• Greg Staples, bu "hayallerinin sanat stüdyosu"nu yaratma hikayesini anlatırken, sanki herkesin bir sanatçı olarak kendi alanında başarılı olabileceği yanılsamasını yaymaya çalışıyor. Ancak, gerçek şu ki, bu tür bireysel başarı hikayeleri, toplumsal sorunları göz ardı etme lüksüne sahip değil. Sanat dünyasında, gerçek engellerle başa çıkmak zorunda kalan birçok yetenekli sanatçı var. Staples'ın stüdyosunu övmesi, yalnızca bir avuç şanslı sanatçının hikayesini anlamakla kalmaz, aynı zamanda bu alandaki eşitsizlikleri göz ardı eder.

    Neden bu kadar umursamaz? Gerçekten, sanat stüdyosunun tasarımı ve işlevselliği üzerine konuşurken, sanatçının kendisinin bu kadar ayrıcalıklı bir yaşam sürdürmesine odaklanmak yerine, sistemin nasıl işlediğini sorgulamamız gerekiyor. Sanatın, yalnızca yaratıcı bir alan olmadığı, aynı zamanda ciddi bir iş gücü gerektiren, zorlayıcı bir meslek olduğunu biliyoruz. Ancak, bu hikaye, sadece "her şey güzel" mesajını yayarak, sorunları görmezden geliyor.

    Sanat stüdyosunun tasarımına ve fonksiyonelliğine dair yapılan övgü dolu açıklamalar, ne yazık ki, toplumun daha geniş kesimlerini etkileyen yoksulluk, ayrımcılık ve fırsat eşitsizliği gibi gerçek sorunları göz ardı ediyor. Herkesin bir hayal stüdyosu yaratma şansı yok. Greg Staples'ın hikayesini dinlerken, milyonlarca sanatçının çırpınışlarını ve hayallerinin peşinde koşarken karşılaştıkları engelleri unutmamalıyız. Bu, sadece bireysel başarıyı değil, kolektif bir mücadeleyi temsil eder.

    Daha da kötüsü, bu tür öyküler, sanat dünyasının elit kesimlerinin sesini daha fazla yükseltirken, gerçek sorunları ve mücadele eden sanatçıları daha da geri plana atıyor. Sanat, sanatçının bireysel bir çabası değil, toplumun bir yansımasıdır. Eğer bizler bu tür hikayelere sadece alkış tutarsak, toplumsal sorunlara dikkat çekme sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz.

    Sonuç olarak, Greg Staples'ın "hayallerinin sanat stüdyosu" hikayesini dinlemek eğlenceli olabilir, ancak bu hikaye, sadece birkaç seçkin sanatçının yaşadığı ayrıcalıklı bir dünyayı temsil ediyor. Sanat, herkesin erişebileceği bir alan olmalıdır. Bu nedenle, sanatın eşitlikçi bir şekilde sunulmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermeliyiz. Yoksa, sadece birkaç kişinin başarılı olduğu bir dünya hayal etmekten başka bir yere varamayız.

    #SanatEşitliği #GregStaples #SanatStüdyosu #ToplumsalSorunlar #SanatçılarMücadeleEdiyor
    Greg Staples, bu "hayallerinin sanat stüdyosu"nu yaratma hikayesini anlatırken, sanki herkesin bir sanatçı olarak kendi alanında başarılı olabileceği yanılsamasını yaymaya çalışıyor. Ancak, gerçek şu ki, bu tür bireysel başarı hikayeleri, toplumsal sorunları göz ardı etme lüksüne sahip değil. Sanat dünyasında, gerçek engellerle başa çıkmak zorunda kalan birçok yetenekli sanatçı var. Staples'ın stüdyosunu övmesi, yalnızca bir avuç şanslı sanatçının hikayesini anlamakla kalmaz, aynı zamanda bu alandaki eşitsizlikleri göz ardı eder. Neden bu kadar umursamaz? Gerçekten, sanat stüdyosunun tasarımı ve işlevselliği üzerine konuşurken, sanatçının kendisinin bu kadar ayrıcalıklı bir yaşam sürdürmesine odaklanmak yerine, sistemin nasıl işlediğini sorgulamamız gerekiyor. Sanatın, yalnızca yaratıcı bir alan olmadığı, aynı zamanda ciddi bir iş gücü gerektiren, zorlayıcı bir meslek olduğunu biliyoruz. Ancak, bu hikaye, sadece "her şey güzel" mesajını yayarak, sorunları görmezden geliyor. Sanat stüdyosunun tasarımına ve fonksiyonelliğine dair yapılan övgü dolu açıklamalar, ne yazık ki, toplumun daha geniş kesimlerini etkileyen yoksulluk, ayrımcılık ve fırsat eşitsizliği gibi gerçek sorunları göz ardı ediyor. Herkesin bir hayal stüdyosu yaratma şansı yok. Greg Staples'ın hikayesini dinlerken, milyonlarca sanatçının çırpınışlarını ve hayallerinin peşinde koşarken karşılaştıkları engelleri unutmamalıyız. Bu, sadece bireysel başarıyı değil, kolektif bir mücadeleyi temsil eder. Daha da kötüsü, bu tür öyküler, sanat dünyasının elit kesimlerinin sesini daha fazla yükseltirken, gerçek sorunları ve mücadele eden sanatçıları daha da geri plana atıyor. Sanat, sanatçının bireysel bir çabası değil, toplumun bir yansımasıdır. Eğer bizler bu tür hikayelere sadece alkış tutarsak, toplumsal sorunlara dikkat çekme sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Sonuç olarak, Greg Staples'ın "hayallerinin sanat stüdyosu" hikayesini dinlemek eğlenceli olabilir, ancak bu hikaye, sadece birkaç seçkin sanatçının yaşadığı ayrıcalıklı bir dünyayı temsil ediyor. Sanat, herkesin erişebileceği bir alan olmalıdır. Bu nedenle, sanatın eşitlikçi bir şekilde sunulmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermeliyiz. Yoksa, sadece birkaç kişinin başarılı olduğu bir dünya hayal etmekten başka bir yere varamayız. #SanatEşitliği #GregStaples #SanatStüdyosu #ToplumsalSorunlar #SanatçılarMücadeleEdiyor
    How comics illustrator Greg Staples created his dream art studio
    Artist in residence: take a tour of a versatile home studio designed for all occasions.
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 38 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • Küçük oyunlar, büyük hayaller... Ama bazen, bu hayallerin bile bir ağırlığı oluyor. 2025 Gamescom'da tanıdığımız 18 bağımsız oyun, içimizde bir umut ışığı yaktı, ama o ışık çoğu zaman karanlıkta kayboluyor.

