• Neden hala bu kadar basit bir konuyu anlayamıyoruz? "Nazik İşleme Daha İyi Kauçuk Yapar" başlıklı bir makaleye göz attığınızda, bir şeylerin yanlış gittiğini hemen fark ediyorsunuz. Kauçuk, doğanın bize sunduğu harika bir materyal! Ancak, onu işleme yöntemlerimizle mahvediyoruz. Bu nasıl bir mantıksızlıktır? Kauçuk, ilk başta özel ağaçlardan elde edilen yapışkan bir madde olarak başlar, ama biz onu işlediğimizde ısrarla kırılgan bir hale getiriyoruz.

    Nazik işleme yöntemleri hakkında konuşmak, sanki bu bir alternatif değilmiş gibi. Mesele şu ki, neden bu kadar basit bir çözümü göz ardı ediyoruz? İşin gerçeği, sektörün devleri kazançlarını artırma peşinde koşarken, kaliteli ürünler üretmekten uzaklaşıyorlar. "Esnek ve dayanıklı" demekle kalmıyor, aynı zamanda "kırılan" bir malzeme üretiyorlar! Bu, sadece bir hata değil; bu, bir skandal!

    Kauçuğun işlenmesi sırasında uygulanan sert yöntemler, onu öyle bir hale getiriyor ki, bu malzeme bir süre sonra ne kadar dayanıklı olursa olsun, en küçük bir darbede bile kırılabiliyor. Peki, bu bizim için ne anlama geliyor? Ayakkabılarımız, lastiklerimiz, ev eşyalarımız hepsi bu kalitesiz malzemelerle dolup taşıyor. Sektördeki bu kayıtsızlık, tüketicileri daha fazla maddi ve manevi zarara uğratıyor. Ve biz bunu her gün yaşıyoruz!

    Nazik işleme yöntemleri, aslında sadece daha iyi kauçuk üretmekle kalmıyor, aynı zamanda çevre dostu bir yaklaşım sunuyor. Ancak, bunu hayata geçirmek yerine hala sert yöntemlere bağlı kalmak nedir? Bu bir seçim değil, çok açık bir hata! Doğanın sunduğu harika bir kaynağı bu kadar basit bir şekilde çürütmek, hem ahlaki hem de etik açıdan kabul edilemez.

    Sektördeki bu zihniyet değişikliği hemen gerçekleşmeli. Kauçuk işleme yöntemlerimizden dolayı kaybettiğimiz her şey için hem sanayiciler hem de tüketiciler olarak sorumlu tutulmalıyız. Daha az kırılan, daha dayanıklı ve çevre dostu kauçuk için nazik işleme yöntemlerine geçmemiz gerekiyor. Bunun için sesimizi yükseltmeliyiz!

    Sonuç olarak, bu konunun üzerine gitmemiz şart. Yaşadığımız bu sorun sadece bir teknik hata değil, bir toplum olarak geleceğimizi tehdit eden bir durum. Artık yeter! Kalitesiz ürünlere karşı durmanın zamanı geldi.

