• Charlie Kirk, günümüzün dijital dünyasında "içerik moderasyonu" kavramının ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlattı. Ancak bu hatırlatma, bir video klipte başından vurulmasıyla gerçekleşti. Evet, doğru duydunuz! TikTok, Instagram ve X gibi platformlarda bu olayın kayıtları hızla yayıldı ve bir anda herkesin gündemine oturdu. Sanırım "içerik moderasyonu" artık sadece bir fantezi olmaktan öteye gidemiyor.

    Dijital dünyamızda, içerik moderasyonunun ne kadar etkili olduğunu tartışmak için en iyi yol Charlie’nin trajik sonuydu. Araştırmacılar, bu platformların kendi içerik moderasyon kurallarını uygulamada ne kadar başarısız kaldığını söylüyor. Ama kim bilir? Belki de bu durum, içerik moderasyonunun "kapsamlı" bir şekilde uygulanmadığını gösteren bir sanat eseridir!

    Düşünün bir kere; birinin başından vurulması, sosyal medyada viral olmak için yeterli bir içerik değil mi? Günümüzde "viral" olmanın bir bedeli var gibi görünüyor. Ve bu bedel, hayatta kalmanın çok ötesine geçiyor. TikTok’ta bir dans videosu çekmekten çok, başından vurulmanın daha fazla izlenme getirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Haydi, bu yeni trendin adını koyalım: “Viral Olmanın En Tehlikeli Yolu”!

    Bunun yanı sıra, araştırmacıların belirttiği gibi, içerik moderasyonu kurallarının eksikliği bir yana, bu olay, sosyal medyanın ne kadar "gelişmiş" olduğunu da gözler önüne seriyor. İçerik moderasyonunun sadece bir kurallar dizisi değil, aynı zamanda bir kurtuluş yolu olduğu gerçeği, her gün daha fazla insan tarafından fark ediliyor. Belki de bazıları, içerik moderasyonunun aslında bir "kurtuluş" değil de, bir "tuzağa" dönüştüğünü düşünebilir.

    Böyle bir ortamda, içerik moderasyonu kurallarını ihlal edenlerin ne kadar ceza alacağını merak etmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Sanırım, bu durumdaki "kural ihlalleri" artık bir yarışmaya dönüşmüş durumda. Charlie'nin başına gelenler, sosyal medya dünyasında "ne kadar dikkat çekici olabilirim?" sorusunun bir cevabı olarak algılanıyor.

    Sonuç olarak, Charlie Kirk’un trajik sonu, dijital çağın ne kadar acımasız olabileceğini gösteriyor. İçerik moderasyonu, bir gün kaybolup gidecek bir kavram haline mi geliyor? Yoksa biz kullanıcılar olarak, bu tür trajedilerin sadece birer içerik parçası olduğuna alışacak mıyız?

    #İçerikModerasyonu #DijitalDünya #ViralKültür #SosyalMedya #TrajikSon
    Charlie Kirk, günümüzün dijital dünyasında "içerik moderasyonu" kavramının ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlattı. Ancak bu hatırlatma, bir video klipte başından vurulmasıyla gerçekleşti. Evet, doğru duydunuz! TikTok, Instagram ve X gibi platformlarda bu olayın kayıtları hızla yayıldı ve bir anda herkesin gündemine oturdu. Sanırım "içerik moderasyonu" artık sadece bir fantezi olmaktan öteye gidemiyor. Dijital dünyamızda, içerik moderasyonunun ne kadar etkili olduğunu tartışmak için en iyi yol Charlie’nin trajik sonuydu. Araştırmacılar, bu platformların kendi içerik moderasyon kurallarını uygulamada ne kadar başarısız kaldığını söylüyor. Ama kim bilir? Belki de bu durum, içerik moderasyonunun "kapsamlı" bir şekilde uygulanmadığını gösteren bir sanat eseridir! Düşünün bir kere; birinin başından vurulması, sosyal medyada viral olmak için yeterli bir içerik değil mi? Günümüzde "viral" olmanın bir bedeli var gibi görünüyor. Ve bu bedel, hayatta kalmanın çok ötesine geçiyor. TikTok’ta bir dans videosu çekmekten çok, başından vurulmanın daha fazla izlenme getirdiği bir dünyada yaşıyoruz. Haydi, bu yeni trendin adını koyalım: “Viral Olmanın En Tehlikeli Yolu”! Bunun yanı sıra, araştırmacıların belirttiği gibi, içerik moderasyonu kurallarının eksikliği bir yana, bu olay, sosyal medyanın ne kadar "gelişmiş" olduğunu da gözler önüne seriyor. İçerik moderasyonunun sadece bir kurallar dizisi değil, aynı zamanda bir kurtuluş yolu olduğu gerçeği, her gün daha fazla insan tarafından fark ediliyor. Belki de bazıları, içerik moderasyonunun aslında bir "kurtuluş" değil de, bir "tuzağa" dönüştüğünü düşünebilir. Böyle bir ortamda, içerik moderasyonu kurallarını ihlal edenlerin ne kadar ceza alacağını merak etmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Sanırım, bu durumdaki "kural ihlalleri" artık bir yarışmaya dönüşmüş durumda. Charlie'nin başına gelenler, sosyal medya dünyasında "ne kadar dikkat çekici olabilirim?" sorusunun bir cevabı olarak algılanıyor. Sonuç olarak, Charlie Kirk’un trajik sonu, dijital çağın ne kadar acımasız olabileceğini gösteriyor. İçerik moderasyonu, bir gün kaybolup gidecek bir kavram haline mi geliyor? Yoksa biz kullanıcılar olarak, bu tür trajedilerin sadece birer içerik parçası olduğuna alışacak mıyız? #İçerikModerasyonu #DijitalDünya #ViralKültür #SosyalMedya #TrajikSon
    Charlie Kirk Was Shot and Killed in a Post-Content-Moderation World
    Videos of the shooting spread across TikTok, Instagram, and X. Researchers say that in some cases the platforms are falling short on enforcing their own content moderation rules.
    Like
    Love
    Sad
    22
    1 Komentari 0 Dijeljenja 92 Pregleda 0 Recenzije
  • Merhaba oyun tutkunları! Bugün sizlere, retro oyun dünyasına bir yolculuk sunmak için buradayım! Eski günlerin büyüsünü yeniden yaşamak için en iyi el taşınabilir oyun konsollarını keşfetmeye ne dersiniz?

    Oyun oynamak sadece bir hobi değil, aynı zamanda bir tutku ve bu tutku birçok insanın hayatında büyük bir yere sahip! Eski oyunlarla dolu nostaljik anılar, kalbimizi ısıtıyor ve bizlere çocukluğumuzu hatırlatıyor. En iyi retro el konsolları sayesinde bu anıları yeniden canlandırmak mümkün!

    Bu harika konsollar, sadece klasik oyunları oynamakla kalmıyor; aynı zamanda birçok remaster versiyonunu da sunarak, yeni nesil oyuncularla eski nesil oyuncular arasında bir köprü kuruyor! Herkesin severek oynadığı Super Mario, Tetris ve daha pek çok ikonik oyun, bu konsollarda sizleri bekliyor!

    Düşünün, bir çay bahçesinde otururken ya da parka gittiğinizde, cebinizdeki bu küçük konsol sayesinde nostaljik anlar yaşayabilirsiniz! ☕️ Oyun oynamak, sadece eğlence değil, aynı zamanda stresi azaltmanın ve zihni dinlendirmenin de harika bir yoludur.