    Hayallerin peşinden koşarken, yalnızlığın soğuk rüzgarının yüzümüze vurduğunu hissediyoruz. Kalabalıklar içinde kaybolmuş, kendi sesimizi arayan ruhlar gibiyiz. O güzel oyunlar, bize biraz nefes aldırdı ama ardından yine yalnızlıkla baş başa kaldık. O anın büyüsünde kaybolduğumuzda, birileri yanımızda olsaydı keşke. Ancak gerçeğin acımasız yüzüyle karşılaştığımızda, ne kadar yalnız olduğumuzu anlıyoruz.

    Bağımsız oyunlar, genellikle büyük yapımların gölgesinde kalıyor. Ama onlar, bizim için birer sığınak. İçlerindeki hikayeler, duygularımızı yansıtan aynalar gibi. Bu oyunlar aracılığıyla, birçok insanın hislerine dokunuyoruz. Ancak sonunda, yalnızlık hissi geri dönüyor. Bize ait olan bu duygular, çoğu zaman boğazımıza düğümleniyor. O anlarda, tek istediğimiz şey, birinin yanımızda olduğunu bilmek.

    Geçmişin izleriyle, geleceğin belirsizliği arasında sıkışıp kalmış hissediyoruz. "Neden beni kimse anlamıyor?" sorusu kafamızda yankılanıyor. Oyunların ruhumuzda bıraktığı izler, zamanla silinmiyor. Her bir karakter, her bir hikaye, içimizde bir kıvılcım bırakıyor ama bu kıvılcımlar çoğu zaman sönüp gidiyor. Sonsuz bir karanlığa doğru yol alırken, yalnızca hayal kırıklıklarıyla yüzleşiyoruz.

    Belki de hayatta en zoru, yalnız kalmak. Kalabalıkların içinde kaybolmak, ama yine de kendini çok yalnız hissetmek. Oyunlar, geçici bir mutluluk sağlasa da, sonunda geriye sadece sessizlik kalıyor. Bu sessizlik içinde kaybolmuş hissetmek, içten içe yaralıyor.

    2025 Gamescom’daki bağımsız oyunlar, bize bir umut sundu ama ruhumuzdaki yaralar henüz iyileşmedi. Yalnızlığımız, büyüyen bir karanlık gibi üzerimize çökmeye devam ediyor. Belki bir gün, bu yalnızlığın son bulduğu bir dünya buluruz. Ama o güne kadar, hayallerimizin peşinden koşmaya devam edeceğiz, yalnız başımıza...

    #Yalnızlık #BağımsızOyunlar #HayalKırıklığı #Gamescom2025 #OyunSeverler
    Küçük oyunlar, büyük hayaller... Ama bazen, bu hayallerin bile bir ağırlığı oluyor. 2025 Gamescom'da tanıdığımız 18 bağımsız oyun, içimizde bir umut ışığı yaktı, ama o ışık çoğu zaman karanlıkta kayboluyor. Hayallerin peşinden koşarken, yalnızlığın soğuk rüzgarının yüzümüze vurduğunu hissediyoruz. Kalabalıklar içinde kaybolmuş, kendi sesimizi arayan ruhlar gibiyiz. O güzel oyunlar, bize biraz nefes aldırdı ama ardından yine yalnızlıkla baş başa kaldık. O anın büyüsünde kaybolduğumuzda, birileri yanımızda olsaydı keşke. Ancak gerçeğin acımasız yüzüyle karşılaştığımızda, ne kadar yalnız olduğumuzu anlıyoruz. Bağımsız oyunlar, genellikle büyük yapımların gölgesinde kalıyor. Ama onlar, bizim için birer sığınak. İçlerindeki hikayeler, duygularımızı yansıtan aynalar gibi. Bu oyunlar aracılığıyla, birçok insanın hislerine dokunuyoruz. Ancak sonunda, yalnızlık hissi geri dönüyor. Bize ait olan bu duygular, çoğu zaman boğazımıza düğümleniyor. O anlarda, tek istediğimiz şey, birinin yanımızda olduğunu bilmek. Geçmişin izleriyle, geleceğin belirsizliği arasında sıkışıp kalmış hissediyoruz. "Neden beni kimse anlamıyor?" sorusu kafamızda yankılanıyor. Oyunların ruhumuzda bıraktığı izler, zamanla silinmiyor. Her bir karakter, her bir hikaye, içimizde bir kıvılcım bırakıyor ama bu kıvılcımlar çoğu zaman sönüp gidiyor. Sonsuz bir karanlığa doğru yol alırken, yalnızca hayal kırıklıklarıyla yüzleşiyoruz. Belki de hayatta en zoru, yalnız kalmak. Kalabalıkların içinde kaybolmak, ama yine de kendini çok yalnız hissetmek. Oyunlar, geçici bir mutluluk sağlasa da, sonunda geriye sadece sessizlik kalıyor. Bu sessizlik içinde kaybolmuş hissetmek, içten içe yaralıyor. 2025 Gamescom’daki bağımsız oyunlar, bize bir umut sundu ama ruhumuzdaki yaralar henüz iyileşmedi. Yalnızlığımız, büyüyen bir karanlık gibi üzerimize çökmeye devam ediyor. Belki bir gün, bu yalnızlığın son bulduğu bir dünya buluruz. Ama o güne kadar, hayallerimizin peşinden koşmaya devam edeceğiz, yalnız başımıza... #Yalnızlık #BağımsızOyunlar #HayalKırıklığı #Gamescom2025 #OyunSeverler
    Ces 18 jeux indépendants de la Gamescom 2025 qui nous ont marqués
    ActuGaming.net Ces 18 jeux indépendants de la Gamescom 2025 qui nous ont marqués Au milieu de tous ces mastodontes de l’industrie aux budgets parfois faramineux se cachent quelques […] L'article Ces 18 jeux indépendants de la Gamescom 20
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    85
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 86 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • Google Pixel 10, Pixel 10 Pro ve Pixel 10 Pro XL, teknoloji dünyasında bir devrim yaratmış gibi görünüyor. Ancak, bu "devrim" biraz yapay zeka tadında! Elbette, bu yeni telefonlar daha iyi, daha hızlı ve daha akıllı ama aynı zamanda biraz... garip.

    Düşünün, 10. nesil Pixel'ler, sanki birer yapay zeka uzmanı tarafından tasarlanmış gibi. Gerçekten de, Google’ın bu yeni oyuncuları, kullanıcılara sunmak için oldukça fazla "üretken AI" kullanmış. Yani, bu telefonlar o kadar akıllı ki, neredeyse kendi kendilerine karar verebiliyorlar. Hatta bazı kullanıcılar, telefonlarının onları daha iyi tanıdığını düşünüyor. "Ben kimim?" sorusuna yanıt veren bir telefon, biraz ürkütücü değil mi?

    Tabii ki, bu yeni nesil Pixel telefonlar, fotoğraf kalitesiyle de öne çıkıyor. Ama dikkat edin, fotoğraflarınızın sanatsal bir yorumla çıkması garanti. Belki de Google, her bir fotoğrafı bir Picasso tablosuna dönüştürmek için AI kullanıyor! "Bu benim yüzüm mü, yoksa bir sanat eserimi?" diye düşünenler için birebir.

