• Antarktika hızla değişiyor! Bu durumu göz ardı eden herkes, insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden birine doğru sürüklendiğimizin farkında değil mi? "Ani değişimler" ifadesi, artık bir uyarı değil, bir tehdit haline geldi! Bilim insanları, bu kıtanın içindeki eriyen buzulların, kıyı şehirlerini su altında bırakacak bir noktaya ulaşabileceğinden bahsediyor. Ve biz hala ne yapıyoruz? Hiçbir şey!

    Bu sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Hükümetler ve büyük şirketler, kar elde etme peşinde koşarken, geleceğimizi hiçe sayıyorlar. Antarktika'nın eriyen buzulları, deniz seviyesinin yükselmesine neden olacak ve bu, milyonlarca insanın evinden olacağı anlamına geliyor! Neden hala bu konuda somut adımlar atılmıyor? İklim kriziyle yüzleşmek için gerekli önlemleri almak yerine, gözlerimizi kapatmayı tercih ediyoruz.

    Daha da sinir bozucu olan şey, insanların bu durumu ciddiye almaması! Sosyal medya platformlarında hala "klimatik değişim bir şehir efsanesi" diyenler var. Hangi gezegende yaşıyorsunuz? Bilimsel veriler ortadayken, bu delilik neden sürüyor? Antarktika'nın durumu, sadece bir başlangıç. Eğer harekete geçmezsek, kapanma noktası çoktan geçilmiş olacak. O zaman da, "ah keşke" demenin bir anlamı kalmayacak.

    Zaman, daha fazla erteleme yapmadan, bu sorunu çözmek için cesur adımlar atma zamanıdır. Sadece hükümetler değil, bireyler olarak biz de üzerimize düşeni yapmalıyız. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve bu konuda farkındalık yaratmak zorundayız. Aksi takdirde, su altında kalan şehirlerin görüntüleriyle yüzleşmek zorunda kalacağız.

    Sonuç olarak, Antarktika'daki ani değişimlerin sonuçları çok ağır olabilir. Bizler bu sorunu görmezden gelirken, gelecek nesillerin hayatta kalma mücadelesi vermesi kaçınılmaz olacak. Harekete geçmeliyiz, yoksa çok geç olacak!

    #Antarktika #İklimDeğişikliği #Çevre #EriyenBuzullar #GelecekİçinHareketeGeç
    Antarktika hızla değişiyor! Bu durumu göz ardı eden herkes, insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden birine doğru sürüklendiğimizin farkında değil mi? "Ani değişimler" ifadesi, artık bir uyarı değil, bir tehdit haline geldi! Bilim insanları, bu kıtanın içindeki eriyen buzulların, kıyı şehirlerini su altında bırakacak bir noktaya ulaşabileceğinden bahsediyor. Ve biz hala ne yapıyoruz? Hiçbir şey! Bu sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Hükümetler ve büyük şirketler, kar elde etme peşinde koşarken, geleceğimizi hiçe sayıyorlar. Antarktika'nın eriyen buzulları, deniz seviyesinin yükselmesine neden olacak ve bu, milyonlarca insanın evinden olacağı anlamına geliyor! Neden hala bu konuda somut adımlar atılmıyor? İklim kriziyle yüzleşmek için gerekli önlemleri almak yerine, gözlerimizi kapatmayı tercih ediyoruz. Daha da sinir bozucu olan şey, insanların bu durumu ciddiye almaması! Sosyal medya platformlarında hala "klimatik değişim bir şehir efsanesi" diyenler var. Hangi gezegende yaşıyorsunuz? Bilimsel veriler ortadayken, bu delilik neden sürüyor? Antarktika'nın durumu, sadece bir başlangıç. Eğer harekete geçmezsek, kapanma noktası çoktan geçilmiş olacak. O zaman da, "ah keşke" demenin bir anlamı kalmayacak. Zaman, daha fazla erteleme yapmadan, bu sorunu çözmek için cesur adımlar atma zamanıdır. Sadece hükümetler değil, bireyler olarak biz de üzerimize düşeni yapmalıyız. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmek, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve bu konuda farkındalık yaratmak zorundayız. Aksi takdirde, su altında kalan şehirlerin görüntüleriyle yüzleşmek zorunda kalacağız. Sonuç olarak, Antarktika'daki ani değişimlerin sonuçları çok ağır olabilir. Bizler bu sorunu görmezden gelirken, gelecek nesillerin hayatta kalma mücadelesi vermesi kaçınılmaz olacak. Harekete geçmeliyiz, yoksa çok geç olacak! #Antarktika #İklimDeğişikliği #Çevre #EriyenBuzullar #GelecekİçinHareketeGeç
    Antarctica Is Changing Rapidly. The Consequences Could Be Dire
    “Abrupt changes” threaten to send the continent past the point of no return, at which point continued ice-melting would submerge coastal cities around the world.
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 44 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • tellili çalgılar, Peter Pringle, retro müzik, tarih öncesi enstrümanlar, müzik tarihi, Hackaday, bronz çağı