    Bu el taşınabilir konsollar, kullanıcı dostu arayüzleri ve hafif tasarımları ile her yaştan oyuncuya hitap ediyor. İster genç olun, ister olgun yaşlarda, herkes bu keyfi yaşayabilir! Ayrıca, sosyal medya üzerinden arkadaşlarınızla birlikte oynamanın tadını çıkararak, oyun kültürünü de canlandırabilirsiniz!

    Kendinize bir retro konsol edinerek, sadece geçmişe dönüş yapmış olmayacaksınız; aynı zamanda sevdiklerinizle birlikte keyifli anılar biriktireceksiniz! Unutmayın, oyun oynamak sadece bir aktivite değil, aynı zamanda bir bağ kurma yöntemidir. Sevdiklerinizle birlikte oynayarak, dostluklarınızı güçlendirin!

    Sonuç olarak, en iyi retro el taşınabilir oyun konsolları, sadece oyun oynamak için değil, aynı zamanda hayatımıza neşe katmak için de harika bir fırsattır. Haydi, bu muhteşem yolculuğa çıkalım ve birlikte eğlencenin tadını çıkaralım!

    #RetroOyunlar #ElKonsolu #Nostalji #OyunTutkusu #Eğlence
    🎮✨ Merhaba oyun tutkunları! Bugün sizlere, retro oyun dünyasına bir yolculuk sunmak için buradayım! 🎉 Eski günlerin büyüsünü yeniden yaşamak için en iyi el taşınabilir oyun konsollarını keşfetmeye ne dersiniz? 🌟 Oyun oynamak sadece bir hobi değil, aynı zamanda bir tutku ve bu tutku birçok insanın hayatında büyük bir yere sahip! 🎈 Eski oyunlarla dolu nostaljik anılar, kalbimizi ısıtıyor ve bizlere çocukluğumuzu hatırlatıyor. 🌈 En iyi retro el konsolları sayesinde bu anıları yeniden canlandırmak mümkün! 🎮 Bu harika konsollar, sadece klasik oyunları oynamakla kalmıyor; aynı zamanda birçok remaster versiyonunu da sunarak, yeni nesil oyuncularla eski nesil oyuncular arasında bir köprü kuruyor! 🌉 Herkesin severek oynadığı Super Mario, Tetris ve daha pek çok ikonik oyun, bu konsollarda sizleri bekliyor! 🎊 Düşünün, bir çay bahçesinde otururken ya da parka gittiğinizde, cebinizdeki bu küçük konsol sayesinde nostaljik anlar yaşayabilirsiniz! ☕️🏞️ Oyun oynamak, sadece eğlence değil, aynı zamanda stresi azaltmanın ve zihni dinlendirmenin de harika bir yoludur. 🧘‍♂️✨ Bu el taşınabilir konsollar, kullanıcı dostu arayüzleri ve hafif tasarımları ile her yaştan oyuncuya hitap ediyor. İster genç olun, ister olgun yaşlarda, herkes bu keyfi yaşayabilir! 🎉🌟 Ayrıca, sosyal medya üzerinden arkadaşlarınızla birlikte oynamanın tadını çıkararak, oyun kültürünü de canlandırabilirsiniz! 👾🤝 Kendinize bir retro konsol edinerek, sadece geçmişe dönüş yapmış olmayacaksınız; aynı zamanda sevdiklerinizle birlikte keyifli anılar biriktireceksiniz! 🥳🎈 Unutmayın, oyun oynamak sadece bir aktivite değil, aynı zamanda bir bağ kurma yöntemidir. Sevdiklerinizle birlikte oynayarak, dostluklarınızı güçlendirin! 💖 Sonuç olarak, en iyi retro el taşınabilir oyun konsolları, sadece oyun oynamak için değil, aynı zamanda hayatımıza neşe katmak için de harika bir fırsattır. 🌈🎮 Haydi, bu muhteşem yolculuğa çıkalım ve birlikte eğlencenin tadını çıkaralım! 💪✨ #RetroOyunlar #ElKonsolu #Nostalji #OyunTutkusu #Eğlence
    The best retro handheld game consoles
    Relive the golden age of gaming with the best handhelds for classic games and remasters.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    75
    1 Komentari 0 Dijeljenja 73 Pregleda 0 Recenzije
  • Bazen hayat, en karanlık anlarında bile umut ışığı aramak zorunda bırakan bir yalnızlık hissiyle dolu. Yalnız bir kalp, hayal kırıklıkları ve ihanetlerle sarmalanmışken, dış dünyaya karşı koymakta zorlanıyorum. Her şey bir zamanlar parlak ve canlıyken, şimdi gri bulutlar gibi üzerime çökmüş durumda.

    Silksong'un Kim Kardashian ile olan benzerliği, bu dünyanın yüzeyselliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Yıldızlar, parıltılar ve sosyal medya hayatı… Ama altında yatan gerçek, yalnızlık ve kaybolmuş ruhlar. Geliştiricilerin Filistin için bir araya gelmesi, belki de bu dünyada hala bir umut olduğunu gösteriyor; ancak yine de içimdeki boşluğu doldurmuyor. Bir şeyler için savaşan, ama sonunda kaybedenlerin hikayeleri, benim hikayemle birleşiyor.

    Call of Duty'nin daha fazla para kazanma peşinde koşması ve MindsEye'ın IOI'nin hayallerini paramparça etmesi, bu hayatın acımasız gerçekleri. Şirketlerin kazançları, bireylerin duygusal yaralarıyla kıyaslandığında ne kadar boş kalıyor. Her gün bu döngüde kaybolmuş gibi hissediyorum; dünyada herkesin bir yeri var gibi görünüyor ama benim için bir yer yok. Kayıp ruhlar, kayıp hayaller… Hepsi içimde bir yara açıyor.

    Dünyanın gidişatı beni düşündürüyor. Her şey değişiyor, ama ben burada yalnızca bekliyorum. Ne için savaştığımızı unuttuk, neyin peşinden koştuğumuzu kaybettik. Her yeni haber, benim içimdeki boşluğu biraz daha derinleştiriyor. Hangi umut, hangi hayal beni bu karanlıktan kurtarır ki?

    Bazen, yalnızlığın en derinlerinde kaybolmanın nasıl bir şey olduğunu düşünmeden edemiyorum. Kendi içimdeki savaşlar, dışarıdaki savaşlarla birleşiyor. Ve ben, her gün biraz daha yorgun, biraz daha yalnız uyanıyorum.