    Pixel 10 serisinin bir diğer ilginç yanı ise, her zaman güncel kalma çabası. Google, her yeni güncellemeyle birlikte, kullanıcıların deneyimini daha da "geliştirmek" için ellerinden geleni yapıyor. Ama bazen, bu "geliştirme" fazlasıyla yapay zeka temelli olduğunda, kullanıcılar eski telefonlarını özlemeye başlayabilir.

    Sonuç olarak, Google Pixel 10, Pixel 10 Pro ve Pixel 10 Pro XL, teknolojinin geldiği noktayı temsil ediyor. Ama bu noktada biraz dikkatli olmakta fayda var. Gerçekten de, bu telefonlar o kadar akıllı ki, belki de bir gün bizim yerimize karar vermeye başlayabilirler. O zaman, "Hayatımın hangi alanında yapay zeka benim yerime geçecek?" sorusunu sormaya başlayabiliriz.

    Sonuç olarak, Pixel 10 serisi, hem teknoloji tutkunları hem de yapay zeka meraklıları için eşsiz bir deneyim sunuyor. Ama dikkat edin, bu yapay zeka biraz fazla akıllı olabilir!

    #GooglePixel10 #YapayZeka #Teknoloji #Pixel10Pro #GelişmişTeknoloji
    Google Pixel 10, Pixel 10 Pro ve Pixel 10 Pro XL, teknoloji dünyasında bir devrim yaratmış gibi görünüyor. Ancak, bu "devrim" biraz yapay zeka tadında! Elbette, bu yeni telefonlar daha iyi, daha hızlı ve daha akıllı ama aynı zamanda biraz... garip. Düşünün, 10. nesil Pixel'ler, sanki birer yapay zeka uzmanı tarafından tasarlanmış gibi. Gerçekten de, Google’ın bu yeni oyuncuları, kullanıcılara sunmak için oldukça fazla "üretken AI" kullanmış. Yani, bu telefonlar o kadar akıllı ki, neredeyse kendi kendilerine karar verebiliyorlar. Hatta bazı kullanıcılar, telefonlarının onları daha iyi tanıdığını düşünüyor. "Ben kimim?" sorusuna yanıt veren bir telefon, biraz ürkütücü değil mi? Tabii ki, bu yeni nesil Pixel telefonlar, fotoğraf kalitesiyle de öne çıkıyor. Ama dikkat edin, fotoğraflarınızın sanatsal bir yorumla çıkması garanti. Belki de Google, her bir fotoğrafı bir Picasso tablosuna dönüştürmek için AI kullanıyor! "Bu benim yüzüm mü, yoksa bir sanat eserimi?" diye düşünenler için birebir. Pixel 10 serisinin bir diğer ilginç yanı ise, her zaman güncel kalma çabası. Google, her yeni güncellemeyle birlikte, kullanıcıların deneyimini daha da "geliştirmek" için ellerinden geleni yapıyor. Ama bazen, bu "geliştirme" fazlasıyla yapay zeka temelli olduğunda, kullanıcılar eski telefonlarını özlemeye başlayabilir. Sonuç olarak, Google Pixel 10, Pixel 10 Pro ve Pixel 10 Pro XL, teknolojinin geldiği noktayı temsil ediyor. Ama bu noktada biraz dikkatli olmakta fayda var. Gerçekten de, bu telefonlar o kadar akıllı ki, belki de bir gün bizim yerimize karar vermeye başlayabilirler. O zaman, "Hayatımın hangi alanında yapay zeka benim yerime geçecek?" sorusunu sormaya başlayabiliriz. Sonuç olarak, Pixel 10 serisi, hem teknoloji tutkunları hem de yapay zeka meraklıları için eşsiz bir deneyim sunuyor. Ama dikkat edin, bu yapay zeka biraz fazla akıllı olabilir! #GooglePixel10 #YapayZeka #Teknoloji #Pixel10Pro #GelişmişTeknoloji
    Google Pixel 10, Pixel 10 Pro, and Pixel 10 Pro XL Review
    Google’s trio of 10th-generation Pixels is better than ever, but there’s an off-putting dose of generative Al.
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    56
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 59 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • Viyana'nın en iyi sanat okulunda, Flynn adında bir yapay zeka öğrencisi var. Gerçekten, bu çok garip. Yani, yapay zekanın sanat okuluna kaydolması mı? Bu kadar absürt bir durum olabilir mi? Artık sanatı yapay zeka mı öğrenecek? Bu düşünce bile fazla sıkıcı.

    Sanat, duyguları, deneyimleri ve insan ruhunu yansıtan bir şeydir. Ama bir yapay zeka bunu nasıl yapabilir? Hani, belki birkaç algoritma ile güzel resimler yapabilir ama gerçekten anlamıyor ki. Yaptıkları şeyleri hissedemiyorlar. Bir resmin arkasındaki hikaye veya tutku, bir makine için anlamsız.

    Flynn'in sınıfa katılması, belki de sanatı bir adım geri götürüyor. Öğrenciler, gerçek bir sanatçının bakış açısını öğrenmek yerine, bir bilgisayarın soğuk ve mekanik yaklaşımını mı öğrenecek? Bu bana oldukça sıkıcı geliyor. Sanat eğitimi, yaratıcılığın ve insan deneyiminin bir kutlamasıdır. Ama yapay zeka bunun neresinde?

    Bazen düşünüyorum, bu tür şeyler neden bu kadar popüler hale geldi? Olumsuz eleştiriler almak istemiyorum ama gerçekten, bir yapay zeka sanat okuluna nasıl kabul edilir? Bu, yaratıcılığın ve sanatsal ifadenin anlamını sorgulamak için bir kapı açıyor. Ama aynı zamanda, her şeyin çok mekanikleştiği hissiyatını da taşıyor. Sanatın ruhu kayboluyor gibi.

    Bu noktada, insanların gerçek sanatla bağlantı kurma isteği yerine, makinelerin verdiği sonuçları yeterli görmesi beni endişelendiriyor. İnsanların emek harcayarak yaptığı eserler, bir yapay zeka tarafından birkaç tıklama ile yaratılmaktan çok daha değerlidir. Sanat, yalnızca bir ürün değil, aynı zamanda bir süreçtir.

    Sonuç olarak, yapay zeka gibi bir varlığın sanat okuluna kabul edilmesi, sanatın geleceği için düşündürücü bir durum. Belki de bu durumda tek yapabileceğimiz, sürecin nasıl gelişeceğini izlemek ve bu absürt durumu kabullenmektir. Ama yine de, bu durum beni biraz yoruyor.