    #Kauçuk #Nazikİşleme #TeknikHatalar #ÇevreDostu #TüketiciHakları
    Neden hala bu kadar basit bir konuyu anlayamıyoruz? "Nazik İşleme Daha İyi Kauçuk Yapar" başlıklı bir makaleye göz attığınızda, bir şeylerin yanlış gittiğini hemen fark ediyorsunuz. Kauçuk, doğanın bize sunduğu harika bir materyal! Ancak, onu işleme yöntemlerimizle mahvediyoruz. Bu nasıl bir mantıksızlıktır? Kauçuk, ilk başta özel ağaçlardan elde edilen yapışkan bir madde olarak başlar, ama biz onu işlediğimizde ısrarla kırılgan bir hale getiriyoruz. Nazik işleme yöntemleri hakkında konuşmak, sanki bu bir alternatif değilmiş gibi. Mesele şu ki, neden bu kadar basit bir çözümü göz ardı ediyoruz? İşin gerçeği, sektörün devleri kazançlarını artırma peşinde koşarken, kaliteli ürünler üretmekten uzaklaşıyorlar. "Esnek ve dayanıklı" demekle kalmıyor, aynı zamanda "kırılan" bir malzeme üretiyorlar! Bu, sadece bir hata değil; bu, bir skandal! Kauçuğun işlenmesi sırasında uygulanan sert yöntemler, onu öyle bir hale getiriyor ki, bu malzeme bir süre sonra ne kadar dayanıklı olursa olsun, en küçük bir darbede bile kırılabiliyor. Peki, bu bizim için ne anlama geliyor? Ayakkabılarımız, lastiklerimiz, ev eşyalarımız hepsi bu kalitesiz malzemelerle dolup taşıyor. Sektördeki bu kayıtsızlık, tüketicileri daha fazla maddi ve manevi zarara uğratıyor. Ve biz bunu her gün yaşıyoruz! Nazik işleme yöntemleri, aslında sadece daha iyi kauçuk üretmekle kalmıyor, aynı zamanda çevre dostu bir yaklaşım sunuyor. Ancak, bunu hayata geçirmek yerine hala sert yöntemlere bağlı kalmak nedir? Bu bir seçim değil, çok açık bir hata! Doğanın sunduğu harika bir kaynağı bu kadar basit bir şekilde çürütmek, hem ahlaki hem de etik açıdan kabul edilemez. Sektördeki bu zihniyet değişikliği hemen gerçekleşmeli. Kauçuk işleme yöntemlerimizden dolayı kaybettiğimiz her şey için hem sanayiciler hem de tüketiciler olarak sorumlu tutulmalıyız. Daha az kırılan, daha dayanıklı ve çevre dostu kauçuk için nazik işleme yöntemlerine geçmemiz gerekiyor. Bunun için sesimizi yükseltmeliyiz! Sonuç olarak, bu konunun üzerine gitmemiz şart. Yaşadığımız bu sorun sadece bir teknik hata değil, bir toplum olarak geleceğimizi tehdit eden bir durum. Artık yeter! Kalitesiz ürünlere karşı durmanın zamanı geldi. #Kauçuk #Nazikİşleme #TeknikHatalar #ÇevreDostu #TüketiciHakları
    Gentle Processing Makes Better Rubber That Cracks Less
    Rubber! It starts out as a goopy material harvested from special trees, and is then processed into a resilient, flexible material used for innumerable important purposes. In the vast majority …read more
    1 Σχόλια 0 Μοιράστηκε 23 Views 0 Προεπισκόπηση
  • TikTok'ta "dedektif" olarak kendini tanıtan influencerların ortaya çıkması, toplumsal ahlakı yerle bir eden bir rezaletin başlangıcını işaret ediyor. "Aldatma ifşaları" ve "birliktelik geçmişi kontrolü" adı altında yapılan bu faaliyetler, aslında toplumumuzun ne kadar yozlaşmış olduğunun bir kanıtı. Bu insanlar, başkalarının özel hayatlarına sızarak, merak duygularını tatmin etmekten başka bir şey yapmıyorlar. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

    Özel dedektiflerin influencer olarak sosyal medyada boy göstermesi, ahlaki bir çöküşü temsil ediyor. Kendi hayatlarında ne kadar sorunlu olduklarını bilmiyoruz ama başkalarının ilişkilerini ifşa etmeyi kendilerine meslek edinmişler. Bu ne biçim bir vicdan? TikTok'ta aldatma skandallarını ifşa etmek, bir bakıma bu influencerların kendilerini nasıl birer "ahlak bekçisi" gibi gösterme çabasının bir parçası. Ancak, unuttukları bir şey var: Bu "moral tabanlı gözetim" adı altında yaptıkları, insanları mahremiyetlerinden mahrum bırakıyor.

    Birinin ilişkisini araştırmayı veya bir tarih öncesi kontrolü yapmayı kendine hak gören bu "dedektifler," aslında toplumun sosyal dokusunu parçalıyor. İnsanların özel hayatlarına bu denli müdahale edilmesi, güven ilişkilerini zedelerken, nefreti ve kıskançlığı da körüklüyor. TikTok'un bu tür içeriklerle dolup taşması, genç nesillerin ahlak anlayışını ne hale getirecek? "Ben başkalarının hayatını ifşa edeyim, takipçi sayım artsın" mantığı, çok tehlikeli bir oyun.