    ## Giriş

    Müzik, geçmişten günümüze insanlık tarihinin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Ancak, bazen geçmişin enstrümanlarını yeniden üretme çabaları, ilginç bir şekilde dikkat çekici bir hale gelebiliyor. Bu bağlamda, Peter Pringle isimli müzisyenin çalışmaları, dünyanın en eski tellili çalgılarından birini yeniden üretme girişimi ile dikkatleri üzerine çekti. Hackaday'de yayımlanan bir...
    tellili çalgılar, Peter Pringle, retro müzik, tarih öncesi enstrümanlar, müzik tarihi, Hackaday, bronz çağı ## Giriş Müzik, geçmişten günümüze insanlık tarihinin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Ancak, bazen geçmişin enstrümanlarını yeniden üretme çabaları, ilginç bir şekilde dikkat çekici bir hale gelebiliyor. Bu bağlamda, Peter Pringle isimli müzisyenin çalışmaları, dünyanın en eski tellili çalgılarından birini yeniden üretme girişimi ile dikkatleri üzerine çekti. Hackaday'de yayımlanan bir...
    Dünyanın En Eski Tellili Çalgısını Yeniden Üretmek
    tellili çalgılar, Peter Pringle, retro müzik, tarih öncesi enstrümanlar, müzik tarihi, Hackaday, bronz çağı ## Giriş Müzik, geçmişten günümüze insanlık tarihinin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Ancak, bazen geçmişin enstrümanlarını yeniden üretme çabaları, ilginç bir şekilde dikkat çekici bir hale gelebiliyor. Bu bağlamda, Peter Pringle isimli müzisyenin çalışmaları, dünyanın en eski...
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    103
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 66 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • Atom bombası tarihi ve fiziği üzerine çok fazla konuşuluyor. İlk olarak atomu bölme fikri ortaya çıktı, ardından bir dizi olay gelişti ve 1945'te Hiroşima ve Nagazaki'deki nükleer silahların kullanımıyla sonuçlandı. İşte bu, sanki hepimizin hafızasında yer eden bir anı.

    Fiziksel açıdan bakıldığında, atom bombası, atom çekirdeğinin bölünmesiyle ortaya çıkan muazzam enerjiyi kullanıyor. Ama ne kadar ilginç olsa da, bu konular beni pek heyecanlandırmıyor. Atom bombası ve tarihinin soğuk, cansız bir gerçeği var. İnsanlık tarihi boyunca bu kadar büyük bir yıkımın nasıl mümkün olduğunu düşünmek için çok derinlemesine girmeye gerek yok.

    Bazen bu tür konuları ele almak gerçekten sıkıcı hale geliyor. İnsanların bu olayları anlaması gerekiyor, ama kimsenin bunu düşünmeye takati kalmadı gibi görünüyor. Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan bombalar, sadece savaşın değil, insanlığın da karanlık bir dönemini simgeliyor. Ama ne yazık ki, bu belgesel gibi konular pek ilgi çekmiyor.

    Yine de, nükleer silahların tarihine bakmak, insanlığın ne kadar derin bir boşluğa düşebileceğini gösteriyor. Ama neyse ki, bu tarihler geçmişte kaldı. Şimdi sadece olayı bir kenara atıp, başka şeylere odaklanmak daha iyi gibi. Daha az stresli, daha az düşünmek gerekiyor.

    Atom bombası ve onun tarihi, bir tür ders niteliği taşıyor. Ancak bu dersin ne kadar işimize yaradığı konusunda pek de fikir sahibi değiliz. Bazen olayları düşünmek zorunda kalmak sıkıcı bir yük gibi geliyor. Sadece geçmişe bakıp, tarihin tekrarına düşmemek için bir şeyler yapılması gerektiğini biliyoruz ama bu bile pek ilginç değil.

    Sonuç olarak, atom bombası tarihi ve fiziği üzerine yazmak zorunda kaldığımızda, çoğu zaman içimizden "ne zaman bitecek bu konu?" diye geçiriyoruz. Ama işte böyle, tarih ve fizik bazen sadece kelimelerden ibaret kalıyor.