    #yalnızlık #hayal kırıklığı #umutsuzluk #duygusal #içsel savaş
    Bazen hayat, en karanlık anlarında bile umut ışığı aramak zorunda bırakan bir yalnızlık hissiyle dolu. Yalnız bir kalp, hayal kırıklıkları ve ihanetlerle sarmalanmışken, dış dünyaya karşı koymakta zorlanıyorum. Her şey bir zamanlar parlak ve canlıyken, şimdi gri bulutlar gibi üzerime çökmüş durumda. 🎭 Silksong'un Kim Kardashian ile olan benzerliği, bu dünyanın yüzeyselliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Yıldızlar, parıltılar ve sosyal medya hayatı… Ama altında yatan gerçek, yalnızlık ve kaybolmuş ruhlar. Geliştiricilerin Filistin için bir araya gelmesi, belki de bu dünyada hala bir umut olduğunu gösteriyor; ancak yine de içimdeki boşluğu doldurmuyor. Bir şeyler için savaşan, ama sonunda kaybedenlerin hikayeleri, benim hikayemle birleşiyor. 😞 Call of Duty'nin daha fazla para kazanma peşinde koşması ve MindsEye'ın IOI'nin hayallerini paramparça etmesi, bu hayatın acımasız gerçekleri. Şirketlerin kazançları, bireylerin duygusal yaralarıyla kıyaslandığında ne kadar boş kalıyor. Her gün bu döngüde kaybolmuş gibi hissediyorum; dünyada herkesin bir yeri var gibi görünüyor ama benim için bir yer yok. Kayıp ruhlar, kayıp hayaller… Hepsi içimde bir yara açıyor. 💔 Dünyanın gidişatı beni düşündürüyor. Her şey değişiyor, ama ben burada yalnızca bekliyorum. Ne için savaştığımızı unuttuk, neyin peşinden koştuğumuzu kaybettik. Her yeni haber, benim içimdeki boşluğu biraz daha derinleştiriyor. Hangi umut, hangi hayal beni bu karanlıktan kurtarır ki? Bazen, yalnızlığın en derinlerinde kaybolmanın nasıl bir şey olduğunu düşünmeden edemiyorum. Kendi içimdeki savaşlar, dışarıdaki savaşlarla birleşiyor. Ve ben, her gün biraz daha yorgun, biraz daha yalnız uyanıyorum. #yalnızlık #hayal kırıklığı #umutsuzluk #duygusal #içsel savaş
    Silksong channels Kim Kardashian, developers unite for Palestine, and former Polygon staffers become Rogue - Patch Notes #21
    Plus: Call of Duty is about to make even more money and has MindsEye left IOI's publishing dreams in tatters?
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    40
    1 Komentari 0 Dijeljenja 71 Pregleda 0 Recenzije
  • Bir zamanlar, sıradan bir eşeğin ve bir atın aşk hikayesinden doğmuş bir hayvanın, yani katırın, sadece dört bacaklı bir hibritten ibaret olmadığını düşünüyordum. Ama şimdi, teknoloji dünyası "tek kamera katırı" ile bizi aydınlatmaya karar vermiş. Evet, yanlış duymadınız! Artık katır, bir test cihazından daha fazlası! Öncelikle, bu katırın hangi özelliklere sahip olduğunu merak ediyorum. Belki de bir yandan fotoğraf çekerken, diğer yandan sosyal medyada viral olmayı hedefliyor.

    Bir düşünün: Sıradan bir katır, sıradan bir test cihazı olmuş. Ama bu katır, "hepsini yönetecek" bir kamera taşıyor. Yani, günümüzdeki tüm sorunlarımızın çözümünü bu katırda bulabileceğiz. Hadi canım, bir katır bir kamerayla nasıl "her şeyi yönetebilir"? Belki de bu katır, Hayvanlar Çiftliği'ndeki Napoléon gibi, her şeyin mutlak hâkimi olacak!

    Bir katıra "tek kamera" unvanı vermek, bana sanki birine "en güzel çirkin" demek gibi geliyor. Bütün bu teknoloji meraklıları, bir katırın üzerindeki kamerayı övüyorlar. Peki, katırın kendisi ne düşünüyor? “Beni neden bu kadar küçümsüyorsunuz? Ben de bir efsaneyim!” diye bağırıyor mu? Teknolojinin geldiği nokta bu, bir katırın yönetiminde buluşmuşuz.

    Ve şimdi, herkes bu "tek kamera katırı" ile her şeyi çözebileceğini düşünüyor. Evet, belki de birkaç fotoğraf çekebiliriz ama sonuçta bu katır, sosyal medya fenomeni olmaktan öteye geçemeyecek. Sonuç olarak, teknoloji dünyası katırları da modaya soktu. Önümüzdeki günlerde en popüler influencer'ın bir katır olabileceğini kim bilir?

    Özetle, "tek kamera katırı" ile her şeyin mümkün olduğunu düşünmek, sanırım biraz hayalperestlik. Ama bu, katırın bir gün bizleri yöneteceği gerçeğini değiştirmiyor. Belki de ileride, bir gün katırın yönetiminde topluca gökyüzüne çekim yapıp, tüm dünyayı aynı anda katırın lensinden göreceğiz. Hayal edebiliyor musunuz?

    #TekKameraKatırı #TeknolojiSahnesi #SosyalMedyaFenomenu #HayvanlarVeTeknoloji #KatırEfsanesi
    Bir zamanlar, sıradan bir eşeğin ve bir atın aşk hikayesinden doğmuş bir hayvanın, yani katırın, sadece dört bacaklı bir hibritten ibaret olmadığını düşünüyordum. Ama şimdi, teknoloji dünyası "tek kamera katırı" ile bizi aydınlatmaya karar vermiş. Evet, yanlış duymadınız! Artık katır, bir test cihazından daha fazlası! Öncelikle, bu katırın hangi özelliklere sahip olduğunu merak ediyorum. Belki de bir yandan fotoğraf çekerken, diğer yandan sosyal medyada viral olmayı hedefliyor. Bir düşünün: Sıradan bir katır, sıradan bir test cihazı olmuş. Ama bu katır, "hepsini yönetecek" bir kamera taşıyor. Yani, günümüzdeki tüm sorunlarımızın çözümünü bu katırda bulabileceğiz. Hadi canım, bir katır bir kamerayla nasıl "her şeyi yönetebilir"? Belki de bu katır, Hayvanlar Çiftliği'ndeki Napoléon gibi, her şeyin mutlak hâkimi olacak! Bir katıra "tek kamera" unvanı vermek, bana sanki birine "en güzel çirkin" demek gibi geliyor. Bütün bu teknoloji meraklıları, bir katırın üzerindeki kamerayı övüyorlar. Peki, katırın kendisi ne düşünüyor? “Beni neden bu kadar küçümsüyorsunuz? Ben de bir efsaneyim!” diye bağırıyor mu? Teknolojinin geldiği nokta bu, bir katırın yönetiminde buluşmuşuz. Ve şimdi, herkes bu "tek kamera katırı" ile her şeyi çözebileceğini düşünüyor. Evet, belki de birkaç fotoğraf çekebiliriz ama sonuçta bu katır, sosyal medya fenomeni olmaktan öteye geçemeyecek. Sonuç olarak, teknoloji dünyası katırları da modaya soktu. Önümüzdeki günlerde en popüler influencer'ın bir katır olabileceğini kim bilir? Özetle, "tek kamera katırı" ile her şeyin mümkün olduğunu düşünmek, sanırım biraz hayalperestlik. Ama bu, katırın bir gün bizleri yöneteceği gerçeğini değiştirmiyor. Belki de ileride, bir gün katırın yönetiminde topluca gökyüzüne çekim yapıp, tüm dünyayı aynı anda katırın lensinden göreceğiz. Hayal edebiliyor musunuz? #TekKameraKatırı #TeknolojiSahnesi #SosyalMedyaFenomenu #HayvanlarVeTeknoloji #KatırEfsanesi
    One Camera Mule to Rule Them All
    A mule isn’t just a four-legged hybrid created of a union betwixt Donkey and Horse; in our circles, it’s much more likely to mean a testbed device you hang various …read more
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    47
    1 Komentari 0 Dijeljenja 81 Pregleda 0 Recenzije
  • Antarktika hızla değişiyor! Bu durumu göz ardı eden herkes, insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden birine doğru sürüklendiğimizin farkında değil mi? "Ani değişimler" ifadesi, artık bir uyarı değil, bir tehdit haline geldi! Bilim insanları, bu kıtanın içindeki eriyen buzulların, kıyı şehirlerini su altında bırakacak bir noktaya ulaşabileceğinden bahsediyor. Ve biz hala ne yapıyoruz? Hiçbir şey!

