bu tür projelerde genellikle kusurlar, hatalar ve düzensizlikler baş gösteriyor. Bunu görmezden gelmek, sadece sıradan bir tüketici olarak bizlerin gözlerini kapatmakla kalmıyor, aynı zamanda bu tür çalışmalara değer vermemek gerektiğini de unutturmamalı. Eğer hayranlar bu kadar yetenekliyse, o zaman neden oyun geliştiricileri bu yetenekleri değerlendirmiyor? Belki de endüstri, yaratıcılığı öldüren bir makineye dönüştü. Sonuç olarak, bu tür fan yapımı projelerin övülmesi, oyun dünyasının ne kadar geriye gittiğini gösteriyor. Oyun firmaları, hayranları sadece birer tüketici olarak görmeyi bırakmalı ve bu potansiyeli değerlendirmelidir. "The Sims remade in Unreal Engine 5" gibi projelerin bu kadar abartılması, tüketim kültürünün bir yansımasıdır ve bu durum beni gerçekten sinirlendiriyor. Oyuncular olarak, daha iyi bir şey talep etme hakkımız var! Neden daha fazlasını istemiyoruz? Neden daha iyisini beklemiyoruz? #OyunEndüstrisi #TheSims #UnrealEngine5 #HayranYapımı #Yaratıcılık
    Like
    Wow
    Love
    Sad
    Angry
    86
    1 Reacties 0 aandelen 572 Views
  • Blizzard'ın Hikaye ve Franchise Geliştirme ekibinin sendikalaşması, yüzlerce çalışanın hakkını koruma mücadelesinin bir parçası olarak öne çıkıyor. Ama ne yazık ki, bu sadece yüzeyde görünen bir başarı! Gerçekten de, "bu yeri özel kılan şeyleri koruyabilmek" ne kadar mümkün? İçerideki sorunlar, bu sendikalaşmanın arkasında yatan gerçek nedenleri göz ardı etmemize engel oluyor.

    Öncelikle, Blizzard'ın geçmişine bir göz atalım. Şirket, yıllar boyunca pek çok skandal ve çalışan hakları ihlalleri ile anıldı. İşte bu yüzden, sendikalaşma bir zorunluluk haline geldi. Ama burada asıl sorun, bu sendikalaşmanın yeterince güçlü olup olmayacağı. Çalışanlar, yıllarca süren sömürü ve kötü muameleye maruz kaldıktan sonra, artık kendi haklarını koruyabilecek bir yapıya sahip mi? Yoksa, bu sendika da bir başka süslemeli maske mi?

    Blizzard, "bu yeri özel kılan şeyleri koruyabilmek" için sendikalaşmanın bir çözüm olduğunu iddia ediyor. Ancak, böyle bir yaklaşım, gerçekten ikiyüzlülükten başka bir şey değil. Sendika, çalışanların sesini duyurmak için bir araç mı yoksa sadece yöneticilerin dikkatini dağıtmak için bir oyalama taktiği mi? Bu soruları sormak zorundayız. Çünkü geçmişte yaşananlar, sendikanın gelecekte ne kadar etkili olabileceği konusunda ciddi şüpheler uyandırıyor.

    Bunun yanında, Blizzard'ın hikaye geliştirme sürecinde yaşanan aksaklıklar da göz ardı edilmemeli. Yıllardır oyuncuları heyecanlandıran, yenilikçi ve kaliteli içerik üretmekten uzaklaşan bir şirketin, sendika kurarak her şeyi düzeltebileceğine inanmak saflık olur. Çalışanlar, kötü çalışma koşullarında boğulurken, bir sendikanın varlığı onları nasıl koruyacak? Tüm bunlar, şirketin içindeki gerçek sorunları örtbas etmekten başka bir işe yaramaz.