    #AtomBombası #Tarih #NükleerSilahlar #Hiroşima #Nagazaki
    Atom bombası tarihi ve fiziği üzerine çok fazla konuşuluyor. İlk olarak atomu bölme fikri ortaya çıktı, ardından bir dizi olay gelişti ve 1945'te Hiroşima ve Nagazaki'deki nükleer silahların kullanımıyla sonuçlandı. İşte bu, sanki hepimizin hafızasında yer eden bir anı. Fiziksel açıdan bakıldığında, atom bombası, atom çekirdeğinin bölünmesiyle ortaya çıkan muazzam enerjiyi kullanıyor. Ama ne kadar ilginç olsa da, bu konular beni pek heyecanlandırmıyor. Atom bombası ve tarihinin soğuk, cansız bir gerçeği var. İnsanlık tarihi boyunca bu kadar büyük bir yıkımın nasıl mümkün olduğunu düşünmek için çok derinlemesine girmeye gerek yok. Bazen bu tür konuları ele almak gerçekten sıkıcı hale geliyor. İnsanların bu olayları anlaması gerekiyor, ama kimsenin bunu düşünmeye takati kalmadı gibi görünüyor. Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan bombalar, sadece savaşın değil, insanlığın da karanlık bir dönemini simgeliyor. Ama ne yazık ki, bu belgesel gibi konular pek ilgi çekmiyor. Yine de, nükleer silahların tarihine bakmak, insanlığın ne kadar derin bir boşluğa düşebileceğini gösteriyor. Ama neyse ki, bu tarihler geçmişte kaldı. Şimdi sadece olayı bir kenara atıp, başka şeylere odaklanmak daha iyi gibi. Daha az stresli, daha az düşünmek gerekiyor. Atom bombası ve onun tarihi, bir tür ders niteliği taşıyor. Ancak bu dersin ne kadar işimize yaradığı konusunda pek de fikir sahibi değiliz. Bazen olayları düşünmek zorunda kalmak sıkıcı bir yük gibi geliyor. Sadece geçmişe bakıp, tarihin tekrarına düşmemek için bir şeyler yapılması gerektiğini biliyoruz ama bu bile pek ilginç değil. Sonuç olarak, atom bombası tarihi ve fiziği üzerine yazmak zorunda kaldığımızda, çoğu zaman içimizden "ne zaman bitecek bu konu?" diye geçiriyoruz. Ama işte böyle, tarih ve fizik bazen sadece kelimelerden ibaret kalıyor. #AtomBombası #Tarih #NükleerSilahlar #Hiroşima #Nagazaki
    The History and Physics of the Atomic Bomb
    First came the idea of splitting the atom; then, a chain of events leading to a moment forever etched in collective memory—the use of nuclear weapons on Hiroshima and Nagasaki in 1945.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    32
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 83 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • Gökyüzünün derinliği, bir zamanlar hayalleri süslerken, şimdi yalnızca karanlık ve boşlukla dolu. Uzay, insanlık için bir umut kaynağıydı; yıldızlara ulaşmak, bilinmeyeni keşfetmek... Ama şimdi, NASA'nın özel uzay istasyonları geliştiricileri için yeniden yazdığı kurallar, içimdeki umudu daha da derin bir karanlığa sürüklüyor.

    Bütçe kesintileri, hayalleri birer birer yok ediyor. Uluslararası Uzay İstasyonu’nun yerini alacak yeni projeler için belirlenen direktifler, yalnızca birer kağıt parçası gibi hissediliyor. Yaşamın bu kadar sert ve acımasız olabileceğini hiç düşünmemiştim. Hayal ettiğimiz o yıldızlarla dolu evrende, kendimizi kaybetmiş gibi hissediyorum.

    Yalnızca bir uzay istasyonu değil, aynı zamanda insanlığın geleceği de tehlikede. Gözlerimdeki bu yaşlar, belki de yalnızca bir projenin sona erdiğini değil, aynı zamanda bizim hayallerimizin de sona erdiğini simgeliyor. Her birimiz, içimizde bir uzay istasyonu gibi, yalnız ve terkedilmiş hissediyoruz.

    Her gün biraz daha kayboluyoruz. Gözlerimizin içine bakıp, hayallerimizi gerçekleştirmenin ne kadar zor olduğunu anlıyoruz. NASA’nın yeni direktifleri, bize sadece kurallar koymakla kalmıyor; aynı zamanda kalbimizdeki umut ışığını da söndürüyor. Boşlukta kaybolmuş gibi hissediyorum; belki de uzayda bir yerlerde kaybolmuş bir yıldız gibi.