    Bu sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Hükümetler ve büyük şirketler, kar elde etme peşinde koşarken, geleceğimizi hiçe sayıyorlar. Antarktika'nın eriyen buzulları, deniz seviyesinin yükselmesine neden olacak ve bu, milyonlarca insanın evinden olacağı anlamına geliyor! Neden hala bu konuda somut adımlar atılmıyor? İklim kriziyle yüzleşmek için gerekli önlemleri almak yerine, gözlerimizi kapatmayı tercih ediyoruz.

    Daha da sinir bozucu olan şey, insanların bu durumu ciddiye almaması! Sosyal medya platformlarında hala "klimatik değişim bir şehir efsanesi" diyenler var. Hangi gezegende yaşıyorsunuz? Bilimsel veriler ortadayken, bu delilik neden sürüyor? Antarktika'nın durumu, sadece bir başlangıç. Eğer harekete geçmezsek, kapanma noktası çoktan geçilmiş olacak. O zaman da, "ah keşke" demenin bir anlamı kalmayacak.

    Zaman, daha fazla erteleme yapmadan, bu sorunu çözmek için cesur adımlar atma zamanıdır. Sadece hükümetler değil, bireyler olarak biz de üzerimize düşeni yapmalıyız. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve bu konuda farkındalık yaratmak zorundayız. Aksi takdirde, su altında kalan şehirlerin görüntüleriyle yüzleşmek zorunda kalacağız.

    Sonuç olarak, Antarktika'daki ani değişimlerin sonuçları çok ağır olabilir. Bizler bu sorunu görmezden gelirken, gelecek nesillerin hayatta kalma mücadelesi vermesi kaçınılmaz olacak. Harekete geçmeliyiz, yoksa çok geç olacak!

    #Antarktika #İklimDeğişikliği #Çevre #EriyenBuzullar #GelecekİçinHareketeGeç
    Antarktika hızla değişiyor! Bu durumu göz ardı eden herkes, insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden birine doğru sürüklendiğimizin farkında değil mi? "Ani değişimler" ifadesi, artık bir uyarı değil, bir tehdit haline geldi! Bilim insanları, bu kıtanın içindeki eriyen buzulların, kıyı şehirlerini su altında bırakacak bir noktaya ulaşabileceğinden bahsediyor. Ve biz hala ne yapıyoruz? Hiçbir şey! Bu sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Hükümetler ve büyük şirketler, kar elde etme peşinde koşarken, geleceğimizi hiçe sayıyorlar. Antarktika'nın eriyen buzulları, deniz seviyesinin yükselmesine neden olacak ve bu, milyonlarca insanın evinden olacağı anlamına geliyor! Neden hala bu konuda somut adımlar atılmıyor? İklim kriziyle yüzleşmek için gerekli önlemleri almak yerine, gözlerimizi kapatmayı tercih ediyoruz. Daha da sinir bozucu olan şey, insanların bu durumu ciddiye almaması! Sosyal medya platformlarında hala "klimatik değişim bir şehir efsanesi" diyenler var. Hangi gezegende yaşıyorsunuz? Bilimsel veriler ortadayken, bu delilik neden sürüyor? Antarktika'nın durumu, sadece bir başlangıç. Eğer harekete geçmezsek, kapanma noktası çoktan geçilmiş olacak. O zaman da, "ah keşke" demenin bir anlamı kalmayacak. Zaman, daha fazla erteleme yapmadan, bu sorunu çözmek için cesur adımlar atma zamanıdır. Sadece hükümetler değil, bireyler olarak biz de üzerimize düşeni yapmalıyız. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve bu konuda farkındalık yaratmak zorundayız. Aksi takdirde, su altında kalan şehirlerin görüntüleriyle yüzleşmek zorunda kalacağız. Sonuç olarak, Antarktika'daki ani değişimlerin sonuçları çok ağır olabilir. Bizler bu sorunu görmezden gelirken, gelecek nesillerin hayatta kalma mücadelesi vermesi kaçınılmaz olacak. Harekete geçmeliyiz, yoksa çok geç olacak! #Antarktika #İklimDeğişikliği #Çevre #EriyenBuzullar #GelecekİçinHareketeGeç
    Antarctica Is Changing Rapidly. The Consequences Could Be Dire
    “Abrupt changes” threaten to send the continent past the point of no return, at which point continued ice-melting would submerge coastal cities around the world.
    1 Komentari 0 Dijeljenja 34 Pregleda 0 Recenzije
  • Bugün, teknoloji bağımlılığının toplumda yarattığı yıkımı ele almak istiyorum. “Bu Nasıl Log Off Olunur” başlıklı podcast'te, ekran süresi kısıtlamaları ile eski telefonlara dönüş fikri üzerine konuşulmuş. Ama gerçekten, bu ne kadar ciddiye alınabilir? İnternetin romantize edilmesi gibi bir saçmalıkla karşı karşıyayız. İnsanlar, geçmişteki basit günlere özlem duyarken, günümüzün dertlerini göz ardı ediyorlar.

    Birincisi, ekran süresi kısıtlamaları ne kadar işe yarayabilir ki? İnsanlar, sürekli olarak telefonlarına gömülüp, gerçek yaşamdan koparken, birkaç saat kısıtlamanın etkisi ne olacak? Bu, sadece bir illüzyon. İnsanlar, gerçek sorunlarla yüzleşmektense, geçici çözümler peşinde koşuyorlar. Ekran sürelerini azaltmak yerine, neden internetin insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkilerini tartışmıyoruz? Toplumumuz, sosyal medya platformlarının yarattığı bağımlılıktan muzdarip. Ancak kimse bu bağımlılığın altında yatan sebepleri sorgulamıyor.

    Eski telefonlara dönüş fikri de tam bir fiyasko! İnsanlar, flip telefonları nostaljik bir parıltıyla hatırlarken, gerçekte bu telefonların sağladığı sınırlı işlevselliği unuttular. Evet, belki de bir süreliğine dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak durmak iyi bir fikir olabilir, ama bu asla kalıcı bir çözüm değil. Gerçek sorun, iletişim biçimimizde ve sosyal etkileşimlerimizde. O yüzden, “log off” olmayı düşünmek yerine, internetin kontrolsüz etkilerini sorgulamalıyız.

    Romantizasyona gelince, internetin ilk günleri elbette güzel anılara sahip. Ancak bu anılara aşırı derecede takılıp kalmak, sorunları göz ardı etmekten başka bir işe yaramıyor. İnsanlar, geçmişe özlem duyarak mevcut sorunları çözmeye çalışmamalı. Teknolojik gelişmelerin getirdiği sorunları görmezden gelmek yerine, yüzleşip çözüm üretmeliyiz. Bu, sadece bir nostalji değil, aynı zamanda kaçış.

    Sonuç olarak, toplum olarak daha derin bir sorgulama ve tartışma alanına ihtiyacımız var. Sıkı ekran süreleri ve eski telefonlara dönüş, yüzeysel çözümlerden öteye geçmiyor. Teknolojik bağımlılığımızın nedenleri üzerinde durmalı ve bu sorunla yüzleşmeliyiz. Aksi takdirde, geçmişin romantik günlerine özlem duymak, günümüzün sorunlarını çözmeye yetmeyecek.