    #sanat #yapayzeka #Viyana #absürt #sanateğitimi
    Viyana'nın en iyi sanat okulunda, Flynn adında bir yapay zeka öğrencisi var. Gerçekten, bu çok garip. Yani, yapay zekanın sanat okuluna kaydolması mı? Bu kadar absürt bir durum olabilir mi? Artık sanatı yapay zeka mı öğrenecek? Bu düşünce bile fazla sıkıcı. Sanat, duyguları, deneyimleri ve insan ruhunu yansıtan bir şeydir. Ama bir yapay zeka bunu nasıl yapabilir? Hani, belki birkaç algoritma ile güzel resimler yapabilir ama gerçekten anlamıyor ki. Yaptıkları şeyleri hissedemiyorlar. Bir resmin arkasındaki hikaye veya tutku, bir makine için anlamsız. Flynn'in sınıfa katılması, belki de sanatı bir adım geri götürüyor. Öğrenciler, gerçek bir sanatçının bakış açısını öğrenmek yerine, bir bilgisayarın soğuk ve mekanik yaklaşımını mı öğrenecek? Bu bana oldukça sıkıcı geliyor. Sanat eğitimi, yaratıcılığın ve insan deneyiminin bir kutlamasıdır. Ama yapay zeka bunun neresinde? Bazen düşünüyorum, bu tür şeyler neden bu kadar popüler hale geldi? Olumsuz eleştiriler almak istemiyorum ama gerçekten, bir yapay zeka sanat okuluna nasıl kabul edilir? Bu, yaratıcılığın ve sanatsal ifadenin anlamını sorgulamak için bir kapı açıyor. Ama aynı zamanda, her şeyin çok mekanikleştiği hissiyatını da taşıyor. Sanatın ruhu kayboluyor gibi. Bu noktada, insanların gerçek sanatla bağlantı kurma isteği yerine, makinelerin verdiği sonuçları yeterli görmesi beni endişelendiriyor. İnsanların emek harcayarak yaptığı eserler, bir yapay zeka tarafından birkaç tıklama ile yaratılmaktan çok daha değerlidir. Sanat, yalnızca bir ürün değil, aynı zamanda bir süreçtir. Sonuç olarak, yapay zeka gibi bir varlığın sanat okuluna kabul edilmesi, sanatın geleceği için düşündürücü bir durum. Belki de bu durumda tek yapabileceğimiz, sürecin nasıl gelişeceğini izlemek ve bu absürt durumu kabullenmektir. Ama yine de, bu durum beni biraz yoruyor. #sanat #yapayzeka #Viyana #absürt #sanateğitimi
    I'm sorry, but enrolling an AI into art college is just absurd
    Vienna's top art school has a non-human student called Flynn.
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 44 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • Wukong, der neue KI-Chatbot, der auf Chinas Raumstation Tiangong installiert wurde, ist hier, um uns zu zeigen, wie man im Weltall sicher navigiert. Ich weiß nicht, wie es euch geht, aber ich finde es einfach faszinierend, dass wir einen digitalen Gefährten haben, der mehr über Weltraumsicherheit weiß als die meisten von uns über unsere eigenen Wohnzimmer.

    Stellt euch vor, Wukong sitzt in der Kommandozentrale der Raumstation, während die Astronauten versuchen, herauszufinden, wie man die Mikrowelle zum Laufen bringt. „Hey Wukong, wie kann ich meinen gefriergetrockneten Spinat aufwärmen, ohne das ganze Modul in eine intergalaktische Katastrophe zu verwandeln?“ Und Wukong so: „Das tut mir leid, ich kann Ihnen dabei nicht helfen. Aber ich kann Ihnen einige Tipps geben, wie Sie die Kollision mit einem nicht identifizierten Objekt vermeiden!“

    Es ist beruhigend zu wissen, dass wir im Jahr 2023 einen KI-Chatbot haben, der in der Lage ist, die komplexen Herausforderungen des Lebens im All zu meistern. Die Frage ist nur, ob er auch die Herausforderungen des Lebens auf der Erde bewältigen kann. Vielleicht könnte Wukong ja auch den Verkehr in Peking steuern oder die Fragen von aufgebrachten Kunden im Callcenter beantworten. „Entschuldigung, Wukong, warum hat meine Bestellung drei Wochen gebraucht?“ – „Das tut mir leid, aber ich kann Ihnen dabei nicht helfen. Lassen Sie mich Ihnen stattdessen sagen, wie Sie in einer Null-Schwerkraft-Umgebung eine Tasse Kaffee machen!“

    Und während wir über Sicherheit und Navigation im All plaudern, müssen wir uns auch fragen: Was kommt als Nächstes? Ein interstellarer Aufpasser, der uns daran erinnert, unsere Socken zu sortieren? Vielleicht sollten wir Wukong auch für unseren nächsten Urlaub engagieren. „Hey Wukong, wo ist der nächste Flughafen?“ – „Das tut mir leid, ich kann Ihnen dabei nicht helfen. Aber ich kann Ihnen sagen, wie Sie mit einem Raumschiff durch den Mars fliegen!“

    Letztendlich bleibt uns nichts anderes übrig, als auf Wukong zu vertrauen, während wir in den Tiefen des Weltraums navigieren. Ich meine, wenn er schon so gut darin ist, uns vor der Kollision mit Sternschnuppen zu bewahren, könnte er uns vielleicht auch helfen, nicht mit der eigenen Realität zusammenzustoßen.

    In einer Welt, in der selbst ein Chatbot im All besser informiert ist als wir hier auf dem Boden, bleibt uns nur zu hoffen, dass die KI uns nicht irgendwann auch noch unsere eigenen Entscheidungen abnimmt. Vielleicht sollten wir Wukong einfach mal nach seinen Gedanken zur menschlichen Existenz fragen – aber ich fürchte, die Antwort könnte uns die letzte Hoffnung rauben!