    Bu yalnızlık, içimde bir yara açıyor. Geçmişteki umutlarımızı, düşlerimizi ve bu düşlere ulaşma çabalarımızı hatırladıkça, kalbim bir kez daha sızlıyor. Hayallerimin peşinden koşarken, yalnızlığımın ne denli derin olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyorum.

    Artık gökyüzüne bakarken, yalnızca karanlık ve boşluk görüyorum. Hayallerimiz, umutlarımız ve belki de en önemlisi, birbirimize olan inancımız giderek azalıyor. Geleceğimizin ne olacağını bilmiyoruz; ama bu belirsizlik, içimdeki boşluğu daha da derinleştiriyor.

    #uzay #NASA #hayal #yalnızlık #umut
    Gökyüzünün derinliği, bir zamanlar hayalleri süslerken, şimdi yalnızca karanlık ve boşlukla dolu. Uzay, insanlık için bir umut kaynağıydı; yıldızlara ulaşmak, bilinmeyeni keşfetmek... Ama şimdi, NASA'nın özel uzay istasyonları geliştiricileri için yeniden yazdığı kurallar, içimdeki umudu daha da derin bir karanlığa sürüklüyor. Bütçe kesintileri, hayalleri birer birer yok ediyor. Uluslararası Uzay İstasyonu’nun yerini alacak yeni projeler için belirlenen direktifler, yalnızca birer kağıt parçası gibi hissediliyor. Yaşamın bu kadar sert ve acımasız olabileceğini hiç düşünmemiştim. Hayal ettiğimiz o yıldızlarla dolu evrende, kendimizi kaybetmiş gibi hissediyorum. Yalnızca bir uzay istasyonu değil, aynı zamanda insanlığın geleceği de tehlikede. Gözlerimdeki bu yaşlar, belki de yalnızca bir projenin sona erdiğini değil, aynı zamanda bizim hayallerimizin de sona erdiğini simgeliyor. Her birimiz, içimizde bir uzay istasyonu gibi, yalnız ve terkedilmiş hissediyoruz. Her gün biraz daha kayboluyoruz. Gözlerimizin içine bakıp, hayallerimizi gerçekleştirmenin ne kadar zor olduğunu anlıyoruz. NASA’nın yeni direktifleri, bize sadece kurallar koymakla kalmıyor; aynı zamanda kalbimizdeki umut ışığını da söndürüyor. Boşlukta kaybolmuş gibi hissediyorum; belki de uzayda bir yerlerde kaybolmuş bir yıldız gibi. Bu yalnızlık, içimde bir yara açıyor. Geçmişteki umutlarımızı, düşlerimizi ve bu düşlere ulaşma çabalarımızı hatırladıkça, kalbim bir kez daha sızlıyor. Hayallerimin peşinden koşarken, yalnızlığımın ne denli derin olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyorum. Artık gökyüzüne bakarken, yalnızca karanlık ve boşluk görüyorum. Hayallerimiz, umutlarımız ve belki de en önemlisi, birbirimize olan inancımız giderek azalıyor. Geleceğimizin ne olacağını bilmiyoruz; ama bu belirsizlik, içimdeki boşluğu daha da derinleştiriyor. #uzay #NASA #hayal #yalnızlık #umut
    NASA Rewrites the Rules for Developers of Private Space Stations
    In the face of budget cuts, NASA has issued a new directive on how it will procure replacements for the International Space Station.
    Like
    Wow
    Love
    Sad
    Angry
    55
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 23 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • 2025 One-Hertz Challenge! Ne kadar da saçma bir isim! Dünyayı senkronize eden bir zaman ölçme cihazının sadece unutulmuş bir parça hâline gelmesi ne kadar utanç verici bir durum! HP 115BR, bir zamanlar dünyanın her köşesinde saati uyum içinde tutan bu teknoloji harikasının şu anki durumu tam bir fiyasko! İnsanlar teknolojiye bu kadar bağımlıyken, bu cihazın neden bu kadar göz ardı edildiğini anlayabilmek imkânsız!

    Bir zamanlar dünyayı senkronize eden bu donanım, şimdi sadece bir tarih parçası! Bugün, zamanın ne kadar önemli olduğu konusunda sürekli şikayet ederken, bu cihazın önemini unuttuk mu? Evet, belki de bu donanım artık popüler değil, ama onun ardındaki miras hâlâ var! Teknolojinin evrimiyle birlikte, bu tür temel araçların nasıl kenara atıldığını görmek gerçekten can sıkıcı bir durum.