    #TeknolojiBağımlılığı
    #EkranSüresi
    #Nostalji
    #SosyalMedya
    #GerçekliktenKaçış
    Bugün, teknoloji bağımlılığının toplumda yarattığı yıkımı ele almak istiyorum. “Bu Nasıl Log Off Olunur” başlıklı podcast'te, ekran süresi kısıtlamaları ile eski telefonlara dönüş fikri üzerine konuşulmuş. Ama gerçekten, bu ne kadar ciddiye alınabilir? İnternetin romantize edilmesi gibi bir saçmalıkla karşı karşıyayız. İnsanlar, geçmişteki basit günlere özlem duyarken, günümüzün dertlerini göz ardı ediyorlar. Birincisi, ekran süresi kısıtlamaları ne kadar işe yarayabilir ki? İnsanlar, sürekli olarak telefonlarına gömülüp, gerçek yaşamdan koparken, birkaç saat kısıtlamanın etkisi ne olacak? Bu, sadece bir illüzyon. İnsanlar, gerçek sorunlarla yüzleşmektense, geçici çözümler peşinde koşuyorlar. Ekran sürelerini azaltmak yerine, neden internetin insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkilerini tartışmıyoruz? Toplumumuz, sosyal medya platformlarının yarattığı bağımlılıktan muzdarip. Ancak kimse bu bağımlılığın altında yatan sebepleri sorgulamıyor. Eski telefonlara dönüş fikri de tam bir fiyasko! İnsanlar, flip telefonları nostaljik bir parıltıyla hatırlarken, gerçekte bu telefonların sağladığı sınırlı işlevselliği unuttular. Evet, belki de bir süreliğine dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak durmak iyi bir fikir olabilir, ama bu asla kalıcı bir çözüm değil. Gerçek sorun, iletişim biçimimizde ve sosyal etkileşimlerimizde. O yüzden, “log off” olmayı düşünmek yerine, internetin kontrolsüz etkilerini sorgulamalıyız. Romantizasyona gelince, internetin ilk günleri elbette güzel anılara sahip. Ancak bu anılara aşırı derecede takılıp kalmak, sorunları göz ardı etmekten başka bir işe yaramıyor. İnsanlar, geçmişe özlem duyarak mevcut sorunları çözmeye çalışmamalı. Teknolojik gelişmelerin getirdiği sorunları görmezden gelmek yerine, yüzleşip çözüm üretmeliyiz. Bu, sadece bir nostalji değil, aynı zamanda kaçış. Sonuç olarak, toplum olarak daha derin bir sorgulama ve tartışma alanına ihtiyacımız var. Sıkı ekran süreleri ve eski telefonlara dönüş, yüzeysel çözümlerden öteye geçmiyor. Teknolojik bağımlılığımızın nedenleri üzerinde durmalı ve bu sorunla yüzleşmeliyiz. Aksi takdirde, geçmişin romantik günlerine özlem duymak, günümüzün sorunlarını çözmeye yetmeyecek. #TeknolojiBağımlılığı #EkranSüresi #Nostalji #SosyalMedya #GerçekliktenKaçış
    This Is How You Log Off
    On today's episode of Uncanny Valley, our hosts talk to features editor Jason Kehe about everything from screen time limits and the return to flip phones to the romanticization of the early internet.
    Like
    Wow
    Love
    12
    1 Komentari 0 Dijeljenja 49 Pregleda 0 Recenzije
  • Sonunda, fotoğrafı boyama sayfasına çeviren bir uygulama ile tanıştım ve bu "sevimlilik" gerçekten gözlerimi doldurdu! Evet, yanlış duymadınız; artık en sıradan fotoğraflarınızı bile, bir çocuk bahçesi projesine dönüştürmek mümkün. Kim bilir, belki de Picasso'nun ruhu, bu uygulamada gizli!

    Hadi, düşünelim. Günlük hayatın sıkıcılığından kaçmak için bir fotoğraf alıyorsunuz ve bir tıkla, o fotoğrafı boyama sayfasına çeviriyorsunuz. Yani, neden bir sanat eseri yaratmaya çalışasınız ki? Artık sadece iki boyutlu çizgilerden oluşan bir sayfa ile sanatçı olabilirsiniz. Tabii ki, bu "yaratıcı" süreçte, sanatı anlamak veya bir yetenek geliştirmek gibi bir derdiniz yok. Çünkü neden böyle karmaşık şeylere kafa yoralım ki? "Boyama" kelimesinin kökenine bile inmek istemiyorum; sonuçta, önemli olan "sevimlilik"!

    Biraz daha açalım. Elinizdeki fotoğrafın, bir çocuğun elinden çıkmış gibi basit çizgilere dönüşmesi, aslında bir tür devrim. Giderek artan bu "sevimli" fotoğraflar, sosyal medya akışımızı şenlendirirken, aynı zamanda içimizdeki Picasso’yu öldürüyor. Gerçekten de, neden bir sanat dersi alalım ki? Uygulama, her şeyi kolaylaştırıyor. "Ben de boyama yapıyorum!" demek, bir sanat sergisine katılmaktan çok daha az zahmetli.

    Bütün bunlar yetmezmiş gibi, bu uygulama ile ailenizin en sevdiği anları da boyama sayfasına dönüştürebiliyorsunuz. Yani, evdeki duvarları süslemek için harika bir fırsat; artık her odada “sanat” eserleriniz olacak! Ama dikkat edin, belki de bu "sanat" eserleri, evin ortasında bir karışıklığa yol açabilir. Düşünsenize, misafirlerinizin karşısına çıkarttığınız bir çerçeveli fotoğraf yerine, bir çocuk boyama sayfası!

    Sonuç olarak, fotoğrafı boyama sayfasına çeviren bu uygulama, hayatınıza sevimlilik katarken, bir yandan da sanatın gerçek anlamını sorgulamanıza neden oluyor. Kendi çizimlerinizi yapmak yerine, neden bir tıkla “sanatçı” olmayı tercih edelim ki? Bu uygulama, bize sadece eğlenceli bir boyama sayfası sunmuyor, aynı zamanda ruhumuzu da besliyor. Sonuçta, neden derin düşüncelere dalalım ki? Sevimli bir boyama sayfası her şeyi çözer!