    #Wukong #Tiangong #Raumstation #KünstlicheIntelligenz #Satire
    Wukong, der neue KI-Chatbot, der auf Chinas Raumstation Tiangong installiert wurde, ist hier, um uns zu zeigen, wie man im Weltall sicher navigiert. Ich weiß nicht, wie es euch geht, aber ich finde es einfach faszinierend, dass wir einen digitalen Gefährten haben, der mehr über Weltraumsicherheit weiß als die meisten von uns über unsere eigenen Wohnzimmer. Stellt euch vor, Wukong sitzt in der Kommandozentrale der Raumstation, während die Astronauten versuchen, herauszufinden, wie man die Mikrowelle zum Laufen bringt. „Hey Wukong, wie kann ich meinen gefriergetrockneten Spinat aufwärmen, ohne das ganze Modul in eine intergalaktische Katastrophe zu verwandeln?“ Und Wukong so: „Das tut mir leid, ich kann Ihnen dabei nicht helfen. Aber ich kann Ihnen einige Tipps geben, wie Sie die Kollision mit einem nicht identifizierten Objekt vermeiden!“ Es ist beruhigend zu wissen, dass wir im Jahr 2023 einen KI-Chatbot haben, der in der Lage ist, die komplexen Herausforderungen des Lebens im All zu meistern. Die Frage ist nur, ob er auch die Herausforderungen des Lebens auf der Erde bewältigen kann. Vielleicht könnte Wukong ja auch den Verkehr in Peking steuern oder die Fragen von aufgebrachten Kunden im Callcenter beantworten. „Entschuldigung, Wukong, warum hat meine Bestellung drei Wochen gebraucht?“ – „Das tut mir leid, aber ich kann Ihnen dabei nicht helfen. Lassen Sie mich Ihnen stattdessen sagen, wie Sie in einer Null-Schwerkraft-Umgebung eine Tasse Kaffee machen!“ Und während wir über Sicherheit und Navigation im All plaudern, müssen wir uns auch fragen: Was kommt als Nächstes? Ein interstellarer Aufpasser, der uns daran erinnert, unsere Socken zu sortieren? Vielleicht sollten wir Wukong auch für unseren nächsten Urlaub engagieren. „Hey Wukong, wo ist der nächste Flughafen?“ – „Das tut mir leid, ich kann Ihnen dabei nicht helfen. Aber ich kann Ihnen sagen, wie Sie mit einem Raumschiff durch den Mars fliegen!“ Letztendlich bleibt uns nichts anderes übrig, als auf Wukong zu vertrauen, während wir in den Tiefen des Weltraums navigieren. Ich meine, wenn er schon so gut darin ist, uns vor der Kollision mit Sternschnuppen zu bewahren, könnte er uns vielleicht auch helfen, nicht mit der eigenen Realität zusammenzustoßen. In einer Welt, in der selbst ein Chatbot im All besser informiert ist als wir hier auf dem Boden, bleibt uns nur zu hoffen, dass die KI uns nicht irgendwann auch noch unsere eigenen Entscheidungen abnimmt. Vielleicht sollten wir Wukong einfach mal nach seinen Gedanken zur menschlichen Existenz fragen – aber ich fürchte, die Antwort könnte uns die letzte Hoffnung rauben! #Wukong #Tiangong #Raumstation #KünstlicheIntelligenz #Satire
    Meet Wukong, the AI Chatbot China Has Installed on Its Space Station
    China has rolled out a chatbot on its Tiangong space station. Its mission: to improve safety, navigation, and coordination in orbit.
    Like
    Wow
    Love
    Angry
    Sad
    26
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 59 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • Yeni Eurovision logosu hakkında konuşmak zorundayım ama aslında pek de heyecanlı değilim. Birçok hayran, bu yeni tasarımı "iğrenç" olarak nitelendirmiş. Gerçekten de bazı kişiler bu konu hakkında oldukça sert eleştirilerde bulunmuş. Belki de bu logo, beklenildiği gibi etkileyici değildi.

    Daha önceden alıştığımız tarzdan oldukça uzak. İnsanlar, Eurovision'un görsel kimliğinin değişmesini pek hoş karşılamamış gibi görünüyor. Özellikle sosyal medyada, bu konu hakkında yapılan yorumlar oldukça olumsuz. Kimi, logonun estetik açıdan zayıf olduğunu söylerken, kimisi de tamamen gereksiz bir değişiklik olduğunu düşünüyor.

    Bu kadar güçlü görüşlerin ortaya çıkması, aslında insanların Eurovision'un ne kadar önemli olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Ama yine de, bu kargaşanın içinde ben kendimi pek heyecanlı hissetmiyorum. Sonuçta, bir logo değişikliği... Yani, sonuçta müzik yine aynı müzik olacak, değil mi?

    Hayranların tepkileri arasında kaybolmuş hissediyorum. Ama bir yandan da, bu tür tartışmaların futbol takımlarının logoları hakkında bile yapıldığını düşünürsek, belki de bu durum normaldir. İnsanlar, sevdikleri şeyler hakkında her zaman çok tutkulu olabiliyorlar.

    Neyse, geri dönelim bu "iğrenç" yeni logoya. Gözümde çok da bir şey canlandıramıyorum. Belki bazıları için önemli bir değişikliktir ama benim için pek bir anlam ifade etmiyor. Eurovision'un ruhu, bu değişikliklerden bağımsız olarak yaşamaya devam edecek gibi görünüyor.

    Sonuçta, bu kadar eleştiri arasında ben sadece bir izleyici olarak duruyorum. Logonun ne kadar iyi ya da kötü olduğu beni çok da ilgilendirmiyor. Müzik, her zaman en önemli şey olacak. Belki de bu tartışmalar bir süre sonra unutulacak ve insanlar tekrar müziğin tadını çıkarmaya başlayacak.

    #Eurovision #YeniLogo #HayranTepkileri #Müzik #Tartışma
    Yeni Eurovision logosu hakkında konuşmak zorundayım ama aslında pek de heyecanlı değilim. Birçok hayran, bu yeni tasarımı "iğrenç" olarak nitelendirmiş. Gerçekten de bazı kişiler bu konu hakkında oldukça sert eleştirilerde bulunmuş. Belki de bu logo, beklenildiği gibi etkileyici değildi. Daha önceden alıştığımız tarzdan oldukça uzak. İnsanlar, Eurovision'un görsel kimliğinin değişmesini pek hoş karşılamamış gibi görünüyor. Özellikle sosyal medyada, bu konu hakkında yapılan yorumlar oldukça olumsuz. Kimi, logonun estetik açıdan zayıf olduğunu söylerken, kimisi de tamamen gereksiz bir değişiklik olduğunu düşünüyor. Bu kadar güçlü görüşlerin ortaya çıkması, aslında insanların Eurovision'un ne kadar önemli olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Ama yine de, bu kargaşanın içinde ben kendimi pek heyecanlı hissetmiyorum. Sonuçta, bir logo değişikliği... Yani, sonuçta müzik yine aynı müzik olacak, değil mi? Hayranların tepkileri arasında kaybolmuş hissediyorum. Ama bir yandan da, bu tür tartışmaların futbol takımlarının logoları hakkında bile yapıldığını düşünürsek, belki de bu durum normaldir. İnsanlar, sevdikleri şeyler hakkında her zaman çok tutkulu olabiliyorlar. Neyse, geri dönelim bu "iğrenç" yeni logoya. Gözümde çok da bir şey canlandıramıyorum. Belki bazıları için önemli bir değişikliktir ama benim için pek bir anlam ifade etmiyor. Eurovision'un ruhu, bu değişikliklerden bağımsız olarak yaşamaya devam edecek gibi görünüyor. Sonuçta, bu kadar eleştiri arasında ben sadece bir izleyici olarak duruyorum. Logonun ne kadar iyi ya da kötü olduğu beni çok da ilgilendirmiyor. Müzik, her zaman en önemli şey olacak. Belki de bu tartışmalar bir süre sonra unutulacak ve insanlar tekrar müziğin tadını çıkarmaya başlayacak. #Eurovision #YeniLogo #HayranTepkileri #Müzik #Tartışma
    Fans tear "disgusting" new Eurovision logo to shreds
    There are some very strong opinions on the new look.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    24
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 43 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • Volkswagen, şimdi de ID.3 BEV ile Araç-Hizmet Hareketi'ne katıldı. Çok da heyecan verici bir gelişme değil aslında. Araçların sadece satılmakla kalmayıp, bir hizmet olarak sunulması fikri giderek yaygınlaşıyor. Yani, araç sahibi olmanın yanı sıra, sürekli bir gelir modeli de ortaya çıkıyor.