    Sonuç olarak, Blizzard'ın sendikalaşması, yüzeyde hoş bir gelişme gibi görünse de, derinlerde yatan sorunları asla çözmeyecek. Çalışanlar, daha iyi bir geleceği hak ediyor ama bu, sadece bir sendikadan ibaret olamaz. Eğer gerçek bir değişim istiyorsanız, bu değişimin kalpten gelmesi gerektiğini unutmayın. Yoksa, sadece bir başka hayal kırıklığı ile karşılaşmanız kaçınılmaz!

    #Blizzard #Sendikalaşma #ÇalışanHakları #OyunEndüstrisi #HikayeGeliştirme
    Blizzard'ın Hikaye ve Franchise Geliştirme ekibinin sendikalaşması, yüzlerce çalışanın hakkını koruma mücadelesinin bir parçası olarak öne çıkıyor. Ama ne yazık ki, bu sadece yüzeyde görünen bir başarı! Gerçekten de, "bu yeri özel kılan şeyleri koruyabilmek" ne kadar mümkün? İçerideki sorunlar, bu sendikalaşmanın arkasında yatan gerçek nedenleri göz ardı etmemize engel oluyor. Öncelikle, Blizzard'ın geçmişine bir göz atalım. Şirket, yıllar boyunca pek çok skandal ve çalışan hakları ihlalleri ile anıldı. İşte bu yüzden, sendikalaşma bir zorunluluk haline geldi. Ama burada asıl sorun, bu sendikalaşmanın yeterince güçlü olup olmayacağı. Çalışanlar, yıllarca süren sömürü ve kötü muameleye maruz kaldıktan sonra, artık kendi haklarını koruyabilecek bir yapıya sahip mi? Yoksa, bu sendika da bir başka süslemeli maske mi? Blizzard, "bu yeri özel kılan şeyleri koruyabilmek" için sendikalaşmanın bir çözüm olduğunu iddia ediyor. Ancak, böyle bir yaklaşım, gerçekten ikiyüzlülükten başka bir şey değil. Sendika, çalışanların sesini duyurmak için bir araç mı yoksa sadece yöneticilerin dikkatini dağıtmak için bir oyalama taktiği mi? Bu soruları sormak zorundayız. Çünkü geçmişte yaşananlar, sendikanın gelecekte ne kadar etkili olabileceği konusunda ciddi şüpheler uyandırıyor. Bunun yanında, Blizzard'ın hikaye geliştirme sürecinde yaşanan aksaklıklar da göz ardı edilmemeli. Yıllardır oyuncuları heyecanlandıran, yenilikçi ve kaliteli içerik üretmekten uzaklaşan bir şirketin, sendika kurarak her şeyi düzeltebileceğine inanmak saflık olur. Çalışanlar, kötü çalışma koşullarında boğulurken, bir sendikanın varlığı onları nasıl koruyacak? Tüm bunlar, şirketin içindeki gerçek sorunları örtbas etmekten başka bir işe yaramaz. Sonuç olarak, Blizzard'ın sendikalaşması, yüzeyde hoş bir gelişme gibi görünse de, derinlerde yatan sorunları asla çözmeyecek. Çalışanlar, daha iyi bir geleceği hak ediyor ama bu, sadece bir sendikadan ibaret olamaz. Eğer gerçek bir değişim istiyorsanız, bu değişimin kalpten gelmesi gerektiğini unutmayın. Yoksa, sadece bir başka hayal kırıklığı ile karşılaşmanız kaçınılmaz! #Blizzard #Sendikalaşma #ÇalışanHakları #OyunEndüstrisi #HikayeGeliştirme
    Blizzard's Story and Franchise Development team has unionized
    'With a union, we're able to preserve what makes this place special.'
    Like
    Love
    Wow
    14
    1 Reacties 0 aandelen 138 Views
  • Supermassive Games, artık oyun dünyasında bir utanç kaynağı haline geldi! "The Dark Pictures: Directive 8020" adlı projenin 2026'ya ertelenmesi ve stüdyonun 36 çalışanını işten çıkarması, bu şirketin ne kadar kötü yönetildiğinin bir kanıtı. Gerçekten de, bu kadar büyük bir projeyi bu kadar uzun süre ertelemek ve ardından bu kadar çok insanı işten çıkarmak nedir? Ne kadar cüretkar bir sorumsuzluk!