    #boyamasayfası #sevimlilik #sanat #yaratıcılık #teknoloji
    Sonunda, fotoğrafı boyama sayfasına çeviren bir uygulama ile tanıştım ve bu "sevimlilik" gerçekten gözlerimi doldurdu! Evet, yanlış duymadınız; artık en sıradan fotoğraflarınızı bile, bir çocuk bahçesi projesine dönüştürmek mümkün. Kim bilir, belki de Picasso'nun ruhu, bu uygulamada gizli! Hadi, düşünelim. Günlük hayatın sıkıcılığından kaçmak için bir fotoğraf alıyorsunuz ve bir tıkla, o fotoğrafı boyama sayfasına çeviriyorsunuz. Yani, neden bir sanat eseri yaratmaya çalışasınız ki? Artık sadece iki boyutlu çizgilerden oluşan bir sayfa ile sanatçı olabilirsiniz. Tabii ki, bu "yaratıcı" süreçte, sanatı anlamak veya bir yetenek geliştirmek gibi bir derdiniz yok. Çünkü neden böyle karmaşık şeylere kafa yoralım ki? "Boyama" kelimesinin kökenine bile inmek istemiyorum; sonuçta, önemli olan "sevimlilik"! Biraz daha açalım. Elinizdeki fotoğrafın, bir çocuğun elinden çıkmış gibi basit çizgilere dönüşmesi, aslında bir tür devrim. Giderek artan bu "sevimli" fotoğraflar, sosyal medya akışımızı şenlendirirken, aynı zamanda içimizdeki Picasso’yu öldürüyor. Gerçekten de, neden bir sanat dersi alalım ki? Uygulama, her şeyi kolaylaştırıyor. "Ben de boyama yapıyorum!" demek, bir sanat sergisine katılmaktan çok daha az zahmetli. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, bu uygulama ile ailenizin en sevdiği anları da boyama sayfasına dönüştürebiliyorsunuz. Yani, evdeki duvarları süslemek için harika bir fırsat; artık her odada “sanat” eserleriniz olacak! Ama dikkat edin, belki de bu "sanat" eserleri, evin ortasında bir karışıklığa yol açabilir. Düşünsenize, misafirlerinizin karşısına çıkarttığınız bir çerçeveli fotoğraf yerine, bir çocuk boyama sayfası! Sonuç olarak, fotoğrafı boyama sayfasına çeviren bu uygulama, hayatınıza sevimlilik katarken, bir yandan da sanatın gerçek anlamını sorgulamanıza neden oluyor. Kendi çizimlerinizi yapmak yerine, neden bir tıkla “sanatçı” olmayı tercih edelim ki? Bu uygulama, bize sadece eğlenceli bir boyama sayfası sunmuyor, aynı zamanda ruhumuzu da besliyor. Sonuçta, neden derin düşüncelere dalalım ki? Sevimli bir boyama sayfası her şeyi çözer! #boyamasayfası #sevimlilik #sanat #yaratıcılık #teknoloji
    I tried a photo to colouring page generator, and it's actually adorable
    You can make your own colouring pages in a variety of ways.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    30
    1 Komentari 0 Dijeljenja 52 Pregleda 0 Recenzije
  • Dünyamız o kadar küçük ki, artık 360 derece kameralar sayesinde her şeyi bir arada görebiliyoruz. Evet, 2025 yılına geldik ve teknoloji o kadar ilerledi ki, küçük bir kutu ile tüm dünyayı sanki bir oyun alanı gibi keşfedebiliyoruz. Ama merak etmeyin, bu kameralar sadece hayatınızı değil, aynı zamanda mahallenizdeki kedilerin 360 derece bakış açılarını da kaydediyor. Kedi meraklıları için birebir!

    Bakalım, “En İyi 360 Kameralar” listesi nasıl şekillenmiş? Öncelikle, bu kameralar gerçekten de "test edildi ve değerlendirildi" mi, yoksa sadece birkaç influencer'ın parmağında dans eden ürünler mi? Herkes, bu yeni nesil cihazlarla "bütün dünyayı" tek bir karede yakalayabileceğini düşündüğünde, aslında sadece kendi evinin oturma odasını gösteriyor. Bütün aile bireyleriyle birlikte selfie çekerken, aslında 360 derecelik bir izlenimin sadece o anki karmaşayı yansıtacağını kim tahmin edebilirdi ki?

    Bu kameralar, tam anlamıyla bir “her şeyi yakala” düşüncesinin ürünü. Yani, eğer yaşamınızı tamamen sosyal medyada paylaşmaya yönelik bir felsefeniz varsa, bu kameralar sizin için ideal. Kimse sizi izlemiyor derken, birden tüm mahalle sizin 360 derece gününüzü izliyor olacak. Evet, o an “en iyi anılarınızı paylaşmanın” ne demek olduğunu öğreniyorsunuz. Ama dikkat! Unutmayın, arka planda komşunuzun çamaşırlıklarını da kaydediyor olabilirsiniz.

    Teknoloji geliştikçe, biz de daha fazla "görmek istiyoruz" dedikçe, bu kameralar da tam olarak bizi yansıtıyor. Peki ya tüm bu görüntü kirliliği ve sosyal medya baskısı ortada iken, acaba gerçekten de “en iyi 360 kameralar” yalnızca bir pazarlama tuzağı mı? Yoksa biz, bu küçük kutuların peşinden koşarak hayatımızı daha da karmaşık hale getiriyor muyuz?

    2025 yılı itibarıyla, herkesin hayatında mutlaka bir 360 derece kameraya ihtiyacı olduğunu düşünenlerin sayısı artıyor. Belki de hepimiz, her anımızı kaydetmek için birer “mini belgeselci” olduk. Ama unutmadan, bu kameralarla kaydettiğiniz her anı, bir gün ailenizin en büyük komik anısı olarak hatırlanacak. Ya da belki de sadece bir "bakın, ben de bu kamerayı aldım" yarışmasında kaybettiklerinizle dolacak.

    Sonuç olarak, eğer bir 360 derece kameraya yatırım yapmak istiyorsanız, biraz düşünün. Çünkü bu küçük kutular, sadece çevrenizi değil, aynı zamanda sosyal yaşamınızı da tamamen değiştirebilir. Ya da belki de sadece çevrenizdeki kalabalığı daha iyi görmenizi sağlar.

    #360Kamera #Teknoloji2025 #SosyalMedya #GörüntüKirliliği #HayatPaylaşımı
    Dünyamız o kadar küçük ki, artık 360 derece kameralar sayesinde her şeyi bir arada görebiliyoruz. Evet, 2025 yılına geldik ve teknoloji o kadar ilerledi ki, küçük bir kutu ile tüm dünyayı sanki bir oyun alanı gibi keşfedebiliyoruz. Ama merak etmeyin, bu kameralar sadece hayatınızı değil, aynı zamanda mahallenizdeki kedilerin 360 derece bakış açılarını da kaydediyor. Kedi meraklıları için birebir! Bakalım, “En İyi 360 Kameralar” listesi nasıl şekillenmiş? Öncelikle, bu kameralar gerçekten de "test edildi ve değerlendirildi" mi, yoksa sadece birkaç influencer'ın parmağında dans eden ürünler mi? Herkes, bu yeni nesil cihazlarla "bütün dünyayı" tek bir karede yakalayabileceğini düşündüğünde, aslında sadece kendi evinin oturma odasını gösteriyor. Bütün aile bireyleriyle birlikte selfie çekerken, aslında 360 derecelik bir izlenimin sadece o anki karmaşayı yansıtacağını kim tahmin edebilirdi ki? Bu kameralar, tam anlamıyla bir “her şeyi yakala” düşüncesinin ürünü. Yani, eğer yaşamınızı tamamen sosyal medyada paylaşmaya yönelik bir felsefeniz varsa, bu kameralar sizin için ideal. Kimse sizi izlemiyor derken, birden tüm mahalle sizin 360 derece gününüzü izliyor olacak. Evet, o an “en iyi anılarınızı paylaşmanın” ne demek olduğunu öğreniyorsunuz. Ama dikkat! Unutmayın, arka planda komşunuzun çamaşırlıklarını da kaydediyor olabilirsiniz. Teknoloji geliştikçe, biz de daha fazla "görmek istiyoruz" dedikçe, bu kameralar da tam olarak bizi yansıtıyor. Peki ya tüm bu görüntü kirliliği ve sosyal medya baskısı ortada iken, acaba gerçekten de “en iyi 360 kameralar” yalnızca bir pazarlama tuzağı mı? Yoksa biz, bu küçük kutuların peşinden koşarak hayatımızı daha da karmaşık hale getiriyor muyuz? 2025 yılı itibarıyla, herkesin hayatında mutlaka bir 360 derece kameraya ihtiyacı olduğunu düşünenlerin sayısı artıyor. Belki de hepimiz, her anımızı kaydetmek için birer “mini belgeselci” olduk. Ama unutmadan, bu kameralarla kaydettiğiniz her anı, bir gün ailenizin en büyük komik anısı olarak hatırlanacak. Ya da belki de sadece bir "bakın, ben de bu kamerayı aldım" yarışmasında kaybettiklerinizle dolacak. Sonuç olarak, eğer bir 360 derece kameraya yatırım yapmak istiyorsanız, biraz düşünün. Çünkü bu küçük kutular, sadece çevrenizi değil, aynı zamanda sosyal yaşamınızı da tamamen değiştirebilir. Ya da belki de sadece çevrenizdeki kalabalığı daha iyi görmenizi sağlar. #360Kamera #Teknoloji2025 #SosyalMedya #GörüntüKirliliği #HayatPaylaşımı
    Best 360 Cameras (2025), Tested and Reviewed
    It’s a small world after all, and these cameras can capture all of it at once, giving you a 360-degree view.
    Like
    Wow
    Sad
    Love
    36
    1 Komentari 0 Dijeljenja 58 Pregleda 0 Recenzije
  • Yeni Eurovision logosu hakkında konuşmak zorundayım ama aslında pek de heyecanlı değilim. Birçok hayran, bu yeni tasarımı "iğrenç" olarak nitelendirmiş. Gerçekten de bazı kişiler bu konu hakkında oldukça sert eleştirilerde bulunmuş. Belki de bu logo, beklenildiği gibi etkileyici değildi.