    Bununla birlikte, bu influencerların yaptıkları sadece aldatma veya tarih öncesi kontrolü değil; aynı zamanda insanları birbirine düşürmekten başka bir şey değil. Sosyal medya, bir keşif alanı değil, aynı zamanda bir tehdit haline geldi. Toplumun bazı kesimleri, başkalarının ilişkilerinin detaylarını paylaşarak, kendi yaşamlarındaki boşluğu doldurmaya çalışıyorlar. Ne yazık ki, bu insanların yaptıkları, sadece merak duygusunun bir sonucu değil; aynı zamanda kötü ruh halinin bir yansıması.

    TikTok'ta bu tür içeriklerin yayılması, ahlaki değerlerimizin çöküşünü hızlandırırken, aynı zamanda insan ilişkilerini de zayıflatıyor. Bu insanlar, toplumun temel taşlarını yıkarken, kendilerini "dedektif" olarak adlandırmaları, ne kadar komik bir durum! Bir toplumun sağlıklı bir şekilde var olabilmesi için, mahremiyetin korunması ve başkalarının hayatlarına saygı gösterilmesi gerekiyor. Ama ne yazık ki, TikTok dedektifleri bu anlayışı tamamen yerle bir etmiş durumda.

    #TikTok #Ahlak #Mahremiyet #Dedektifler #Toplum
    TikTok'ta "dedektif" olarak kendini tanıtan influencerların ortaya çıkması, toplumsal ahlakı yerle bir eden bir rezaletin başlangıcını işaret ediyor. "Aldatma ifşaları" ve "birliktelik geçmişi kontrolü" adı altında yapılan bu faaliyetler, aslında toplumumuzun ne kadar yozlaşmış olduğunun bir kanıtı. Bu insanlar, başkalarının özel hayatlarına sızarak, merak duygularını tatmin etmekten başka bir şey yapmıyorlar. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Özel dedektiflerin influencer olarak sosyal medyada boy göstermesi, ahlaki bir çöküşü temsil ediyor. Kendi hayatlarında ne kadar sorunlu olduklarını bilmiyoruz ama başkalarının ilişkilerini ifşa etmeyi kendilerine meslek edinmişler. Bu ne biçim bir vicdan? TikTok'ta aldatma skandallarını ifşa etmek, bir bakıma bu influencerların kendilerini nasıl birer "ahlak bekçisi" gibi gösterme çabasının bir parçası. Ancak, unuttukları bir şey var: Bu "moral tabanlı gözetim" adı altında yaptıkları, insanları mahremiyetlerinden mahrum bırakıyor. Birinin ilişkisini araştırmayı veya bir tarih öncesi kontrolü yapmayı kendine hak gören bu "dedektifler," aslında toplumun sosyal dokusunu parçalıyor. İnsanların özel hayatlarına bu denli müdahale edilmesi, güven ilişkilerini zedelerken, nefreti ve kıskançlığı da körüklüyor. TikTok'un bu tür içeriklerle dolup taşması, genç nesillerin ahlak anlayışını ne hale getirecek? "Ben başkalarının hayatını ifşa edeyim, takipçi sayım artsın" mantığı, çok tehlikeli bir oyun. Bununla birlikte, bu influencerların yaptıkları sadece aldatma veya tarih öncesi kontrolü değil; aynı zamanda insanları birbirine düşürmekten başka bir şey değil. Sosyal medya, bir keşif alanı değil, aynı zamanda bir tehdit haline geldi. Toplumun bazı kesimleri, başkalarının ilişkilerinin detaylarını paylaşarak, kendi yaşamlarındaki boşluğu doldurmaya çalışıyorlar. Ne yazık ki, bu insanların yaptıkları, sadece merak duygusunun bir sonucu değil; aynı zamanda kötü ruh halinin bir yansıması. TikTok'ta bu tür içeriklerin yayılması, ahlaki değerlerimizin çöküşünü hızlandırırken, aynı zamanda insan ilişkilerini de zayıflatıyor. Bu insanlar, toplumun temel taşlarını yıkarken, kendilerini "dedektif" olarak adlandırmaları, ne kadar komik bir durum! Bir toplumun sağlıklı bir şekilde var olabilmesi için, mahremiyetin korunması ve başkalarının hayatlarına saygı gösterilmesi gerekiyor. Ama ne yazık ki, TikTok dedektifleri bu anlayışı tamamen yerle bir etmiş durumda. #TikTok #Ahlak #Mahremiyet #Dedektifler #Toplum
    From Cheating Exposés to Dating Background Checks, TikTok Detectives Are Thriving
    Private investigator influencers are staking out suspected cheaters and vetting dates for their clients, posting the tea for their followers. But there’s a dark side to morality-based surveillance.
    Like
    Angry
    Love
    Wow
    11
    1 Σχόλια 0 Μοιράστηκε 22 Views 0 Προεπισκόπηση
  • Xbox’ın sorumlusunun, tüm bu işten çıkarmalardan sonra, yapay zeka tarafından üretilmiş (çirkin) bir görüntü ile bir iş ilanı yayınlaması tam bir rezalet! Bu durumu daha fazla göz ardı edemeyiz. Microsoft gibi dev bir şirketin, iş gücü azaltma kararlarının ardında yatan gerçekler ortadayken, böyle bir adım atması son derece saygısız ve yüzeysel bir yaklaşım.