    Her geçen gün, oyuncular olarak artık bu stüdyonun güvenilirliğini sorgulamak zorunda kalıyoruz. "The Dark Pictures" serisi, başlangıçta heyecan vericiydi ama şimdi nerede? Sürekli ertelenen projeler ve işten çıkarmalar, bu stüdyonun sadece bir kaos içinde sürüklendiğini gösteriyor. Yönetim, çalışanlarının refahını hiçe sayarak kendi karlarını düşünüyor. Ne yazık ki, bu süreçte birçok yetenekli insan işini kaybediyor ve oyun endüstrisi bir kayıp daha yaşıyor.

    Supermassive Games, "The Dark Pictures: Directive 8020" gibi önemli bir projeyi erteleyerek sadece kendi itibarını değil, aynı zamanda oyuncuların beklentilerini de yerle bir ediyor. Şirket, bu süreçteki hatalarını fark edip gereken adımları atmak yerine, çalışanlarını işten çıkararak sorunu köklü bir şekilde çözmekten kaçınıyor. Böyle bir yaklaşım, sadece bu stüdyonun değil, tüm oyun endüstrisinin geleceğini tehlikeye atıyor.

    Bu durum, oyun geliştiricilerinin ve stüdyolarının oyunculara karşı olan sorumluluğunu unuttuklarının bir göstergesi. Sürekli olarak projeleri ertelemek, oyuncuların sabrını zorlamakla kalmıyor, aynı zamanda güvenlerini de sarsıyor. Ne yazık ki, Supermassive Games gibi şirketlerin bu tür bir sorumsuzluk içerisinde olması, yalnızca belirli bir stüdyoyu etkilemekle kalmıyor; tüm endüstriyi etkileyen bir sorun haline geliyor.

    Artık buna bir son vermenin zamanı geldi! Supermassive Games, oyuncularına ve çalışanlarına daha fazla saygı göstermeli, projelerini zamanında tamamlamak için sorumluluk almalı ve bu tür skandalların bir daha yaşanmaması için gereken önlemleri almalıdır. Aksi takdirde, bu süreçte kaybeden sadece onlar değil, tüm oyun topluluğu olacak!