    Peki, 2025 One-Hertz Challenge nedir? Bir anlamda, bu çağdaş dünyanın nasıl yüzeysel hale geldiğinin bir sembolü! Zamanı ölçmek, insanlık tarihinin en büyük başarılarından biri. Ancak, bu başarıyı sağlamak için gerekli olan teknolojilerin çürümeye terk edilmesi, toplum olarak ne kadar başıboş olduğumuzu gösteriyor. Bizler, teknolojiye olan bağımlılığımızı sorgulamak yerine, sadece yeni bir ürüne yönelmeyi tercih ediyoruz. Bu ne kadar mantıklı? Bir zamanlar hayatımızın merkezinde olan bir cihaz şimdi neden sadece bir kenar süsü?

    HP 115BR'nin unuttuğumuz işlevselliği, bugünün hızlı ve yüzeysel dünyasında kayboldu. Sürekli olarak yeni teknolojiler aramak ve bunları yüceltmek yerine, geçmişin değerli kalıntılarına geri dönmeli ve onları onurlandırmalıyız. Zamanı doğru bir şekilde ölçmenin ve senkronize etmenin önemi, sadece tarih değil; bugün bile geçerliliğini koruyor. Ancak, bu tür cihazlara olan ilgisizlik, insanların zamanın değerini bilmediğinin bir göstergesi.

    Her birimiz bu durumu değiştirmek için bir adım atmalıyız! Bir zamanlar dünyanın kalbinde yer alan bu cihazı yeniden hatırlamak ve onun önemini fark etmek zorundayız. Teknolojik gelişmelerin verdiği heyecanla geçmişi unutmak yerine, geçmişin bize sunduğu dersleri almalıyız. Yoksa, gelecekte de bu tür değerli unsurları kaybetmeye devam edeceğiz.

    Sonuç olarak, 2025 One-Hertz Challenge, sadece bir düzeltme girişimi değil; aynı zamanda toplumun teknoloji ve zaman konusundaki kayıtsızlığını sorgulamak için bir fırsat olmalıdır. Geçmişin derslerini almazsak, geleceğimiz karanlık olacak!

    #HP115BR #ZamanSenkronizasyonu #TeknolojiEleştirisi #GeçmiştenGeleceğe #TeknolojiFiyaskosu
    2025 One-Hertz Challenge! Ne kadar da saçma bir isim! Dünyayı senkronize eden bir zaman ölçme cihazının sadece unutulmuş bir parça hâline gelmesi ne kadar utanç verici bir durum! HP 115BR, bir zamanlar dünyanın her köşesinde saati uyum içinde tutan bu teknoloji harikasının şu anki durumu tam bir fiyasko! İnsanlar teknolojiye bu kadar bağımlıyken, bu cihazın neden bu kadar göz ardı edildiğini anlayabilmek imkânsız! Bir zamanlar dünyayı senkronize eden bu donanım, şimdi sadece bir tarih parçası! Bugün, zamanın ne kadar önemli olduğu konusunda sürekli şikayet ederken, bu cihazın önemini unuttuk mu? Evet, belki de bu donanım artık popüler değil, ama onun ardındaki miras hâlâ var! Teknolojinin evrimiyle birlikte, bu tür temel araçların nasıl kenara atıldığını görmek gerçekten can sıkıcı bir durum. Peki, 2025 One-Hertz Challenge nedir? Bir anlamda, bu çağdaş dünyanın nasıl yüzeysel hale geldiğinin bir sembolü! Zamanı ölçmek, insanlık tarihinin en büyük başarılarından biri. Ancak, bu başarıyı sağlamak için gerekli olan teknolojilerin çürümeye terk edilmesi, toplum olarak ne kadar başıboş olduğumuzu gösteriyor. Bizler, teknolojiye olan bağımlılığımızı sorgulamak yerine, sadece yeni bir ürüne yönelmeyi tercih ediyoruz. Bu ne kadar mantıklı? Bir zamanlar hayatımızın merkezinde olan bir cihaz şimdi neden sadece bir kenar süsü? HP 115BR'nin unuttuğumuz işlevselliği, bugünün hızlı ve yüzeysel dünyasında kayboldu. Sürekli olarak yeni teknolojiler aramak ve bunları yüceltmek yerine, geçmişin değerli kalıntılarına geri dönmeli ve onları onurlandırmalıyız. Zamanı doğru bir şekilde ölçmenin ve senkronize etmenin önemi, sadece tarih değil; bugün bile geçerliliğini koruyor. Ancak, bu tür cihazlara olan ilgisizlik, insanların zamanın değerini bilmediğinin bir göstergesi. Her birimiz bu durumu değiştirmek için bir adım atmalıyız! Bir zamanlar dünyanın kalbinde yer alan bu cihazı yeniden hatırlamak ve onun önemini fark etmek zorundayız. Teknolojik gelişmelerin verdiği heyecanla geçmişi unutmak yerine, geçmişin bize sunduğu dersleri almalıyız. Yoksa, gelecekte de bu tür değerli unsurları kaybetmeye devam edeceğiz. Sonuç olarak, 2025 One-Hertz Challenge, sadece bir düzeltme girişimi değil; aynı zamanda toplumun teknoloji ve zaman konusundaki kayıtsızlığını sorgulamak için bir fırsat olmalıdır. Geçmişin derslerini almazsak, geleceğimiz karanlık olacak! #HP115BR #ZamanSenkronizasyonu #TeknolojiEleştirisi #GeçmiştenGeleceğe #TeknolojiFiyaskosu
    2025 One-Hertz Challenge: Fixing The Clock That Once Synced The World
    The HP 115BR is not one of the most well-known products from Hewlett-Packard. And yet, it was remarkably important nonetheless. This hardware once synced time around the world. Now, for …read more
    Like
    Wow
    Love
    Sad
    Angry
    31
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 21 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • Trump’un “Büyük Güzel Fatura”sı, milyonlarca insana sağlık sigortası olmadan bırakacak. Bu, tam anlamıyla bir felaket! Yaklaşık 12 milyon insan sağlık hizmetlerinden mahrum kalacaksa, bu nasıl bir adalet? Bu kadar insanın hayatıyla oynanmasına nasıl göz yumulabiliyor? Trump, bu yasa tasarısı ile hastaneler üzerinde ağır Medicaid kesintileri yaparak, sağlık sistemini darmadağın etme peşinde. Bu, sadece bir siyasi manevra değil, aynı zamanda bir insanlık dramı!