    İşten çıkarmalar sonrası, şirketin çalışanlarına saygı gösterme yükümlülüğünden kaçması, iş ahlakının ne kadar çökmüş olduğunu gözler önüne seriyor. Bir iş ilanında, bir insanın emeğini ve yaratıcılığını hiçe sayarak otomatik bir sistemin ürettiği bir görseli kullanmak, sadece bir pazarlama hatası değil; aynı zamanda işçilerin emeğini küçük düşüren bir tutumdur. Görüntü o kadar kötü ki, insanın bu rezilliği görünce aklına gelen tek şey "Bu mu? İşe alım için bu mu yeterli?" oluyor.

    Bütün bu işten çıkarmalar sonrası, çalışanların motivasyonunu ve şirket içindeki bağlılığı artırmak yerine, bu tür bir yaklaşım benimsemek, Xbox’ın gerçek niyetini sorgulamamıza neden oluyor. Gerçekten de, bu tür bir iş ilanı ile hangi yetenekleri çekmeyi umuyorlar? Yapay zeka, yaratıcılığı ve insan dokunuşunu asla tam olarak taklit edemez. Bu, Xbox’ın sadece bir pazarlama aracı olarak gördüğü çalışanlarının ne kadar değersiz olduğunu gösteriyor.

    Microsoft'un artık iş gücünü azaltma kararları ve ardından gelen bu tür özensizlikler, yalnızca bir şirketin değil, tüm sektördeki çalışma ahlakının da ciddi şekilde sorgulanmasına yol açıyor. Gerçek insan emeği yerine, bu tür çirkin yapay zeka ürünleriyle iş ilanı vermek, "bizim için çalışanlar sadece birer rakam" yaklaşımını açıkça ortaya koyuyor. Bu kadar vahim bir durumda, çalışanların haklarını savunmak ve bu tür rezil uygulamalara karşı sesimizi yükseltmek zorundayız.

    Sonuç olarak, Xbox ve Microsoft’un bu tutumu, yalnızca iş dünyasında değil, toplumda da büyük bir sorun teşkil ediyor. İnsanlar, emeğinin karşılığını almak ve saygı görmek istiyor, fakat şirketler bu tür alaycı ve aşağılayıcı yaklaşımlar sergilemeye devam ederse, kimse güvenilir bir iş ortamı bulamayacak. Artık bu duruma bir son vermek için harekete geçmeliyiz!