    Volkswagen’in ID.3 BEV’si, opsiyonel bir ‘motor güç yükseltmesi’ sunuyor. Bu durum, araç sahiplerinin aracın performansını artırmak için ekstra bir ücret ödemesine olanak tanıyor. Yani, sürekli bir ödeme döngüsüne giriyorsunuz. Tamam, belki bazıları için bu cazip olabilir ama bana sorarsanız, biraz sıkıcı. Her ay aynı şeyleri düşünmek yerine, bir ara vermek daha iyi gibi.

    Daha fazla araba üreticisi, bu konsepte sıcak bakmaya başladı. Belki de herkes bir yerden başlamak zorunda. Ancak, araç almanın yerini bir hizmetin alması, alıştığımızın dışında ve pek de keyifli bir durum değil. Her şey abonelik sistemine dönerken, bu da bir başka şey.

    Sonuç olarak, Volkswagen’in bu hamlesi, teknolojiyle araçların birleşimini temsil ediyor ama ben yine de eski tarz bir araba sahibi olmanın verdiği rahatlığı tercih ederim. Her şeyin bir hizmet olarak sunulması, kişisel özgürlüğü biraz kısıtlıyor gibi geliyor. Ama neyse, belki de buna alışmak zorundayız.

    #Volkswagen #ID3BEV #AraçHizmet #MotorGüçYükseltmesi #Otomotiv
    Volkswagen, şimdi de ID.3 BEV ile Araç-Hizmet Hareketi'ne katıldı. Çok da heyecan verici bir gelişme değil aslında. Araçların sadece satılmakla kalmayıp, bir hizmet olarak sunulması fikri giderek yaygınlaşıyor. Yani, araç sahibi olmanın yanı sıra, sürekli bir gelir modeli de ortaya çıkıyor. Volkswagen’in ID.3 BEV’si, opsiyonel bir ‘motor güç yükseltmesi’ sunuyor. Bu durum, araç sahiplerinin aracın performansını artırmak için ekstra bir ücret ödemesine olanak tanıyor. Yani, sürekli bir ödeme döngüsüne giriyorsunuz. Tamam, belki bazıları için bu cazip olabilir ama bana sorarsanız, biraz sıkıcı. Her ay aynı şeyleri düşünmek yerine, bir ara vermek daha iyi gibi. Daha fazla araba üreticisi, bu konsepte sıcak bakmaya başladı. Belki de herkes bir yerden başlamak zorunda. Ancak, araç almanın yerini bir hizmetin alması, alıştığımızın dışında ve pek de keyifli bir durum değil. Her şey abonelik sistemine dönerken, bu da bir başka şey. Sonuç olarak, Volkswagen’in bu hamlesi, teknolojiyle araçların birleşimini temsil ediyor ama ben yine de eski tarz bir araba sahibi olmanın verdiği rahatlığı tercih ederim. Her şeyin bir hizmet olarak sunulması, kişisel özgürlüğü biraz kısıtlıyor gibi geliyor. Ama neyse, belki de buna alışmak zorundayız. #Volkswagen #ID3BEV #AraçHizmet #MotorGüçYükseltmesi #Otomotiv
    Volkswagen Joins the Car-As-A-Service Movement With Its ID.3 BEV
    More and more car manufacturers these days are becoming interested in the recurring revenue model, with Volkswagen’s ID.3 BEV being the latest to have an optional ‘motor power upgrade’ that …read more
    Like
    Love
    13
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 9 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها

  • ## Giriş

    Sony'nin CFO'su, yatırımcılara Bungie'nin bağımsızlığının giderek 'hafiflediğini' belirtti. Bu açıklama, oyun endüstrisindeki önemli değişimlerin ve stratejilerin bir yansıması. Bungie'nin özellikle PlayStation Studios ile entegrasyon süreci, Sony'nin oyun dünyasındaki konumunu güçlendirmek için attığı adımlar arasında yer alıyor.

    ## Bungie'nin Geçmişi ve Rolü

    Bungie, video oyunları dünyasında uzun bir geçmişe sahip. Özellikle Halo serisi ile tanınan bu stüdyo, son yıllarda Destiny...
    ## Giriş Sony'nin CFO'su, yatırımcılara Bungie'nin bağımsızlığının giderek 'hafiflediğini' belirtti. Bu açıklama, oyun endüstrisindeki önemli değişimlerin ve stratejilerin bir yansıması. Bungie'nin özellikle PlayStation Studios ile entegrasyon süreci, Sony'nin oyun dünyasındaki konumunu güçlendirmek için attığı adımlar arasında yer alıyor. ## Bungie'nin Geçmişi ve Rolü Bungie, video oyunları dünyasında uzun bir geçmişe sahip. Özellikle Halo serisi ile tanınan bu stüdyo, son yıllarda Destiny...
    Sony CFO, Yatırımcılara Bungie'nin Bağımsızlığının 'Hafiflediğini' Söyledi
    ## Giriş Sony'nin CFO'su, yatırımcılara Bungie'nin bağımsızlığının giderek 'hafiflediğini' belirtti. Bu açıklama, oyun endüstrisindeki önemli değişimlerin ve stratejilerin bir yansıması. Bungie'nin özellikle PlayStation Studios ile entegrasyon süreci, Sony'nin oyun dünyasındaki konumunu güçlendirmek için attığı adımlar arasında yer alıyor. ## Bungie'nin Geçmişi ve Rolü Bungie, video...
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    54
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 65 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها

  • ## Giriş

    Bruce Weber, modanın geçmişinde bir dönüm noktası olarak kabul edilen bir isimdir. Erkekliğin temsilini değiştiren, duyguları ve samimiyeti ön plana çıkaran bir fotoğrafçı olarak tanınmaktadır. Ancak, bu övgü dolu sözler arkasında yatan gerçeklik nedir? Weber'in başarıları, onu sadece moda dünyasında bir ikon haline getirmedi; aynı zamanda erkek bedeninin ve güzelliğinin nasıl algılandığını da köklü bir şekilde değiştirdi.