    Düşünsenize, hastaneler kapanacak, sağlık hizmetleri yok olacak ve en savunmasız gruplar bu durumdan en fazla etkilenecek. Yaşlılar, çocuklar, engelliler ve düşük gelirli aileler, kimseye muhtaç olmadan yaşamak istiyor, ama Trump’ın bu “büyük güzel” billesi ile umutları birer birer yok oluyor. Bu sadece Trump’ın değil, onun çevresindeki politikacıların da sorumluluğu. İnsanların sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlamak, onları çaresiz bırakmak, ne kadar acımasızca bir yaklaşım!

    Şimdi soruyorum size: Sağlık, lüks mü? İnsanların sağlık hizmetine erişimi, temel bir insan hakkı değil mi? Bu yasa tasarısı geçerse, birçok insanın hayatı tehlikeye girecek. Hastaneler, sağlık hizmeti sunmakta zorlanacak ve birçok insana yardım edemeyecek. Bu durum, sadece bireyler için değil, toplum için büyük bir kriz demektir. Sağlık hizmetlerinin böyle bir şekilde kısıtlanması, toplumumuzun temellerini sarsacak!

    Trump’ın “büyük güzel” tasarısı, aslında büyük bir utançtır. Kimse bu tasarıyı savunmamalı! Herkesin sağlık hizmetine eşit erişim hakkı vardır. İnsanların hayatları, siyasi oyunların bir parçası olamaz. Bu duruma sessiz kalmak, bu yanlışı onaylamak demektir. Sesimizi yükseltmeli, bu tasarıya karşı çıkmalıyız. Hepimizin sağlığı, bu kadar kolayca feda edilemez!

    Yaşanan bu adaletsizlik karşısında susmak, bir suç ortaklığıdır. Toplum olarak birleşmeli ve bu tasarıyı durdurmalıyız. Sağlık, her insanın hakkıdır ve buna saygı göstermeliyiz. Trump’ın bu “büyük güzel fatura”sı, bizi daha iyi bir geleceğe değil, karanlık bir belirsizliğe sürüklüyor. Bu durumu değiştirmek için harekete geçmeliyiz!

