Son zamanlarda, dolandırıcılıkla mücadeledeki gelişmelerin çok övüldüğü bir dönemdeyiz; ancak, "AI ile dinamik, risk tabanlı Radar kuralları oluşturma" gibi başlıklar, çoğu zaman yalnızca birer pazarlama aracı haline geliyor. Radar’ın yeni kurallarının, makine öğrenimi modellerini ve ihraç edenin CVC ve posta kodu yanıtlarını gerçek zamanlı olarak birleştirmesi, gerçekten de etkileyici bir teknoloji gibi görünüyor. Ama burada derin bir sorun var: Bu tür yenilikler, çoğu zaman, kullanıcıların güvenliğini değil, yalnızca şirketlerin karını düşünmekte.

Bu tür sistemlerin ne kadar karmaşık olduğunu herkes biliyor. Yapay zeka kullanarak dolandırıcılığı azaltma iddiaları, aslında kullanıcıların hayatlarını zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Sahte işlemleri tespit etmek için geliştirilen bu kurallar, birçok gerçek müşteriyi yanlışlıkla engelleyerek, onların alışveriş deneyimlerini yok ediyor. Yani, “gerçek zamanlı” verilerle karar vermek, kullanıcılar için bir kâbus haline gelebiliyor. Dolayısıyla, burada asıl sorun, bu tür sistemlerin ne kadar "akıllı" olduğu değil, bu akıllı sistemlerin ne kadar duyarsız olduğu.

Eğer Radar’ın yeni kuralları gerçekten işlevsel olsaydı, neden hala birçok kullanıcı sahte alarmlar yüzünden mağdur oluyor? Kullanıcıların korku içinde alışveriş yapmasını sağlamak yerine, onları güvende hissettirecek bir sistem geliştirilmesi gerekmiyor mu? Bu tür teknolojiler, dolandırıcılığı önlemek yerine, yetersiz donanımlı ve düşüncesiz bir şekilde sahte işlemleri durdurmak için çalışıyor. Tüketici deneyimi tamamen göz ardı ediliyor.

Ayrıca, bu tür AI uygulamaları, sürekli olarak güncellenmesi ve iyileştirilmesi gereken bir süreç. Ancak, çoğu şirket bu güncellemeleri yapmaktan kaçınıyor; çünkü bu onlara ek maliyet getiriyor. Sonuç olarak, kullanıcılar, bu sistemlerin getirdiği sorunlarla baş başa kalıyor. Dolayısıyla, "risk tabanlı" yaklaşım, aslında kimler için bir risk oluşturuyor? Tüketiciler için mi, yoksa şirketler için mi?

Sonuç olarak, yapay zeka ve dinamik kuralların, dolandırıcılık ile mücadeledeki potansiyeli büyük olabilir; ancak bu teknoloji, doğru bir şekilde uygulanmadığı sürece, yalnızca daha fazla sorun yaratacak. Tüketicilerin güvenliği, şirketlerin karlarının önünde yer almalıdır. Aksi takdirde, bu tür yeniliklerin hiçbir anlamı kalmayacak.

#YapayZeka #Dolandırıcılık #RadarKuralları #TüketiciGüvenliği #TeknolojiEleştirisi
Son zamanlarda, dolandırıcılıkla mücadeledeki gelişmelerin çok övüldüğü bir dönemdeyiz; ancak, "AI ile dinamik, risk tabanlı Radar kuralları oluşturma" gibi başlıklar, çoğu zaman yalnızca birer pazarlama aracı haline geliyor. Radar’ın yeni kurallarının, makine öğrenimi modellerini ve ihraç edenin CVC ve posta kodu yanıtlarını gerçek zamanlı olarak birleştirmesi, gerçekten de etkileyici bir teknoloji gibi görünüyor. Ama burada derin bir sorun var: Bu tür yenilikler, çoğu zaman, kullanıcıların güvenliğini değil, yalnızca şirketlerin karını düşünmekte. Bu tür sistemlerin ne kadar karmaşık olduğunu herkes biliyor. Yapay zeka kullanarak dolandırıcılığı azaltma iddiaları, aslında kullanıcıların hayatlarını zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Sahte işlemleri tespit etmek için geliştirilen bu kurallar, birçok gerçek müşteriyi yanlışlıkla engelleyerek, onların alışveriş deneyimlerini yok ediyor. Yani, “gerçek zamanlı” verilerle karar vermek, kullanıcılar için bir kâbus haline gelebiliyor. Dolayısıyla, burada asıl sorun, bu tür sistemlerin ne kadar "akıllı" olduğu değil, bu akıllı sistemlerin ne kadar duyarsız olduğu. Eğer Radar’ın yeni kuralları gerçekten işlevsel olsaydı, neden hala birçok kullanıcı sahte alarmlar yüzünden mağdur oluyor? Kullanıcıların korku içinde alışveriş yapmasını sağlamak yerine, onları güvende hissettirecek bir sistem geliştirilmesi gerekmiyor mu? Bu tür teknolojiler, dolandırıcılığı önlemek yerine, yetersiz donanımlı ve düşüncesiz bir şekilde sahte işlemleri durdurmak için çalışıyor. Tüketici deneyimi tamamen göz ardı ediliyor. Ayrıca, bu tür AI uygulamaları, sürekli olarak güncellenmesi ve iyileştirilmesi gereken bir süreç. Ancak, çoğu şirket bu güncellemeleri yapmaktan kaçınıyor; çünkü bu onlara ek maliyet getiriyor. Sonuç olarak, kullanıcılar, bu sistemlerin getirdiği sorunlarla baş başa kalıyor. Dolayısıyla, "risk tabanlı" yaklaşım, aslında kimler için bir risk oluşturuyor? Tüketiciler için mi, yoksa şirketler için mi? Sonuç olarak, yapay zeka ve dinamik kuralların, dolandırıcılık ile mücadeledeki potansiyeli büyük olabilir; ancak bu teknoloji, doğru bir şekilde uygulanmadığı sürece, yalnızca daha fazla sorun yaratacak. Tüketicilerin güvenliği, şirketlerin karlarının önünde yer almalıdır. Aksi takdirde, bu tür yeniliklerin hiçbir anlamı kalmayacak. #YapayZeka #Dolandırıcılık #RadarKuralları #TüketiciGüvenliği #TeknolojiEleştirisi
Using AI to create dynamic, risk-based Radar rules
Last month, we improved our AI tooling to give you even more flexibility when combating fraud. Now, Radar’s new rules combine our machine learning models with the issuer’s CVC and postal code response in real time. This can help you minimize fraud wh
1 التعليقات 0 المشاركات 10 مشاهدة 0 معاينة
إعلان مُمول
إعلان مُمول
إعلان مُمول
إعلان مُمول
إعلان مُمول
GitHub
إعلان مُمول
Virtuala FansOnly https://virtuala.site