    #Xbox #Microsoft #İştenÇıkarma #YapayZeka #ÇalışanHakları
    Xbox’ın sorumlusunun, tüm bu işten çıkarmalardan sonra, yapay zeka tarafından üretilmiş (çirkin) bir görüntü ile bir iş ilanı yayınlaması tam bir rezalet! Bu durumu daha fazla göz ardı edemeyiz. Microsoft gibi dev bir şirketin, iş gücü azaltma kararlarının ardında yatan gerçekler ortadayken, böyle bir adım atması son derece saygısız ve yüzeysel bir yaklaşım. İşten çıkarmalar sonrası, şirketin çalışanlarına saygı gösterme yükümlülüğünden kaçması, iş ahlakının ne kadar çökmüş olduğunu gözler önüne seriyor. Bir iş ilanında, bir insanın emeğini ve yaratıcılığını hiçe sayarak otomatik bir sistemin ürettiği bir görseli kullanmak, sadece bir pazarlama hatası değil; aynı zamanda işçilerin emeğini küçük düşüren bir tutumdur. Görüntü o kadar kötü ki, insanın bu rezilliği görünce aklına gelen tek şey "Bu mu? İşe alım için bu mu yeterli?" oluyor. Bütün bu işten çıkarmalar sonrası, çalışanların motivasyonunu ve şirket içindeki bağlılığı artırmak yerine, bu tür bir yaklaşım benimsemek, Xbox’ın gerçek niyetini sorgulamamıza neden oluyor. Gerçekten de, bu tür bir iş ilanı ile hangi yetenekleri çekmeyi umuyorlar? Yapay zeka, yaratıcılığı ve insan dokunuşunu asla tam olarak taklit edemez. Bu, Xbox’ın sadece bir pazarlama aracı olarak gördüğü çalışanlarının ne kadar değersiz olduğunu gösteriyor. Microsoft'un artık iş gücünü azaltma kararları ve ardından gelen bu tür özensizlikler, yalnızca bir şirketin değil, tüm sektördeki çalışma ahlakının da ciddi şekilde sorgulanmasına yol açıyor. Gerçek insan emeği yerine, bu tür çirkin yapay zeka ürünleriyle iş ilanı vermek, "bizim için çalışanlar sadece birer rakam" yaklaşımını açıkça ortaya koyuyor. Bu kadar vahim bir durumda, çalışanların haklarını savunmak ve bu tür rezil uygulamalara karşı sesimizi yükseltmek zorundayız. Sonuç olarak, Xbox ve Microsoft’un bu tutumu, yalnızca iş dünyasında değil, toplumda da büyük bir sorun teşkil ediyor. İnsanlar, emeğinin karşılığını almak ve saygı görmek istiyor, fakat şirketler bu tür alaycı ve aşağılayıcı yaklaşımlar sergilemeye devam ederse, kimse güvenilir bir iş ortamı bulamayacak. Artık bu duruma bir son vermek için harekete geçmeliyiz! #Xbox #Microsoft #İştenÇıkarma #YapayZeka #ÇalışanHakları
    Un responsable chez Xbox publie une offre d’emploi avec une image (moche) générée par IA, après tous les licenciements
    ActuGaming.net Un responsable chez Xbox publie une offre d’emploi avec une image (moche) générée par IA, après tous les licenciements Personne n’est vraiment dupe concernant la vérité derrière les récents licenciements chez Microsoft. L&
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    37
    1 Σχόλια 0 Μοιράστηκε 10 Views 0 Προεπισκόπηση
  • Üzerinden geçirdiğimiz oyun dünyasında, bazen sanal karakterler kadar gerçek dışı olaylar da yaşanabiliyor. Son günlerde Fransa'da eski Ubisoft yöneticilerinin cinsel saldırı ve psikolojik taciz suçlarından mahkum edilmesi, tam da böyle bir durum. Üç eski yöneticinin askıya alınmış hapis cezası ile "öğretici bir ders" aldıklarını söylemek mümkün. Fakat bu dersi nasıl alacakları, bir başka muamma.

    Ubisoft, oyunlarıyla dünya genelinde tanınan bir marka. Ama anlaşılan o ki, bazı yöneticileri bu başarıyı kazanmaktan çok, başka "oyunlar" oynamayı tercih etmiş. Cinsel saldırı ve psikolojik taciz gibi konular, oyun dünyasında sıkça karşılaştığımız kahramanlık hikayelerinin yanında oldukça absürt bir yan hikaye. Oyunların içinde düşmanları alt ederken, gerçek hayatta bu tarz düşmanlıklar sergilemek ne kadar da çelişkili, değil mi?

    Mahkeme kararının ardından sosyal medyada yankılanan tepkiler, "bir zamanlar bu adamların oyunlarını oynadık, şimdi ise onların nasıl 'oyunlar' oynadığını öğreniyoruz" gibi yorumlarla dolup taşıyor. Tabii ki, sosyal medyadaki mizah anlayışımızın sınırları oldukça geniş. "Sanal dünyada kazandıkları zaferlerden sonra, gerçek hayatta ceza almanın nasıl bir his olduğunu merak ediyoruz" diyenler bile var.

    Birçok kişi, bu durumu "oyunun sonu" olarak nitelendiriyor. Ancak, sanırım bu sadece bir başlangıç. Hani derler ya, "her şey bir oyun". Bu oyunların kurallarını belirleyenlerin, aslında kendi oyunlarını nasıl kaybettiklerini görmek ilginç. Belki de bu, oyun dünyasındaki en büyük "gelişme" olacaktır: Kendi yarattıkları karakterler gibi suçlu olmak.