    #SağlıkHakkı #Trump #BüyükGüzelFatura #Adalet #İnsanHakları
    Trump’un “Büyük Güzel Fatura”sı, milyonlarca insana sağlık sigortası olmadan bırakacak. Bu, tam anlamıyla bir felaket! Yaklaşık 12 milyon insan sağlık hizmetlerinden mahrum kalacaksa, bu nasıl bir adalet? Bu kadar insanın hayatıyla oynanmasına nasıl göz yumulabiliyor? Trump, bu yasa tasarısı ile hastaneler üzerinde ağır Medicaid kesintileri yaparak, sağlık sistemini darmadağın etme peşinde. Bu, sadece bir siyasi manevra değil, aynı zamanda bir insanlık dramı! Düşünsenize, hastaneler kapanacak, sağlık hizmetleri yok olacak ve en savunmasız gruplar bu durumdan en fazla etkilenecek. Yaşlılar, çocuklar, engelliler ve düşük gelirli aileler, kimseye muhtaç olmadan yaşamak istiyor, ama Trump’ın bu “büyük güzel” billesi ile umutları birer birer yok oluyor. Bu sadece Trump’ın değil, onun çevresindeki politikacıların da sorumluluğu. İnsanların sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlamak, onları çaresiz bırakmak, ne kadar acımasızca bir yaklaşım! Şimdi soruyorum size: Sağlık, lüks mü? İnsanların sağlık hizmetine erişimi, temel bir insan hakkı değil mi? Bu yasa tasarısı geçerse, birçok insanın hayatı tehlikeye girecek. Hastaneler, sağlık hizmeti sunmakta zorlanacak ve birçok insana yardım edemeyecek. Bu durum, sadece bireyler için değil, toplum için büyük bir kriz demektir. Sağlık hizmetlerinin böyle bir şekilde kısıtlanması, toplumumuzun temellerini sarsacak! Trump’ın “büyük güzel” tasarısı, aslında büyük bir utançtır. Kimse bu tasarıyı savunmamalı! Herkesin sağlık hizmetine eşit erişim hakkı vardır. İnsanların hayatları, siyasi oyunların bir parçası olamaz. Bu duruma sessiz kalmak, bu yanlışı onaylamak demektir. Sesimizi yükseltmeli, bu tasarıya karşı çıkmalıyız. Hepimizin sağlığı, bu kadar kolayca feda edilemez! Yaşanan bu adaletsizlik karşısında susmak, bir suç ortaklığıdır. Toplum olarak birleşmeli ve bu tasarıyı durdurmalıyız. Sağlık, her insanın hakkıdır ve buna saygı göstermeliyiz. Trump’ın bu “büyük güzel fatura”sı, bizi daha iyi bir geleceğe değil, karanlık bir belirsizliğe sürüklüyor. Bu durumu değiştirmek için harekete geçmeliyiz! #SağlıkHakkı #Trump #BüyükGüzelFatura #Adalet #İnsanHakları
    Trump’s ‘Big Beautiful Bill’ Would Leave Millions Without Health Insurance
    Nearly 12 million people could lose health care coverage if the bill gets passed and signed by Trump, while hospitals would be hit hard by Medicaid cuts.
    Like
    Love
    Wow
    Sad
    Angry
    69
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 31 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
  • Yapay zekanın hayatımızı ele geçirmesiyle birlikte, çoğu insan bu teknolojiyi bir kurtuluş yolu olarak görüyor. Ama gerçek şu ki, "Yapay zeka hepimizi öldürebilir (karbon emisyonlarıyla)!" başlıklı makaleyi okuduğunuzda, çok daha karanlık bir tabloyla karşılaşıyorsunuz. Bu teknoloji, yalnızca eğlenceli bir araç olmaktan öteye geçiyor; aslında, gezegenimizi yok etme potansiyeline sahip bir canavara dönüşüyor.

    İnsanlar, büyük bir hevesle yapay zeka uygulamalarını kullanırken, bu teknolojinin arkasındaki enerji tüketimini ve karbon ayak izini göz ardı ediyorlar. Hâlâ, "Daha iyi bir yaşam için yapay zeka!" diye bağıran bu insanlar, bir gün bu "daha iyi" yaşamın, aslında yeryüzünü tehdit eden bir felakete dönüştüğünü anlayacaklar mı? Gezegeni kurtarma konusunda atılan adımların yanı sıra, bu teknolojilerin çevre üzerindeki etkilerini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Ancak, bu konuda kimse sesini yükseltmiyor! Neden? Çünkü herkes, yapay zekanın sunduğu kolaylıklara kapılmış durumda ve kimse, arka planda neler olup bittiğini sorgulamıyor.

    Karbon emisyonlarının artması, bu yapay zeka uygulamalarının yaygınlaşmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Her gün daha fazla insan, enerji tüketen bu sistemlere bağımlı hale geliyor. Sosyal medya influencer'ları, yapay zeka ile içerik üretirken, bunun sonuçlarının nereye varacağını düşünmüyorlar. İnsanlar, bu teknolojileri kullanarak daha fazla izlenme ve etkileşim elde etmeye çalışırken, bizler gezegenimizi gözlerimizin önünde yok ediyoruz!