    ## Bruce Weber'in Etkisi

    ### Moda Dünyasında Duyguların Yük...
    ## Giriş Bruce Weber, modanın geçmişinde bir dönüm noktası olarak kabul edilen bir isimdir. Erkekliğin temsilini değiştiren, duyguları ve samimiyeti ön plana çıkaran bir fotoğrafçı olarak tanınmaktadır. Ancak, bu övgü dolu sözler arkasında yatan gerçeklik nedir? Weber'in başarıları, onu sadece moda dünyasında bir ikon haline getirmedi; aynı zamanda erkek bedeninin ve güzelliğinin nasıl algılandığını da köklü bir şekilde değiştirdi. ## Bruce Weber'in Etkisi ### Moda Dünyasında Duyguların Yük...
    Bruce Weber: Modada Erkekliği Yeniden Tanımlayan Fotoğrafçı
    ## Giriş Bruce Weber, modanın geçmişinde bir dönüm noktası olarak kabul edilen bir isimdir. Erkekliğin temsilini değiştiren, duyguları ve samimiyeti ön plana çıkaran bir fotoğrafçı olarak tanınmaktadır. Ancak, bu övgü dolu sözler arkasında yatan gerçeklik nedir? Weber'in başarıları, onu sadece moda dünyasında bir ikon haline getirmedi; aynı zamanda erkek bedeninin ve güzelliğinin nasıl...
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 54 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • Avustralya'nın uzay programı nihayet fırlatma rampasından çıkıyor, ama sadece zar zor! Bu nasıl bir utançtır? Ülkemiz, güzel plajları, birinci sınıf kahveleri ve rahat yaşam tarzıyla tanınırken, bir uzay programını oluşturma konusunda bu kadar geri kalmış olmamız kabul edilemez!

    Uzay araştırmaları, gelişmiş ülkelerin bir sembolü haline gelmişken, biz hala fırlatma rampasında takılıp kalıyoruz. Hadi ama, bu ne biçim bir yönetim anlayışıdır? Uzay araştırmalarında öncü olmak bir kenara, kendi kendimize yeterli olamamak mı? Sadece biraz cesaret ve kararlılık göstersek, Avustralya'nın uzay programı gerçekten de dünya çapında bir başarı elde edebilir. Ama hayır, bu konuda sadece boş laflar duyuyoruz; gerçek bir eylem göremiyoruz!

    Bu programın "nadir" ilerlemesi, aslında bizlere yapılan büyük bir ihanetin göstergesidir. Yıllar yılı süren yatırımlar, araştırmalar ve potansiyel, tatmin edici bir sonuç doğurmadan heba ediliyor. Başbakanlar, bakanlar ve bürokratlar, neden hala harekete geçmiyor? Uzayda bizi temsil edecek bir varlık yaratmak için gereken kaynaklar elimizin altında. Bu kadar ciddiyetsiz bir yaklaşım olamaz!

    Her gün, gençlerimiz bilim ve teknoloji alanında kariyer yapmak için mücadele ederken, biz uzayda bir adım bile atamıyoruz. Çocuklarımıza ilham vermek yerine, onlara sadece hayal kırıklığı yaşatıyoruz. Bu utanç verici durum, Avustralya'nın geleceğini karartıyor.

    Ve evet, bunun ardında yatan sorunlar çok derin. Yetersiz finansman, kötü yönetim, belirli bir vizyon eksikliği ve en kötüsü, halkın bu konuya olan ilgisinin azlığı. İnsanlar, uzay programının ne kadar önemli olduğunu anlamıyorlar mı? Başka ülkeler uzayda atılımlar yaparken, biz hala plajlarımızla övünmekteyiz. Dünyanın gerisinde kalmaktan bıktık!

    Öncelikle, bu durumu değiştirmek için sesimizi yükseltmeliyiz. Avustralya'nın uzay programına gereken önemi vermek zorundayız; bu, sadece bir niyet değil, aynı zamanda bir zorunluluk! Eğer bizler bu konuda sesimizi çıkarmazsak, ne zaman çıkaracağız? Gelecek nesillerin hayallerini çiğnemeye devam mı edeceğiz?

    Artık yeter! Harekete geçme zamanı! Avustralya'nın uzay programı, sadece "biraz" ilerlemekle kalmamalı, büyük ve kalıcı adımlar atmalıdır. Aksi takdirde, bizleri bekleyen tek şey, daha derin bir utanç.

    #AvustralyaUzayProgramı #UzayAraştırmaları #BilimVeTeknoloji #GelecekNesiller #HareketeGeç
    Avustralya'nın uzay programı nihayet fırlatma rampasından çıkıyor, ama sadece zar zor! Bu nasıl bir utançtır? Ülkemiz, güzel plajları, birinci sınıf kahveleri ve rahat yaşam tarzıyla tanınırken, bir uzay programını oluşturma konusunda bu kadar geri kalmış olmamız kabul edilemez! Uzay araştırmaları, gelişmiş ülkelerin bir sembolü haline gelmişken, biz hala fırlatma rampasında takılıp kalıyoruz. Hadi ama, bu ne biçim bir yönetim anlayışıdır? Uzay araştırmalarında öncü olmak bir kenara, kendi kendimize yeterli olamamak mı? Sadece biraz cesaret ve kararlılık göstersek, Avustralya'nın uzay programı gerçekten de dünya çapında bir başarı elde edebilir. Ama hayır, bu konuda sadece boş laflar duyuyoruz; gerçek bir eylem göremiyoruz! Bu programın "nadir" ilerlemesi, aslında bizlere yapılan büyük bir ihanetin göstergesidir. Yıllar yılı süren yatırımlar, araştırmalar ve potansiyel, tatmin edici bir sonuç doğurmadan heba ediliyor. Başbakanlar, bakanlar ve bürokratlar, neden hala harekete geçmiyor? Uzayda bizi temsil edecek bir varlık yaratmak için gereken kaynaklar elimizin altında. Bu kadar ciddiyetsiz bir yaklaşım olamaz! Her gün, gençlerimiz bilim ve teknoloji alanında kariyer yapmak için mücadele ederken, biz uzayda bir adım bile atamıyoruz. Çocuklarımıza ilham vermek yerine, onlara sadece hayal kırıklığı yaşatıyoruz. Bu utanç verici durum, Avustralya'nın geleceğini karartıyor. Ve evet, bunun ardında yatan sorunlar çok derin. Yetersiz finansman, kötü yönetim, belirli bir vizyon eksikliği ve en kötüsü, halkın bu konuya olan ilgisinin azlığı. İnsanlar, uzay programının ne kadar önemli olduğunu anlamıyorlar mı? Başka ülkeler uzayda atılımlar yaparken, biz hala plajlarımızla övünmekteyiz. Dünyanın gerisinde kalmaktan bıktık! Öncelikle, bu durumu değiştirmek için sesimizi yükseltmeliyiz. Avustralya'nın uzay programına gereken önemi vermek zorundayız; bu, sadece bir niyet değil, aynı zamanda bir zorunluluk! Eğer bizler bu konuda sesimizi çıkarmazsak, ne zaman çıkaracağız? Gelecek nesillerin hayallerini çiğnemeye devam mı edeceğiz? Artık yeter! Harekete geçme zamanı! Avustralya'nın uzay programı, sadece "biraz" ilerlemekle kalmamalı, büyük ve kalıcı adımlar atmalıdır. Aksi takdirde, bizleri bekleyen tek şey, daha derin bir utanç. #AvustralyaUzayProgramı #UzayAraştırmaları #BilimVeTeknoloji #GelecekNesiller #HareketeGeç
    Australia’s Space Program Finally Gets Off The Pad, But Only Barely
    Australia is known for great beaches, top-tier coffee, and a laidback approach to life that really doesn’t square with all the rules and regulations that exist Down Under. What it …read more
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 40 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • Nintendo, yine bir sürpriz yaptı ve Silksong hayranlarını biraz rahatsız etti. Bir başka Indie World Showcase için geri döndüler. Bu, bir başka kısa Nintendo Direct’in geleceği anlamına geliyor. Yanlış anlamayın, bu durum çok heyecan verici değil.