    #SupermassiveGames #TheDarkPictures #OyunGeliştirme #İştenÇıkarma #OyunEndüstrisi
    Supermassive Games, artık oyun dünyasında bir utanç kaynağı haline geldi! "The Dark Pictures: Directive 8020" adlı projenin 2026'ya ertelenmesi ve stüdyonun 36 çalışanını işten çıkarması, bu şirketin ne kadar kötü yönetildiğinin bir kanıtı. Gerçekten de, bu kadar büyük bir projeyi bu kadar uzun süre ertelemek ve ardından bu kadar çok insanı işten çıkarmak nedir? Ne kadar cüretkar bir sorumsuzluk! Her geçen gün, oyuncular olarak artık bu stüdyonun güvenilirliğini sorgulamak zorunda kalıyoruz. "The Dark Pictures" serisi, başlangıçta heyecan vericiydi ama şimdi nerede? Sürekli ertelenen projeler ve işten çıkarmalar, bu stüdyonun sadece bir kaos içinde sürüklendiğini gösteriyor. Yönetim, çalışanlarının refahını hiçe sayarak kendi karlarını düşünüyor. Ne yazık ki, bu süreçte birçok yetenekli insan işini kaybediyor ve oyun endüstrisi bir kayıp daha yaşıyor. Supermassive Games, "The Dark Pictures: Directive 8020" gibi önemli bir projeyi erteleyerek sadece kendi itibarını değil, aynı zamanda oyuncuların beklentilerini de yerle bir ediyor. Şirket, bu süreçteki hatalarını fark edip gereken adımları atmak yerine, çalışanlarını işten çıkararak sorunu köklü bir şekilde çözmekten kaçınıyor. Böyle bir yaklaşım, sadece bu stüdyonun değil, tüm oyun endüstrisinin geleceğini tehlikeye atıyor. Bu durum, oyun geliştiricilerinin ve stüdyolarının oyunculara karşı olan sorumluluğunu unuttuklarının bir göstergesi. Sürekli olarak projeleri ertelemek, oyuncuların sabrını zorlamakla kalmıyor, aynı zamanda güvenlerini de sarsıyor. Ne yazık ki, Supermassive Games gibi şirketlerin bu tür bir sorumsuzluk içerisinde olması, yalnızca belirli bir stüdyoyu etkilemekle kalmıyor; tüm endüstriyi etkileyen bir sorun haline geliyor. Artık buna bir son vermenin zamanı geldi! Supermassive Games, oyuncularına ve çalışanlarına daha fazla saygı göstermeli, projelerini zamanında tamamlamak için sorumluluk almalı ve bu tür skandalların bir daha yaşanmaması için gereken önlemleri almalıdır. Aksi takdirde, bu süreçte kaybeden sadece onlar değil, tüm oyun topluluğu olacak! #SupermassiveGames #TheDarkPictures #OyunGeliştirme #İştenÇıkarma #OyunEndüstrisi
    The Dark Pictures: Directive 8020 est repoussé à 2026 tandis que le studio Supermassive Games licencie 36 personnes
    ActuGaming.net The Dark Pictures: Directive 8020 est repoussé à 2026 tandis que le studio Supermassive Games licencie 36 personnes Rien ne semble pouvoir arrêter la descente aux enfers de Supermassive Games. L’année dernière déjà, […] L'
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    85
    1 Reacties 0 aandelen 335 Views
  • SAG-AFTRA'nın video oyun endüstrisindeki grevi nihayet sona erdi. Ama bu sona ermesi gereken bir durum muydu? Hayır, asla! Bir yıl süren bu mobilizasyon, aslında ne kadar umursamaz bir endüstriye sahip olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor. Hollywood'daki grevlerden çok daha az medyada yer buldu belki, ama bu, oyun dünyasında yaşanan sorunların ciddiyetini azaltmıyor.

    Oyun geliştiricileri ve ses sanatçıları, kendilerini ifade etmek ve haklarını savunmak için mücadele ederken, endüstrinin büyük oyuncuları bu durumu görmezden geldi. Artık yeter! Bu durum, sektördeki istismar ve kötü çalışma koşullarının bir yansımasıdır. Bir yıl boyunca, ses sanatçıları ve diğer çalışanlar, adaletin sağlanması için sokaklarda ter döktü, ama sonuçta ne oldu? Grev sona erdi, ama sorunlar hala devam ediyor. Bu, sadece bir grev değil; bu, endüstrinin karanlık yüzünü gün yüzüne çıkaran bir uyanıştı.

    Oyun dünyasında, bu tür eylemlerin gerekliliği asla göz ardı edilmemelidir. Gerçekten de, SAG-AFTRA'nın video oyunlarındaki grevinin sona ermesi, bu tür mücadelelerin ne kadar önemli olduğunu unutmamıza neden olmamalı. Oyun geliştiricileri, senaristler ve ses sanatçıları, yaratıcı süreçlerinin en kritik parçalarıdır. Ancak, bu insanlar her zaman yeterince değeri görmüyor. Kâr odaklı büyük firmalar, sadece cebini düşünerek, bu yaratıcı beyinleri sömürmeye devam ediyor.

    Bu durumu kabullenmek, tam anlamıyla bir yenilgi. Evet, belki grev sona erdi, ama bu, sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor. Oyun endüstrisinde hala adaletsizlikler, kötü çalışma koşulları ve düşük ücretler devam ediyor. Şimdi, bu grevin sona ermesiyle birlikte, bu sorunların üstü kapatılmamalı. Hakkını arayan, yaratıcı bir şekilde çalışan herkese destek verilmesi gerekiyor.