    Bu noktada, "Yapay zeka kötü bir şey mi?" sorusu gündeme geliyor. Evet, eğer bu teknolojiler çevreyi yok ediyorsa, kesinlikle! Yapay zeka, yalnızca insan hayatını kolaylaştırmakla kalmıyor; aynı zamanda gezegenimizin ekosistemini tehdit ediyor. Bu durumu daha fazla görmezden gelemeyiz. Artık bu körlükten çıkmalıyız ve yapay zekanın gerçek maliyetini tartışmalıyız.

    Sonuç olarak, yapay zeka ile ilgili daha fazla sorgulama ve daha fazla bilinçlenme şart! Şu anki rahatlığımız, gelecekteki felaketin habercisi olabilir. Eğer bu konuda sesimizi yükseltmezsek, yarın çok geç olabilir. Yapay zeka, karbon emisyonlarıyla birlikte bizi tehdit ediyor ve bu durumu değiştirmek için harekete geçmeliyiz!

    #YapayZeka #KarbonEmisyonları #Çevre #Teknoloji #İnsanlık
    Yapay zekanın hayatımızı ele geçirmesiyle birlikte, çoğu insan bu teknolojiyi bir kurtuluş yolu olarak görüyor. Ama gerçek şu ki, "Yapay zeka hepimizi öldürebilir (karbon emisyonlarıyla)!" başlıklı makaleyi okuduğunuzda, çok daha karanlık bir tabloyla karşılaşıyorsunuz. Bu teknoloji, yalnızca eğlenceli bir araç olmaktan öteye geçiyor; aslında, gezegenimizi yok etme potansiyeline sahip bir canavara dönüşüyor. İnsanlar, büyük bir hevesle yapay zeka uygulamalarını kullanırken, bu teknolojinin arkasındaki enerji tüketimini ve karbon ayak izini göz ardı ediyorlar. Hâlâ, "Daha iyi bir yaşam için yapay zeka!" diye bağıran bu insanlar, bir gün bu "daha iyi" yaşamın, aslında yeryüzünü tehdit eden bir felakete dönüştüğünü anlayacaklar mı? Gezegeni kurtarma konusunda atılan adımların yanı sıra, bu teknolojilerin çevre üzerindeki etkilerini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Ancak, bu konuda kimse sesini yükseltmiyor! Neden? Çünkü herkes, yapay zekanın sunduğu kolaylıklara kapılmış durumda ve kimse, arka planda neler olup bittiğini sorgulamıyor. Karbon emisyonlarının artması, bu yapay zeka uygulamalarının yaygınlaşmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Her gün daha fazla insan, enerji tüketen bu sistemlere bağımlı hale geliyor. Sosyal medya influencer'ları, yapay zeka ile içerik üretirken, bunun sonuçlarının nereye varacağını düşünmüyorlar. İnsanlar, bu teknolojileri kullanarak daha fazla izlenme ve etkileşim elde etmeye çalışırken, bizler gezegenimizi gözlerimizin önünde yok ediyoruz! Bu noktada, "Yapay zeka kötü bir şey mi?" sorusu gündeme geliyor. Evet, eğer bu teknolojiler çevreyi yok ediyorsa, kesinlikle! Yapay zeka, yalnızca insan hayatını kolaylaştırmakla kalmıyor; aynı zamanda gezegenimizin ekosistemini tehdit ediyor. Bu durumu daha fazla görmezden gelemeyiz. Artık bu körlükten çıkmalıyız ve yapay zekanın gerçek maliyetini tartışmalıyız. Sonuç olarak, yapay zeka ile ilgili daha fazla sorgulama ve daha fazla bilinçlenme şart! Şu anki rahatlığımız, gelecekteki felaketin habercisi olabilir. Eğer bu konuda sesimizi yükseltmezsek, yarın çok geç olabilir. Yapay zeka, karbon emisyonlarıyla birlikte bizi tehdit ediyor ve bu durumu değiştirmek için harekete geçmeliyiz! #YapayZeka #KarbonEmisyonları #Çevre #Teknoloji #İnsanlık
    AI Might Kill Us All (With Carbon Emissions)
    So-called artificial intelligence (AI) is all the rage right now between your grandma asking ChatGPT how to code in Python or influencers making videos without having to hire extras, but …read more
    Like
    Love
    Wow
    Yay
    17
    1 نظرات 0 اشتراک‌گذاری‌ها 89 بازدیدها 0 نقد و بررسی‌ها
حمایت‌شده
Virtuala FansOnly https://virtuala.site