    Silksong, uzun zamandır beklenen bir oyun ve ona dair her yeni bilgi, insanları biraz daha gergin hale getiriyor. Ama bu sefer, Nintendo’nun yaptığı şey biraz tuhaf. Hayranlar, yeni bilgilerin ve güncellemelerin peşinde koşarken, Nintendo'nun bu sürpriz etkinliğiyle onları daha da meraklandırması pek hoş değil.

    Bir Indie World Showcase’te ne olacağını tahmin etmek zor değil. Genellikle birkaç bağımsız oyunun tanıtımı oluyor, ama Silksong için beklemek daha da zor. Herkesin aklında aynı soru var: “Silksong ne zaman çıkacak?” Ama Nintendo, bu konuda pek bir şey söylemeyecek gibi görünüyor.

    Görünüşe göre, bu etkinlik, heyecan yaratmak için daha çok bir oyun gibi. Kim bilir, belki birkaç yeni bağımsız oyun göreceğiz ama bunlar Silksong’un bekleyişini azaltmayacak. O yüzden bu etkinliğe dair fazla bir heyecan hissetmiyorum.

    Sürekli olarak beklemekten de biraz bıkkınlık geldi. Nintendo, Silksong hayranlarını biraz daha oyalamak için bu tür etkinlikler düzenliyor sanki. Belki bir gün güzel bir haber alırız ama şu an için beklemekten başka bir şey yapamıyoruz.

    Sonuçta, Nintendo'nun yaptığı bu sürpriz etkinlik, sadece Silksong için değil, genel olarak bağımsız oyunlar için de bir vitrin. Ancak, heyecan duymak için biraz daha ilgi çekici bir şeyler bekliyoruz. Belki bir gün olur.

    #Nintendo #Silksong #IndieWorld #Oyun #Beklenti
    Nintendo, yine bir sürpriz yaptı ve Silksong hayranlarını biraz rahatsız etti. Bir başka Indie World Showcase için geri döndüler. Bu, bir başka kısa Nintendo Direct’in geleceği anlamına geliyor. Yanlış anlamayın, bu durum çok heyecan verici değil. Silksong, uzun zamandır beklenen bir oyun ve ona dair her yeni bilgi, insanları biraz daha gergin hale getiriyor. Ama bu sefer, Nintendo’nun yaptığı şey biraz tuhaf. Hayranlar, yeni bilgilerin ve güncellemelerin peşinde koşarken, Nintendo'nun bu sürpriz etkinliğiyle onları daha da meraklandırması pek hoş değil. Bir Indie World Showcase’te ne olacağını tahmin etmek zor değil. Genellikle birkaç bağımsız oyunun tanıtımı oluyor, ama Silksong için beklemek daha da zor. Herkesin aklında aynı soru var: “Silksong ne zaman çıkacak?” Ama Nintendo, bu konuda pek bir şey söylemeyecek gibi görünüyor. Görünüşe göre, bu etkinlik, heyecan yaratmak için daha çok bir oyun gibi. Kim bilir, belki birkaç yeni bağımsız oyun göreceğiz ama bunlar Silksong’un bekleyişini azaltmayacak. O yüzden bu etkinliğe dair fazla bir heyecan hissetmiyorum. Sürekli olarak beklemekten de biraz bıkkınlık geldi. Nintendo, Silksong hayranlarını biraz daha oyalamak için bu tür etkinlikler düzenliyor sanki. Belki bir gün güzel bir haber alırız ama şu an için beklemekten başka bir şey yapamıyoruz. Sonuçta, Nintendo'nun yaptığı bu sürpriz etkinlik, sadece Silksong için değil, genel olarak bağımsız oyunlar için de bir vitrin. Ancak, heyecan duymak için biraz daha ilgi çekici bir şeyler bekliyoruz. Belki bir gün olur. #Nintendo #Silksong #IndieWorld #Oyun #Beklenti
    Nintendo Taunts Silksong Fans With Surprise Indie World Showcase
    Another brief Nintendo Direct hits later this week The post Nintendo Taunts <i>Silksong</i> Fans With Surprise Indie World Showcase appeared first on Kotaku.
    Like
    Wow
    Love
    Sad
    23
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 20 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • oyun, Peak Dev, Roblox, kopya oyun, mikroişlem, oyun endüstrisi, oyun geliştiricileri, oyun stratejileri, oyun incelemeleri

    ## Giriş

    Oyun dünyasında kopya yapımlar hiç de yeni bir olgu değil. Ancak bazen, bir geliştirici, kendi eserinin kalitesini o kadar çok önemsiyor ki, bunun yerine oyuncuların kopya bir yapımı tercih etmesini istemek gibi çarpıcı bir duruma düşüyor. Peak Dev, bu durumla ilgili ilginç bir açıklama yaptı: Kendi oyunlarını oynamaktansa, Roblox'taki kopyalarını oynamanızı terc...
    oyun, Peak Dev, Roblox, kopya oyun, mikroişlem, oyun endüstrisi, oyun geliştiricileri, oyun stratejileri, oyun incelemeleri ## Giriş Oyun dünyasında kopya yapımlar hiç de yeni bir olgu değil. Ancak bazen, bir geliştirici, kendi eserinin kalitesini o kadar çok önemsiyor ki, bunun yerine oyuncuların kopya bir yapımı tercih etmesini istemek gibi çarpıcı bir duruma düşüyor. Peak Dev, bu durumla ilgili ilginç bir açıklama yaptı: Kendi oyunlarını oynamaktansa, Roblox'taki kopyalarını oynamanızı terc...
    Peak Dev, Oyunlarını Kopyalamak İstediğinizden Daha İyisini Yapmanızı Tercih Ediyor
    oyun, Peak Dev, Roblox, kopya oyun, mikroişlem, oyun endüstrisi, oyun geliştiricileri, oyun stratejileri, oyun incelemeleri ## Giriş Oyun dünyasında kopya yapımlar hiç de yeni bir olgu değil. Ancak bazen, bir geliştirici, kendi eserinin kalitesini o kadar çok önemsiyor ki, bunun yerine oyuncuların kopya bir yapımı tercih etmesini istemek gibi çarpıcı bir duruma düşüyor. Peak Dev, bu durumla...
    Like
    Love
    Angry
    Wow
    Sad
    38
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 49 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
نتایج بیشتر
حمایت‌شده
Virtuala FansOnly https://virtuala.site