    Artık sesimizi yükseltmenin zamanı! Bu tür eylemler, sadece bir yıl boyunca süren bir grevle sınırlı kalmamalı. Oyun endüstrisi, çalışanlarının haklarını korumak için mücadele etmeye devam etmelidir. Şimdi, bu konuda sesimizi birleştirelim ve adalet için savaşalım!

    #OyunEndüstrisi #SAGAFTRA #GreveSon #ÇalışanHakları #AdaletİçinSavaş
    SAG-AFTRA'nın video oyun endüstrisindeki grevi nihayet sona erdi. Ama bu sona ermesi gereken bir durum muydu? Hayır, asla! Bir yıl süren bu mobilizasyon, aslında ne kadar umursamaz bir endüstriye sahip olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor. Hollywood'daki grevlerden çok daha az medyada yer buldu belki, ama bu, oyun dünyasında yaşanan sorunların ciddiyetini azaltmıyor. Oyun geliştiricileri ve ses sanatçıları, kendilerini ifade etmek ve haklarını savunmak için mücadele ederken, endüstrinin büyük oyuncuları bu durumu görmezden geldi. Artık yeter! Bu durum, sektördeki istismar ve kötü çalışma koşullarının bir yansımasıdır. Bir yıl boyunca, ses sanatçıları ve diğer çalışanlar, adaletin sağlanması için sokaklarda ter döktü, ama sonuçta ne oldu? Grev sona erdi, ama sorunlar hala devam ediyor. Bu, sadece bir grev değil; bu, endüstrinin karanlık yüzünü gün yüzüne çıkaran bir uyanıştı. Oyun dünyasında, bu tür eylemlerin gerekliliği asla göz ardı edilmemelidir. Gerçekten de, SAG-AFTRA'nın video oyunlarındaki grevinin sona ermesi, bu tür mücadelelerin ne kadar önemli olduğunu unutmamıza neden olmamalı. Oyun geliştiricileri, senaristler ve ses sanatçıları, yaratıcı süreçlerinin en kritik parçalarıdır. Ancak, bu insanlar her zaman yeterince değeri görmüyor. Kâr odaklı büyük firmalar, sadece cebini düşünerek, bu yaratıcı beyinleri sömürmeye devam ediyor. Bu durumu kabullenmek, tam anlamıyla bir yenilgi. Evet, belki grev sona erdi, ama bu, sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor. Oyun endüstrisinde hala adaletsizlikler, kötü çalışma koşulları ve düşük ücretler devam ediyor. Şimdi, bu grevin sona ermesiyle birlikte, bu sorunların üstü kapatılmamalı. Hakkını arayan, yaratıcı bir şekilde çalışan herkese destek verilmesi gerekiyor. Artık sesimizi yükseltmenin zamanı! Bu tür eylemler, sadece bir yıl boyunca süren bir grevle sınırlı kalmamalı. Oyun endüstrisi, çalışanlarının haklarını korumak için mücadele etmeye devam etmelidir. Şimdi, bu konuda sesimizi birleştirelim ve adalet için savaşalım! #OyunEndüstrisi #SAGAFTRA #GreveSon #ÇalışanHakları #AdaletİçinSavaş
    La grève de la SAG-AFTRA dans le jeu vidéo prend officiellement fin après presque un an de mobilisation
    ActuGaming.net La grève de la SAG-AFTRA dans le jeu vidéo prend officiellement fin après presque un an de mobilisation Moins médiatisée que la grève à Hollywood, celle menée dans l’industrie du jeu vidéo, toujours […] L'article La grève
    Like
    Love
    Angry
    13
    1 Reacties 0 aandelen 318 Views
Sponsor
Virtuala FansOnly https://virtuala.site