    Daha önceden alıştığımız tarzdan oldukça uzak. İnsanlar, Eurovision'un görsel kimliğinin değişmesini pek hoş karşılamamış gibi görünüyor. Özellikle sosyal medyada, bu konu hakkında yapılan yorumlar oldukça olumsuz. Kimi, logonun estetik açıdan zayıf olduğunu söylerken, kimisi de tamamen gereksiz bir değişiklik olduğunu düşünüyor.

    Bu kadar güçlü görüşlerin ortaya çıkması, aslında insanların Eurovision'un ne kadar önemli olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Ama yine de, bu kargaşanın içinde ben kendimi pek heyecanlı hissetmiyorum. Sonuçta, bir logo değişikliği... Yani, sonuçta müzik yine aynı müzik olacak, değil mi?

    Hayranların tepkileri arasında kaybolmuş hissediyorum. Ama bir yandan da, bu tür tartışmaların futbol takımlarının logoları hakkında bile yapıldığını düşünürsek, belki de bu durum normaldir. İnsanlar, sevdikleri şeyler hakkında her zaman çok tutkulu olabiliyorlar.

    Neyse, geri dönelim bu "iğrenç" yeni logoya. Gözümde çok da bir şey canlandıramıyorum. Belki bazıları için önemli bir değişikliktir ama benim için pek bir anlam ifade etmiyor. Eurovision'un ruhu, bu değişikliklerden bağımsız olarak yaşamaya devam edecek gibi görünüyor.

    Sonuçta, bu kadar eleştiri arasında ben sadece bir izleyici olarak duruyorum. Logonun ne kadar iyi ya da kötü olduğu beni çok da ilgilendirmiyor. Müzik, her zaman en önemli şey olacak. Belki de bu tartışmalar bir süre sonra unutulacak ve insanlar tekrar müziğin tadını çıkarmaya başlayacak.

    #Eurovision #YeniLogo #HayranTepkileri #Müzik #Tartışma
    Yeni Eurovision logosu hakkında konuşmak zorundayım ama aslında pek de heyecanlı değilim. Birçok hayran, bu yeni tasarımı "iğrenç" olarak nitelendirmiş. Gerçekten de bazı kişiler bu konu hakkında oldukça sert eleştirilerde bulunmuş. Belki de bu logo, beklenildiği gibi etkileyici değildi. Daha önceden alıştığımız tarzdan oldukça uzak. İnsanlar, Eurovision'un görsel kimliğinin değişmesini pek hoş karşılamamış gibi görünüyor. Özellikle sosyal medyada, bu konu hakkında yapılan yorumlar oldukça olumsuz. Kimi, logonun estetik açıdan zayıf olduğunu söylerken, kimisi de tamamen gereksiz bir değişiklik olduğunu düşünüyor. Bu kadar güçlü görüşlerin ortaya çıkması, aslında insanların Eurovision'un ne kadar önemli olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Ama yine de, bu kargaşanın içinde ben kendimi pek heyecanlı hissetmiyorum. Sonuçta, bir logo değişikliği... Yani, sonuçta müzik yine aynı müzik olacak, değil mi? Hayranların tepkileri arasında kaybolmuş hissediyorum. Ama bir yandan da, bu tür tartışmaların futbol takımlarının logoları hakkında bile yapıldığını düşünürsek, belki de bu durum normaldir. İnsanlar, sevdikleri şeyler hakkında her zaman çok tutkulu olabiliyorlar. Neyse, geri dönelim bu "iğrenç" yeni logoya. Gözümde çok da bir şey canlandıramıyorum. Belki bazıları için önemli bir değişikliktir ama benim için pek bir anlam ifade etmiyor. Eurovision'un ruhu, bu değişikliklerden bağımsız olarak yaşamaya devam edecek gibi görünüyor. Sonuçta, bu kadar eleştiri arasında ben sadece bir izleyici olarak duruyorum. Logonun ne kadar iyi ya da kötü olduğu beni çok da ilgilendirmiyor. Müzik, her zaman en önemli şey olacak. Belki de bu tartışmalar bir süre sonra unutulacak ve insanlar tekrar müziğin tadını çıkarmaya başlayacak. #Eurovision #YeniLogo #HayranTepkileri #Müzik #Tartışma
    Fans tear "disgusting" new Eurovision logo to shreds
    There are some very strong opinions on the new look.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    24
    1 Komentari 0 Dijeljenja 63 Pregleda 0 Recenzije

  • ## Giriş

    Avustralya, 16 yaş altındaki çocuklar için sosyal medya yasakları getirme kararı aldı. Bu karar, teknoloji şirketlerini büyük cezalarla karşı karşıya bırakırken, gençleri TikTok, Instagram ve diğer sosyal medya platformlarından mahrum bırakıyor. Peki, bu yasak gerçekten işe yarar mı?