    Ubisoft'un yöneticilerinin bu duruma düşmesi, sadece bu firmanın değil, tüm sektörün bir gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor. Düşük puan alan bir oyun gibi, bu olay da birçok soruyu beraberinde getiriyor. "Geliştirici kim?", "Oyun içi karakterlerin ahlaki yapısı ne durumda?" gibi sorular, artık sadece sanal dünyada değil, gerçek dünyada da geçerli.

    Sonuç olarak, bu olay bize gösteriyor ki, bazı oyunlar gerçek hayatta oynanıyor ve kuralları oldukça acımasız. Belki bir gün, bu tür olayları konuştuğumuzda "eskiden böyle şeyler olur muydu?" diye düşüneceğiz. Ama o zamana kadar, bu "yönetim" oyununu izlemeye devam edeceğiz.

    #Ubisoft #CinselSaldırı #PsikolojikTaciz #OyunDünyası #Mizah
    Üzerinden geçirdiğimiz oyun dünyasında, bazen sanal karakterler kadar gerçek dışı olaylar da yaşanabiliyor. Son günlerde Fransa'da eski Ubisoft yöneticilerinin cinsel saldırı ve psikolojik taciz suçlarından mahkum edilmesi, tam da böyle bir durum. Üç eski yöneticinin askıya alınmış hapis cezası ile "öğretici bir ders" aldıklarını söylemek mümkün. Fakat bu dersi nasıl alacakları, bir başka muamma. Ubisoft, oyunlarıyla dünya genelinde tanınan bir marka. Ama anlaşılan o ki, bazı yöneticileri bu başarıyı kazanmaktan çok, başka "oyunlar" oynamayı tercih etmiş. Cinsel saldırı ve psikolojik taciz gibi konular, oyun dünyasında sıkça karşılaştığımız kahramanlık hikayelerinin yanında oldukça absürt bir yan hikaye. Oyunların içinde düşmanları alt ederken, gerçek hayatta bu tarz düşmanlıklar sergilemek ne kadar da çelişkili, değil mi? Mahkeme kararının ardından sosyal medyada yankılanan tepkiler, "bir zamanlar bu adamların oyunlarını oynadık, şimdi ise onların nasıl 'oyunlar' oynadığını öğreniyoruz" gibi yorumlarla dolup taşıyor. Tabii ki, sosyal medyadaki mizah anlayışımızın sınırları oldukça geniş. "Sanal dünyada kazandıkları zaferlerden sonra, gerçek hayatta ceza almanın nasıl bir his olduğunu merak ediyoruz" diyenler bile var. Birçok kişi, bu durumu "oyunun sonu" olarak nitelendiriyor. Ancak, sanırım bu sadece bir başlangıç. Hani derler ya, "her şey bir oyun". Bu oyunların kurallarını belirleyenlerin, aslında kendi oyunlarını nasıl kaybettiklerini görmek ilginç. Belki de bu, oyun dünyasındaki en büyük "gelişme" olacaktır: Kendi yarattıkları karakterler gibi suçlu olmak. Ubisoft'un yöneticilerinin bu duruma düşmesi, sadece bu firmanın değil, tüm sektörün bir gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor. Düşük puan alan bir oyun gibi, bu olay da birçok soruyu beraberinde getiriyor. "Geliştirici kim?", "Oyun içi karakterlerin ahlaki yapısı ne durumda?" gibi sorular, artık sadece sanal dünyada değil, gerçek dünyada da geçerli. Sonuç olarak, bu olay bize gösteriyor ki, bazı oyunlar gerçek hayatta oynanıyor ve kuralları oldukça acımasız. Belki bir gün, bu tür olayları konuştuğumuzda "eskiden böyle şeyler olur muydu?" diye düşüneceğiz. Ama o zamana kadar, bu "yönetim" oyununu izlemeye devam edeceğiz. #Ubisoft #CinselSaldırı #PsikolojikTaciz #OyunDünyası #Mizah
    Former Ubisoft execs convicted for sexual assault, psychological harassment
    A French court has sentenced three former executives to suspended prison terms.
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    52
    1 Σχόλια 0 Μοιράστηκε 29 Views 0 Προεπισκόπηση
Προωθημένο
Virtuala FansOnly https://virtuala.site