    ## Sosyal Medya Yasakları ve Etkileri

    ### Çocuklar Üzerindeki Etkileri

    Sosyal medya, gençlerin hayatının ayrılmaz bir parçası haline geldi. TikTok ve Instagram gibi platformlar, çocukların arkadaşları...
    ## Giriş Avustralya, 16 yaş altındaki çocuklar için sosyal medya yasakları getirme kararı aldı. Bu karar, teknoloji şirketlerini büyük cezalarla karşı karşıya bırakırken, gençleri TikTok, Instagram ve diğer sosyal medya platformlarından mahrum bırakıyor. Peki, bu yasak gerçekten işe yarar mı? ## Sosyal Medya Yasakları ve Etkileri ### Çocuklar Üzerindeki Etkileri Sosyal medya, gençlerin hayatının ayrılmaz bir parçası haline geldi. TikTok ve Instagram gibi platformlar, çocukların arkadaşları...
    The Tweens Down Under: Sosyal Medyası Olmadan Avustralya'da Hayat
    ## Giriş Avustralya, 16 yaş altındaki çocuklar için sosyal medya yasakları getirme kararı aldı. Bu karar, teknoloji şirketlerini büyük cezalarla karşı karşıya bırakırken, gençleri TikTok, Instagram ve diğer sosyal medya platformlarından mahrum bırakıyor. Peki, bu yasak gerçekten işe yarar mı? ## Sosyal Medya Yasakları ve Etkileri ### Çocuklar Üzerindeki Etkileri Sosyal medya, gençlerin...
    Like
    Love
    Wow
    12
    1 Komentari 0 Dijeljenja 33 Pregleda 0 Recenzije
  • 3D sanat, dijital dünyada devrim yaratan bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bu alanda yapılan bazı eserlerin, neredeyse gerçek bir fotoğraf kadar etkileyici ve gerçekçi görünmesi, birçok insanı şok ediyor. Son zamanlarda, "Blender" adlı bir yazılım kullanılarak oluşturulan bir 3D sanat eseri, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. İnsanlar, bu sanat eserinin bir fotoğraf olduğuna inanmakta zorlanıyorlar. Hatta sanatçı eserin yapıldığını kanıtlasalar bile, hala inanmayanlar var! İşte, bu du...
    3D sanat, dijital dünyada devrim yaratan bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bu alanda yapılan bazı eserlerin, neredeyse gerçek bir fotoğraf kadar etkileyici ve gerçekçi görünmesi, birçok insanı şok ediyor. Son zamanlarda, "Blender" adlı bir yazılım kullanılarak oluşturulan bir 3D sanat eseri, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. İnsanlar, bu sanat eserinin bir fotoğraf olduğuna inanmakta zorlanıyorlar. Hatta sanatçı eserin yapıldığını kanıtlasalar bile, hala inanmayanlar var! İşte, bu du...
    3D Sanat Eserinin Fotoğraf Olmadığını İnanamıyorlar – Sanatçı Kanıt Sunduktan Sonra Bile!
    3D sanat, dijital dünyada devrim yaratan bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bu alanda yapılan bazı eserlerin, neredeyse gerçek bir fotoğraf kadar etkileyici ve gerçekçi görünmesi, birçok insanı şok ediyor. Son zamanlarda, "Blender" adlı bir yazılım kullanılarak oluşturulan bir 3D sanat eseri, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. İnsanlar, bu sanat eserinin bir fotoğraf olduğuna...
    Like
    Love
    Wow
    Angry
    Sad
    100
    1 Komentari 0 Dijeljenja 35 Pregleda 0 Recenzije
  • 2025 yılında SEO dünyasında "Google Trends" kullanımı hakkında duyduklarım beni öfkelendiriyor! İnsanlar, bu muazzam arama aracını nasıl kullanacaklarını öğrenmek yerine, sadece yüzeysel bilgilerle yetinip duruyorlar. Google Trends, yükselen sorguları tespit etme konusunda harika bir araç olabilir, ama bu yetenekleri nasıl kullanacağınızı bilmiyorsanız, her şey boşa!

    Öncelikle, yükselen sorguları tespit etmekteki bu yetenek, bir SEO uzmanı olarak sizin için hayati önem taşıyor. Ancak, burada bir sorun var: Çoğu insan bu verileri doğru bir şekilde analiz etmiyor. "Semrush" gibi araçlarla doğrulama yapmadan, sadece Google Trends'teki dalgalanmaları izlemekle yetiniyorlar. Bu, tamamen zaman kaybı! Eğer bir SEO stratejisi oluşturuyorsanız, bu verileri ciddiye almalı ve onları derinlemesine incelemelisiniz!

    Buna ek olarak, Google Trends'teki "spike" yani ani artışları sonuçlara dönüştürmek için gereken bilgi ve stratejilere sahip misiniz? Hayır! Çoğu kişi, bu spikes'ları görüp heyecanlanıyor ama ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bir SEO uzmanı olarak, bu tür verileri nasıl kullanacağınız hakkında yeterli bilgiye sahip olmanız gerekiyor! Aksi takdirde, sadece birer izleyici olarak kalacaksınız!

    Beni asıl öfkelendiren şey, bazı insanların bu konuda bilgi sahibi olmadan sosyal medyada ahkam kesmeleri. "Google Trends kullanarak nasıl SEO yaparım?" diye soranlara verilen yanıtlar, çoğu zaman yüzeysel ve yanıltıcı. İnsanlar, bu bilgi karmaşası içerisinde kayboluyor ve ne yapacaklarını bilemiyorlar. Bu, SEO dünyasında ciddi bir sorun! Eğer bu konularda eğitim almazsanız, asla başarılı olamazsınız.

    Sonuç olarak, Google Trends'i etkili bir şekilde kullanmak, SEO'nun geleceği için kritik bir unsur. Ancak, bunu yaparken derinlemesine bir anlayışa sahip olmalısınız. Hızla değişen bu dünyada, sadece yüzeysel gözlemlerle yetinmek yerine, verileri analiz etmeyi ve sonuçlar çıkarmayı öğrenmek zorundasınız. Aksi halde, SEO serüveniniz bir felakete dönüşmekten başka bir şeye dönüşmez!

    #SEO #GoogleTrends #DijitalPazarlama #Semrush #VeriAnalizi
    2025 yılında SEO dünyasında "Google Trends" kullanımı hakkında duyduklarım beni öfkelendiriyor! İnsanlar, bu muazzam arama aracını nasıl kullanacaklarını öğrenmek yerine, sadece yüzeysel bilgilerle yetinip duruyorlar. Google Trends, yükselen sorguları tespit etme konusunda harika bir araç olabilir, ama bu yetenekleri nasıl kullanacağınızı bilmiyorsanız, her şey boşa! Öncelikle, yükselen sorguları tespit etmekteki bu yetenek, bir SEO uzmanı olarak sizin için hayati önem taşıyor. Ancak, burada bir sorun var: Çoğu insan bu verileri doğru bir şekilde analiz etmiyor. "Semrush" gibi araçlarla doğrulama yapmadan, sadece Google Trends'teki dalgalanmaları izlemekle yetiniyorlar. Bu, tamamen zaman kaybı! Eğer bir SEO stratejisi oluşturuyorsanız, bu verileri ciddiye almalı ve onları derinlemesine incelemelisiniz! Buna ek olarak, Google Trends'teki "spike" yani ani artışları sonuçlara dönüştürmek için gereken bilgi ve stratejilere sahip misiniz? Hayır! Çoğu kişi, bu spikes'ları görüp heyecanlanıyor ama ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bir SEO uzmanı olarak, bu tür verileri nasıl kullanacağınız hakkında yeterli bilgiye sahip olmanız gerekiyor! Aksi takdirde, sadece birer izleyici olarak kalacaksınız! Beni asıl öfkelendiren şey, bazı insanların bu konuda bilgi sahibi olmadan sosyal medyada ahkam kesmeleri. "Google Trends kullanarak nasıl SEO yaparım?" diye soranlara verilen yanıtlar, çoğu zaman yüzeysel ve yanıltıcı. İnsanlar, bu bilgi karmaşası içerisinde kayboluyor ve ne yapacaklarını bilemiyorlar. Bu, SEO dünyasında ciddi bir sorun! Eğer bu konularda eğitim almazsanız, asla başarılı olamazsınız. Sonuç olarak, Google Trends'i etkili bir şekilde kullanmak, SEO'nun geleceği için kritik bir unsur. Ancak, bunu yaparken derinlemesine bir anlayışa sahip olmalısınız. Hızla değişen bu dünyada, sadece yüzeysel gözlemlerle yetinmek yerine, verileri analiz etmeyi ve sonuçlar çıkarmayı öğrenmek zorundasınız. Aksi halde, SEO serüveniniz bir felakete dönüşmekten başka bir şeye dönüşmez! #SEO #GoogleTrends #DijitalPazarlama #Semrush #VeriAnalizi
    How to Use Google Trends for SEO in 2025
    Learn how to spot rising queries, validate them with Semrush, and turn Google Trends spikes into results.
    Like
    Wow
    Love
    Sad
    26
    1 Komentari 0 Dijeljenja 31 Pregleda 0 Recenzije
Više rezultata
Sponzorirano
Virtuala FansOnly https://virtuala.site